2 Şubat 2023 Perşembe

TÜRKÇE/ LAZCA MASALLAR- 3: CADI OHAİ

 

 

 


TÜRKÇE/ LAZCA MASALLAR- 1: KRAL VE BAĞCI: https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2022/10/mapa-do-mabage.html

 

TÜRKÇE/ LAZCA MASALLAR- 2: KRAL VE ÇOBAN: https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2022/12/turkce-lazca-masallar-2-kral-ve-coban.html

 

 

TÜRKÇE/ LAZCA MASALLAR- 4 KEÇİ VE KURT:

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2023/03/turkce-lazca-masallar-4-keci-ve-kurt.html

 

 +

 

 

TÜRKÇE/ LAZCA MASALLAR- 3: CADI OHAİ

 

Bir karı- koca vardı. Bir gün kadının kocası hastalandı ve öldü. Kadın hamile idi. Üç ay sonra ikiz erkek çocuk doğurdu. İkizlerden biri ölünce, evde bir tek oğlu kaldı. Kadın, bu oğlunun üstüne titredi, büyüttü.

Çocuk büyüdü. Annesi onu, okutmayı istiyordu. Bu, çocuğun da hoşuna gitti, aklına yattı. Bir Ağustos gününde, yaz sıcağında, kadın, Trabzon’a gitmek üzere hazırlandı. Bir küpe, bir tulum ekşi peynir, ekmek, mamalika, pleki ekmeği, tavuk eti, mısır, çekirdeksiz fasulye somağı doldurdu. Sonra unu elekle eledi, hepsini topladı ve çıkını iple bağlayıp çocuğa yükledi. Sonra biri uzun biri kısa iki sopa getirdi. Uzun sopayı kendisi tuttu, kısa sopayı oğluna verdi ve Trabzon’a doğru yola çıktılar.

Trabzon’a kadar daha çok uzun yolları vardı ve hava da çok sıcaktı. Öğlen güneşi tepelerine vurunca, gölün yanında, büyük bir kayanın gölgesinde dinlenmek için oturan anne ve çocuk su içtiler. Anne, oturur oturmaz “Ohai!” diye inledi. Çocuk da otların üzerine uzanmıştı ki, o anda, altında serinledikleri kaya yarılıp alaca gömlekli, sakallı bir ihtiyar ortaya çıktı ve sordu:

-Ne istiyorsunuz? Kadın, beni neden çağırdın?

 Anne ve çocuk öyle şaşırdılar ki, yaşlı adama bir şey diyemediler.

İhtiyar adam sordu:

- Nereye gidiyorsunuz?

-Trabzon’a. Orada çok iyi okul var. Çocuğu oraya götürüyorum.

Sakallı ihtiyar, kayadan inerek kadının yanına geldi. Çocuğu iyice süzdü ve annesine:

- Çok uzağa götürüyorsun çocuğunu. Bana güvenirsen, çocuğu benimle bırak. Ben, her şeyin ustasıyım. Adım Ohai, o kayanın içinde yaşıyorum. Bana güvenirsen, çocuğunu bugünden itibaren benimle beraber bırak. Çocuğu bırakırsın, bir yıl sonra gelirsin. Bakarım, bir şey öğrenebiliyor mu? O kayanın yanında, adımı çağırdığında; çıkar, sana her şeyi söylerim. Çocuğun öğrenemiyorsa bir yıllık parayı bana verirsin ve çocuğu da götürürsün. Öğreniyorsa, çocuğu üç yıl daha benimle bırakırsın. O zaman para falan istemem. Üç yıl sonra götürürsün çocuğunu.

 Anne, Ohai’nin dediklerini beğenerek çocuğu bırakıp evine gitti. Ohai ve çocuk kayalığın içine girdiler.

Ohai cadıydı. Öğrencilerine cadılık sanatını öğretiyordu. Cadılık sanatını iyi öğrenenleri ise hiçbir yere bırakmıyordu. “Ben yaşadıkça, kimse benden daha iyi cadı olmamalı. Cadılık sanatını bu kayanın dışına çıkarmamalı,” diye düşünüyordu. Bir yıl boyunca öğrencileri onun peşinde geziyorlar, nereye giderse onlarda oraya gidiyor, ne yapsa onlarda onu yapıyorlardı. Her kim ki cadılık sanatını anlayamıyor ve kavrayamıyorsa, bir yıl sonra onu evine yolluyordu.

Kadının oğlu, cadılık sanatını öğrenmeye başlamıştı. Cadılık sanatını bu sakallı ihtiyardan iyice öğreniyordu.

Ohai’nin güzel bir kızı vardı. Kırmızı yanaklı, uzun boylu; güneş gibi saçları, deniz gibi gözleri, kara uzun kirpikleriyle o kızın güzelliği lâfla anlatılmaz, kalemle de yazılmaz. Bu kız, bir görüşte babasının yeni öğrencisine âşık oldu, ama korkudan kimseye de bir şey söyleyemiyordu.

Kız şöyle düşünüyordu:

-Bu çocuk, cadılık sanatını iyi öğrenirse, babam onu burada bırakır. Bir yerlere bırakmaz. Bir yerde yalnız başına görüp, bir şeyler söylemeliyim.

Bir gün, sabahleyin, çocuk yüzünü yıkarken, kız gizlice yaklaşarak, kulağına fısıldadı:

- Bir şeyleri kavradığını babama sakın belli etme. Bir yıl dolduğunda sana sorunca, ‘bir şey öğrenemedim, bir şey bilmiyorum,’ de! ‘Biliyorum,’ dersen, seni buradan hiç bırakmaz, bilesin!

 Çocuk, o günden sonra Ohai’nin kızının öğrettiği gibi yaptı.

Bir yıl sonunda Ohai, çocuğa sordu:

- Benden ne öğrendin? Neler biliyorsun bakalım?

-Bir şey kavrayamadım, hiçbir şey öğrenemedim, bir şey bilmiyorum.

Bu durum Ohai’nin hoşuna gitti. Çocuğu oradan göndermek için annesini beklemeye başladı. Bir gün çocuğun annesi geldi, o kayalığın yanında oturdu. “Ohai!” diye seslenince Ohai dışarı çıktı:

- Çocuğun hiçbir şey öğrenemedi. Çocuğunu al götür!

 Kadın üzüldü, ama ne desin? Ohai’ye bir yıllık parayı verip çocuğunu götürdü. Öylesine dertliydi ki, yolun yarısına kadar tek bir söz bile etmedi. Öylece yolda gidiyorlardı. Kadın yine de dayanamayıp çocuğuna:

-Bir yıl boyunca seni Usta’nın yanında bıraktım. Bir şey öğrenemedin, boşu boşuna da para ödedim.

Çocuk çevresine etrafına bakındı. O kayadan epeyce uzaktaydılar. Etrafta kimse yoktu. Kimse de dediklerini duymuyordu. Annesine şöyle dedi:

-Anne, sen hiç dert etme! Ben her şeyi biliyorum. Cadılık sanatını iyi öğreneni Usta dışarıya bırakmadığı için, ben yalan söyledim.

Anne, işte o zaman meseleyi anladı, Ohai’nin oyunlarını da kavradı. Memnun oldu. Eve bir an önce varabilmek için adımlarını sıklaştırdı.

Anne ve çocuk hiçbir yerde oyalanmadan eve geldiler. İyicene dinlendikten sonra çocuk:

-Ohai’nin ustalığını öğrenen kimse bu dünyada aç kalmaz. Sakın şaşırma! Ben; inek, öküz, keçi, at, eşek, katır, köpek, kedi, fare, tavuk, kaz, serçe, kurbağa, kurt, pire, çekirge, örümcek, domuz, her ne istersen, olurum! İstersen, keçi olayım beni sat! Yine insan olup sana gelirim.

 -Nasıl olur bu?

Annesi çok şaşırmıştı.

Çocuk, bir solukta büyük bir koyun oldu. Annesi, onu sabahleyin pazara götürüp sattı. Bir gün sonra koyun kaçtı. Yine insan olup annesine döndü. Bu, annesinin hoşuna gitti. Artık çocuğunun cadılığına inandı.

Çocuk:

-Şimdi öküz oluyorum, beni sat!

Öküz oldu, annesi sattı. Bir gün sonra yine evine geldi.

-Şimdi at oluyorum. Pazara götürünce gemimi kimseye verme, eve getir ve sakla. Gem için kim çok para verirse, ben sana başımı sallarım. O zaman ver!

 Çocuk, at oldu.

Annesi, atı pazara götürdü. Müşterisi çoktu. Biri “Ben alacağım,” öbürü “Ben alacağım,” diye birbirlerine geçit vermiyorlardı. Hepsi de “Ben alacağım,” diyordu.

Anne, ne yapacağını bilemiyordu.

O gün, Ohai da bu olup biteni duydu. Ohai, başka bir insanın kılığına girip pazara gitti. Anne, henüz atı satmamıştı. Ohai, iki misli fiyat ödeyerek atı satın aldı. Ohai, gemi de istedi. Ancak anne gemi vermedi. Ohai, gem için atın bedelini verdi. At, işte o zaman bu adamın Ohai olduğunu anladı. Çünkü başka hiç kimse geme bunca parayı vermezdi. At, başını sallayınca, annesi gemi adama verdi. Adam, gemi alarak atın ağzına geçirdi ve “Elime düştün” diye sayıkladı. Ama gemi aldığı gibi, at kaptı. Hemen güvercin olup ve uçtu. Ohai atmacaya dönüşüp güvercini kovaladı.

Güvercin uzaktaki bir köyde kırmızı giysili bir kız gördü. Ona doğru uçtu. Kızın koynuna konup çiçek oldu. Kız şaşırdı, çiçeği eline aldı:

-Bu da nereden geldi?

Çiçeği koklamaya başladı.

Atmaca da kızın önüne oturup dilenci oldu.

-Çiçeği ver de ne istersen iste benden.

Kıza böyle dedi dilenci.

Kız çiçeği vermedi:

-Bu, benim çiçeğim, sana niye vereyim ki?

Bu durumu gören kızın annesi sordu:

-Ne var kızım? Dilenci ne istiyor?

- Çiçeği istiyor.

- Ver de gitsin, başından at!

Kız, annesini dinleyerek çiçeği attı. Fakat çiçek, mısır taneleri oldu ve etrafa dağıldı.

Dilenci hiç vakit geçirmeden horoz oldu ve gagalamaya başladı. Ama mısır tanelerinden biri çakal olup horozu yuttu.

Çakal oradan gitti. Ohai’nin yaşadığı yerdeki o büyük kayanın yanına geldi. Çevresine baktı. Kimseyi göremeyince yine insan oldu ve çağırdı:

-Ohai!

Kaya yarıldı ama Ohai hiçbir yerde yoktu. Çocuk içeri girdi. Ohai’nin kızını dışarı çıkardı. Sonra da kızı, evine getirdi.

Annesi evdeydi. Çok sevindi.

-Kayıp çocuğum eve geldi, Üstelik bana bir de gelin getirdi.

Büyük düğün yaptılar. Ben de oradaydım. Yedim, içtim. Düğün de bitti Ohai meselesi de.    

 


 

 (Kaynak: Lazuri P̆aramitepe, (Tbilisi, 1982) Türkçeye tercüme eden: Ali İhsan Aksamaz, “Dil-Tarih-Kültür-Gelenekleriyle Lazlar, 1. Baskı, Sorun Yayınları, İstanbul, 2000)  

+

CADİ OXAİ


Ar çil- kimoci kort̆eren. Ar dğas kimoli dižabunu do doğuru. Amus na duskidu oxorca jurşuroni rt̆u. Oxarcak sum tutaşk̆ule t̆k̆ubi biç̆i berepe kodobadu. Ar biç̆i bere doğuru do oxor-k̆eras majura skiri duskidu. Oxorcas çkva bere na var uqonut̆u şeni, (1) am biç̆i bereş jin tirtint̆u.

Biç̆i dirdu. Nana muşis unt̆u beres na ok̆itxapat̆u. (2) Beresti k̆ai daʒ̆onu do kodvaceru.
Mariaşinaş tutaş ar dğas, mapxa t̆aroni rt̆uşi, oxorcak T̆amt̆raşa oxtimuşa dixaziru. Ar opşa guda mʒ̆utxe qvali, kovali, ğomu, k̆iʒişi mç̆k̆idi, kotumeş xorʒi, ar k̆ardala lazut̆i, uk̆urk̆eli lobiaşi p̆ark̆i dolobğu dergis; ek̆ule mkiri onʒorute donʒoru, mteli antepe kok̆ok̆iru tok̆iten do biç̆is komok̆idu. Ek̆ule jur biga komoiğu, ar ginže do ar mk̆ule, ginže muk kodikaçu, mk̆ule biç̆is komeçu do T̆amt̆raşi gzas kogedgites. T̆amt̆raşa dido mendra gza uğut̆es, dido çxvapa t̆aroniti rt̆u. Ondğeneri mjora na gyoçxu (3) doç̆k̆indineri nana t̆ibak̆ala, ar didi morgvali kvaş tude landes moşvacinu şeni kodoxedu. Nana do biç̆ik qini ʒ̆k̆ari koşves.

- Oxaai!

Na doxedu steri dik̆usu nanak (4) do kelinciru. Biç̆iti tipis kogamingoru, em oras didi kva ok̆iʒ̆k̆u do ar ç̆ereli porçoni xçe pimpiloni badi kogamaxtu.

- Mu ginonan, muşeni micoxi, ti-mendiloni?

Oxorcas k̆itxu xçe pimpiloni badik.

Nana do beres gaak̆vires do badişa mutu var atkves.

- So nulut?

 Xolo k̆itxu badik.

- T̆amt̆raşa, uʒ̆u nanak, ek dido k̆ai nʒ̆opula ren do bere ogurapuşa meviqonup.

- Pimpiloni badi kogextu kvaşen, nanaş xoloşa komextu, biç̆is jinşen tudeşa ar k̆aixeşa komendoʒ̆k̆edu (5) do ek̆ule nana muşis uʒ̆u:

- Dido mendra niqonup biç̆i skani. Kodomicer na, çkimi k̆ala konaşkvi. (6) Ma iriperişi usta vore. Oxai mcoxons, am didi kvaş doloxe pskidur. Kodomicer na, bere skani andğaşen çkimi k̆ala kodomit̆ali. Ar ʒ̆anas iqven do komendovoʒ̆k̆er, mutu agureni do varna, ar ʒ̆anaşk̆ule moxti, am kva k̆ala çkimi coxo “Oxai” dicoxi, ma gamavulur do iri xolo dogiʒ̆umer. Bere skanis var aguren na, (7) arti ʒ̆anaş para komomçap do bereti mendiqonup. Aguren na, bere skani sum çkva ʒ̆anas çkimi k̆ala memaşkumer, parati var minon do sum ʒ̆anaşk̆ule mendiqoni.

Biç̆iş nanas dido moʒ̆ondu Oxaiş nena, (8) bere konuşku do muk igzalu oxorişa.

Oxai do biç̆i kvas kamaxtes. Kva kok̆oxtu.

Oxai cadi rt̆u. Muşi mamgurepes cadoba ogurapt̆u. (9) Mik cadobaş dulya k̆ai igurat̆u eya var naşkumert̆u.

- Ma şuri gemdginşa çkimden k̆ai cadi kianas miti var t̆asen do cadobaşi dulya am kvaş gale mitik var gamiğasenya”.

Aşo isimadept̆u badik.

Mamgurepek na digurat̆es, ar ʒ̆anaşk̆ule sincupt̆u. Ar ʒ̆anaşa mamgurepe mus noqupt̆es, so na muk idat̆u, (10) ek noqupt̆es do muk mu qvat̆u, mamgurepekti eya ikipt̆es. Mis na aşote cadobaş dulya var nagnet̆u (11) do var aguret̆u, Oxaik ar ʒ̆anaş k̆ule naşkumert̆u oxori muşişa.

Ti-mendilonişi biç̆ik ogurus kogyoç̆k̆u. Am xçe pimpiloni badişen igurapt̆u cadoba.

Oxais ar mskva k̆ulani uqonut̆u: ğva mç̆ita, t̆anmağali, mjora steri tomapeten, tolepe zoğa steri, uça ginže ʒ̆amʒ̆amepeten...  Em k̆ulanişi mskvanoba otkuten var itkven, oç̆aruten var iç̆aren. (12)

Ar mendaʒ̆k̆omiluten am k̆ulani baba muşişi ağani mamgures dvaqoropu, mara şkurnaten mitişa mutu var atkvet̆u. K̆ulanik muşebura izmonu:

- Am biç̆ik cadoba k̆aixeşa kodiguru na, baba çkimik akolen var naşkumers, ar soti xvala -xvala kobžirat̆i do mutu dovuʒ̆vat̆iya.

Ar dğas, ç̆umanişi biç̆ik p̆ici ibont̆uşi, k̆ulani t̆k̆obaşa konaxolu do quci- cincis elupurçolu:

- Baba çkimis iri dğas ti eşo ožiri, vitam mutu var nagnep. ʒ̆ana na mek̆ilas, iri xolo gk̆itxasen, si, - mutu var maguru, mutu var miçkinşo uʒ̆vi. Miçkinya duʒ̆vi na, akolendo var megaşkumers giçkit̆as. (13)

Biç̆ik em dğaşk̆ule Oxaiş k̆ulanik na oguru steri ikipt̆u. Mek̆ilu ar ʒ̆ana. Oxaik k̆itxu biç̆is:

- Mu iguri çkimden, mu giçkin?

- Mutu var mevagni, mutu var maguru, mutu var miçkin.

 Aşo uʒ̆u biç̆ik.

Oxais k̆ai aʒ̆onu, aʒ̆i biç̆iş meşkvinu unt̆u do nana muşi çumert̆u.

Ar dğas komoxtu biç̆işi nana, kva k̆ala dodgitu, dicoxu pimpiloni badişi coxo:

- Oxai!

Kva goinʒ̆k̆u, pimpiloni badi gamaxtu do oxorcas uʒ̆u:

- Mutu var aguru bere skanis, ti-mendiloni, mendiqoni!

Oxorcas p̆at̆i aʒ̆onu, (14) mara mu qvat̆u, Oxais komeçu ar ʒ̆anaşi para do biç̆i mendiqonu. Oxorca ek̆o derdoni rt̆u ki, gverdi gzaşakis ar nena var utkvalu nulut̆es. Xolo nana var naxondinu do beres uʒ̆u:

- Ar ʒ̆anas usta ala megaşkvi, mutu var gaguru do parati komemoçapi.

Berek ekole- akole goinʒ̆k̆edu, kvaşen k̆aixeşa mendra rt̆es, xolo miti var t̆u do mitikti var ognapt̆u muşi nena. Ek̆ule uʒ̆u nana muşis:

- Si derdi mo zdip, nana, ma iri xolo komiçkin. Oxaişi mteli ustoba kodoviguri, mara mʒudi vuʒ̆vi, emuşeni muşi cadoba k̆ai na igurasen k̆oçi emuk gale var naşkumers. (15)

Nana aʒ̆i moxtu ğnosişa, aʒ̆i nagnu Oxaişi oinepes do k̆aiʒ̆oneri k̆uçxes unžinu oxorişa ordo vigzalat yado.

Nana do biç̆i ar soti var oxvaktes (16) do komoxtes oxorişa. K̆ai kamuişvacesşi, biç̆ik uʒ̆u:

- Oxaişi ustuba na uçkin k̆oçi ugyare var doskidun. (17) Si mo gagak̆viras ma puci, xoci, txa, ʒxeni, girini, cori, coğori, k̆at̆u, mtugi, kotume, ğorğoci, bibi, ç̆urç̆a, mjvabu, mgeri, mʒ̆k̆iri, k̆oli, bombola, ğeci, mutxani na ginon eya viqver. Si ginon na, (18) ma txa doviqver, si gamamçi, ma xolo k̆oçi doviqver do skanda komovulur.

- Aşo muç̆o iqven?

Gaak̆viru biç̆işi nanas.

Biç̆i arşvacis ar didi mçxuri diqu. Nanak ç̆umanis mendiqonu bazarişa do kogamaçu. Majura dğas mçxuri amt̆u em koçis, mik na eç̆op̆eret̆u, xolo k̆oçi diqu do nana muşişa komoxtu. K̆ai daʒ̆onu nana muşis do aʒ̆i emukti icert̆u am biç̆işi cadobas. (19)

- Aʒ̆i xoci viqver do gamamçi!

Uʒ̆u nana muşis biç̆ik do xoci diqu. Nanak eti kogamaçu. Majura dğas oxorcaşi bere xolo oxori muşişa komoxtu.

- Aʒ̆i ʒxeni viqver, mara bazarişa na miqoni, ağviri mitis var meça, oxorişa moiği do keşinaxi. Ağviri şeni mitik dido geç̆areli mekças na, man ti gegink̆anup do emoras meçi,

Tku biç̆ik do ʒxeni diqu.

Nana muşik mendiqonu bazarişa. Dido muşteri uqonut̆u am ʒxenis. (20) Artik - “ma ep̆ç̆opaminon”, majurak - “ma ep̆ç̆opaminonya” do artikaris gza var meçapt̆es, (21) mtelikti - “manya, ma ep̆ç̆opaya “ - zop̆ont̆es.

Nanak mu qvat̆u var uçkit̆u.

Em dğas am biç̆işi ambai Oxaik kogneren. Oxai, çkva k̆oçişi suretis kamaxtu do bazarişa mendaxtu. Mextuşi, biç̆işi nanas ʒxeni gamaçameri var uqonut̆u. (22) Oxaik jur ek̆onari pasi meçu do ʒxeni muk keç̆opu. Oxaik ağviriti ak̆vandu, mara nanak var meçu. Oxaik ağviri şeni ʒxenişi pasi komeçu. ʒxenik em oras koxoʒ̆onu am k̆oçi Oxai na rt̆u. (23) Çkva mitik ak̆o para ağviris var meçapt̆u, (24) do ti goink̆anu ʒxenik. Nana muşik komeçu ağviri. K̆oçik xolo ağviri ʒxeniş nunk̆us kamudvu do “xes kodolovit̆k̆oçaya” izmonu, mara ağviri na goʒ̆uğu steri, (25) ʒxenik incubalu, t̆oroci diqu do putxu. Oxai kurişa goiktu do gyatxozu t̆orocis. (26) T̆orocik ar oput̆es mç̆ita dolokuneri k̆ulani kožiru mendraşen, putxu emuşk̆ele, gurp̆icis noputxu do pukuri diqu.

K̆ulanik pukiri xes kodikaçu. K̆ulani gaak̆viru: “Aya solen moxtuya” do oşurus kogyoç̆k̆u.

Kuriti k̆ulanişi xolos kodoxedu do mak̆vande diqu. Aʒ̆i aya mak̆vande mextu do konodgitu k̆ulanis:

- Komomçi pukiri do mu na ginon, maxveʒ̆i, (27)

 Aşo uʒ̆u mak̆vandek.

Var meçu k̆ulanik:

- Aya çkimi pukiri ren, si mot mekçaya?

Aya na kožiru k̆ulaniş nanak k̆itxu: (28)

- Mu ren osuri çkimi, mu gorups em mak̆vandek?

- Pukuri mak̆vans.

 Uʒ̆u k̆ulanik.

- Komeçi do igzalas, koniʒ̆k̆ini!

Ducoxu nana muşik.

K̆ulanik konusiminu nana muşis, mara pukiri lazut̆iş k̆ak̆ali diqu do ek kogoşibğu. Aya na mak̆vandek žiru, (29) çkar var iqondu, mamuli diqu do ožangus kogyoç̆k̆u. Mara lazut̆iş ar k̆ak̆ali mk̆yapu diqu, mamuli gyoşku do gzas kogedgitu.

Mk̆yapu idu, idu do Oxaişi oxorişa, em didi kvaşa komextu. Goiʒ̆k̆edu ekole- akole, do miti var t̆uşi, xolo k̆oçi diqu do ducoxu:

-Oxai!

Kva uk̆uiʒ̆k̆u, mara Oxai soti var t̆u. Biç̆i amaxtu, Oxaiş k̆ulani kagamiqonu do oxorişa mendiqonu.

Nana muşi oxoris t̆u. (30) Dido k̆ai aʒ̆onu:

- Gondineri biç̆i komomixtu do ocağişa nisati komomiqonuya.

Didi ç̆anda dodges, manti kovort̆i, pşvi, p̆ç̆k̆omi do ç̆andati diçodu do Oxaiş ambaiti.

+

(ʒ̆igni ok̆odginu do lit̆erat̆uruli redakʒia uxvenu Natela Kuteliak. Leksik̆oni  numʒxves Sergi Cikiak do Natela Kuteliak. Tbilisi, 1982- Redakt̆ori Zurab Tandilava- Mxat̆vari İrak̆li Qipşiže)

+


NENAPUNA / SÖZLÜK / DICTIONARY

Lazuri / Turkuli / İnglisuri

A a
aguren / öğrenebili(yo)r / s/he can learn
aguren-i / öğrenebili(yo)r mu? / can s/he learn?
aguret̆u / öğrenebiliyordu / s/he could learn
aguru / öğrenebildi / s/he could learn
ağani / yeni / new
ağviri / gem / bit of(horse)
ağviris / gemi/e / in/to bit...
ağviri şeni / gem için / for bit...
ağviriti / gemi de / bit... too
ak̆vandu / diledi / s/he begged
amaxtu / girdi / s/he entered
ambai / haber / news
ambaiti / haber(i) de / news too
amt̆u / kaçabildi / s/he could escape
ar/ti / bir / one
arşvaci / bir soluk / one breath...
arşvacis / bir solukta / in one breath...
arti / bir de / in addition; one too
artik / bir(i) (+ ergatif ek) / one (+ e. particle)
artikartis / birbirlerini/e / to/in each other
atkves / diyebildiler / they could say
atkvetu / söyleyebiliyordu / s/he could say
aʒ̆onu /... gitti / s/he liked...
ak / burada(ya) / here
akolen / buradan / from here
ak̆o / bu kadar / more or less like this
a(m) / bu / this
amuk / bu (+ ergatif ek) / this(+ e. particle)
amuşeni / çünkü / for this...
andğa / bugün / today
andğaşen / bugünden... / beginning from today
aşo / böyle / like this
aşote / böylece / thus
aʒ̆i / şimdi / now
amaxtu / girdi / s/he entered...

B b
baba / baba / father
badi / ihtiyar adam / old man
badik / i. adam (+ ergatif ek) / o.man (+ e. particle)
badişa / i. adama / to old man
badişen / i. adamdan / from old man
bazari / pazar / market
bazarişa /pazara / to market
bere / çocuk / child
berepe / çocuklar / children
beres / çocuğa(ta) / in/to children
beresti / çocuğa(ta) da / in/to child too
bereti / çocuk ta / child too
biç̆i / erkek çocuk / boy
biç̆ik / e. çocuk (+ ergatif ek) / boy (e. particle)
biç̆is / e. çocuğa(ta) / in/to boy too
biç̆iş(i) / e. çocuğun / boy’s
biç̆iti / e. çocuk da / boy too
biga / değnek / cane
bombola / örümcek / spider

C c
cadi / cadı / witch
cadoba / cadılık / witchcraft
cadobas / cadılığı /... witchcraft...
cadobaşi / cadılığın / witchcraft̆s
coxo / isim / name
cori / katır / mule

Ç ç
çxvapa / sıcak / hot
çxuri / koyun / sheep
çili / kadın eş / wife
çili - kimoci / karı - koca / wife and husband
çkar / hiç, sıfır / nothing; zero
çkimden / benden / from/than me...
çkimi / benim/ki / my; mine
çkimik / benimki (+ ergatif ek) / mine (+ e. particle)
çkimi k̆ala / benimle beraber / together with me
çkva / başka / other
çumert̆u / bekliyordu / s/he was waiting...

Ç̆ ç̆
ç̆anda / düğün; davet / wedding feast
ç̆andati / düğün de / wedding feast too
ç̆ereli / alaca / motley
ç̆umani / sabah / morning
ç̆umanis / sabahta / in morning
ç̆umanişi / sabahleyin / (in) morning...
ç̆urç̆a / serçe / sparrow

D d
dvaqoropu / aşık oldu / s/he loved
daʒ̆onu /... gitti / s/he liked...
derdi / dert / trouble; sorrow
derdoni / dertli / sorrowful
dergi / küp / earthenware jar
dergis / küp(t)e / in/to... jar
dğa / gün / day
dğas / gün(de) / (on) day
... dğaşk̆ule /... gün sonra /... day after...
dicoxi / çağır ! / call ! (sg.)
dicoxu / çağırdı / s/he called
diçodu / bitti / it finished/ended
didi / büyük / big; great
dido / çok / much; many
digurat̆es / öğreniyorlardı / they were learning
dixaziru / hazırlandı / s/he got ready
dik̆usu / inledi / s/he moaned
dirdu / büyüdü / s/he grew
diqu / oldu / s/he became
dižabunu / hastalandı / s/he got ill
do / ve / and
dok̆iru / bağladı / s/he tied...
doviqver / olu(yo)rum / I become
dovuʒ̆vat̆iya / söyleyelim diye / saying if I said...
doç̆k̆indineri / yorgun / tired
dodges / kurdular / they built
dodgitu / durdu / s/he stopped
dogiʒ̆umer / sana söylüyorum / I’m saying to you
doğuru / öldü / s/he died
doxedu / oturdu / s/he sat down
dolobğu / doldurdu / s/he filled
doloxe / içeri(ye/de) / inside
dolokuneri /... giysili /... dressed...
donʒiru / eledi / s/he sifted
doskidun / kalı(yo)r / it̆s remaining
doşinaxi / sakla ! / hide !
ducoxu / çağırdı / s/he called
dulya / iş / work
duskidu / (onun) kaldı / it remained...
duʒ̆vi / söyledin / you said...
doguroni / okul / school

E e
epç̆opa / alayım ! / let me take !
epç̆opaya / alayım diye / saying let me take
epç̆opaminon / alacağım / I’ll take...
epç̆opaminonya / alacağım diye / saying I’ll take...
eç̆op̆eret̆u / almıştı / s/he had taken
elupurçolu / fısıldadı / s/he whispered
-(e)pe / çoğul eki / plurality particle
em oras / o zaman / then...
e(m)ti / o da / it too
emuk / o (+ ergatif ek) / it (+ e. particle)
emukti / o da / it (e.p.) too
emus / on(d)a / in/to it
emuşk̆ule / ondan sonra / after it...
entepe / onlar / they
eşo / öyle / so...
ek / orada(ya) / there
ek̆o / o kadar / more or less like that
ekole - akole / o yan(d)a - bu yan(d)a / there and he
eya / o/nu / it
ek̆ule / sonra / then

F f
fara / defa /...time...

G g
gaak̆viras / hayret et ! / be confused!
gaak̆vires / hayret ettiler / they were confused
gaak̆viru / hayret etti / s/he was confused
gaguru / öğrenebildin / you could learn
gale / dışarı(ya) / out/side
gamavulur / çıkıyorum / I’m going out...
gamaçameri / sat(ıl)mış / sold(one)
gamaxtu / çıktı / s/he went out
gamamçi / beni sat ! / sell me!
gamiğasen / çıkaracak / s/he’ll take out...
gamiğasenya / çıkaracak diye / saying she’ll take out
gegink̆anup / sana... sallıyorum / I’m swinging... to you
gemdginşa / durdukça / during my existence
giçkin / biliyorsun / you know
giçkit̆as / bilesin! / know !
ginon / istiyorsun / you want (sg.)
ginonan / istiyorsunuz / you want (pl.)
gondineri / kayıp / lost
goiʒ̆k̆edu / bakındı /s/he looked round
goiʒ̆k̆u / açıldı / it(was) opened...
goiktu / dönüştü / s/he turned into...
goiʒ̆k̆edu / bakındı / s/he looked round...
gorups / arıyor / s/he is looking for...
goʒ̆uğu / kaptı / s/he captured...
guda / tulum / bagpipe
ginže / uzun / long; tall
gurp̆ici / koyun;sine / bosom
gurp̆icis / koynuna / to his/her bosom
gverdi / yarı/m / half
gyatxozu / kovaladı / s/he ran after...
gyoçxu /... tepelerine vurdu / sun was too hot
gyonk̆anu / salladı / s/he shoke...
gyoşku / yuttu / s/he swallowed...
gza / yol / way
gzas / yol(d)a / on/to way

Ğ ğ
ğomu / lapa / watery boiled rice...
ğorğoci / kaz / goose
ğva / yanak / cheek

X x
xe / el / hand
xes / el(d)e / in/to hand
xeşnoxvene / sanat / art
xolo / yine / again
xolos / yakın(ın)da / near
xoloşa / yakına /... near
xorʒi / et / meat; flesh
xvala xvala / yapa/yalnız / lonely

İ i
ibont̆uşi / yıkanıyor(duy)ken / while s/he was having bath
icert̆u / inanıyordu / s/he was believing
iç̆aren / yazılı(yo)r / it is (being) written
idu / gitti / s/he went
igurapt̆u / öğreniyordu / s/he was learning
igurasen / öğrenecek / s/he’ll learn
iguri / öğrendin; öğren ! / you learned; learn !
igzalas / gitsin ! / let him/her go !
igzalu / gitti / s/he went
ikipt̆es / yapıyorlardı / they were doing
ikipt̆u / yapıyordu / s/he was doing
incubalu / erken davrandı / s/he bestirred her/himself
iri / her/kes; hep / every; all
irixolo / herşey / everything
iriperi / herkes / everybody
iriperiş(i) / herkesin / everybody’s
isimadept̆u / düşünüyordu / s/he thinking
itkven / söyleni(yo)r / it is (being) said
iqven / olu(yo)r / it is becoming
iqondu / bekledi / s/he waited...
isimadu / düşünceye daldı / s/he thought...

J j
jilentuna / kuzey / North
jin / yukarı; üst / up/side; above
jinşen / yukarıdan / from upside
jur/i / iki / two
jurşuroni / hamile / pregnant

K k
-k / ergatif ek / ergative particle
kagamiqonu /... çıkardı / s/he took away...
kamaxtes / girdiler / they entered
kamaxtu / girdi / s/he entered
kamudvu /... geçirdi / s/he thought...
kamuişvaces / dinlendiler / they had a rest
kamuişvacesşi / dinlendiklerinde / when they had a rest
keç̆opu / satın aldı / s/he bought
kelinciru / uzandı / s/he was prolonged
kiana / dünya / world
kianas / dünyada / in world
para / para / rent; price
para ti / para da / value too
kovort̆i / vardım / I was (there)
kobžirat̆i / görseydim / (if) I had seen
kodayceru / inandı / s/he believed
kodikaçu / tuttu / s/he held
kodorinu / doğurdu / she gave birth to...
kodoguri / öğret! / teach!
kodoguru / öğretti / s/he taught
kodoxedu / oturdu / s/he sat down
kodovit̆alep /... bırakırım / I let...
kodolovit̆k̆oçaya /... düşürdüm diye / saying I kept...
kodomicer / bana inanıyorsun / you believe in me...
kogamaçu / sattı / s/he sold
kogamaxtu / çıkageldi / s/he appeared suddenly
kogamingoru /yayıldı / s/he spread (p.)
kogedgites /... koyuldular / they set to walk...
kogedgitu /... koyuldu / s/he sat to walk...
kogextu / indi / s/he came down...
kognu / duydu / s/he heard
kogneren / duymuş / s/he had heard...
kogoşibğu / dağıldı / it scattered...
kogyoç̆k̆u / başladı / s/he began...
koxoʒ̆onu / anladı / s/he understood
kok̆oxtu / kapandı / it closed ...
komeçi / ver! / give!
komeçu / verdi / s/he gave...
komemoçapi /... verdirdin / you had me give ...
komendovoʒ̆k̆er / bakarım / I examine ...
komendoʒ̆k̆edu / süzdü / s/he examined ...
komiçkin / biliyorum / I know
komovulur / geliyorum / I’m coming ...
kimoci / eş; koca / husband
komoxtes / geldiler / they came
komoxtu / geldi / s/he came
kimoli / koca / husband
komomçap / bana verirsin / you give me...
komomçi / bana ver! / give me ...!
komoiğu / getirdi /s/he brought ...
komok̆idu / yükledi / s/he loaded
komomixtu / bana geldi / s/he/it came to me ...
komomiqonuya / bana getirdi diye / saying s/he brought to me
konaxolu / yaklaştı / s/he approached
konaşkumers / bırakıyor / s/he is letting ...
konaşkvi / bırak! / let ...!
koniʒ̆k̆ini / defet! / get rid of!
konodgitu / dayandı / s/he came to...
konusiminu /... dinledi / s/he listened to...
konuşku / bıraktı / s/he let (p.)
kort̆erenan / (onlar) varmış / they had been ...
koşves / içtiler / they drank
kotume / tavuk / chicken
kotumeş(i) / tavuğun / chicken’s
kožiru / gördü / s/he saw
kuri / şahin / hawk
kurişa / şahine / into hawk
kuriti / şahin de / hawk too
kva / taş / stone
kva k̆ala / taşın yanında / near stone
kvas / taş(t)a / in/to stone
kvaşen / taştan / from stone
kvaş(i) / taşın / stone’s

K̆ k̆
k̆ak̆ali / tane / grain
-k̆ala /... beraber; yanında / together with; near
k̆ardala / kazan / boiler
k̆at̆u / kedi / cat
k̆ai / iyi / good; well
k̆aixeşa / iyicene / well
k̆aiʒ̆oneri (xeleberi) / sevinerek / being glad ...
k̆era / ocak / fireplace
k̆eras / ocak(t)a / in/to fireplace
k̆itxasen / sana soracak / s/he’ll ask you ...
k̆itxu / sordu / s/he asked
k̆iʒi / tava / frying pan
k̆iʒişi / tavanın / of frying pan
k̆oçi / adam / man
k̆oçişi / adamın / man’s
k̆oli / çekirge / grasshopper
k̆uçxe / ayak / footh
k̆uçxes / ayak(t)a / in/to footh
k̆ulani / kız / girl
k̆ulanik / kız (+ ergatif ek) / girl (+ e. particle)
k̆ulanis / kıza(da) / in/to girl
k̆ulanişi / kızın / girl’s
k̆urk̆a / çekirdek / pip

Q q
qini / soğuk / cold
qvali / peynir / cheese

L l
lazut̆i / mısır / corn; maize
lazut̆işi / mısırın / corn’s
lobia / fasulye / bean
lobiaşi / fasulyenin / bean’s
lande / gölge / shadow; shade
landes / gölgede(ye) / in/to shadow

M m
ma / ben / I
maxveʒ̆i / (benden) dile ! / beg... !
majura / diğeri / other
majurak / diğeri (+ ergatif ek) / other (+ e. particle)
mak̆vande / dilenci / begger
mak̆vandek / dilenci (+ ergatif ek) / begger (+ e. particle)
mak̆vans / diliyor / s/he is begging
mamgure / öğrenci / student
mamgurepe / öğrenciler / students
mamgurepek / öğrenciler (+ e. ek) / students (+ e. p.)
mamgurepekti / öğrenciler de / students too
mamgurepes / öğrenciler(d)e / in/to students
mamgures / öğrencide(ye) / in/to student
maguru / öğrenebildim / I could learn
mamuli / horoz / cock
ma(n)ti / ben de / me too
ma(n)ya / ben diye / saying me too
mapa / kral / king
mara / ama / but
mariaşina / ağustos / august
mcoxons / bana... derler / they call me ...
mç̆ita / kırmızı / red
mçxuri / koyun / sheep
mç̆k̆idi / mısır ekmeği / bread of maize
mevagni / idrak ettim / I learned ...
mevaşkumer / bırakı(yoru)m / I let...
meçapt̆es / veriyorlardı / they were giving ...
meçapt̆u / veriyordu / s/he was giving
meçi / ver ! / give! (sg.)
meçu / verdi / s/he gave
megaşkumers / seni bırakı(yo)r / s/he lets you ...
megaşkvi / seni bıraktım / I set you free
mextu / geldi / s/he came
mextuşi/ geldiğinde / when s/he came
mekça / sana vereyim! / let me give you!
mekças / sana versin! / let him/her give you!
mekçaya / sana vereyim diye / saying let me give you
mek̆ilas / geçsin! / let it pass!
mek̆ilu / geçti / it passed
mendaʒ̆k̆omilu / bakış / glance; look ...
mendaʒ̆k̆omiluten / bakışla / with a look ...
mendiqoni / götür! / take away!
mendiqonu / götürdü / s/he took away
mendiqonup / götürüyorum / I am taking away
mendra / uzak / far away
mendrart̆es / uzaklaştılar / they went away
mendraşen / uzaktan / from far away
meşkvinu / bırakmak / to let
mi / kim / who
micoxi / beni çağırdın / you called me ... (s.s.)
miçkin / biliyorum / I know
miçkinya / biliyorum diye / saying I know
mik / kim (+ ergati ek) / who (+ e. particle)
minon / istiyorum / I want
mis / kim(d)e / in/to who(m)
mişa / kime / to whom
mişi / kimin / whose
miti / kimse / anyone
mitik / kimse (+ ergatif ek) / anyone (+ e. particle)
mitikti / kimse de / anyone(+ e.p.) too
mitis / kimse(de)ye / in/to anyone
mitişa / kimseye / to anyone
mjora / güneş / sun
mjora steri / güneş gibi / like sun
mjvabu / kurbağa / frog
mk̆ule / kısa / short
mk̆a’pu / çakal / jackal
mo / olumsuzluk eki / don’t
moxene / usta / master
moxti / gel! / come!
moxtu / geldi / s/he came
moxtuya / geldi diye / saying s/he came
moiği / getir! / bring!
moşvacinu / dinlenmek / (to) have a rest
moşvacinu şeni / dinlenmek için / to have a rest
mot / niçin / why
mskva / güzel / beautiful
mskvanoba / güzellik / beauty
morgvali / yuvarlak / round; spherical
moʒ̆ondu / beğendi / s/he liked...
mteli / büs/bütün; herşey / all; everything
mtelikti / herşey de / all (+ e. p.) too
mtugi / fare / mouse
mu / ne / what
muç̆o / nasıl / how
muk / kendisi; o / s/he
muşebura / kendiliğinden / by itself
muşeni / ne için / what for
muşi / onun / her; his; its
muşis / onunkin(d)e / in/to hers; his; its
muşişa / onunkine / to hers; his; its
muşişi / onunkinin /... of hers; his; its
muşteri / müşteri / customer
mutu / bir şey / anything
mʒ̆utxe / tuzlu / sour
mkiri / un / flour

N n
nana / anne / mother
nanak / anne (+ ergatif ek) / mother (+ e. particle)
nagnep / kavrıyorsun / you are learning
nagnet̆u / kavrıyordu / s/he was learning
naxondinu / sabretti / s/he was patient
naşkumers / bırakı(yo)r / s/he lets; leaves...
naşkumert̆u / bırakıyordu / s/he was letting; leaving
nena / dil; lisan; söz / language; tongue; word
niqonup / götürüyorsun / you are taking away
noqupt̆es / izliyorlardı / they were following
noputxu /... uçtu / it flied...
nosi / akıl / intelligence
nosişa / akıla / to intelligence
nugnu / kavradı / s/he learned
nunk̆u / surat / face
nunk̆us / suratı / face...
nulut / gidiyorsunuz / you are going
nulut̆es / gidiyorlardı / they were going
nisa / gelin / bride
nisati / gelin de / bride too

O o
ocaxi / aile / family
ocaxişa / aileye / to family
oç̆aru / yazmak / to write
oç̆aruten / yazma(k) ile /with writing...
ognapt̆u / duyuyordu / s/he was hearing
ogurapt̆u / öğretiyordu / s/he was teaching
ogurapuşa / okutturmaya / to have smb. learnt
oguru / öğrenmek / (to) learn
ogurus / öğrenmeye / to learn
oxai / ö. isim / p. name
oxaişi /... nın /... of...
oxorca / kadın / woman
oxorcak / kadın(+ ergatif ek) / woman (+ e. particle)
oxori / ev / house
oxor k̆era / evin ocağı / house’s fireplace
oxork̆eras / evin ocağın(d)a / in/to house’s fireplace
oxoris / evde / in house
oxorişa / eve / to house
oxtimu / gitmek / (to) go
oxtimuşa / gitmeye / to go...
oxvaktes /... karıştılar / they spent time...
oinepe / düzen/ler / trick/s
ok̆itxapat̆u / okutacaktı / s/he ‘d have smb. educated
ok̆iʒ̆k̆u / açıldı / it opened
ondğeneri / öğlenki / noon’s
-oni /... lı / with...; ... ed
onʒoru / elek / sieve
onʒorute / elek ile / with sieve
oput̆e / köy / village
ordo / erken / early
osuri / kız / girl
osuriş(i) / kızın / girl’s
osur p̆at̆oni / hanımefendi / lady
oşumeşi / bıyık / moustache
oşuru / koklamak / (to) smell
oşurus / koklamaya / to smell ...
otku / anlatmak / to tell
otkuten / anlatmakla / with telling
ožangu / gagalamak / (to) peck
ožangus / gagalamaya / to peck...

P p
pasi / bedel / value
pimpili / sakal / beard
pimpiloni / sakallı / bearded
porça / gömlek / shirt
porçoni / gömlekli / shirted
puci / inek / cow
pukuri / çiçek / flower
putxu / uçtu / it flied ...
pskidur / yaşıyorum / I live ...
pşvi / içtim / I drank

P̆ p̆
p̆ark̆i / somak / sumac
p̆at̆i / kötü / bad
p̆ici / ağız / mouth
p̆ç̆k̆omi / yedim / I ate

R r
ren / o... dır / it; s/he is ...
renan / onlar ... dırlar / they are ...
(r)t̆u / o ... dı; vardı / it; s/he was; there was ...

S s
-s /... yı; ... ya; ... da / to/in...
si / sen / you (sg.)
skande / sana / to you (sg.)
skani / senin/ki / your/s
skanis / seninkinde / in yours
skiri / erkek evlât / son
so / nerede / where
solen / nereden / from where
soti / bir yer(d)e / in/to somewhere
-steri /... gibi / like ...
sum/i / üç / three
sureti / kılık / appearance
suretis / kılık(t)a / in/to appearance

Ş ş
-şa /... ya/kadar; ... ca / to ...; till ...
-şakis /... kadar / till...
-şen /... dan / from...
-şeni /... için; ... hakkında / for ...; about ...
-ş(i) /... nın; ... ca /... ‘s...; when; while
-(ş) k̆ele /... taraf(t)a / to/at side
-(ş) k̆ule /... sonra / after...
şkurna / korku / fear
şkurnaten / korku ile / with fear
şura / koku / smell
şuri / ruh;can / soul

T t
txa / keçi / goat
-te(n) /... ile / with ...; ...of ...
ti / baş / head
-ti /... de, da, dahi / too; also
tipi /ot / grass
tipis / ot(t)a / in/to grass
tirtint̆u / titriyordu / s/he was trembling
tku / dedi / s/he said
tok̆i / ip / rope
tok̆iten / ip ile / with rope
tolepe / gözler / eyes
toli / göz / eye
toma / saç / hair
tomape / saçlar / hairs
tomapeten / saçlarla / with hairs
tude / aşağı(ya)dan / down/side
tudeşa / aşağıya /... down...
tuta / ay / moon; month
... tutaşk̆ule /... ay sonra / after... month(s)

T̆ t̆
T̆amt̆ra / Trabzon / Trebizond
T̆amt̆raşa /Trabzon’a / to Trebizond
T̆amt̆raşi / Trabzon’un / Trebizond’s
t̆anmağali / uzun boylu / tall
t̆aroni / hava / air(it)
t̆aroniti / hava da / it too
t̆asen /... olacak / it̆ll be...
t̆iba / göl / lake
t̆iba k̆ala / göl(ün) yanında / near lake
t̆k̆obaşa / göle / to lake
t̆k̆ubi / ikiz / twins
t̆oroci / güvercin / pigeon
t̆orocis / güvercine / to pigeon

U u
uʒ̆u / dedi / s/he said
uʒ̆vi / de ! / say !

V v
var / olumsuzluk eki / no/t
varna / veya / or
vitam / sanki /... as if ...
vigzalat yado / gidelim diyerekten / saying let̆s go
viqonup / götürüyorum / I am taking away
viqver / olu(yo)rum / I become
vore / ben... yım / I am...
voret / biz... yız / we are...
vuʒ̆vi / söyledim / I said

Y y
-ya /... diye; ... dığını / saying ...; ... that...
(y)opşa / dolu / full

Z z
zdip / çekiyorsun / you are suffering
zoğa / deniz / sea
zoğa steri / deniz gibi / like sea...
zop̆ont̆es / diyorlardı / they were saying

Ž ž
žiru / gördü / s/he saw

ʒ ʒ
ʒxeni / at / horse
ʒxenik / at (+ ergatif ek) / horse (+ e. particle)
ʒxenis / at(t)a / in/to horse
ʒxenişi / atın / horse’s
ʒadupt̆u / deniyordu / s/he was testing

ʒ̆ ʒ̆
ʒ̆alentuna / güney / south
ʒ̆amʒ̆amepe / kirpikler / eyelashes
ʒ̆amʒ̆amepeten / kirpikler ile / with eyelashes...
ʒ̆amʒ̆ami / kirpik / eyelash
ʒ̆ana / yıl / year
ʒ̆anas / yıl(da) / (in) year
ʒ̆anaşa /... yıla kadar / till... year...
ʒ̆anaşi / yılın / year’s
... ʒ̆anaşk̆ule /... yıl sonra / after... year(s)
ʒ̆k̆ari / su / water


NENAÇKİNA / GRAMER / GRAMMAR

Lazuri / Turkuli / İnglisuri

1. Oxorcas çkva bere na var uqonut̆u şeni...
Kadının başka çocuğu olmadığı için...
As the woman hadn’t another child...

2. Nana muşis unt̆u beres na ok̆itxapat̆u.
Annesi, çocuğu okutmak istiyordu.
Her mother wanted her child to be educated.

3. Ondğeneri mjora na gyoçxu...
Öğlen güneşi tepelerine vurunca...
When the noon sun shone...

4... na doxedu steri dik̆usu nanak...
... anne, oturur oturmaz inledi...
... as soon as the mother sat down moaned...

5... biç̆is jinşen tudeşa ar k̆aixeşa komendoʒ̆k̆edu...
... çocuğu yukarıdan aşağıya iyice süzdü...
... he examined the child closely...

6. Kodomicer na, çkimi k̆ala konaşkvi.
(eğer) bana inanı(yo)rsan, benimle bırak.
If you believe me, leave him with me.

7. Bere skanis var aguren na...
Çocuğun öğrenebilmezse...
If your child can’t learn...

8. Biç̆iş nanas dido moʒ̆ondu Oxaiş nena...
Oxai’nin sözünü, çocuğun annesi çok beğendi...
The child’s mother liked Oxai’s words very much...

9... muşi mamgurepes cadoba ogurapt̆u.
... öğrencilerine cadılık öğretiyordu.
... he was teaching his students the witchcraft.

10. Ar ʒ̆anaşa mamgurepe mus noqup̆t̆s, so na muk idat̆u...
Bir yıl (kadar), nereye giderse gitsin öğrenciler onu izliyordu.
During one year, students were following him, whereever he went...

11. Mis na aşote cadobaş dulya var nagnet̆u do var aguret̆u...
Böylece, kim cadılık işini kavrayamıyor ve öğrenemiyordu...
So, who ever couldn’t learn witchcraft...

12. Em k̆ulanişi mskvanoba otkuten var itkven, oç̆aruten var iç̆aren...
O kızın güzelliği anlatmakla anlatılmaz, yazmakla yazılmaz.
That girls beauty isn’t told by telling, isn’t written with writing...

13. Miçkinya duʒ̆vi na, akolen var megaşkumers giçkit̆as!
Eğer bildiğini söyledinsen, buradan gitmene izin vermez, bilesin...
If you said that you know, he doesn’t let you go, know it...

14. Oxorcas p̆at̆i aʒ̆onu...
Bayanın fenasına gitti...
The lady became unhappy...

15... emuşeni muşi cadoba k̆ai na igurasen k̆oçi emuk gale var naşkumers...
... çünkü O’nun cadılığını iyi öğrenecek adamı dışarıya salmıyor...
... because he doesn’t let the man, who will learn witchcraft, go away...

16. Nana do biç̆i ar soti var oxvaktes...
Anne ve çocuk bir yere uğramadılar...
The mother and the boy didn’t waste time...

17. Oxaişi xelonoba na uçkin k̆oçi ugyare var doskidun...
Oxai’nin ustalığını bilen adam aç kalmaz...
The man who knows Oxai’s mastery doesn’t remain hungry...

18... mutxani na ginon eya viqver. Si ginon na...
... ne istersen, ben onu olurum. İstersen...
... I become whatever you want. If you want...

19... aʒ̆i emukti icert̆u am biç̆işi cadobas.
... şimdi o da, bu çocuğun cadılığına inanıyordu.
... now also she was believing this child’s witchcraft...

20. Dido muşteri uqonut̆u am ʒxenis
Bu atın çok müşterisi vardı
This horse had many costumers

21... artikaris gza var meçapt̆es...
... birbirlerine yol vermiyorlardı...
... they weren’t giving the way to each other...

22... nanas ʒxeni gamaçameri var uqonut̆u.
... anne, (henüz) atı satmış değildi.
... the mother hasn’t sold the horse yet.

23... am k̆oçi Oxai na rt̆u.
... bu adamın Oxai olduğunu.
... that this man was Oxai.

24. Çkva mitik ak̆o para ağviris var meçapt̆u...
Hiç kimse, geme bunca para vermiyordu...
No other one was giving such money...

25... mara ağviri na goʒ̆uğu steri...
... ama gemi, elinden kapar kapmaz...
... but, as soon as he captured the bit of horse...

26. Oxai kurişa goyiktu do ga’txozu t̆orocis...
Oxai, şahine dönüştü ve güvercini kovaladı...
Oxai turned into the hawk and ran after the pigeon...

27... mu na ginon, maxveʒ̆i...
... ne istersen dile...
... whatever you want, tell me...

28. Aya na kožiru k̆ulaniş nanak k̆itxu
Bunu gören anne sordu
The mother, who saw this, asked

29. Aya na mak̆vandek žiru...
Dilenci bunu görünce...
The begger who saw this...

ʒ0. Nana muşi oxoris t̆u.
Annesi evde idi.
His mother was at home.
+

 

(Latinuri do Kortuli Alboniten ağani t̆ekst̆i, Lazuri- Turkuli- İngilisuri leksik̆oni do gramat̆ik̆uli analizepe doxaziru Ali İhsan Aksamazik / İstanbul, 29 IV 1999)
+

ჯადი ოხაი


არ ჩილ- ქიმოჯი ქორტერენ. არ დღას ქიმოლი დიძაბუნუ დო დოღურუ. ამუს ნა დუსქიდუ ოხორჯა ჟურშურონი რტუ. ოხარჯაქ სუმ თუთაშკულე ტკუბი ბიჭი ბერეფე ქოდობადუ. არ ბიჭი ბერე დოღურუ დო ოხორ-კერას მაჟურა სქირი დუსქიდუ. ოხორჯას ჩქვა ბერე ნა ვარ უყონუტუ შენი, ამ ბიჭი ბერეშ ჟინ თირთინტუ.

ბიჭი დირდუ. ნანა მუშის უნტუ ბერეს ნა ოკითხაფატუ. ბერესთი კაი დაწონუ დო ქოდვაჯერუ.
მარიაშინაშ თუთაშ არ დღას, მაფხა ტარონი რტუში, ოხორჯაქ ტამტრაშა ოხთიმუშა დიხაზირუ. არ ოფშა გუდა მწუთხე ყვალი, ქოვალი, ღომუ, კიციში მჭკიდი, ქოთუმეშ ხორცი, არ კარდალა ლაზუტი, უკურკელი ლობიაში პარკი დოლობღუ დერგის; ეკულე მქირი ონცორუთე დონცორუ, მთელი ანთეფე ქოკოკირუ თოკითენ დო ბიჭის ქომოკიდუ. ეკულე ჟურ ბიგა ქომოიღუ, არ გინძე დო არ მკულე, გინძე მუქ ქოდიქაჩუ, მკულე ბიჭის ქომეჩუ დო ტამტრაში გზას ქოგედგითეს. ტამტრაშა დიდო მენდრა გზა უღუტეს, დიდო ჩხვაფა ტარონითი რტუ. ონდღენერი მჟორა ნა გჲოჩხუ დოჭკინდინერი ნანა ტიბაკალა, არ დიდი მორგვალი ქვაშ თუდე ლანდეს მოშვაჯინუ შენი ქოდოხედუ. ნანა დო ბიჭიქ ყინი წკარი ქოშვეს.

- ოხააი!

ნა დოხედუ სთერი დიკუსუ ნანაქ დო ქელინჯირუ. ბიჭითი თიფის ქოგამინგორუ, ემ ორას დიდი ქვა ოკიწკუ დო არ ჭერელი ფორჩონი ხჩე ფიმფილონი ბადი ქოგამახთუ.

- მუ გინონან, მუშენი მიჯოხი, თი-მენდილონი?

ოხორჯას კითხუ ხჩე ფიმფილონი ბადიქ.

ნანა დო ბერეს გააკვირეს დო ბადიშა მუთუ ვარ ათქვეს.

- სო ნულუთ?

 ხოლო კითხუ ბადიქ.

- ტამტრაშა, უწუ ნანაქ, ექ დიდო კაი ნწოფულა რენ დო ბერე ოგურაფუშა მევიყონუფ.

- ფიმფილონი ბადი ქოგეხთუ ქვაშენ, ნანაშ ხოლოშა ქომეხთუ, ბიჭის ჟინშენ თუდეშა არ კაიხეშა ქომენდოწკედუ დო ეკულე ნანა მუშის უწუ:

- დიდო მენდრა ნიყონუფ ბიჭი სქანი. ქოდომიჯერ ნა, ჩქიმი კალა ქონაშქვი. მა ირიფერიში უსთა ვორე. ოხაი მჯოხონს, ამ დიდი ქვაშ დოლოხე ფსქიდურ. ქოდომიჯერ ნა, ბერე სქანი ანდღაშენ ჩქიმი კალა ქოდომიტალი. არ წანას იყვენ დო ქომენდოვოწკერ, მუთუ აგურენი დო ვარნა, არ წანაშკულე მოხთი, ამ ქვა კალა ჩქიმი ჯოხოოხაიდიჯოხი, მა გამავულურ დო ირი ხოლო დოგიწუმერ. ბერე სქანის ვარ აგურენ ნა, ართი წანაშ ფარა ქომომჩაფ დო ბერეთი მენდიყონუფ. აგურენ ნა, ბერე სქანი სუმ ჩქვა წანას ჩქიმი კალა მემაშქუმერ, ფარათი ვარ მინონ დო სუმ წანაშკულე მენდიყონი.

ბიჭიშ ნანას დიდო მოწონდუ ოხაიშ ნენა, ბერე ქონუშქუ დო მუქ იგზალუ ოხორიშა.

ოხაი დო ბიჭი ქვას ქამახთეს. ქვა ქოკოხთუ.

ოხაი ჯადი რტუ. მუში მამგურეფეს ჯადობა ოგურაფტუ. მიქ ჯადობაშ დულჲა კაი იგურატუ ეჲა ვარ ნაშქუმერტუ.

- მა შური გემდგინშა ჩქიმდენ კაი ჯადი ქიანას მითი ვარ ტასენ დო ჯადობაში დულჲა ამ ქვაშ გალე მითიქ ვარ გამიღასენჲა”.

აშო ისიმადეფტუ ბადიქ.

მამგურეფექ ნა დიგურატეს, არ წანაშკულე სინჯუფტუ. არ წანაშა მამგურეფე მუს ნოყუფტეს, სო ნა მუქ იდატუ, ექ ნოყუფტეს დო მუქ მუ ყვატუ, მამგურეფექთი ეჲა იქიფტეს. მის ნა აშოთე ჯადობაშ დულჲა ვარ ნაგნეტუ დო ვარ აგურეტუ, ოხაიქ არ წანაშ კულე ნაშქუმერტუ ოხორი მუშიშა.

თი-მენდილონიში ბიჭიქ ოგურუს ქოგჲოჭკუ. ამ ხჩე ფიმფილონი ბადიშენ იგურაფტუ ჯადობა.

ოხაის არ მსქვა კულანი უყონუტუ: ღვა მჭითა, ტანმაღალი, მჟორა სთერი თომაფეთენ, თოლეფე ზოღა სთერი, უჩა გინძე წამწამეფეთენ...  ემ კულანიში მსქვანობა ოთქუთენ ვარ ითქვენ, ოჭარუთენ ვარ იჭარენ.

არ მენდაწკომილუთენ ამ კულანი ბაბა მუშიში აღანი მამგურეს დვაყოროფუ, მარა შქურნათენ მითიშა მუთუ ვარ ათქვეტუ. კულანიქ მუშებურა იზმონუ:

- ამ ბიჭიქ ჯადობა კაიხეშა ქოდიგურუ ნა, ბაბა ჩქიმიქ აქოლენ ვარ ნაშქუმერს, არ სოთი ხვალა -ხვალა ქობძირატი დო მუთუ დოვუწვატიჲა.

არ დღას, ჭუმანიში ბიჭიქ პიჯი იბონტუში, კულანი ტკობაშა ქონახოლუ დო ყუჯი- ჯინჯის ელუფურჩოლუ:

- ბაბა ჩქიმის ირი დღას თი ეშო ოძირი, ვითამ მუთუ ვარ ნაგნეფ. წანა ნა მეკილას, ირი ხოლო გკითხასენ, სი, - მუთუ ვარ მაგურუ, მუთუ ვარ მიჩქინშო უწვი. მიჩქინჲა დუწვი ნა, აქოლენდო ვარ მეგაშქუმერს გიჩქიტას.

ბიჭიქ ემ დღაშკულე ოხაიშ კულანიქ ნა ოგურუ სთერი იქიფტუ. მეკილუ არ წანა. ოხაიქ კითხუ ბიჭის:

- მუ იგური ჩქიმდენ, მუ გიჩქინ?

- მუთუ ვარ მევაგნი, მუთუ ვარ მაგურუ, მუთუ ვარ მიჩქინ.

 აშო უწუ ბიჭიქ.

ოხაის კაი აწონუ, აწი ბიჭიშ მეშქვინუ უნტუ დო ნანა მუში ჩუმერტუ.

არ დღას ქომოხთუ ბიჭიში ნანა, ქვა კალა დოდგითუ, დიჯოხუ ფიმფილონი ბადიში ჯოხო:

- ოხაი!

ქვა გოინწკუ, ფიმფილონი ბადი გამახთუ დო ოხორჯას უწუ:

- მუთუ ვარ აგურუ ბერე სქანის, თი-მენდილონი, მენდიყონი!

ოხორჯას პატი აწონუ, მარა მუ ყვატუ, ოხაის ქომეჩუ არ წანაში ფარა დო ბიჭი მენდიყონუ. ოხორჯა ეკო დერდონი რტუ ქი, გვერდი გზაშაქის არ ნენა ვარ უთქვალუ ნულუტეს. ხოლო ნანა ვარ ნახონდინუ დო ბერეს უწუ:

- არ წანას უსთა კალა მეგაშქვი, მუთუ ვარ გაგურუ დო ფარათი ქომემოჩაფი.

ბერექ ექოლე- აქოლე გოინწკედუ, ქვაშენ კაიხეშა მენდრა რტეს, ხოლო მითი ვარ ტუ დო მითიქთი ვარ ოგნაფტუ მუში ნენა. ეკულე უწუ ნანა მუშის:

- სი დერდი მო ზდიფ, ნანა, მა ირი ხოლო ქომიჩქინ. ოხაიში მთელი უსთობა ქოდოვიგური, მარა მცუდი ვუწვი, ემუშენი მუში ჯადობა კაი ნა იგურასენ კოჩი ემუქ გალე ვარ ნაშქუმერს.

ნანა აწი მოხთუ ღნოსიშა, აწი ნაგნუ ოხაიში ოინეფეს დო კაიწონერი კუჩხეს უნძინუ ოხორიშა ორდო ვიგზალათ ჲადო.

ნანა დო ბიჭი არ სოთი ვარ ოხვაქთეს დო ქომოხთეს ოხორიშა. კაი ქამუიშვაჯესში, ბიჭიქ უწუ:

- ოხაიში უსთუბა ნა უჩქინ კოჩი უგჲარე ვარ დოსქიდუნ. სი მო გაგაკვირას მა ფუჯი, ხოჯი, თხა, ცხენი, გირინი, ჯორი, ჯოღორი, კატუ, მთუგი, ქოთუმე, ღორღოჯი, ბიბი, ჭურჭა, მჟვაბუ, მგერი, მწკირი, კოლი, ბომბოლა, ღეჯი, მუთხანი ნა გინონ ეჲა ვიყვერ. სი გინონ ნა, მა თხა დოვიყვერ, სი გამამჩი, მა ხოლო კოჩი დოვიყვერ დო სქანდა ქომოვულურ.

- აშო მუჭო იყვენ?

გააკვირუ ბიჭიში ნანას.

ბიჭი არშვაჯის არ დიდი მჩხური დიყუ. ნანაქ ჭუმანის მენდიყონუ ბაზარიშა დო ქოგამაჩუ. მაჟურა დღას მჩხური ამტუ ემ ქოჩის, მიქ ნა ეჭოპერეტუ, ხოლო კოჩი დიყუ დო ნანა მუშიშა ქომოხთუ. კაი დაწონუ ნანა მუშის დო აწი ემუქთი იჯერტუ ამ ბიჭიში ჯადობას.

- აწი ხოჯი ვიყვერ დო გამამჩი!

უწუ ნანა მუშის ბიჭიქ დო ხოჯი დიყუ. ნანაქ ეთი ქოგამაჩუ. მაჟურა დღას ოხორჯაში ბერე ხოლო ოხორი მუშიშა ქომოხთუ.

- აწი ცხენი ვიყვერ, მარა ბაზარიშა ნა მიყონი, აღვირი მითის ვარ მეჩა, ოხორიშა მოიღი დო ქეშინახი. აღვირი შენი მითიქ დიდო გეჭარელი მექჩას ნა, მან თი გეგინკანუფ დო ემორას მეჩი,

თქუ ბიჭიქ დო ცხენი დიყუ.

ნანა მუშიქ მენდიყონუ ბაზარიშა. დიდო მუშთერი უყონუტუ ამ ცხენის. ართიქ - “მა ეპჭოფამინონ”, მაჟურაქ - “მა ეპჭოფამინონჲადო ართიქარის გზა ვარ მეჩაფტეს, მთელიქთი - “მანჲა, მა ეპჭოფაჲა “ - ზოპონტეს.

ნანაქ მუ ყვატუ ვარ უჩქიტუ.

ემ დღას ამ ბიჭიში ამბაი ოხაიქ ქოგნერენ. ოხაი, ჩქვა კოჩიში სურეთის ქამახთუ დო ბაზარიშა მენდახთუ. მეხთუში, ბიჭიში ნანას ცხენი გამაჩამერი ვარ უყონუტუ. ოხაიქ ჟურ ეკონარი ფასი მეჩუ დო ცხენი მუქ ქეჭოფუ. ოხაიქ აღვირითი აკვანდუ, მარა ნანაქ ვარ მეჩუ. ოხაიქ აღვირი შენი ცხენიში ფასი ქომეჩუ. ცხენიქ ემ ორას ქოხოწონუ ამ კოჩი ოხაი ნა რტუ. ჩქვა მითიქ აკო ფარა აღვირის ვარ მეჩაფტუ, დო თი გოინკანუ ცხენიქ. ნანა მუშიქ ქომეჩუ აღვირი. კოჩიქ ხოლო აღვირი ცხენიშ ნუნკუს ქამუდვუ დოხეს ქოდოლოვიტკოჩაჲაიზმონუ, მარა აღვირი ნა გოწუღუ სთერი, ცხენიქ ინჯუბალუ, ტოროჯი დიყუ დო ფუთხუ. ოხაი ქურიშა გოიქთუ დო გჲათხოზუ ტოროჯის. ტოროჯიქ არ ოფუტეს მჭითა დოლოქუნერი კულანი ქოძირუ მენდრაშენ, ფუთხუ ემუშკელე, გურპიჯის ნოფუთხუ დო ფუქური დიყუ.

კულანიქ ფუქირი ხეს ქოდიქაჩუ. კულანი გააკვირუ: “აჲა სოლენ მოხთუჲადო ოშურუს ქოგჲოჭკუ.

ქურითი კულანიში ხოლოს ქოდოხედუ დო მაკვანდე დიყუ. აწი აჲა მაკვანდე მეხთუ დო ქონოდგითუ კულანის:

- ქომომჩი ფუქირი დო მუ ნა გინონ, მახვეწი,

 აშო უწუ მაკვანდექ.

ვარ მეჩუ კულანიქ:

- აჲა ჩქიმი ფუქირი რენ, სი მოთ მექჩაჲა?

აჲა ნა ქოძირუ კულანიშ ნანაქ კითხუ:

- მუ რენ ოსური ჩქიმი, მუ გორუფს ემ მაკვანდექ?

- ფუქური მაკვანს.

 უწუ კულანიქ.

- ქომეჩი დო იგზალას, ქონიწკინი!

დუჯოხუ ნანა მუშიქ.

კულანიქ ქონუსიმინუ ნანა მუშის, მარა ფუქირი ლაზუტიშ კაკალი დიყუ დო ექ ქოგოშიბღუ. აჲა ნა მაკვანდექ ძირუ, ჩქარ ვარ იყონდუ, მამული დიყუ დო ოძანგუს ქოგჲოჭკუ. მარა ლაზუტიშ არ კაკალი მკჲაფუ დიყუ, მამული გჲოშქუ დო გზას ქოგედგითუ.

მკჲაფუ იდუ, იდუ დო ოხაიში ოხორიშა, ემ დიდი ქვაშა ქომეხთუ. გოიწკედუ ექოლე- აქოლე, დო მითი ვარ ტუში, ხოლო კოჩი დიყუ დო დუჯოხუ:

-ოხაი!

ქვა უკუიწკუ, მარა ოხაი სოთი ვარ ტუ. ბიჭი ამახთუ, ოხაიშ კულანი ქაგამიყონუ დო ოხორიშა მენდიყონუ.

ნანა მუში ოხორის ტუ. დიდო კაი აწონუ:

- გონდინერი ბიჭი ქომომიხთუ დო ოჯაღიშა ნისათი ქომომიყონუჲა.

დიდი ჭანდა დოდგეს, მანთი ქოვორტი, ფშვი, პჭკომი დო ჭანდათი დიჩოდუ დო ოხაიშ ამბაითი.

+

(წიგნი ოკოდგინუ დო ლიტერატურული რედაქცია უხვენუ ნათელა ქუთელიაქ. ლექსიკონი  ნუმცხვეს სერგი ჯიქიაქ დო ნათელა ქუთელიაქ. თბილისი, 1982- რედაქტორი ზურაბ თანდილავა- მხატვარი ირაკლი ყიფშიძე)

aksamaz@gmail.com

 

 

https://sonhaber.ch/turkce-lazca-masallar-3-cadi-ohai/