Bursa Bağımsız Milletvekili Adayı Aydın
İlhan’a Destek Toplantısı
Dün (13 Nisan 2015), Bursa Bağımsız Milletvekili
Adayımız Aydın Bey’e (İlhan) destek vermek üzere Bursa’ya gittik.Toplantı Zümrütevler Mekviindeki Önder Düğün
salonunda saat 14: 00’de başladı. Her zamanki gibi, bu toplantımızın
sunuculuğunu da çok yönlü sanatçı kardeşimiz İshak Akbay yaptı. İshak Akbay’ın
Çerkesçe iki güzel şarkı ile salonu dolduran kalabalığı coşturmasından sonra
sinevizyon gösterisi yapıldı. ÇDP’nin tanıtım filmi izlendi.
Daha sonra kürsüye
“Thamade”lerden Mustafa Bey (Saadet)davet
edildi. MustafaBey, salondakileri
Çerkesçe selamladı. Konuşmasında ÇDP’nin kimlik mücadelesinde ne kadar büyük
bir öneme sahip olduğuna dikkat çekti ve tek amacın oy almak olmadığını
belirtti. Çerkeslerin nüfuslarına ilişkin çok çeşitli sayılar verildiğini ancak
önemli olanın bunun olmadığını söyledi. Esas önemli olan konunun Çerkes
adaylara oy vererek kimliğe sahip çıkmak olduğunun altını çizdi. ÇDP’nin
desteklediği milletvekili adaylarının 7 Haziran 2015’te yapılacak Genel
Seçimlerde alacakları oyların Çerkeslerin ağırlığını ortaya çıkartacağını
önemle belirtti.
Daha sonra kürsüye
İstanbul 3. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı Kenan Bey (Kaplan) davet edildi.
Kenan Bey, ÇDP’nin kuruluş sürecine ilişkin bilgi verdi. Diğer siyasî partilerin
Çerkesleri önemsemediğini, bunun artık ortaya çıktığını vurguladı. AKP, CHP ve
HDP’nin Çerkes Milletvekili adaylarına listelerinde ya yer vermediklerini ya da
kazanamayacak yerlerden listelere alındığına dikkat çekti. Bunun, siyasî
partilerin Çerkeslere, Çerkes kimliğine, Çerkes diline önem vermediklerinin
açık bir göstergesi olduğunu söyledi. ÇDP’nin yalnızca Çerkeslerin değil
Lazların, Abhazların, Gürcülerin, Pomakların da, diğerlerinin de partisi
olduğunun altını çizdi. Türkiyenin herkesin vatanı olduğunu, bayrağın herkesin
bayrağı olduğunu söyledi. Bu ülkenin Kurtuluş Savaşı’nda İngilizlere,
Fransızlara, İtalyanlara karşı mücadele edildiğini, bu mücadelede Çerkeslerin,
Lazların, Abhazların , Gürcülerin ve diğer halkların fedakârlıklarda
bulunduklarını, kanlarını akıttıklarını, bedeller ödediklerini belirtti. Ancak
daha sonra Ethem Bey’in hain ilân edildiğini, Çerkeslerin sürüldüğünü,
asimilasyona tabi tutulduklarını söyledi. Çerkesçenin, Lazcanın, Abhazcanın ,
Gürcücenin ve diğer dillerin konuşulmasının yasaklandığı da belirtti. Oysa Kurtuluş
Savaşı’nda mücadele edilen ülkelerin dillerinde eğitim verildiğine, okullar
bulunduğuna dikkat çekti. Bunun bir
çelişki olduğunun altını çizdi.
Daha sonra kürsüye
İstanbul 2.Bölge Milletvekili Adayı
olarak beni davet ettiler. Kürsüden kısa Lazca bir konuşma yaptım. Ardından da ÇDP’ye
nasıl katıldığımı anlattım. Kuşba Erol ve Kutalia Erol Beyler ile Abhazya’da
tanıştığımı belirttim. O dostlukların beni ÇDP’ye taşıdığnı anlattım. Bu
ülkenin de, bayrağın da, sınırların da sahibinin diğer halklarla birlikte
bizler olduğumuza dikkat çektim. Balkan Savaşı’nda, Çanakkale Savaşı’nda,
Sarıkamış’ta, Kurtuluş Savaşı’nda, Kore’de bedeller ödediğimizi belirttim.
Kaderlerimizin de ortak olduğunu söyledim. Salonu dolduran kalabalığa çağrı
yaptım. Bursa Milletvekili Adayı Aydın Kardeşimize (İlhan) oy vermelerini
istedim. Tanıdıklarını dabu bağımsız
adayımıza oy vermeye çağırmalarını istedim. Etrafımda oluşan sevgi yumağı beni öyle sarmaladı ki, bu
insanlardan zor ayrılabildim.
Üstad Mahmut Bey (Bi) ile karşılaşmamız benim için büyük bir sürpriz oldu
Daha sonra kürsüye Kayseri
Bağımsız Milletvekili Adayı Emine Hanım (Arslandok) davet edildi. Emine Hanım,
yaptığı kısa konuşmada insanları kimliklerini sahip çıkmaya çağırdı. ÇDP’nin
desteklediği bağımsız adayları tanıtmalarını ve onlara oy vermelerini istedi.
Ardından da kürsüye Ankara 1. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Faruk Bey
(Arslandok) çağırıldı. Faruk Bey, ÇDP’ nin kimlik mücadelesindeki yerine dikkat
çekti. Bağımsız adayların desteklenmesi için çağrı yaptı.
Bursa Bağımsız
Milletvekili Adayımız Aydın Bey (İlhan) kürsüye davet edildi.Aydın Bey, önce kendisini tanıttı. Ardından
da Milletvekili seçildiği zaman, takipçisi olacağı konuları dillendirdi. Kısa
konuşması, sık sık alkışlarla kesildi. Aydın İlhan 1971 yılında Samsun/
Vezirköprü’de doğmuş. Gazi Üniversitesi Elektrik Bölümü mezunu. Bursa’da yirmi
yıldır yaşıyor ve Makina imalât ve ticareti ile uğraşıyor. Kafkas Sanayi ve
İşadamları Derneği Kurucusu ve eski başkanı. Evli ve bir kız çocuğu babası .
Daha sonra soru- cevap
bölümüne geçildi. Başlıca şu sorular soruldu:“ÇDP’nin programında yalnızca Çerkeslik mi var? Diğer sosyal konulara ilişkin
görüşleriniz var mı? Adaylar arasında başka halklardan kimseler var mı?”
Bu sorulara Kenan Bey
(Kaplan) cevap verdi: “Partinin programında elbet yalnızca Çerkeslik,
kimliklerimizin yaşatılması konusu yok. Her konuda toplum yararına düşünce ve
projelerimiz var. Ancak Çölde susuzluktan ölmekte olan insana altın mı, su mu
verirsiniz önce? Tabiiki su. Öncelikli olan kimliğimizin yaşamasıdır. Güçlü bir
kimlik mücadelesi verirken;işçinin,
köylünün, emeklinin de haklarını da savunacağız. Doğayı da savunacağız. 7/24
anadilde radyo-tv ve anadilde eğitim için de mücadele edeceğiz. Biz misyon
partisiyiz. Parlamentoya kendi kimliklerimizle girecek ve hak ve hukukumuzu
öyle savunacağız. Biz burada güçlü olursak Kafkasya’da da güçlü olabiliriz. Bu
adaylarımızın meclise gitmesiyle, kimlik mücadelesiyle gerçekleşebilir.”
Daha sonra “Thamade”lerden
Fikri Bey (Duman) söz aldı: “20 yıl önce Kril Alfabesi ile yazılı bir kâğıt
parçası sebebiyle insanlara dava açıldı. O noktadan bugüne gelindi. İlerde
Kafkasya’daki varlığımız için, bizim buradaki varlığımız çok önemli. Bu sebeple
burada kimliğimizle sağlam durmalıyız.”
Söz alan diğer konuklar
önemle şu konuya değildiler: “Yalnızca merkezde değil. İlçelerde, mahallelerde
ve köylerde de örgütlenmeliyiz.” ÇDP yetkilileri, partilerinin henüz yeni olduğunu
ancak en kısa zamanda köylerde de temsilcilikler açacaklarını duyurdular.
Toplantıya Bursa’nın
önde gelen sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de katıldı. Toplantı
sonunda hatıra fotoğrafları çektirildi.
Bursa’da yaşayan Çerkes
ve Lazların birbirleriyle dayanışma göstermesi gerektiğini vurgulandı. Yeni
tanıştığımız kimi dostlar bunun kimliklerin yaşatılmasında noktasında çok
önemli olduğunu belirtti. Toplantı
sonunda üstad Mahmut Bey (Bi) ile karşılaşmamız benim için büyük bir sürpriz
oldu. Bunu da burada belirtmeliyim. (13 Nisan 2015)
Düzce Bağımsız Milletvekili Adayı Ayşe
Pişkin’e Destek Toplantısı
ÇDP’nin Düzce il
toplantısını geçtiğimiz (22 Şubat 2015) Pazar günü, Düzce Hızel Otel’de yaptık.
Tanıtım toplantısı saat 14: 00’de başladı. Toplantı programının sunuculuğu
İshak Akbay yaptı. Camianın ve birçok büyük resmî organizasyonun sunuculuğunu da
yapmış olan İshak Akbay, o gün benim de çok yakından tanık olduğum bir sürpriz
yaşadı. Kendisi ÇDP’nin Kahramanmaraş bağımsız milletvekili adayı olarak önce ikna
ve sonra da resmen ilân edildi. Bu fedakâr insan her şeye lâyıktır. Kendisine bu
yarışta başarılar diliyorum. Mecliste bizleri temsil edeceğini bütün yüreğimle inanıyorum.
Düzceliler tanıtım toplantısına
büyük ilgi gösterdi
Toplantı
başlamadan önce, konuşabildiğim veya konuşmalarına kulak misafiri olduğum kimi
Düzcelilerin ÇDP’ye ilişkin görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bilindiği
gibi Düzce kültürel, etnik zenginliğiyle ve bunların birbirleriyle uyum içinde
yaşamasıyla ünlü bir şehir. Aynı şirin ilçemiz Hopa gibi. Çerkesler, Lazlar,
Abhazlar, Gürcüler ve diğerleri kardeşçe yan yana yaşıyorlar.Toplantı başlamadan önce Hızel Otelin önünde
ve lobisinde insanlar hep ÇDP’yi ve Düzce’den bağımsız aday Ayşe Şirin’i
konuşuyorlardı. İnsanlar bir yandan kendi dillerini ve kimliklerini yaşamak ve
yaşatmak isterken diğer yandan da Türkiye’nin de, bayrağın da sahibi
olduklarına vurgu yapıyorlardı. Dil ve kimliklerine sahip çıkmanın bölücülük
sayılmaması gerektiğini döne döne vurguluyorlar. Aslında bu vurgulamalarında
haksız olmadıkları kısa bir süre sonra anlaşıldı. Bazı kişiler, bazı vatandaşların
cep telefonlarına mesajlar göndermiş. ÇDP’nin toplantısına katılınmaması için insanları
yönlerdirmeye çalışmışlar. Mesajların birinde, ÇDP’nin “etnik milliyetçilik
yaptığı ve CHP aleyhine faaliyet gösterdiği” iddia ediliyordu. Gerçekte bunları
yapanlar kimdi, bilinmez. Ancak ÇDP
adaylarının seçime girecekleri illerde CHP’ni zorlayacağına hiç kuşku yok. Kimi
kimseler de bu toplantıya katılmamaları konusunda ikna edilmeye çalışılmış. Gel
gör ki, insanlar akıllarıyla hareket ederek toplantıya akın akın geldiler. Bunu
gördük. Çerkesler, Lazlar, Gürcüler, Abhazlar ve diğer kimliklerden oluşan
insanlar toplantıyı başından sonuna büyük bir ciddiyetle izledi ve dayanışma
gösterdi. En yeni elbiselerini giymişler ve adeta bayram ziyaretine gelmiş
gibiydiler. Ciddiyetleri, ilgileri ve dürüstlükleri yüzlerinden okunuyordu.
Toplantının hemen
başında ÇDP’nin tanıtım filmi izlendi. Daha sonra kürsüye partinin genel
başkanı Kenan Kaplan davet edildi.
Kenan Kaplan
duygulara tercüman oldu
ÇDP Genel Başkanı ve
İstanbul 3. Bölge Bağımsız Milletvekili adayı Kenan Kaplan, ÇDP’nin kuruluş
amacını açıkladı. Türkiye’nin yalnızca Türklerin ve Kürtlerin memleketi
olmadığının üzerine vurgu yaptı. Bu ülkede Çerkeslerin, Gürcülerin, Abhazların,
Lazların da yaşadığına dikkat çekti ve hepsinin de bu devletin kurucu unsuru
olduğunu söyledi. Ancak son açılım çalışmalarında yalnızca Kürtlerin muhatap
alınmasının yanlış olduğunu belirtti. ÇDP’nin kurulmasına da bu yanlış tavrın
yol açtığını vurguladı. Türkiye’nin sahibinin yalnızca Türkler olmadığını, bayrağın
da yanlızca Türk bayrağı olmadığını söyledi. Balkan Savaşın’da, Çanakkale
Savaşın’da, Kurtuluş Savaşı’nda bu ülkenin bütün etnik gruplarının kanlarını
verdiğini anlattı. Türkler, Çerkesler, Gürcüler, Abhazlar, Kürtler ve Lazlar ve
diğerleri Türkiye’nin sahibidir. Bizleri dışlamasınlar, dedi. Politikacıları
“Türk, Kürt, Çerkes, Laz” diye başlayan nakaratlarının gerçekliğinini çoktan
kaybettiğini belirten ÇDP Genel Başkanı Kenan Kaplan, “Ağustos 2015’te
kurulduk. Seçimlere katılmak için 42 il ve ilçede örgütlenme çalışmalarımızı
henüz tamamlayamadığımız için 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerine bağımsız
adaylarla giriyoruz,” dedi. ÇDP’nin yalnızca bir Çerkes partisi olmadığına da
önemle vurgu yaptı. ÇDP’nin kendi imkânlarıyla ayakta durduğunu ve bazı
iftiracıların iddia etmeye çalıştığı gibi değil, bir yerlerden destek
almadığını belirtti. Ardından da Düzce Bağımsız Milletvekili adayı Ayşe
Pişkin’i misafirlere tanıttı.
Ayşe Pişkin, kendisini
tanıttı ve hemşehrilerinden kendilerine seçimlerde oy vermelerini söyledi. Eğer
seçilirse, TBMM’de yalnızca Çerkeslerin değil, Gürcülerin, Abhazların,
Lazların, diğer muhacirlerin ve Romanların da hak ve hukuklarının temsilcisi
olacağını deklere etti.
Ayşe Pişkin Çerkeslerin,
Gürcülerin, Abhazların, Lazların sesi olacak
Daha sonra ÇDP’nin
desteklediği Bağımsız milletvekili adayları söz aldılar. İstanbul 1. Bölge
Milletvekili adayı Günsel Avcı, Kayseri Bağımsız Milletvekili adayı Emine
Arslandok Sezgin,İstanbul 2. Bölge
Milletvekili adayı olarak ben, Bursa Bağımsız Milletvekili adayı Aydın İlhan,
Ankara Bağımsız Milletvekili adayı Faruk Arslandok, Kahramanmaraş Bağımsız Milletvekili
adayı İshak Akbay kürsüden neden ÇDP’de olduğumuzu ve neden kendilerinden oy
istediğimizi misafirlere anlatmaya çalıştık.
Genel Başkan Yardımcısı
Mustafa Saadet de bir konuşma yaparak ÇDP adaylarının kimliklerinimizi
yaşatmada önemli bir misyon üstlendiklerini belirtti.
İstanbul 2. Bölge adayı olarak
bana da söz hakkı verildi
Ben de kısa bir konuşma
yaptım. Konuşmama Lazca olarak başladım. Vermek istediğim mesajları önce Lazca
daha sonra da Türkçe olarak misafirlerle paylaştım. Bu ülkenin de bu bayrağın
da, Türkçenin de bizim olduğunu belirttim. Ancak bizlerin kendi dillerimiz
olduğunu ve onları da yaşatmak zorunda olduğumuza dikkat çektim. Bunun bir
bölücülük değil, bütünleştiricilik olduğunu söyledim. Sağolsunlar, misafirler
alkışlarıya benimle aynı düşünce de olduklarını gösterdiler.
Düzce tanıtım
toplantımız oldukça olumlu geçti. Bu toplantı bir başka açıdan da önemliydi.
Ona burada girmeyeceğim. ÇDP’nin desteklediği Çerkes, Laz, Abhaz Bağımsız
milletvekili adayları ilk kez, başkalarına koltuk değneği olmadan kendi
kimlikleriyle er meydanına çıktılar. Yalnızca Düzce’de değil aday oldukları her
yerde seçim dengelerini şimdiden değiştirmeye başladılar. ÇHİ, ÇDH ve ÇDP’ne
olumlu bakmayan dostları da aramıza bekliyoruz. Şimdiye kadar ciddiye almayan
insanlarımızın ekonomik, sosyal, kültürel, dilsel ve diğer doğuştan gelen
haklarını savunma konusunda birlikte kazanımlar elde edelim. 7 Haziran 2015
gecesi muhakkak çok farklı olacak. (24 Şubat 2015)
(Ön açıklama:
Bugünkü misafirim Eşref Yılmaz. Eşref Yılmaz, ülkemizin aydınlarından;
eğitimci, şair, yazar, tercüman, benim de eski dostlarımdan; bazı platformlarda beraberdik. Eşref
Yılmaz ile bir söyleşi yaptım. Hayat hikâyesi, şiirleri, makaleleri,
tercümeleri ve kültürel çalışmalarından konuştuk. Ali İhsan Aksamaz)
+
Ali
İhsan Aksamaz: Lütfen, önce sizi tanıyalım.
Nerelisiniz? Nerede, ne zaman doğdunuz?Hangi okullarda öğrenim gördünüz? Mesleğiniz nedir? Yurdumuzun hangi
illerinde çalıştınız? Şu anda ne iş yapıyorsunuz? Nerede çalışıyorsunuz? Türkçe
dışında hangi dilleri biliyorsunuz? Biliyorum, Gürcüce de biliyorsunuz. Yine
biliyorum ki, Gürcistan’ın edebî Gürcücesinden Türkçeye tercümeler
yapıyorsunuz. Köyde öğrendiğiniz Gürcücenizi nasıl geliştirdiniz? Bütün bunlar
hakkında bilgi verir misiniz?
“Fakir
Baykurt’un “İki Okul” adlı bir öyküsü var. İşte ben o okulda okudum”
Eşref
Yılmaz: Öncelikle, Artvin
İlköğretmen okulu mezunu ve Artvinli olduğumu belirterek başlayayım. Artvin- İmerkhev
bölgesinde yaşayan Gürcülerdenim. Anadilim Gürcüce... 1968 de başladığım
öğretmenlik mesleğime 12 Eylül 1980-90 arası ara verdiğim on yıllık bir sürede
fotoğrafçılıkla yaşamımı sürdürdüm.
Samsun Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü ve Anadolu
Üniversitesi Türk Dili Ve Edebiyatı bölümlerini de bitirdiğimden dolayı, Orta
Okul Türkçe Öğretmeni ve Lisede Edebiyat öğretmeni olarak çalıştım. Sırasıyla
Samsun, Bursa ve İstanbul illerinde çalışmış oldum.
Emekli olduktan sonra, şiir sanatıyla yoğun olarak
ilgilendim. İTÜ’de Türkçe okutmanı olarak 15 dönem çalıştım.
6 dönem de Boğaziçi Üniversitesinde Gürcü Dili
Hocası olarak çalıştım. Şu an Gürcü Dil Merkezi Platformu’nda yabancılara
Türkçe, Türkiyeli Gürcüler’e Gürcüce öğretiyorum.
2000‘lerde öğrenmeye başladığım Modern Gürcüce ile
belge ve kitap (şiir- masal vb.) çevirilerini yapıyorum. Rusça’yı da öğrenmeye
çalışıyorum.
Ali
İhsan Aksamaz: (1877-1878) “93 Harbi”nde Osmanlı
Devleti, Çarlık Rusyası karşısında yenilince eski Osmanlı Devleti toprakları,
Çarlık Rusyasının topraklarına katıldı. Çarlık Rusyası, bu toprakları daha
sonra “Батумская область/ Batum Oblastı/ Batum
Bölgesi” ve “Карсская область/ Kars
Oblastı/ Kars Bölgesi” olarak adlandırdı. Bu bölgeler Çarlık Rusyası
topraklarına katılınca, o bölgelerde yaşayan Müslümanlar, Gürcü ve Lazların çok
önemli bir kısmı ata topraklarından göç etmek zorunda kaldılar. Yanlış mı
biliyorum, bilemiyorum?! Siz de daha sonra“Батумская “Батумская область/ Batum Oblastı/ Batum Bölgesi” diye
adlandırılan topraklardan göç etmek zorunda kalan muhacir bir ailenin
çocuğusunuz. Kaçıncı nesildensiniz? Köken olarak “Batum”un hangi köyündensiniz?
Oradaki köyünüzün adı nedir? Buradaki köyünüzün adı nedir? “Batum”da
akrabalarınız var mı? Eski soyadınız nedir? Muhacir gelen ailenizden bahseder
misiniz? “Batum”dan muhacir gelen ve Gürcüce’nin Аджа́рия/აჭარა/ Aç̌ara diyalektini
konuşan Müslümanlar kendilerini neden “Çveneburi” olarak adlandırmışlar,
adlandırıyorlar?
Eşref
Yılmaz:Bu göç
olaylarında bilgi karmaşası çok yaygın... Rusya, Gürcistan ve Kafkasya’nın
diğer bölgelerinden göç eden insanlar; daha doğrusu nüfus hareketlerini kategorize
edecek olursak, dört dönemde gerçekleştiğini görürüz. Detaylara girmeden
söyleyecek olursak; 17. yy.da Şah Abbas’ın Gürcistan’ı işgal etmesi ile 1. Göç,
18.yy. da Osmanlı-Rus Savaşı döneminde 2. Göç, 20.yy.da Ekim devrimi dönemi 3.Göç
ve SSCB’nin çöküşü ile (ekonomik) 4. Göç.
Bizim ailenin, Şah Abbas’ın zulmünden dolayı
yerlerini terk eden ve yine kendi toprakları olan dağlarda, ormanlarda,
vadilerde saklanan ve bir daha eski topraklara dönemeyen gruplardan olma
olasılığı yüksek. Şimdiki adı Ozurgeti, eski adı Makharadze olan ve Guria
bölgesinde yer alan bir yerleşim yerinden İmerkhev bölgesinde Çikhori denen bir
vadinin dibinde ormandan yer açarak toprak edinmiş ve orada yaşamaya başlayan
dört kardeşten söz ediliyor. O yerin adı halen Makhriyet diye geçer. Çoğalınca
aile, oradan Liban’a, Gigiet’e, Agara’ya, (ki ben Agara’da doğdum, oradaki ilk
okulda okudum. Fakir Baykurt’un Efkâr Tepesi kitabında“İki Okul” adıyla bir öykü var. İşte ben o
okulda okudum.) Bril’e, Dasamob’a (şimdiki köy ve mahalle adları) dağılmışlar.
Bu durumda ben 6. göbekten bir Makharadze’yim.
Ali
İhsan Aksamaz: Biliyorum, canla başla çalışıyorsunuz;
kültürel çalışmalar yapıyorsunuz. Siz de uygun bulursanız, kitaplarınızdan
bahsedelim. Yayınlanmış kitaplarınız var: “Şiir Gözlü Ağrılar”, “Yürek Rengi”,
“Çocuklar da Yazar”, “İlia’nın İzinde”, “Savaşın Şiirin Kimliğin Sorgulanışı”,
“Diyarsız”. Bu sonuncusu Dato Magradze’den tercüme. Bize bu kitaplarınızın
içeriklerinden kısaca bahsedebilir misiniz? Bu kitaplarınız hangi yıllarda
yayınlandı? Yayınlanmış veya yayınlanacak başka kitaplarınız var mı?
“Yeni
şiir dosyam “Şiircem” de yayınlanacak”
Eşref
Yılmaz: Şiir kitaplarımda, insana ilişkin her durum (aşk,
iş, emek, sevgi- saygı ve barış) ve doğaya ilişkin irdelemeler, mücadele... Dönemsel konularla birlikte genel yaklaşım ve
umuda dair ne varsa... Özetle dinsel öğe, ağlamak ve umutsuzluk dışında her şey
var şiirlerimde. Çeviri şiir kitaplarım sırasıyla, Salve, Jakomo Ponti, Diyarsız.
Yeni çalışmalarımız; Gürcü Dil Merkezi Platformu
olarak projelendirdiğimiz bir kitap çalışmamız var. Çok yakında yayınlanacak,
duyarsınız.“ემიგრანტისტკივილები/ Gurbetçinin Ağrıları” 4. Dönem göç
gurbetçilerinin çektikleri acılarının tarihe not düşürmesini amaçlıyoruz.
Bizzat kendilerinin yazdıkları günlük, öykü, anlatı ve şiirlerden oluşuyor.
Sadece ülkemize gelenlerden değil, dünyanın birçok ülkesine giden
gurbetçilerden derledik. Yeni şiir dosyam “Şiircem” de tamamlanınca aynı adla
şiir kitabı olarak yayınlanacak.
Ali
İhsan Aksamaz: Siz öncelikle bir şairsiniz. Ben öyle
biliyorum. Çok güzel Türkçe şiirleriniz var. Gürcüce şiirleriniz de var mı?
Varsa, Gürcüce şiirleriniz hangi dergilerde yayınlandı, yayınlanıyor?
Eşref
Yılmaz: Evet, Gürcüce yazacak düzeye gelmeye başladım.
Doğrudan Gürcüce (çevirisiz) yazıyorum. Yakında böyle bir şiir demetiKutaisi’deki Akaki Tsereteli
Üniversitesi yayınlarında çıkacak. Aynı Üniversite yayınlarında çeviri olarak
birkaç şiirim daha önce yayımlanmıştı.
Ali
İhsan Aksamaz: Gürcü Yazılı Edebiyatı’nın önderi Şota
Rustaveli’nin biyografisinden bahseder misiniz? Şota Rustaveli, bugünkü
Gürcistan’ın hangi bölgesinde ne zaman, nerede doğmuş? Nerelerde öğrenim görmüş?
Mezarı nerede?Yazılı Gürcü Edebiyatının
babası Şota Rustaveli’yi kısaca Türk okuyucularına tanıtır mısınız?
Eşref
Yılmaz: Şota Rustaveli, 1165 yılında Tiflis yakınlarında Rustavi
şehrinde doğmuş, 1216 yılında Kudüs’te ölmüştür. Çocukluğundan itibaren, amcası
ile birlikte birkaç kez seyahatler yapmış, Yunanistan’a kadar gelmiş ve çok
kültürlü ortamlarda bulunarak kendini yetiştirmiştir. Şair ve kültür adamı Şota
Rustaveli, “Kaplan Postlu” eseriyle de dönemin güçlü yönetimi Tamar Mepe
dönemine ek bir güç katmıştır. Şota Rustaveli yapıtını büyük bir törenle bizzat
kendisi Tamar Mepe’ye (Kraliçe Tamara) sunmuştur. Tamar Mepe’nin ödül olarak Mahkeme Saymanlığı
makamını verdiği söylenmektedir. Fakat beklediği bu olmasa gerek ki, o makamı
kabul etmemiş ve Kudüs’e gitmiş, oradaki Gürcü Manastırı’nda yaşamını sürdürmüş
ve orada ölmüştür (1216).
Ali
İhsan Aksamaz: Şota Rustaveli’nin eseri Megrelce de
dâhil birçok dile tercüme edildi; bildiğim kadarıyla 20’yi aşkın dile tercüme
edildi. Yine bildiğim kadarıyla, Türkçeye de iki defa tercüme edildi. Şato
Rustaveli’nin bu eserini, “ვეფხისტყაოსანი/ Kaplan Postlu”yu kısaca Türk
okuyucularına tanıtır mısınız? Bu destanda anlatılan dönem ve başlıca
kahramanları hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
Eşref
Yılmaz: Türkçe’ye ilk çeviri Azeri dilinden yapıldı. İlk
çeviri olması bakımından önemli, ancak ağır Osmanlıca sözcüklerin çokluğu eseri
anlamakta zorlaştırıyor. İkinci çeviri ise henüz çalışma aşamasında... “Vepkhis
Tkaosani” hakkında kısaca söyleyebileceklerimize gelirsek; sevgi ve dostluk temalı
şiir “Kaplan Postlu”, 14-16 hece ölçüsüyle yazılmış, 1576 dörtlükten oluşmuş,
yaşam felsefesiyle ve özlü sözlerle anlatımı süren bir çeşit macera şiiridir. Anlatılan
macera destanının dönemi net olarak belirtilmese de Gürcistan’ın geçmiş tarihi
döneminde geçtiği açıktır. Bilinen en önemli kahramanları; Tarieli, Nestani,
Avtandili, Darejani, Pridoni’dir.
Bu yapıttan dolayı UNESCO, 2016 yılını (yanlış
anımsamıyorsam) “Şota Rustaveli Yılı” olarak açıklamıştı.
Şota Rustaveli adı, Gürcistan’da birçok okul- üniversite,
tiyatro, cadde gibi kurum ve yerlere verilmiştir. (Şota Rustaveli Metro
İstasyonu, Şota Rustaveli Tiyatrosu, Şota Rustaveli Üniversitesi gibi).
“Şota
Rustaveli, amcası ile birlikte birkaç seyahat yapmış”
Ali
İhsan Aksamaz: Önderlik ettiğiniz dernek “შათორუსთაველისსახელობისკულტურისცენტრი/
Şato Rustaveli Kültür Merkezi” adını taşıyor.Öyle
biliyorum. Derneğinize niçin bu adı verdiniz? Derneğiniz ne zaman, nerede
kuruldu? Derneğinizde hangi faaliyetler yürütüyorsunuz? Bize derneğiniz
hakkında bilgi verir misiniz?
Eşref
Yılmaz: Benim kurucusu olduğum ve uzun yıllar yönetimde
bulunduğum dernek “Gürcü Kültür Merkezi Derneği” (şimdi sadece üyeyim) ve şu
anda yönettiğim “Gürcü Dil Merkezi Platformu” ... Bir de Bursa Karacabey İlçesi- “Boğazköy Gürcü Kültür ve Turizm Derneği”
kuruculuğum var. Orada da köylü gençlerimiz derneği yönetiyor, güzel
faaliyetlerde bulunmaya çalışıyorlar.
“Şota Rustaveli Kültür Derneği” ile sadece ‘kardeş
dernek’ çerçevesinde ilişkimiz var. Etkinliklerine karşılıklı katılıyoruz.
Ali
İhsan Aksamaz: Türkiye’de Gürcüce de, Abazaca da,
Çerkesçe de, Lazca da, Çeçence de ölüyor. Bu durumu dünden bugüne nasıl
değerlendiriyorsunuz? Her 21 Şubat’ta UNESCO’yu referans alan toplantılar
hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Eşref
Yılmaz, anadili etkinliğinde (21 II 2016)
Eşref
Yılmaz: Ölüyor demeyelim de müdahale edilmezse, kaybolacak
diyelim. Köy koşullarında kolay korunan anadiller kentlerde korunamaz durumda.
Ortak dilin baskısı diğer anadilleri ister istemez iter. Kişi kurum ve
aktivistlerin müdahelesi bu kaybolmayı kısmen yavaşlatır ama kaçınılmaz son,
bilimsel olarak kaç yüzyıl sonra gelir bilinmez... Bunun için yapılması gereken
işlerden bir kaçını söylemekle yetinelim:1-Erki etkilemek ve bu alanda çözümler
aramak; 2- Bu alanda örgütlenmeleri organize etmek; 3- Dijital ortamlara dil
ürünlerini kayıt altına almak...
Ali
İhsan Aksamaz: Bu söyleşi için size teşekkür ederim.
Başka sorum yok. Ancak sizin başka söylemek istedikleriniz veya okuyuculara
mesajlarınız varsa, lütfen onları da söyleyin. Sakalınız yere erişsin!
Eşref
Yılmaz:Sizinle
söyleşmek bana da iyi geldi. Çok teşekkür ederim. Ali İhsan Bey, bu söyleşi
dizisi çalışmalarınızdan dolayı sizi ayrıca kutlamak istiyorum. Genel olarak
insanın en keyif aldığı etkinlik bilgi paylaşımıdır. Siz de bu fırsatı
yaratıyorsunuz, bundan dolayı sizi tekrar kutluyorum. Sağolun, varolun!
Başarılarınızın devamını diliyorum!
Okurlarıma da şimdiden teşekkür ediyorum! Sözüm
okumayanlara... Okumayanlar da okur grubuna bir an önce katılsınlar ki okur
olsunlar. Fırsat buldukça değil, fırsat bulsunlar ve her şeyi okusunlar ki neyi
okuyacağını seçebilsinler. Hoşçakalın!
(Kargad brzandebodet! კარგადბრძანდებოდეთ!)
Eşref
Yılmaz, Ali İhsan Aksamaz ile dostları Hayri Hayrioğlu’nun mezarı başında
(İnegöl, 3 VII 2011 )
+
(Önerilen okumalar: Ali İhsan Aksamaz,
“Ahmet Özkan Melaşvili ve Hayri Hayrioğlu’yu Andık”, 4- 6 VI 2011,
demokrathaber.org/ circassiancenter.com.tr;Ali İhsan Aksamaz,“Gürcü Alfabesi ve Gürcüce’nin gelişimi”, 5 V 2020,
sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr; Ali İhsan Aksamaz,“Gürcü Ansiklopedik
Sözlüğü Yayınlandı”,23 XII 2021, sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr; Ali İhsan Aksamaz, “Osman Nuri Mercan’ın
Ardından Anılar”, (Yayınlanacak), “Anadil
Yaşamdır”, 1 III 2016, jinepsgazetesi.com;
“Basına ve Halklara”, 15 II 2012,norzartonk.org; Candan Badem, “Çarlık Yönetiminde Kars,
Ardahan, Artvin”, Aras Yayınları, İstanbul, 2018; Erdoğan Şenol, “Gürcü Ansiklopedik Sözlüğü”, Emsal
Matbaa Tanıtım Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti., Ankara, 2021; Erol
Kılıç Kutelia, “Her anadili kutsaldır!”, 6 II 2021, sonhaber.ch/
circassiancenter.com.tr/ ozgurcerkes.com/ abhazpostasi.com;Eşref Yılmaz, “Asimilasyona Karşı Aydın
Sorumluluğu”, Çveneburi Kültürel Dergi, sayı 37, Total Müşavirlik ve
Mümessilik, İstanbul, 2000;Fahrettin
Çiloğlu, “Çveneburi”,Çveneburi Kültürel
Dergi, sayı 1 (8), Bude LDT. ŞTİ, Bursa, 1993; Fahrettin Çiloğlu, “Bir etnik
grup olarak Türkiye’de Gürcüler”, Birikim Sosyalist Kültür Dergisi, sayı 71-
72, Birikim Yayıncılık Ltd. Şti., İstanbul, 1995; Fahrettin Çiloğlu, “Dilden
Dine Edebiyattan Sanata/ Gürcülerin Tarihi”, Ant Yayınları, İstanbul, 1993;Güngör Gençay,
“Gürcü şairden hoş geldin kitabı”, 15 II 2009, evrensel.net;Mehmet Ender Savcın: “Gürcistan’da
akrabalarımız var!”, 31 XII 2020, sonhaber.ch / circassiancenter.com.tr;Murat Kasap: “Hep beraber güzel
eserler ortaya çıkartalım!”, 23 I 2019, sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr;Mustafa Kolat: “Kimliğimiz Ölüyor,
Dillerimiz Ölüyor!”, 10 XI 2018, sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr;Nevzat Kaya: “Büyük isimlerin değil,
büyük davaların adamı olunuz!”, 4 XII 2018, circassiancenter.com.tr;Parna- Beka Çilaşvili, “Taşralı Gürcülerin”
kendilerini yeniden keşfi”, 20 I 2017, tetripiala.wordpress.com; Pridon Khalvaşi, Erdoğan Şenol
(Çeviren), “Omri”, Gece Kitaplığı, Ankara, 2019; Şanver Akın: “Gürcistan’
kitabı Türkiye’de yaşayan Gürcü Halkı için bir milâttı!”, 7 IV 2020, gurcuhaber.com/
circassiancenter.com.tr)
+
Eşref Yılmaz, Ahmet Özkan Melaşvili’yi anma
töreninde mezarı başında “Melaşvili Destanı”nı okuyor (3 VII 2011 Bursa/
İnegöl- Hayriye Köyü):
Ali
İhsan Aksamazi: Goʒ̆oncğoneroba muşi naikipt derneğis
coxons“Şato Rustaveliş Ǩult̆uruli
Şkaguri”. Eşo miçkin ma. Derneği tkvanis muşeni aya coxo geodvit? Derneği
tkvani mundes geidginu? Mu faaliyetepe ikipt derneği tkvanis? Derneği tkvanişen
mǩuleşa molagaşinenani?
Eşref
Yilmazi: Magedgine muşi navort̆i do ginže ʒ̆anapesti oktalu
muşişi doloxe navort̆i derneği ren Gurculi Ǩult̆uruli Şkagurişi Derneği (Ma aʒ̆i
maǩature vore). Aʒ̆inavoktalap ren
Gurculi NenaşiŞkaguri P̆lat̆formi…Amuşen çkva Noğa Bursa- Karacabeyi-Boğazkyoyişi Gurculi Ǩult̆uri do T̆urizmişi
Derneğişi magedgine vore ma. Ekti oput̆eşi ağanmordalepek derneği oktalapan do
mskva faaliyetepe ikipan.
Eşref
Yilmazi: Ğurun yado otkvalu ʒ̆ori va iqven; mudaxale va
p̆atna, gondinasunon, aşo ptkvat.Oput̆es mskvaşa naişinaxen nananenape noğapes oşinaxuperpu va ren, meç̆ireli ren. Oşkaruli nenaşi
monǩanoba dido ren, eşo iqvaşiti, ginon eşo, ginon aşo,majura nananenape oğarğaluşen idorǩinen.
Ǩoçi, muessesepe do akt̆ivist̆epeşi noçalişepes aya ğuraamʒika atamolinenan mara bedigoç̆veri çodina,
ar-jur oşʒ̆anuraşǩule mulun, aya ren çkinobaluri gagnapa, mara mitisti mutu va
açkinen… Oxvenoni dulyapeşen ar- juriti molagişinat, aya domibağunan: 1-
P̆olit̆ikuri menceli onç̆elu do aya speros çarepe ogoru; 2- Aya speros
oteşkiluşi gzalepe ogoru; 3- Nenaşi doloç̆areli mat̆eryalepe dijit̆aluro
oxaziru…
Ali
İhsan Aksamazi: Aya int̆erviu şeni dido şukuri goğodapt.
Çkva ǩitvala va miğun tkvanda. Mara tkvan otkvaluşi mutu giğunanna vana
maǩitxalepes mesajepe giğunanna, entepeti miʒ̆vit, mu iqven! Pimpili dixaşa!
Eşref
Yilmazi: Tkvani ǩala oǩoğarğalu ǩai momixtu, dido momʒ̆ondu.
Dido şukuri goğodapt. Ali İhsan Begi, aya int̆erviupe şeni tkvan tebriği oğodu
minon ma. Çkinapaşi goparu ǩoçis moʒ̆ondun,
keyfi aqven, aya dulya didopeten aşo ren. Tkvanti majurapes aya fursat̆i
meçapt. Emuşeniti ma tkvan xolo tebriği goğodapt. Pimpili dixaşa, irote ixelit!
Maǩitxalepe çkimisti aʒ̆işen şukuri voğodap!
Oǩitxuşa toli navauğunanpe şeniti ar- jur nena komiğun ma…Navaiǩitxapanpekti
iǩitxan do naiǩitxapanpe ǩala iqvan. Aşoten hentepektiirote iguran. Xvala fursat̆iten var, irote fursat̆i
žiran do irixolo iǩitxan do aşoten mu iǩitxasunonan eya iguran. Ǩai guriten
vižirat! (Ǩargad bržandebodet! კარგადბრძანდებოდეთ!)
შოთარუსთაველიშიჯოხოთიგურჯისთანიშიდიდონწოფულა- უნივერსიტეტი, თეატრი, ჯადდე, მუესსესედოსვალეფეთენთისქიდუნ(შოთარუსთაველიშიმეტროშიისტასჲონი, შოთარუსთაველიშითეატრი, შოთარუსთაველიშიუნივერსიტეტიდოჩქვალეფე).