Kutarba
Hayri Ersoy’un üç romanı
Kutarba Hayri Ersoy’un üç romanının yeni baskıları
‘Belge Yayınları’ tarafından yapıldı: ‘Sürdüler Sürgün Oldum’, ‘Sürgün Sessiz
Ölür’ ve ‘Çöl Sıcağında Bile Üşürsün Sürgünsen’. Bu makalemde Kutarba Hayri
Ersoy’un bu üç romanını ve diğer telif ve tercüme çalışmalarını kısaca sizlere
tanıtacağım.
‘Sürdüler Sürgün Oldum’, ‘Sürgün Sessiz Ölür’ ve
‘Çöl Sıcağında Bile Üşürsün Sürgünsen’ Kutarba Hayri Ersoy’un romanlar serisini
ilk üç kitabı. Kutarba Hayri Ersoy; ‘Sürdüler Sürgün Oldum’, ‘Sürgün Sessiz
Ölür’ ve ‘Çöl Sıcağında Bile Üşürsün Sürgünsen’ adlı romanlarıyla topraklarından
sürülen insanların yollarda çektikleri acıları ve yerleşti(rildi)kleri Osmanlı
Ülkesinde karşılaştıkları zorlukları güzel ve akıcı Türkçesiyle bizlere
anlatıyor. Sürgünlerin sesi oluyor.
Kutarba Hayri Ersoy, bu romanlarını okuyanları da
sürgünlerin çektikleri acılara tanıklık etmeye davet ediyor.
Kutarba Hayri Ersoy, yalnızca sürgünlerin hayatta
kalmak için harcadıkları insanüstü çaba ve dayanışmayı bize anlatmakla
kalmıyor, dönemin Osmanlı Ülkesindeki asker- sivil bürokratların ve diğer
insanların sürgünlere yönelik tutum ve davranışları hakkında da önemli
tanıklıkları bazen takdir duygularıyla bazen de eleştirel bir yaklaşımla
aktarıyor.
19. yüzyılda Kafkasya topraklarının paylaşımı için
oyun kurucu büyük devletlerin arasında uzun süren savaşlar yaşandı. Bu savaşların
bedelini ise, bu devletler değil, kendi topraklarını savunan Kafkasya Halkları
ödedi. Bu savaşlarda soykırımlar
yaşandı. Bu soykırımların ardından da toplu sürgünler geldi. Sürgün yollarında
büyük trajediler yaşandı. Kafkasya Halklarının yaşadıkları bunlarla da bitmedi.
Yeni yurt edindikleri Osmanlı İmparatorluğu topraklarında da bin bir zorlukla
karşılaştılar.
Kafkasya Halklarının bütün bu yaşadıkları
trajedilerden Rusya İmparatorluğu, Büyük Britanya İmparatorluğu, Fransa, İran
ve Osmanlı İmparatorluğu sorumludur.
Kutarba Hayri Ersoy’un romanları, tılsımlı anlatımlarıyla
bizi adeta o günlere götürüyor. İnsanların yaşadıkları trajedilere üzülüyor;
kahroluyoruz. Bazen hem hüzünleniyor,
hem de insanlardaki hayatta kalma kararlılığını ve kolektif dayanışmayı görüp
duygulanıyoruz.
Kutarba Hayri Ersoy’un romanları, Kafkasya
Halklarının dil, tarih, kültürlerine ilişkin önemli bilgileri de aktarıyor.
Bununla da kalmıyor; Osmanlı İmparatorluğu’nun o dönemine ilişkin önemli
ipuçları veriyor.
Kafkasya ve halklarını tanımak isteyenler için Kutarba
Hayri Ersoy’un bu romanları diğer eşsiz çalışmaları gibi mutlaka okunması
gereken önemli birer başvuru kaynağı.
Düzce/ Akçakoca-
Esmahanım köyünde 1959’da doğan ve İTÜ İnşaat Mühendisliği mezunu olan Kutarba
Hayri Ersoy, 1990’da Ali Çurey, Erdoğan Yılmaz, Murat Özden, Sait Merjoy,
Yalçın Karadaş ve diğer idealist ve özverili Çerkes aydınlarıyla beraber Nart
Yayıncılığı kurdu.
Nart Yayıncılık, ‘Soğuk Savaş’ın resmî ideoloji ve resmî tarih
tezlerinin ezberlerini bozan birçok kaynak eseri Türk okuyucusuna ulaştırdı.
Ülkemizin birçok aydınının Kafkasya konusunda bilgilenmesine ve aydınlanmasına
katkıda bulundu.
Nart Yayıncılığın
çıkardığı ‘Alaşara’/’Aydınlık’ adlı dergi de sayfalarında yalnızca Abhazlara
değil, Kuzey Kafkasyalılara, Megrellere ve Lazlara ilişkin çalışmalara da yer
verdi ve onlarla da dayanışma gösterdi.
(Kutarba
Hayri Ersoy’un önerilen diğer telif ve tercüme eserleri: ‘Çerkes Tarihi (Aysun
Kamacı ile beraber), Tüm Zamanlar Yayıncılık, İstanbul, 1992; ‘Dili Edebiyatı
ve Tarihi ile Çerkesler’ (Diğer Yazarlarla beraber), Nart Yayıncılık, İstanbul,
1993; ‘Abhazya’da Yaşam ve Kültür’ (Yalçın Karadaş ile beraber Yura Argun’dan
tercüme), Nart Yayıncılık, İstanbul, 1990; ‘Son Ubıh’ (Bagrat Şınkuba’dan
tercüme), Nart Yayıncılık, İstanbul, 1990); ‘Ortaçağda Abhazlar Lazlar’ (Gerg
Amıcba’dan tercüme), Nart Yayıncılık, İstanbul, 1993)
(5 IX 2020)
Ali İhsan
Aksamaz