“Varlar
ama yoklar”
Araştırmacı- yazar (Anzor Keref) Yalçın Karadaş’ın son
çalışması “Varlar ama yoklar” geçtiğimiz günlerde “Papirüs Yayınları”nın “Kafkasya
Dizisi”nden kitaplaştı. Kitabın alt başlığı ise şöyle: “Türkiye’de Demokrasi
Mücadelesi ve Çerkes Meselesi”.
“Varlar ama yoklar”,
Yalçın Karadaş’ın 1991’den 2022 yılına kadar yazdığı makalelerden bazılarını
içeriyor. Kitaptaki makalelerin bazıları “Kafkasya Gerçeği Dergisi”, “Jineps
Gazetesi”, “Radikal Gazetesi”, “Bir gün Gazetesi”, “Evrensel Gazetesi” ile
“Taraf Gazetesi”nde de yayınlanmış. Kitapta ayrıca Yalçın Karadaş ile
“sonhaber.ch” için yapılmış bir söyleşi de yer alıyor: “Gerçekler Saptırılarak,
Yok Sayılarak Yok Olmaz”. Kitabın “Okuma
Önerileri” başlıklı bir bölümü de var. Bu bölümde okuyucuya 150 civarında kitap
önerisinde bulunuluyor.
Yalçın Karadaş, bu
çalışmasıyla bir yandan tanımayanlara Çerkesleri tanıtmaya çalışırken diğer
yandan da Çerkes aydınlarını somut gerçeklikten hareketle Çerkes kimliğini
yaşatma mücadelesinde ortak bir duruşa davet ediyor. Ayrıca Çerkes aydınlarına
da eleştirilerde bulunuyor, sorular yöneltiyor: “Çerkes Aydınlarına 100 Aykırı
Soru”. Çerkeslerin nüfuslarını Kürtlerin nüfuslarıyla kıyaslayarak,
nüfuslarının daha az olmasından hareketle
Çerkesleri yok sayan çalışan bazı aydınların anlayışını da mahkûm
ediyor. Nüfusuna bakılmaksızın her kimliğin ve anadilinin eşit derecede
yaşamaya ve kurumsal olarak geleceğe taşınmaya hakkı olduğunu önemle
vurguluyor.
Yalçın Karadaş;
Çerkeslerin kökenleri, tarihleri, kültürleri, anavatanları ve günümüzde hangi
ülkelerde yaşadıklarına ilişkin ansiklopedik bilgileri vermekle kalmıyor,
anadillerinin her geçen gün yok olmaya yüz tuttuğunu da dikkat çekiyor. Çerkes
kimliğini yaşatmaya yönelik somut önerilerde bulunuyor.
Yalçın Karadaş, bu
çalışmasıyla yalnızca Çerkes kimliğine değil, doğru olduğu üzere, Türkiye’nin
her kültürel- dilsel kimliğine ayrım gözetmeyerek sahip çıkıyor. Böylelikle de
gerçek bir aydın tavrı sergiliyor. Geçmişten günümüze taşınan bütün toplumsal
sorunların çözüm yolunun, tüm kurum ve kurallarıyla her alanda ve her zaman
uygulanması gereken demokrasiden
geçtiğine bir kez daha işaret ediyor.
+
(Önerilen
okumalar: Yalçın Karadaş: “Ezberleri Bozmamız Gerekiyor!”, 19 XII
2018, circassiancenter.com.tr; Yalçın Karadaş: “Gerçekler Saptırılarak, Yok
Sayılarak Yok Olmaz!”, 12 I 2022, sonhaber.ch)
https://sonhaber.ch/varlar-ama-yoklar/#more
+
- Söz uçar, yazı kalır
Yalçın Karadaş, bu çalışmasıyla ilgili bir makale
kaleme almamı istedi. Hemen bilgisayarımın
başına geçtim. Kendisini ne zaman tanıdığımı
hatırlamaya çalıştım. Hafızam beni yıllar
öncesine götürdü.
Önce kendisini 1990’lı yılların ikinci yarısında
Kadıköy’de, Nart Yayınları’nda
tanıdığımı hatırladım. Çok geçmeden hafızamın beni
yanılttığının hemen farkına vardım.
Yalçın Karadaş’ı Nart Yayınları’nda değil, Ogni Kültür
Dergisi’nin Aksaray’daki
idarehanesinde tanıdığımı hatırladım. Kutarba Hayri
Ersoy ile birlikte gelmişti. Ogni Kültür
Dergisi’ni yayımlayan Laz aydınlarıyla tanışmak
istemişler.1993 yılının sonlarıydı.
Alaşara Dergisi idarehanesine gidip geldikçe
kendisiyle zaman zaman karşılaştığımı
ve sohbet ettiğimizi hatırlıyorum. Sonra uzunca bir
süre görüşme imkânımız olamadı. Aradan
epey zaman geçti.
Bir gün ortak dostumuz Semih Akgün aradı. “Ali İhsan,
senin yayın dünyasında
tanıdıkların vardır. Bizim Yalçın Karadaş’ın bir kitap
çalışması var. Tanıdığın yayınevi var
mı? Yardımcı olabilir misin?” diye sordu. Birkaç gün
sonra Yalçın Karadaş ile
Sultanahmet’te, Erol Taş’ın kahvehanesi önünde
buluştuk. Hemen yakınlardaki Sorun
Yayınları’na gittik. 2009 yılıydı. Kendisini Sırrı
Öztürk ile tanıştırdım; oturdular, konuştular,
anlaştılar. Çok fazla bir zaman geçmeden de, “Çerkes
Kimliği/ Türkiye’nin Sorunları” adlı
kitabı Sorun Yayınları tarafından yayımlandı. Yalçın
Karadaş’ın bu değerli çalışmasının 2.
baskısı da çok geçmeden yayınlandı. Öyle hatırlıyorum.
Bir diğer değerli çalışması, “100
Aykırı Soruda Türkiye’yi Tanımak” da Sorun
Yayınları’ndan çıktı.
Sorun Yayınları Kolektifi tarafından Sırrı
Öztürk’ün moderatörlüğünde 31 Ekim 2009
tarihinde 28. İstanbul Kitap Fuarı Büyükada
Konferans Salonu’nda yapılan “Diller- Halklar-
Ulusal Sorun” başlıklı panel-söyleşide Yalçın Karadaş
ile birer tebliğ sunduk.
11 Haziran 2012 günü İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde
Kuban Kural’a
destek vermek için yapılan basın açıklamasında da; 4
Temmuz 2012’de Ünal Çuğ’u
sonsuzluğa uğurlamak için Üsküdar Selimiye Camii’ndeki
törende de Yalçın Karadaş ile
beraberdik.
7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde Yalçın Karadaş İstanbul
1. Bölgeden, ben 2.
Bölgeden Bağımsız Milletvekili adaylarıydık; bana oy
verilmesi için nasıl çaba gösterdiğini
biliyorum.
2015 yılı sonunda beni fena vuran, önce iki ay kadar
komada kalmama ve ardından da
bir süre yatalak yaşamama sebep olan amansız hastalık
süresince Yalçın Karadaş’ın da beni
yalnız bırakmadığını öğrendim, biliyorum,
hatırlıyorum.
Kendisiyle en son, Kutarba Hayri Ersoy’un Belge
Yayınları’ndan çıkacak “Sürdüler
Sürgün Oldum”, “Sürgün Sessiz Ölür”, “Çöl Sıcağında
Bile Üşürsün Sürgünsen” adlı
romanlarına redaksiyon katkısı sunmam için çıkışları
eve getirdiğinde görüşmüştük.
Yalçın Karadaş ile tanışıklığımız ve hukukumuz
konusunda kısaca bunları
söyleyebilirim. Hayat hikâyesi ve kültürel
çalışmalarına ilişkin ayrıntılı bilgi edinmek
isteyenlerin, kendisiyle yaptığım söyleşiyi
okumalarını tavsiye ediyorum: “Ezberleri
Bozmamız Gerekiyor!” (www.circassiancenter.com.tr)
Aradan uzun yıllar geçti. Pandemi sebebiyle bir araya
gelme imkânımız olamadı.
Ancak ben, kendisini hem Türk basınından hem de sosyal
medyadan hep izledim, izliyorum.
Yalçın Karadaş’ın, 11 Mayıs 2019’da Ulusal Kanal’da
söylediklerini unutamıyorum.
Rahmi Tuna ile birlikte Osman Güdü’nün “Kent ve Yaşam”
programına katılmıştı. Çarpıcı
açıklamalarda bulunmuştu.
15 Ocak 2022 tarihinde Bursa Birleşik Kafkas
Derneği’nde yaptığı sunumu da canlı
olarak internet ortamında baştan sona ilgiyle
izlediğimi belirtmeliyim: “Kafkasya ve Çerkesya
için Gelecek Vizyonu”. Yalçın Karadaş’ın bu sunumunda
hiç bilinmeyen veya çok az bilinen
bazı konuları dile getirdiğini söylemeliyim.
İngilenenler bu sunuma youtube’den ulaşabilirler.
Belirtmeliyim; Yalçın Karadaş ile 2. söyleşimi
2022’nin başında yaptım: “Gerçekler
Saptırılarak, Yok Sayılarak Yok olmaz!”
(www.sonhaber.ch)
Yalçın Karadaş, bir aydın; aydın sıfatına lâyık bir
insan. Yazdıklarıyla yalnızca
bugünü değil, geleceği de aydınlatıyor. Sürekli
okuyor, yazıyor, yayımlıyor. Diğer insanların
aydınlanmasına da katkı sağlıyor.
Yalçın Karadaş’ın yazdıklarının daha nice yıllar hem
bizleri hem de bizim aranızda
olamayacağımız zamanlarda bizden sonrakileri
aydınlatacağına olan inancım tam. Söz uçar,
yazı kalır! Ali İhsan Aksamaz (9 V 2022)