Acilen
“Türkiye’nin Anadilleri Kurumu” Oluşturulmalı (Arşiv)
Geçtiğimiz ay, önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve
hem ardından da Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in Lazca’nın da aralarında
bulunduğu anadillerimize ilişkin açıklamaları medyada yer aldı. Lazca’nın da
seçmeli dersler arasında yer alacağı duyuruldu. Bütün bu açıklamaların hemen
ardından da medyada bir tartışma başladı. Kimileri hükümetin anadillerimize
yönelik “seçmeli ders” yaklaşımının yanlış olduğu söyledi; anadillerimizin
“zorunlu ders” kapsamında olması gerektiğine vurgu yaptı. Kimileri de “Anadili Öğretimi/
Eğitimi” değil “Anadilde Öğretim/ Öğretim” yapılmasının daha doğru olacağına
yönelik bir yaklaşım sergiledi. Ben bu konularda bir değerlendirme yapmak
istemiyorum. Çünkü bu işlerin nasıl olacağına ilişkin somut bir açıklama ve
bilgiye sahip değiliz.
Hükümet; Lazca gibi,
Abazaca gibi, Çerkesçe gibi, Gürcüce gibi anadillerimize sahip çıkmalıdır.
Anadillerimizin geliştirilip kurumsallaştırılmasını ve yaygınlaştırılmasını
desteklemelidir. Bu, devletin görevi ve sorumluluğudur. Bütün bunları söylemekte
haklı sebeplerim var. Biz bu sınırlar
içinde yalnızca vergi ödemiyoruz; yalnızca askerlik yapmıyoruz. Bizim
dedelerimiz de emekler vererek, terlerini dökerek, kanlarını akıtarak bizlerin anadil haklarının bedelini çok
önceden fazlasıyla ödediler. Çoğu doğru dürüst Türkçe bilmiyordu. Ancak onların çocukları, okullarda anadil
dersleri okumak şöyle dursun, kendi anadillerini konuştukları baskı ve şiddetle
karşılaştılar; travmalar yaşadılar. Kimlikleri yok sayıldı; anadilleri yok
edilmeye çalışıldı.
Lazların Doğu Karadeniz Bölgesinde tarihsel
olarak yerlisi oldukları ve yoğun olarak yaşadıkları yörelerdeki okullarda ve
yine toplu olarak yaşadıkları ve “93 Muhaciri Köyleri “olarak bilinen Batı
Marmara Bölgesinde, çeşitli yörelerdeki
okullardaki öğrencilerin düzeylerine göre;
Lazca anadil sınıfları oluşturulması, buralarda Lazca anadil okutulması
, Lazca drama dersleri ve Lazca müzik dersleri
verilmesi; TRT’nin haberler ve
belgeseller dahil Lazca radyo ve televizyon yayınlar yapması;
Kültür Bakanlığının Lazca masal kitapları, Lazca çizgi filmler ve Lazca
şarkı kasetleri yayınlaması; Halk Eğitim
Merkezlerinde de isteyenlere Lazca dil ve Lazca drama dersleri verilmesi ve
Lazca şarkı koroları oluşturulması bir bütünlük içinde
değerlendirilmelidir.
Bütün bunların hangi kurum/lar eliyle ve hangi
“yetişmiş personel” ile gerçekleştirileceğine kafa yorulmalıdır. Bütün bunlar
hangi maddi kaynak ile desteklenecek?! Bence bütün mesele bu! Bu meseleyi de
ancak isterse devlet çözebilir. Öncelikle Kültür Bakanlığı ve Millî Eğitim
Bakanlığı ile koordineli çalışacak bir “Türkiye’nin diğer Anadiller Kurumu”
oluşturulmalı. Lazca gibi anadilleri burada temsil edilmeli. Her anadilinin bir
çalışma komisyonu oluşturulmalı. Bu komisyon, o anadilleriyle ilgili
çalışmaları olan kişi ve bu alanda çalışan dernek temsilcilerinden oluşmalı.
Örneğin, oluşturulmasını önerdiğim “Türkiye’nin diğer Anadiller Kurumu”nun
“Lazca Komisyonu” neler yapabilir?! Öncelikle yirmi yıldır Türkiye’de
kullanılan ve genel kabul görmüş alfabe ile on bin kelimelik standart Türkçe-Lazca, Lazca-Türkçe bir sözlük
hazırlayabilir. Lazca Masal kitaplarını baskıya hazır hale getirebilir.
Okullardaki Lazca anadil dersleri için kitaplar hazırlayabilir. Lazca drama
dersleri materyallerini hazırlayabilir. Lazca halk şarkıları kataloğu
hazırlayabilir. Radyo ve televizyonda Lazca haber, belgesel vb. hazırlayacak ve
sunacak personeli yetiştirebilir. Bütün bunların gerçekleştirilebilmesi en
fazla üç ay alır. Biz Laz aydınları bu alanda yirmi yıldır çalışıyoruz. Bu görevleri
üstlenecek bilgi, deneyime ve ilişkilere sahibiz.
Hükümetin, özerk yapıdaki
“Türkiye’nin diğer Anadiller Kurumu”nu oluşturması ve maddi destek sağlamasıyla
anadillerimizin geleceğe kurumsal olarak taşınmasının önündeki engeller büyük
kaldırılmış olacaktır. İsrail’deki iki Çerkes Köyünü hatırlayalım. İsrail, bu
sorunu çözebilmişse, Türkiye de çözebilir. Konu, ehil ellere teslim edilmeli. (yusufbulut.com,
11VII 2012)