Laz Enstitüsü Denince (Algıladıklarım- Beklentilerim)-
ARŞİV
“Hatırlarsınız; “Laz Enstitüsü Toplantısında
Söylediklerim, Gözlem, Eleştiri ve Önerilerim” başlıklı bir makaleyi yazmış ve
sizlerle paylaşmıştım. O makalede sözü geçen toplantının yapıldığı tarih 9
Aralık 2012’dir. Yukarıda sözünü ettiğim makaleyi yazdığım tarih 22 Aralık 2012
ve yayınlandığı tarih ise, 24 Aralık’tır. Makaleyi yayınlanmasından önce hem
Mustafa Özkurt hem de İsmail Avcı’ya gönderdim; kendilerinden; bu yönde bir
katkı bekledim. Daha sonra da belirttiğim tarihte makale yayınlandı. Makale yayınlandıktan
sonra, iki yazılı eleştiri geldi; bir Mustafa Özkurt’tan diğeri, İsmail Avcı
Bucaklişi’dendi. Mustafa Özkurt, eleştirisini direkt bana göndermişti; bunu hem
facebook sayfama hem de makalemin yayınlandığı www.yusufbulut.com’taki ilgili
bölüme kendim astım. İsmail Avcı Bucaklişi ise, beş satır kadar bir açıklamayı
aynı yere yazmış.
Bu makalemin amacı;
Mustafa Özkurt’un ve İsmail Avcı Bucaklişi’nin makaleme ilişkin olarak
yazdıklarına cevap vermek değildir. Aynı şekilde bu makalenin amacı, aradan iki aydan daha fazla bir zaman geçmesine
rağmen, enstitünün kurulmasına ilişkin herhangi bir somut adımın atılmamış
olmasını eleştirmek de değildir. Zira bu zaman zarfı içinde Mustafa Özyurt ve
İsmail Avcı Bucaklişi’nin de enstitü tüzüğü üzerine çalıştıklarını biliyorum.
Her Pazar günü Kadıköy’e Lazca ders vermek için geçiyorum. Bu sebeple hemen her
Pazar günü Mustafa Özkurt’u ziyaret ediyor ve kendisinden gelişmeler hakkında
yakından bilgi alıyorum. Aynı şekilde de bazen çok nadiren de olsa da İsmail Avcı
Bucaklişi ile de karşılaştığımız; sohbet ettiğimiz oluyor. Arada bir de
telefonda konuşuyoruz. Bir keresinden bana, tüzüğün bir bölümünü e-posta ile
gönderdiğini ve bir katkıda bulunmamı istediğini; küçük bir katkı da sunduğumu
belirtmeliyim. Bir telefon görüşmesinde, İsmail Avcı Bucaklişi’nin enstitünün
kuruluş günü olarak 21 Şubat 2013’ü bana söylediğini de belirtmeliyim. Bu
makalede, kurulması düşünülen “Laz Enstitüsü”ne ilişkin dışardan diğer
kişilerin bana ulaşan eleştirilerini de burada aktarmayacak ve kuruluşun 21
Şubat olarak seçilmesine ilişkin alerjim olduğunu da belirtmeyeceğim.
Evet; Mustafa Özkurt ve
İsmail Avcı Bucaklişi ile konuştuk; konuşuyoruz; konuşacağız. Lâkin söz uçar
yazı kalır!
Bu makalede, “Laz
Enstitüsü” denilince, bu enstitü kurulurken ve kurulduktan sonra ilgililerinin
neleri kesinlikle yapmaması ve neleri de yapmaları gerektiği konusundaki görüş
ve beklentilerimi kısaca hem onlarla hem de sizlerle paylaşacağım.Yine aynı
şekilde, bu makalemi yayınlanmadan önce hem Mustafa Özyurt hem de İsmail Avcı
Bucaklişi ile paylaşacak; katkılarını bekleyeceğim. Bütün bunlar biline!
Öncelikle; “Laz
Enstitüsü” eşittir İsmail Avcı Bucaklişi ve yakınları görüntüsü kesinlikle
verilmemelidir. Aynı şekilde kurulması düşünülen “Laz Enstitüsü”nün Laz Kültür
Derneği’ne, diğer yöresel derneklere, kuruluşlara ve Sima Vakfına rağmen ve
onlara karşı kurulmadığı çok açıkça ifade edilmeli ve buna uygun da hareket
edilmelidir. Çalışması da, üretimi de gerçek anlamda kolektif olmalıdır. Her
şey belgelenmeli ve herkesle paylaşılmalıdır.
Kuşkusuz; enstitü tüzüğü
hazırlanacak ve birtakım çalışmalar çok genel olarak orada yazacak; bazı
projeler başarıyla sonuçlanacak ve belki de bazıları gündeme bile hiç gelemeyecek.
Bütün bunlar anlaşılabilir bir durumdur. Ancak; enstitü kuruluşunda mutlaka
konuya taraf herkes ile bağlantı kurulmaya çalışılmalı, destekleri ve görüşleri
alınmalıdır.
Mutlaka önceden bir “Laz
Enstitüsü Girişim Komitesi” oluşturulmalı. İnternet, Google üzerinden de ortak
bir haberleşme adresinden her aşamadaki her gelişme herkesle mutlaka
paylaşılmalıdır.
Konuya açık destek
verenler ve vermek istemeyenler belli olduktan sonra, enstitü tüzüğünde genel
olarak ifade edilmeye çalışılan amaçları, çalışma alanlarından bazıları açık
seçik olarak ortaya konulmalı; bunların hangi zaman aralığında, nasıl ve
kimlerle yapılacağı belirtilmelidir. İşte, bu makalemin konusu tam da budur.
“Laz Enstitüsü”
denilince, ben Laz aydınlarının bir arada bulunduğu, fikir ve proje ürettikleri
bir kurum anlıyorum. “Laz Enstitüsü”nün esas amacı, Laz kimliğini geleceğe
kurumsal olarak taşıyacak çalışmaları yapmak ve yaptırmak olmalı. Ancak;
dünyada olup bitenler, bölgemizde olup bitenler, Türkiye’de olup bitenler
Türkiye’de yaşayan herkesi ve Lazları da etkilediğine göre, Laz aydınlarının bu
konularla ilgili de bir fikri olmalı, fikir üretmeli ve bu anlamda ilgili kurum
ve kuruluşlarla da ortak çalışmalar yürütmelidir. Türkiye’deki Kürt meselesine
ilişkin, Kafkasya’daki gelişmelere ilişkin, Abkhazya’daki gelişmelere ilişkin,
Gürcistan’daki gelişmelere ilişkin de “Laz Enstitüsü”nün görüş, politika, öneri
ve projeleri olmalıdır. “Laz Enstitüsü”, HES’ler konusunda da; tarımdaki,
çaydaki uluslararası tekellerin oyunları konusunda da mazlumdan yana taraf
tutmak zorundadır.
“Laz Enstitüsü”, lobi
faaliyetlerine de önem vermelidir. Devlet başkanı, bakanlar ve yöre
milletvekilleri nezdinde de Laz kimliğinin geleceğe taşınması konusunda da çaba
göstermelidir. Laz yerleşim birimlerinin
Lazca adlarının resmî olarak kullanılması ve tabelalarda yer alması konusunda
çaba harcanmalıdır. Okullarda anadili olarak Lazcanın ağırlıklı olarak
okutulması konusunda somut kolektif çabalara ihtiyaç vardır. TRT’nin Lazca
radyo ve televizyon yayınları yapması önemlidir. Lazların yaşadıkları
yörelerdeki üniversitelerde Laz dili, edebiyatı ve tarihi bölümlerinin ve
enstitülerinin açılması konusu göz ardı edilmemelidir. Şu önümüzdeki en geç üç
ay içinde, okullarda Lazca anadil dersleri okutulmasına ilişkin müfredat
çalışması tamamlanmalı ve talim ve terbiye kuruluna “Laz Enstitüsü” olarak
sunulmalıdır.
“Laz Enstitüsü”, yukarıda
adı geçen müfredatı kolektif bir anlayışla hazırlamak ve M.E. B. Talim ve
Terbiye Kurulu’na sunmakla, takipçisi olmakla kalmamalı, aynı zamanda yalnızca
Lazların otokton oldukları yerlerde değil, Batı Bölgeleri’ndeki muhacir
köylerinde de Lazca anadil derslerinin seçilmesi konusunda da taraf olmalı, kordinasyonu
sağlamalı, konunun takipçisi olmalıdır. Keza, bu anadil derslerinde okutulacak
ders kitaplarının hazırlanması konusunda da taraf olmalıdır “Laz Enstitüsü”.
Bütün bunlar, birbirlerinin yaptığından haberdar, ilgili alanlarda
oluşturulacak komiteler eliyle yürütülebilir.
Bir de çeviri komitesi
oluşturulmalıdır; önemli eserlerden, Kutsal metinlerden Lazca’ya tercümeler
yapmalıdır. İlgi uyandıran çizgi filmleri ve kısa metrajlı filmlerin Lazca
dublajlarının yapılması çok önemlidir. Hâlâ kısa metrajlı da olsa bir Lazca bir
çekilememiştir. Lazca skeç, tiyatro eseri sergilenememiştir. “Laz Enstitüsü”,
bir de Lazca otantik şarkılar korosu hazırlamalıdır.
Öncelikle yapılması
gerekenleri sıralamaya çalıştım. Bütün bunların yapılabilmesi için, bu işlerin
önemine inanmış olan insanları bir araya getirmek; onların maddî ve manevî
destekleriyle bu çalışmaya başlamak kolektif üretimden herkesin tat alması
sağlanmalıdır. Görülüyor ki, bu işlerin yapılması için herkese ihtiyaç var.
Eğer niyet, muhalif veya hasım gibi görülenlere gol atmaya çalışmak ve kişisel
egoları tatmin etmek değilse, bugünden ayrım gözetmeksizin herkese çağrı
yapılmalı, kucaklaşılmalı ve yukarıdaki hedeflere ulaşmak için işbaşı
yapılmalıdır. (yusufbulut.com;15 II 2013)
+
Önerilen Okuma:
Ali İhsan Aksamaz, “Laz kültürel kimliğini yaşatma çabaları”, (“Modern
Türkiye’de Siyasi Düşünce”, Cilt 4, “Milliyetçilik” sayfa: 924- 926, İletişim
Yayınları, 1. Baskı, 2002 İstanbul)/ circassiancenter.com; Ali İhsan
Aksamaz, “Laz Enstitüsü” toplantısında
söylediklerim, gözlem, eleştiri ve önerilerim”, 22 XII 2012,
circassiancenter.com; Ali İhsan Aksamaz, “Laz Enstitüsü Kuruluyor”, 8 V 2022, sonhaber.ch/ circassiancenter.com; Ali İhsan Aksamaz, “Laz
Aydınlarının girişimine basından tepkiler”, 14 V 2022, sonhaber.ch/ circassiancenter.com
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2022/08/laz-enstitusu-toplantsnda-soylediklerim.html