Lazca-Türkçe
Sözlü Tarih- 13: “Kutaisi’ye kiremit satın almaya gittim!”
Şimdi, evimi nasıl inşa ettiğimi anlatacağım!
Uzun zamandır bir ev inşa etmek istiyordum. Evi inşa etmek için lazım olan bütün
ahşap malzemeye biz kereste diyoruz. Keresteyi
de adet olduğu üzere dağdan temin edecektim.
Bu işin ustasına sordum:
--Bir ev için kaç tane kereste lazım?
Usta şöyle
cevapladı:
--130 tane kereste lazım.
Bu işin için ustayı tuttum. Hemen adamlarıyla beraber dağa gidip ev
için lazım
olan bütün ağaçları usulüne göre kesti.
Bir ev için 10 kütük, 40 direk, 20 de döşeme tahtası ile kiremidin örttüğü tavan
için kereste lazım. Ondan önce makas kütüğü, sonra mertek kütüğü, pencerelerin tutturulacağı
keresteler de lazım tabii.
Komşularımdan yardım istedim; imece yaptım. Sağ olsunlar komşularım
bana yardımcı oldu. Hep beraber dağa gidip ustanın kestiği bütün o ağaçları
evin inşa edileceği yere getirdik. Sonra
bir inşaat ustasını tuttum. Usta, bu ağaçları kullanılacağı şekilde kesip
biçerken komşularıma rica ettim; yardımcı oldular. Evin inşa edileceği yeri hep birlikte kazdık,
bir güzel düzenledik. Usta da keresteleri usulüne uygun hazırladı.
Binanın temelini
atma zamanında komşularımı
çağırdım; geldiler. Küçük bir davet
yaptım. Usta
da evin temelini attı. Ustaya şöyle dedim:
--Ustacığım; sen şimdi yavaş yavaş çalışmana devam et. Ben de bir [Кутаиси /ქუთაისი] Kutaisi’ye gidip kiremit satın alıp getireyim.
Usta
da uygun buldu:
--İyi olur.
Ertesi sabah erkenden kalktım. Evin inşaatında çalışan
ustalara şöyle dedim:
--Ben şimdi
Kutaisi’ye kiremit satın almak için gidiyorum. Tabii siz işinizi iyi
biliyorsunuz ama ben yine de söyleyeyim. Bana öyle iyi bir ev yapın ki sonra
kimse benimle alay etmesin!
Böylece Kutaisi’den
kiremit satın almak için önce [სარფი] Sarp’tan
[Батуми/ ბათუმი] Batum’a gittim. Sonra
Batum’dan Kutaisi’ye trenle gittim. O gece bir evde misafir oldum. Uygun
kiremit bulmak için sabahleyin Kutaisi’de çok dolaştım. Bir yerde uygun fiyata kiremit
buldum; beğendim. Bin tanesi altmış
[манат] Manattan,
dört bin kiremit
satın aldım. Tabii o gün geçti. Ertesi sabah kiremitleri vagona yükleyip Batum’a
getirdim.
Kutaisi’den Batum’a gelince, Kesoğlu Şaban’ın teknesi ile Vanlioğlu Aslan’ın teknesini limanda buldum. Çocuklar beni görünce:
--Hoş geldin! Sefa geldin!
--Hoş bulduk, sağ olun!
Sonra onlara şöyle söyledim:
--Tabii siz benden
daha iyi biliyorsunuz ama şu sıralar havalar iyi. Benim kiremitleri Sarp’a
götüreceksiniz. Dört bin kiremidi Sarp’a taşımanız için size kaç para
vereceğim?
--Senin Böyle konuşman ayıp değil mi?! Sen şimdi ev yapan
bir insansın. Biz de senin kiremitlerini parayla taşıyacağız! Hiç öyle şey olur
mu?! Teknenin masrafını; [дамойна/ დამოჟნა] liman
geçiş belgesinin harcını, gümrük işlemlerin harcını ve yakıt masrafını karşıla,
biz başka para mara istemeyiz!”
Derken gece oldu. Uyuduk.
Sabahleyin hava uygundu. Dört bin kiremidi limanda iki motorlu tekneye yükleyip
Sarp’a geldik. Deniz biraz yükselmişti.
“Ali kiremit
getirmiş,” diyen komşular köyden inip kıyıya geldiler. Deniz yükseldiği için kiremitleri getiren tekneler
kıyıya yanaşamayıp biraz açıkta demir attı. Köyün gençleri de üstlerini başlarını çıkartıp hemen denize
daldılar. Gençler kiremitleri elden ele vere vere kıyıya taşıdılar. Böylece tekneleri
boşaltmış oldum. Kiremitleri teknelerden sağ salim kıyıya çıkarmış oldum. Gel
gör ki yükselen deniz sebebiyle şimdi de açıkta demirlemek zorunda kalan iki motorlu
teknenin derdine düştüm. Neyse ki komşular yardım etti de tekneleri kıyıya
çektik.
“Yarabbi
şükür!” dedim, “Bu büyük işten de
kurtuldum!” Sonra da o gönül huzuruyla deniz kıyısındaki çakılların üzerine bir güzelce
uzanıverdim.
Daha sonra köydeki eve çıktım. Ustalarla selamlaştık. Ustalar evin inşaatına
nezaret ediyorlardı. Evin iskeleti neredeyse bitmek üzereydi.
Sabahleyin yine komşulara haber verdim. Kadınlar, kızlar, yetişkin
çocuklar hepsi birden geldi. Yemek
zamanına kadar kıyıdaki dört bin kiremidi hep beraber evin inşa edildiği yere
taşıdık. Bu arada ustalar da neredeyse
evin iskeletini inşa etmişlerdi...
İşte inşaatın bu
aşamasında ustaya hediye verme gibi güzel bir âdetimiz var; komşular, ustaya
hediye getiriyorlar. Aralarında mesafe olan iki direk çakılıyor. Bu direklerin
uçlarına sanki çamaşır asılacakmış gibi ip bağlanıyor. Komşulardan kimisi beş arşın pazen kumaş,
kimisi beş arşın başka bir cins kumaş getiriyor. Usta da “Komşular bana
hediyeler getirecek,” diye sevinip büyük bir şevle keserini yavaş yavaş
tıkırdatıyor. Komşular getirdikleri hediyeleri o ipe
asıyorlar. İp hediyelerle doluyor. Bizim evin inşaatında da aynen böyle oldu.
Komşuların getirdikleri hediyelerle o ip doldu taştı. Üç-
dört gün boyunca o ipe asılan hediyeler sanki bir narçiçeği gibi salınıp durdu. Dört gün sonra hediyeleri
o ipten toplandı. Komşuların getirdiği bu hediyelerin tamamı elbet ustanın.
Artık makası çakmaya başladılar.
Makası çakma işi bittikten sonra lamrileri
çaktılar.
Makasların ucu saray bağına
tutturuluyor. Saray bağlarının hepsi de ana kütük üzerinde yer alıyor. Makasın
üst ucu ana direğe bağlı. Bu ana direk bağlı diğer direkleri tutuyor…
Daha sonra usta şöyle tavsiye etti:
--Şimdi havalar
iyiyken kiremitleri örtelim!
Komşular yardım etti; kiremitleri evin çatısına taşıdık. Usta
da çatıyı kiremitlerle gerektiği gibi örttü. […] Kiremitleri örtme işi de bitti. Sonra usta, evin zemininde çalışmaya
başladı.
Şöyle dedim:
--Ustam, evimin dört odası olsun: Yan oda, orta oda, yazlık ve büyük
oda.
Eğer evde baba
varsa, yan oda ona ait. Orta oda ve
yazlık çocukların uyuması için, büyük oda da misafir içindir.
Neyse, evin iskelet inşaatını bitirdim! O kış mevsimi boyunca ev
direkleri üstünde kaldı. Ağustos ayı gelince aşağı duvarlarını örmeleri için
işin ehli taş ustalarını tuttum.
İniş duvarını, yan duvarları ördüler. Bunun ardından ustalar toprak
temeli kazıp koca koca taşları döşediler.
Sonra
uygun bir şekilde düzeltilmiş taşlarla zemin kattaki bütün duvarları ördüler. Artık bu
büyük işten de kazasız belasız kurtulmuştum. Evimin üstü de altı da böylece
güzel bir şekilde düzenlenmiş oldu. Havaların güzel olduğu bir gün yazlık odada şöyle bir uzanıp denize baktım. O an o
kadar rahatladım ki taş, kereste; ev için her ne gerekiyorsa taşıdığım,
çalıştığım zamanların bütün sıkıntı ve yorgunluğunu birden
unuttum!
Yan odanın, orta odanın, yazlığın, büyük odanın döşemelerini de
çaktırdım. Tavan için de Batum’dan
çam ağacı lambrisi getirip çaktırdım. Evin içinde yemek pişirdikleri yerin zeminine
toprak yaydım. Yan
odada bir ocak yaptırdım.
Aslında ocağı büyük odada yaptıracaktım, gel gör ki param yetişmedi, kış
gelince de bir soba satın alıp kurdum.
Ateş yakılan yere ısıdan çatlamayan ince taşlardan ocak yaptım.
Tabii ocakta mısır ekmeğinin piştiği toprak kabın konulduğu yeri de o taştan
yaptım. Mısır ekmeği piştiğinde silkeleyerek içinde piştiği toprak kaptan çıkarıyorlar.
Sonra bu ekmeği sepetin içine koyuyorlar. Ekmeğin piştiği toprak kabı da alıp
ocağın bir kenarına yerleştiriyorlar.
Binaların
tavanında iki kalın ahşap kiriş kütüğü bulunuyor. Ocağın bulunduğu yerin hemen üstündeki
o kalın ahşap kirişe bir zincir asılı olarak duruyor. Kazanda yemek pişireceğimiz
zaman ateş yakıyor ve kazanı bu zincire takıyoruz. Eğer tencereyle yemek pişiriyorsak, ateşin üzerine
sacayağını, sacayağının üzerine de tencereyi yerleştiriyoruz. Sacayak
demirden oluyor; üç ayağı var.
Bu ahşap evlerde farklı bir baca sistemi var. Bu sistem sayesinde evin
içindeki ocakta yanan ateşin dumanları içeriye yayılmadan çatıdaki bacanın üç deliğinden
çıkıp gidiyor.
Eğer ev yüksekse, taş veya ahşap merdiven gerekiyor tabii.
[Devam
edecek…]
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/06/lazca-turkce-sozlu-tarih-1-once.html
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/06/lazca-turkce-sozlu-tarih-3-ticaret.html
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/07/lazca-turkce-sozlu-tarih-5-muhacirlikte.html
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/07/lazca-turkce-sozlu-tarih-6-hopada-az.html
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/07/lazca-turkce-sozlu-tarih-7-perisan-bir.html
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-8-bayragmz.html
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-11-samsun.html
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-12-hopadaki.html
Muç̆o
k̆idupan
oxori?
Aǯi
ma p̆k̆ida
minon oxoi! Oxoiş ok̆idu guis miğut̆u. Kiraste dağişe
voxvenapamint̆u (oxois-na
unon calepe, mtelis kiraste vuǯumelt!). Ust̆as p̆k̆itxi-ki, “Ar oxoris muk̆o ca unon?”
“Oşeçdovit[130] ca
unon”ya, miǯu.
Usta kodovokaçi,
dağişa igzalu. Calepe mteli dok̆vatu. Ar oxoris vit arkiluği, jureneçi [40] soya do direği, eç [20] çkva unon saraybaği--duşemeşi oç̆k̆adale, tavanişi
oç̆k̆adale, k̆eremidi-na motun. Emus ǯoxle mak̆asi unon, ek̆ule–merteği; ar çkva unon pencerepeşi soyape.
Aǯi
manžagerepe çkimis vucoxi, --noderi p̆i,-- do
manžagerepek memişoles do dağişa vigzalit e-do ia
mteli calepe komoiğit. Aǯi ok̆iduşi usta kodovokaçi. Ustak calepe qazup̆t̆u-şa, manžagerepes
voxveǯi do memişoles
e-do oxoiş
ok̆iduşi yei kagamamtxorit, k̆ai dovoduzanit.
Ustak-ti calepe doxaziru. Bina dodvaluşi vaxtis manžageepe çkimis vucoxi; moxtes, ar ç̆it̆a
daveti dop̆i; ustak-ti
oxoişi bina kododu. Ustas vuǯvi-ki-- “Usta çkimi! Si aǯi
yavaş-yavaş içalişi do ma Kutaisişa vida do keremidi komoiğa“ -ma, vuǯvi. Ustakti—“K̆ai iqven”-ya, tku do ç̆umanişi ma
vigzali. ustapes vuǯvi-ki-“Aǯi ma keremidişa
mevulu. Tkvan giçkinan. K̆ai oxoi
mik̆idit-ki, mitik va memožiʒan!“ Keremidişi yeç̆kopinuşa vigzali. Kutaisis maşinaşen kagepti. Em seris ar oxois doiqvi. Ç̆umanişi dido
gopti; ar yeris k̆ai keremidi
t̆u--komomǯondu. Şilia [1000] keremidi sumeneç [60] manatişen-- otxo şilia [4000] keremidi kyep̆ç̆opi. Em
seis dolumcu. Ç̆umanişi vagonis
mook̆idi e do Batomişa
komoiği.
Batomişa mopti-şi, Kes-oğli Şabanişi mat̆oi do Vanli-oğli Aslaniş mat̆oi ek t̆u. Biç̆epek mžies'ç̆k̆ule
“Xoş geldun! Sefa geldun”-ya, miǯves. “Xoş bulduk, sağolun", vuǯvi. “Amma, aǯi tkvan giçkinan:
T̆aonepe k̆ai en, keremidi Sarpişa miğaginonan”-ma vuǯvi.
Otxo şilia [4000]
keremidi Sarpişa omaluşa. (omaluşeni) mu mekçai“-ma vuǯviş'ç̆k̆ule
– “Si mu zop̆on? Oncğoe va giçkin-i? Si oxoi
mk̆idale k̆oçis keremidi
parate giğat, eşo iqven-i? Mat̆ois
mu-na xarci uğun: başportişi para, damojnaşi do k̆az-yağişi
para komomçit, daha çkin mutu va minonan“ -ya, miǯves...
Em seris
dolumcu. Kodoincirit. Ç̆umanişi t̆aroni k̆ai t̆u. Otxo şilia
keremidi jur mat̆oris komovok̆idi do Sarpişa komoptit. Mʒika mzoğa
dirdu. “Alik keremidi komuğu“-ya do
manžagerepe kagextes;
delik̆anlepek dolokunu kamuiǯk̆es: mzoğa
didi-na ren-şeni, mat̆ori (!) gale va gyalen, – mʒika açiğis kogedgitu. Delik̆anepe mzoğas goşaxtes do keremidi xeşen-xeşa guǯuğes do kamopçodit mat̆ori! Keremidi selametişa kagamaiği. Aǯi mat̆orişi derdis kodolobli. Ndğa-xeleri manžagerepek memişveles do mat̆ori kelovonç̆it.
Yarebişukyur!--aya didi
dulyas kamouçiti-ma do kvanç̆alapunas ar k̆ai kelainciri.
Ek̆ule oxoişa vigzali. Ustapes selami douǯvi. Selami kagoǯamiğes. Oxoi duk̆idaput̆es, ç̆it̆a
doskideret̆u.
Ç̆umanişi manžagerepes
ambai mepçi: Oxorcalepe, k̆ulanepe, modidoci
berepe mteli xolo komoxtes: gyaoba iqvet̆u-şa otxo
şilia keremidi oxoişa keşaiği. Ustapek-ti oxoi dok̆ideet̆es, mak̆asis caepe kagontxeret̆es. Ar ucişen majuani ucişa... Ar ucis do
majuani ucis merteğişi direğisteri jur ca konoç̆k̆ades. Calepes
ucis tok̆i kogyudves do
kagontxes. Çkini hadeti ren-ki, ustas baxçişi mumelan: Kimik xum aşuni çiti, kimik xut aşuni mandaboli komuğasinon! Ustak-ti “Manžagerepek baxçişi momimelan”-ya do keseite
mani-mani t̆ank̆ups.
İa tok̆i mteli baxçişiten
ipşu. Sum-otxo dğas oxoişa jin nariş pukiri'steri ivalet̆u. Otxo dğa'ç̆k̆ule
kageǯk̆es. İa
baxçişepe mteli ustaşi en. Aǯi mak̆asi oç̆k̆adus kogyoç̆k̆es. Mak̆asi diçodu'ç̆k̆ule
merteği doç̆k̆ades. Merteği
doç̆k̆ades. Merteği-ti diçodu (mak̆asepeşi uci saray-bağis gedumelan; saray bağepe mteli arkiluğis gežin: Mak̆asişi jini uci okiş cas memʒxveri ren. Okişi ca direğepek okaçeps)...
Ustak miǯu-ki—“Aǯi k̆ai
t̆aoni ren-şa, keremidi komovotvat" -ya! Manžageepek memişoles do keremidi çkin oxoişa keviğit. Ustak komotu (teli va unon!). Keremidişi motvalu-ti diçodu. Aǯi ustak
tude içalişeps. Ustas vuǯvi-ki “Oxoi çkimis otxo oda aqvas unon: Arteği – yanişi oda, majurani--şkaşi oda, masumani––yazluği, maotxani- didi oda. Yaniş oda:-- Eger
oxoris baba
koren-na, yaniş oda babaşi ren. Şkaşi oda do yazluği, berepeş onciruşeni, didi oda-ti musafirişeni ren.
Neise, oxoi
dovoçodini! Em k̆işis oxori
direğişi jin kodoskidu; e-na moxtu
Ağust̆ozis t̆aşçi ustape
kodovokaçi tudeni duvari oxvenapuşeni.
Aǯi:
gemtumanişi duvaris k̆anadi uǯumelan, akirişi na-en, duvaris mesoni
uǯumelan. Aǯi ustapek let̆as temeli doxaçkes do didi-didi kvalepe kodolocines. Ek̆ule k̆ai qazeri
kvalepete mesoni do k̆anadi domixvenes.
İa didi dulyaşeni-ti kamouçiti. Oxoişi jini-ti k̆ai kamopǯipxi, tudeni-ti k̆ai kamopǯipxi. Ar dğas dido k̆ai t̆aoni t̆u. Yazluğişi
odas kogolavinciri do mzoğak̆ele viǯk̆et̆i.
Ek̆o k̆ai
raxat̆i viqvi-ki,
kva, nca, piʒari, iri xolo, mu- na ptiri, mu-na viçalişi, iri xolo em dğas kagomoç̆k̆ondu!
Yan odas, şkaşi odas, yazluğis, didi odas piʒarişi duşeme dovoxvenapi. Tavanişeni-ti Batumişen çamiş piʒai komoiği do dovoxvenapi. Oxoiş doloxe-ti, gyari-na ikipan yeris,
let̆a
kogevobği. Yan odas arteği ocaği dovoxvenapi; didi odas voxvenapamint̆u, am para
va meminç̆uşu (va meminç̆işu) do k̆işi moxtu-ç̆k̆ule
ar soba yep̆ç̆opi do
kodobdgi.
Daçxii-na
ogzapan yeris k̆ira kogolabdvi,
xasi kvaşi k̆ira: Çiçku
kva ren, daçxiris va t̆k̆vaʒun; k̆iraşi ok̆açxe kvaşi ok̆iʒale žin:
Mç̆k̆idi-na
gedvan, k̆iʒi
k̆iras kododgipan;
mç̆k̆idi diç̆vaç̆k̆ule k̆iʒi kyepatxupan,
mç̆k̆idi kyezdipan, xenǯk̆elis kodolodumelan,
k̆iʒi-ti yezdipan do ok̆iʒales konodgipan.
Gyarişi ogibuşi: --K̆ermuli uǯumelan, demirişi zenciri ongores gedvaleri goǯobun (oxorişi doloxe jur didi ca gonžin,--ongore uǯumelan!). K̆ardalate gyari bgibupt̆at-şi, k̆ardala k̆ermulis goǯovok̆idapt; tencerete bgibupt̆at-şi, sacakis gebdgipt. Sacaki demirişi iqven, sum k̆uçxe uğun.
Oxoi yukseli
ren-na, kvaşi merdiveni (merdeveni) unon (piʒarişi-ti iqven, amus-ti merdeveni vuǯumert). Oxoişi urtişi jin baca ižiren. Dumani gamaxtimuşeni bacas ğormape uğun.
[Naqonasunon…]
[Kaynak
kitap: Arnold Çikobava, (215. / Kaynak kişi: Ali Abdul-oğli),
“Ç̆anuri T̆ekst̆ebi (Nak̆veti P̆irveli/ Xopuri K̆ilok̆avi”), S.S.M.U.S.
P̆oligrapt̆restis 1-li St̆amba, T̆pilisi, 1929, (Gürcü
Alfabesinden Latin Alfabesine çevriyazı, düzenleme ve Türkçeye çeviri: Ali
İhsan Aksamaz, İstanbul, 1999)]