“Ahmet
Özkan Melaşvili’yi kim öldürdü?”
Bu makalemde, 2019’da
yayınlanan iki kitaptan, Pridon Khalvaşi’nin ‘Omri’/’Ömür’ ile Şanver Akın/ Şalva Tevzadze/ Saba Artvineli’nin ‘Sandro’nun Hayatı’ adlı
kitaplarından ve yine Şanver Akın/ Şalva
Tevzadze/ Saba Artvineli’nin son yıllarda
facebook ortamında yazdıklarından faydalanarak Ahmet Özkan Melaşvili cinayeti
üzerinde durmak istiyorum.
Gürcü Kültür Merkezi Derneği Başkanı Fehmi Uzal
Ustiaşvili, “Ahmet Özkan Melaşvili’yi kim öldürdü?” başlıklı kısa bir makale
kaleme aldı. Fehmi Uzal Ustiaşvili, 5 Temmuz 1980’de Bursa Yediselviler
Mahallesi Dip Sokak’taki evinin önünde uğradığı silâhlı bir saldırıda hayatını
kaybeden Yüksek Mimar Ahmet Özkan Melaşvili için adalet istedi. Makalesi, 4
Temmuz’da ‘Gürcü Haber Portalı’nda yayınlandı.
Fehmi Uzal
Ustiaşvili, “Adaletin arşivinde ‘faili belli
olmayan’ bir cinayet dosyası var! Bu soru tam 40 yıldır ortada duruyor. Gürcü
Dernekleri sayfalarında, ‘O’nu
Anmak Gürcü Kültürünü Yaşamaktır,’ diye yazıyor! Her yıl Melaşvili,
İnegöl/ Hayriye Köyü’ndeki mezarı başında yaptıkları ile, anıları ile ve
dualarla anılıyor! Bu seremoni yıllardı tekrarlanıyor,” diyor.
GÜRCÜ KÜLTÜR MERKEZİ DERNEĞİ BAŞKANI FEHMİ UZAL USTİAŞVİLİ, GÜRCİSTAN CUMHURBAŞKANI
SALOME ZURABİŞVİLİ İLE
Fehmi Uzal
Ustiaşvili şunları da vurguluyor:
“40 yıl sonra bunun hukukî bir
karşılığı, zaman aşımından dolayı cezaî bir sorumluluğu yok! Ama ahlakî bir
sorumluluğu var. En başında Melaşvili’nin yakın çalışma arkadaşları, çevresi ve
günümüz Gürcü aktivistlerin tamamı bu sorumlulukta pay sahibidir.”
Fehmi
Uzal Ustiaşvili, bir de çağrıda bulunuyor:
“Derhal ‘Ahmet
Özkan Melaşvili İçin Adalet’ girişimi oluşturulmalıdır! Bu girişim,
Mecliste gurubu bulunan partilerle görüşmeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden
konuyla ilgili araştırma/ soruşturma komisyonu talep etmeli
ve bunun takipçisi olmalıdır. Ahmet Özkan Melaşvili artık siyah kurdele ile
değil, karanfillerle anılmalıdır!”
Fehmi Uzal Ustiaşvili,
’de de bir
çağrıda bulunmuştu:
“Melaşvili ailesini dışarıda tutarak; ‘bu cinayet
neden aydınlatılmak istenmiyor?’ diye sormayan, bu konuda bilgi sahibi olup da
bunu genç kuşaklarla paylaşmayan herkesi kınıyoruz!”
Fehmi
Uzal Ustiaşvili, ’de yaptığı açıklamada 2015’den sonra Ahmet Özkan
Melaşvili’yi anma programlarına son verdiklerini açıklıyor ve şöyle diyordu:
“Türkiyeli
Gürcülerin aydınlanması mücadelesinde katledilen ve hesabı sorulamayan Ahmet
Melaşvili için artık başka şeyler yapmak gerekiyordu! Ve bu görüşümüzü her
yerde ve özellikle ölüm yıldönümlerinde yeniden ve yeniden gündeme getirmeye
devam ettik ve etmeye de devam edeceğiz. Evet, Melaşvili cinayetini aydınlatmak
Gürcüler için onur meselesi olmalıdır! Bu nasıl olabilirdi? Aradan 35 yıl
geçmiş! Bize göre bu siyasî bir cinayetti. Siyasî cinayetlerde zaman aşımı
yoktur. Dosyanın yeniden açılması varislerin onayı ile mümkün! Varislerin
talebi ile Cumhuriyet Savcıları harekete geçer, Gürcü camiası da buna destek
verirse, konu meclis soruşturmasına kadar gidebilirdi. Dedik ki, Ahmet
Melaşvili’nin varislerinden biri vekâlet versin, avukat arkadaşlarımız bununla
ilgili Cumhuriyet Savcılığına soruşturmanın yeniden başlatılması için
başvursunlar. Biz de gereken her türlü desteği verelim. Gerekirse kamuoyunu da
arkamıza alarak, TBMM’ne kadar götürelim, Meclis soruşturmasına kadar
taşıyalım.
Bu, hem yurttaşı olduğumuz Devlet için, hem de biz Gürcüler için namus
meselesidir. Kısa ve özetle, ‘aile yakını arkadaşımız, varislerinin buna ikna
edilemez,’ dedi. Acıların yeniden
gündeme getirilmesine katlanamayacaklarını aktardı. Yapacak bir şey kalmamıştı!
Biz de, o şartlarında bu konuyu fazla dillendirmeden, ilân ettik: Halkın
mücadelesine rehber olmuş isimlerin varislerine, rızasına terk edilmesi ne
kadar doğrudur! Tartışmalıyız! Ahmet Melaşvili’nin mezarında huzur bulması
için, kuru kuruya anmalar yapmak, mezarı başında dua etmek yetmez! Acilen bu
cinayetin nedenlerini, faillerini ortaya çıkarmak ve hesaplaşmak lazım! Gelin
bu 38 yıllık suskunluk haline son verelim!”
“AHMET ÖZKAN
MELAŞVİLİ İÇİN ADALET GİRİŞİMİ OLUŞTURULMALIDIR”
Fehmi Uzal Ustiaşvili’nin
daha önceki yıllardaki çağrıları gibi, bu yılki çağrısı da cevapsız kaldı.
Fehmi Uzal Ustiaşvili’nin
2020’de sorduğu soruya Çerkes Aydınlarının yayınladığı ‘Nıbceğu’/ ‘Yoldaş’ adlı dergi
1980 yılından şöyle cevap veriyor:
“Gürcüstan adlı kitabın yazarı ve ‘Çveneburi
Kafkasoloji Dergisi’ yayın müdürü yüksek mimar mühendis Ahmet Özkan
(Melaşvili) Bursa’da faşist katiller tarafından katledildi. Ahmet ağabey 05.07.1980
Cumartesi sabah saat 8.30’da oğlu İberya Özkan ile birlikte
işe gitmek üzere evinden çıktığında pusudaki faşist canilerin yaylım ateşi ile
karşılaştı. Oysa Ahmet Ağabey’in kimse ile kişisel bir düşmanlığı yoktu. O,
masallardaki melekler kadar saf ve yüreği sevgi dolu bir insandı. Karıncayı
bile incitmek istemezdi. Ama
ABD emperyalizminin paralı uşakları olan ülkücü faşistler Ahmet Özkan’a
kıymakta tereddüt etmediler. Çünkü o, Kafkaslı Kafkas halklarımızın kültürünü
savunuyor ve onların kültür mirasına sahip çıkıyordu.”
ÇERKES AYDINLARININ YAYIN ORGANI
“NIBCEĞU”: AHMET AĞABEY’İN KİMSEYLE KİŞİSEL DÜŞMANLIĞI YOKTU”
Fehmi Uzal Ustiaşvili’nin
aynı sorusunu 6 Temmuz 1980 tarihli Aydınlık Gazetesi şöyle cevaplıyor:
“ Bursa’da devrimci bir genç ve babası yaylım ateşine
tutuldu/ Saldırıda baba Ahmet Özkan öldü, oğlu İberya Özkan ağır yaralandı.
DGSA öğrencisi olan İberya Özkan 3 gün önce de İGD’liler tarafından
yaralanmıştı. Baba Özkan ise MHP’liler tarafından tehdit ediliyordu.
Bursa Yediselviler Mahallesi Dip Sokaktaki evlerinden
çıkan Yüksek Mimar Mühendis Ahmet Özkan ve İstanbul DGSA Mimarlık Bölümü
öğrencisi TİKP taraftarı devrimci genç İberya Özkan pusu kuran bir katilin
silahlı saldırısına uğradı.
Bursa’da dün sabah saat 08:30 sıralarında meydana
gelen saldırıda başından 3 kurşun yarası alan Ahmet Özkan olay yerinde yaşamını
yitirdi. Yaralanan oğlu İberya Özkan ise, Bursa Tıp Fakültesi Hastanesinde
tedavi altına alındı. Yapılan ameliyat sonucu sağlık durumu iyiye giden Türkiye
İşçi Köylü Partisi taraftarı devrimci genç İberya Özkan ifadesinde saldırganın
beyaz giyimli uzun boylu ve gözlüklü bir şahıs olduğunu, MHP’lilerin etkin olduğu
bir semtte bir süre önce faşistler tarafından tehdit edildiğini belirtti. 3
MHP’li tarafından yolu kesilen İberya Özkan bundan 3 gün önce de İstanbul’da
İGD’lilerin saldırısına uğrayarak bıçakla yaralanmıştı. Olaydan sonra babası
Ahmet Özkan, İberya’yı Bursa’ya götürmüştü. Gürcistan göçmeni olan Yüksek Mimar
Mühendis Ahmet Özkan Gürcü Halk sanatını tanıtmak için çeşitli hikâye ve şiir
çevirileri yapmış ve yayınlamıştı.”
4 VE 6 TEMMUZ 1980 TARİHLİ AYDINLIK
GAZETESİ’NİN HABERLERİ
5 Temmuz 1980 tarihinde
gerçekleşen bu silâhlı saldırı ve cinayete ilişkin haberler, zamanın gazete ve
dergilerinde de hemen hemen yukarıdaki haberlerdeki gibi benzer içeriklerle yer
aldı. Bu iki haberin içeriğinden de anlaşıldığı üzere Ahmet Özkan Melaşvili
cinayetinin taa baştan beri ‘siyasî’ bir amaçla işlendiği düşünülmüş. Cinayetin
‘faşistler’ tarafından işlendiğine inanılmış. 12 Eylül 1980 Askerî Darbesiyle
de ‘kamuoyu’nun bu cinayete de ilgisi giderek azaldı.
‘Çveneburi Kültürel Dergi’, 13 yıl aradan
sonra, 1993’de tekrar yayınlanmaya başladı. Derginin sahibi ve sorumlu müdürü
Şevket Şirin. Yayın kurulu ise şu isimlerden oluşuyordu: Ragıp Atay, Hasan
Çelik, Fahrettin Çiloğlu, Hayri Hayrioğlu, Osman Nuri Mercan, İberya Özkan,
Mustafa Yakut ve İsmail Yazıcı.
Derginin ‘biyografi
bölümü’nde Ahmet Özkan Melaşvili’nin uzunca bir hayat hikâyesine yer veriliyor.
Dergi yayın kurulu, bu hayat hikâyesini ‘Çveneburi’ imzasıyla yayınladı. ‘Çveneburi’,
cinayetin ‘faşistler’ tarafından değil, ‘faili meçhul karanlık gizler güçler’
tarafından işlendiğini duyurarak Nıbceğu’/
‘Yoldaş’ Dergisini ve Aydınlık Gazetesini 13 yıl sonra tekzip etmekle kalmıyor,
‘derin devleti’ de işaret etmiş oluyordu. ‘Çveneburi’, Ahmet Özkan Melaşvili
cinayeti hakkında şunları yazıyordu:
“Onun yaşamı boyunca yaptığı tüm çalışmalarını
çekemeyen faili meçhul karanlık gizli güçler, 5 Temmuz 1980 Cumartesi günü saat
09.00’da oğlu ile birlikte evden çıkınca baba-oğul Melaşvili’ye pusu kurdu ve
O’na kıymakta tereddüt etmeyen insanlık dışı caniler tarafından Ahmet Özkan
(Melaşvili) boynuna giren tek kurşunla o anda öldü. Oğlu ise biri baldırından,
diğeri ise sağ omuz, akciğer ve boynuna giren iki kurşun ile ağır yaralı olarak
kurtuldu.”
‘Çveneburi Dergisi’nde yer
alan bu uzunca biyografiden sonra, Ahmet Özkan Melaşvili’nin Türkiye’de Gürcü
kimliğini yaşatmak için verdiği mücadeleler sebebiyle ‘derin devlet’ tarafından
katledildiğine daha da fazla inanıldı. Oğlu İberya Özkan ise, bugüne kadar bu
konuda hiç konuşmadı.
Sorun Yayınları
Kolektifi’nden Sırrı Öztürk, saldırıda esas hedefin İberya Özkan olduğunu,
Ahmet Özkan Melaşvili’nin, oğlunu korumak için kendisini kurşunlara siper
ettiğini birkaç kez bana anlatmıştı.
Şanver
Akın/ Saba Artvineli/ Şalva Tevzadze,
cinayet konusunda şunları yazıyor:
“Oğlu İberya, babasını dinlemez ve o
zaman popüler olan Maocularla birlikte hareket eder. Türkiye’de 1979-1980
anarşinin en yoğun olduğu zamandı. Mahalleler sağ ve sol olarak bölünmüştü.
Ahmet Bey, Bursa’da Sağcıların/ faşistlerin hâkim olduğu mahallede oturuyordu.
1980 yılının Şubat Ayı’nda ben kendisini Bursa’da ziyaret ettim ve durumun
vahametini orada gözlerimle gördüm. Ben evindeyken İberya akşam geç vakit
yaralı olarak eve döndü. Mahallede eve gelirken faşistler saldırmış. Durum çok
ama çok mühimdi.
Ben Ahmet Beye ‘Seni İsveç’e götüreyim. Ben, buraya
gelirken Avukat ve İsveç Sosyal Demokrat Partisinden Milletvekili Hans Gören
Franck'la görüştüm siyasî iltica konusunda yardımcı olacak,’ dedim. Ahmet Bey, ‘Hayır,
ben vatanımı terk etmem. Ben Sosyal Demokrat’ım ve CHP üyesiyim. Bana kimse
dokunmaz,’ dedi ve ben de öbür gün eli boş olarak İsveç’e geri döndüm.”
Şanver
Akın/ Saba Artvineli/ Şalva Tevzadze,
cinayette ‘derin devlet’in rolü olduğuna ilişkin iddialar da bulunduğunu
söylüyor ve şöyle devam ediyor:
“Bu konuda ‘derin devlet’ varsayımı da var.
Bilmiyoruz. Cinayet bugüne kadar aydınlatılmadı. İkinci varsayım faşistlerin, Maocu
İberya’yı hedef almış olabilecekleri ve Ahmet Bey’in kaza kurşununa hedef
olması. Türk yetkililer, bu cinayeti aydınlatmalılar. Türkiye’de ve
Gürcüstan’da yaşayan milyonlarca Gürcü bunu bekliyor.”
AHMET ÖZKAN MELAŞVİLİ, GÜRCİSTAN SSC ZİYARETLERİ
SIRASINDA YETKİLİLERLE
Ahmet Özkan Melaşvili’nin
KGB tarafından öldürüldüğüne ilişkin iddialar da var. Şanver Akın/ Saba Artvineli/ Şalva Tevzadze, bu iddiayı yersiz
buluyor:
“Türkiyede bazı aklı evvel Gürcü 'Aydınları', bu
cinayeti KGB/Sovyet İstihbaratına mal etmeğe çalışıyorlar. Ben buna kesinlikle
ihtimal vermiyorum. Ben, 1970'li yıllarda birkaç defa Ahmet Bey ve eşi Yüksel
Hanımla Gürcüstan’a gittim. Ahmet Bey ilk Gürcüstan’a gittiği zaman ‘Yurt
dışında Yaşayan Gürcülerle Kültürel İlişkiler Derneği Başkanı Sn. Otar
Gigineişvili, onu Tbilisi hava alanında çiçeklerle karşılamış ve evinde de
misafir etmişti.”
Pridon Khalvaşi, Ahmet Özkan’ın Bursa’daki evinde. Baş başa konuşuyorlar. 1968’de
‘Gürcüstan’ adlı kitabın yayınlandığı tarihten önceki bir zaman dilimi olmalı.
Ahmet Özkan Melaşvili, yayınlamayı
düşündüğü ‘kitabı’ hakkında Pridon Khalvaşi’ye şunları söylüyor:
“Bir
kitap yazdım, Gürcistan üzerine, adı da ‘Gürcüstan’.
Buralılar için istiyorum bunu. İçinde Gürcüce metinler de olacak. Fakat olaylar
Türkçe anlatılıyor… Fakat bundan önce sana başka bir şeyden söz edeceğim. Dergi
çıkarmak istiyoruz. İki ayda bir ya da üç ayda bir. Bakalım, ne şekilde
becerebiliriz. Dergide Gürcüce ve Türkçe
metinler bir arada olacak. Ancak bu dergiye ‘Kartvelebi’ adını vermek istiyoruz. Senin tavsiyen ne olur?”
Pridon Khalvaşi, ‘Kartvelebi’ adının uygun olmadığını söyleyince
Ahmet Özkan Melaşvili şu karşılığı verir:
“Peki, başka bir ad buluruz. Doğru söylüyorsun, bunlar
Gürcistan adından nefret ediyorlar. Dergi Stockholm’de basılacak. Orada bir Çveneburi
var, iyi bir çocuk, ‘Cumhuriyet Gazetesi’
onu İskandinav ülkelerine yolladı. Adı Şanver, Gürcüce soyadı Tevzadze.
Pridon Khalvaşi, Ahmet Özkan’n
yayınlamayı düşündüğü derginin adı konusunda bir öneride bulunuyor:
“Bak,
sen bu Şanver’e Çveneburi dedin, değil mi? Burada da pek çok yerde bunu
duyuyorum. Buralı Gürcüler birbirine Çveneburi diyorlar. Siz de bu dergiye
‘Çveneburi’ adını verseniz olmaz mı? Bu kelime zaten bizimki, Kartveli anlamına
gelmiyor mu? Ne bileyim, biraz düşünün. Böyle bir ad yönetim için de rahatsız
edici olmaz ve kabul edilir olabilir.”
‘Çveneburi’ ancak 9 yıl sonra Türkiye’de değil İsveç’te, Ahmet
Özkan Melaşvili tarafından değil Şanver Akın/ Saba
Artvineli/ Şalva Tevzadze yayınlanacaktır.
Ahmet Özkan Melaşvili,
‘Gürcüstan’ adlı kitabının kapak resmi olarak Aziz Giorgi tasvirini
düşünmektedir. Pridon Khalvaşi, kitabın
kapağı konusunda da Ahmet Özkan Melaşvili’ye dostça tavsiyede bulunmaya devam
eder:
“Gel
sen ve ben bir şeyi açıkça söyleyelim, sevgili Ahmet, bu resim, kapakta olan,
Aziz Giorgi, biliyorsun değil mi? Bu Hıristiyanlık sembolü. Bundan dolayı
burada rahatsız edilebilirsin. Gel bunu değiştirelim. Müslüman bir ülkedesin ve
burada basılmış kitapta, buralı bir yazarın kitabında açık biçimde
Hıristiyanlıkla ilişkili... Tek kelimeyle söylersem, beni anlarsın sanırım,
kitaba karşı nahoş bir şey çıkmasın. İşte bu beni kaygılandırdı.”
Ahmet Özkan Melaşvili’nin, Pridon
Khalvaşi’ye ‘yazdığım kitap’ diye gösterdiği kitap, aslında 1960’lı yılların başında Moskova’da ‘Progress Publishers
Yayınevi’ tarafından Fransızca olarak yayınlanmış ‘République Socialiste
Soviétique de Géorgie’adlı kitabın Türkçe’ye tercümesidir. Kitap ‘redakte’ de
edilmiş ve SSCB’nin zamanındaki resmî çizgisinden de epey uzaklaştırılarak
‘anti-Sovyet’ ve ‘anti-Rus’ bir içeriği de büründürülmüştür. Şanver
Akın/ Saba Artvineli/ Şalva Tevzadze de yazdıklarında kitabın menşeine de değiniyor.
PRİDON
KHALVAŞİ VE SABA ARTVİNELİ, AHMET ÖZKAN MELAŞVİLİ’Yİ DE ANLATIYOR
Pridon
Khalvaşi’nin yazdıklarından, Sovyet
Yönetimi’nin, temelleri Viladimir Lenin ve Mustafa Kemal Atatürk zamanında
atılan ve öncelikle birbirlerinin toprak bütünlüklerine karşılıklı saygıyı esas
alan Türk- Sovyet Dostluğu’nun bozulmaması ve Ahmet Özkan Melaşvili’nin de Fransa’daki
Menşeviklerin kontrolüne daha fazla girmemesi için çok çaba harcadığı anlaşılıyor.
Şimdi Ahmet Özkan
Melaşvili cinayetine dönersek şunları söyleyebiliriz: Soğuk Savaş Yılları’nda
NATO ittifakı içinde yer alan bir ülkenin vatandaşı olarak ‘anti- Sovyet’ ve ‘anti-Rus’ eğilimli bir ‘kültür
adamı’ olan Ahmet Özkan Melaşvili’nin ‘derin devlet’ tarafından hedef alınması
birçok açıdan mümkün gözükmüyor. Üstelik o dönemde ‘Çerkes’ ‘kültür adamları’
da Türkiye’de benzer ‘kültürel faaliyetler’de bulunuyor ve bu faaliyetlerinden
dolayı ‘derin devlet’ tarafından hedef alınmıyorlardı. O zamanın ruhuna uygun
olarak ‘anti- Sovyet’ ve ‘anti-Rus’ eğilimli Kafkasya Kültür Kökenli Aydınlar
hedef değildi. Siyasî sebeplerden dolayı da Ahmet Özkan Melaşvili’nin hedef
alınması söz konusu değildi. Kendisi öldürüldüğü sırada CHP üyesiydi.
Hedefin Ahmet Özkan
Melaşvili değil de, siyasî sebepten oğlu İberya Özkan olduğu iddiası da gerçekçi
gözükmüyor. İberya Özkan’ın yayın kurulunda yer aldığı ‘Çveneburi Kültürel
Dergi’ de, katilin ‘faili meçhul karanlık gizler güçler’ olduğunu yazıyor. Ancak
yazıda bu ‘karanlık gizli güçler’den kimlerin kastedildiği anlaşılmasın diye
özel bir çaba gösterildiği anlaşılıyor. Kullanılan ifadelerden bir ‘kent
efsanesi’ yaratılmaya çalışıldığı da hemen anlaşılıyor.
Pridon Khalvaşi ve Şanver Akın/ Saba Artvineli/ Şalva
Tevzadze’nin, Ahmet Özkan Melaşvili’nin başına bir iş gelmemesi için çaba
harcadıkları yazdıklarından açıkça görülüyor. Dolayısıyla da bu cinayetin
arkasında KGB’nin olduğu iddiası birçok açıdan havada kalıyor.
O halde “Ahmet Özkan Melaşvili’yi kim öldürdü ve
oğlunu kim yaraladı?”
Geriye bir tek ihtimal kalıyor. O da o saldırının
‘siyasî’ bir amaçla yapılmadığıdır. Bu
durumda da Ahmet Özkan Melaşvili’nin cinayetin sebebinin Çerkes Aydını Aydın Osman Erkan cinayetinin
sebebine benzer olduğunu söylemek yanlış olmayacak.
Bugüne kadar
susanlar, ‘Ahmet Özkan Melaşvili için Adalet’ isteseler bile, Ahmet Özkan Melaşvili’nin arkasına sığınarak çeşitli açılardan
nemalananlar acaba buna izin vermek zorunda kalabilirler mi?! Bunu zaman
gösterecek.
Ahmet Özkan Melaşvili için Adalet!
(Önerilen Okumalar: “Şanver
Akın Konuşuyor”, shangulishialiihsanaksamaz.blogspot.com, 07 IV 2020; Ali İhsan
Aksamaz, “Gürcü Aydnlarının Yayıncılık Faaliyetleri, sonhaber.ch, 29 III 2020;
Ali İhsan Aksamaz, “Sandro’nun Hayatı”, sonhaber.ch, 16 IV 2020; Pridon
Khalvaşi (Çeviren: Erdoğan Şenol), “Omri”/ “Ömür”, Gece Kitaplığı, 2019,
Ankara; Saba Artvineli, “Sandro’nun
Hayatı”, Cinus Yayınları, 2019, İstanbul)
(08 VII 2020)
Ali İhsan
Aksamaz
aksamaz@gmail.com