8 Ağustos 2024 Perşembe

Laz Aydınları Deklarasyonu (Katkı)

 


 

 

 

Laz Aydınları Deklarasyonu (Katkı)

 

 

[8 Nisan 2013 tarihinde “Türkiye ve Gürcistan Halkları’na ve Dünya Kamuoyuna” başlığıyla bir deklarasyon yayınlandı; benim imzamı da taşıyor. Bu deklarasyon Laz aydınlarının kimlik mücadelesinde önemli bir yere sahiptir. Bu deklerasyon çalışmalarının çok önceden başladığını belirtmeliyim. O çalışmalar başladığında benden de katkı istenmişti. Ben de aşağıdaki metni kaleme alarak ilgilisine göndermiştim. Şimdi ortak imzalı deklarasyon yayınlandığı için, ben de o katkı metnimi şimdi sizlerle paylaşıyorum.]

 

Gürcüler, Svanlar, Megreller ve Lazlar kardeş halklardır. Bu halklar günümüzde binlerce yıllık kendi topraklarında, Türkiye ve Gürcistan’da yaşıyorlar. Gürcüce, Svanca, Megrelce ve Lazca binlerce yıllık bir geçmişten günümüze ulaşmışlardır. Ne var ki, 20. yüzyılda Sovyetler Birliği’nde/ Gürcistan’da Svanca, Megrelce ve Lazca; Türkiye’de ise Gürcüce ve Lazca yok sayılmıştır. Oysa; Gürcistan’da Gürcücenin yanı sıra Svanca, Megrelce ve Lazca’nın, Türkiye’de ise Türkçenin yanı sıra Gürcüce ve Lazcanın yaşama hakkı vardı.

20. yüzyılda Moskova’da Gürcistan için üretilen resmî ideoloji ve resmî tarih tezleri Svancaya, Megrelceye ve Lazcaya karşı; Ankara’da Türkiye için üretilen resmî ideoloji ve resmî tarih tezleri Gürcüce ve yine Lazcaya karşı da acımasızca işlemiştir. Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarındaki kısa dönemli kazanımları ayrı tutarsak, Svanca, Megrelce ve Lazca Gürcistan’da sahipsiz kalmıştır. Türkiye’deki Gürcüce ve Lazca ise, baştan beri sahipsizdir. Bu diller ölüme terkedilmiştir. Kitabı, okulu, radyosu, televizyonu, dergisi olmayan dillerin geleceğe taşınması hemen hemen imkânsızdır.

Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla ortaya çıkan görece özgürlük ortamında, Türkiye’deki Laz aydınları 1993’den bu yana kimlik mücadelesi vermekte ve anadilleri olan Lazcanın yazılı hale getirilmesi, geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara kurumsal olarak aktarılması için barışçıl bir çaba göstermektedirler. Günümüzde Türkiye’de Hükümet anadillerimizin varlığını tanımakta, ancak gereğini çeşitli sebeplerden yapmamaktadır.

Sovyetler Birliği’nin çözülmesiyle Moskova’nın Gürcistan’a armağan ettiği resmî ideoloji ve tarih tezleri etkisini kaybetmek şöyle dursun, Tiflis’in devraldığı bu miras etkisini günümüzde de arttırarak sürmektedir: “Lazlar Gürcüdür. Lazca, Gürcücenin diyalektidir.” Hayır; Lazlar Gürcü değildir; Lazca da Gürcücenin diyalekti değildir. Lazlar ve Gürcüler kardeştir. Lazca ve Gürcüce kardeş dillerdir. Her iki kimliğin de, her iki dilin de kendilerini geleceğe taşıma hakkı vardır. 

Türkiye’deki Laz aydınlarının kendi kimliklerini ve anadillerini yaşatmaya yönelik sabırlı çalışmaları Tiflis’in resmî ideoloji ve resmî tarih savunucusu kimi kurum ve bu kurumlardan karnını doyuran kötü niyetli kimi kişilerin iştahını kabartmaktadır. Nitekim bu kişiler, son on yıldan beri Laz aydınları içinden kendi resmî ideolojilerine hizmet edecek kimseleri bulmanın çabasına girişmişlerdir. Bu kişiler kendilerini Gürcistan ve Gürcistan Kilisesi’nin sahibi sanmakta. Yine bu kişiler son zamanlarda bazı Laz aydınlarını ölümle tehdit edecek kadar ileri gitmişlerdir.

Tarihsel süreçler, bizleri iki ayrı ülkenin vatandaşları haline getirmiştir. Ancak bu, bizlerin kardeşliğine ve kucaklaşmasına engel değildir. Biz Laz Aydınları, Türkiye’de kendi kimliğimizi ve anadilimizi yaşatma azim ve kararlılığındayız. Türkiye’deki Gürcü kardeşlerimizin kendi kimliklerini ve kendi anadillerini yaşatma gibi bir çaba gösterirlerse, onlarla dayanışma içinde olacağımızı bildirmek isteriz. Aynı şekilde; Gürcistan’daki Svan, Megrel ve Laz halkları da kendi kimlik ve anadillerini yaşatmak istiyorlarsa, Gürcü kardeşlerimizin de onlarla dayanışma içinde olacaklarını açıklamalarını duymak istiyoruz.

20. yüzyıl resmî ideoloji ve resmî tarih tezlerinin dönemiydi. O günler geride kaldı. O dönemin kafaları da geride kalmalı. Bizler kimliğimiz ve anadilimizi yaşatma azim ve kararlılığımızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz.

Burada kısaca ve açık olarak biz Laz aydınlarını rahatsız eden, Gürcistan kaynaklı bazı önemli olay, olgu, belge, ilişki, davranış ve kişiler üzerinden durmak ve bazı taleplerimizi dillendirmek istiyoruz.

Şöyle ki;

1)      Lazlar eskiden Pagan inancına sahiptiler. Tarihsel süreçte daha sonra Hıristiyanlığı, ardından da Müslümanlığı benimsediler. Lazlar, günümüzde Müslümandırlar. Gürcistan’daki her kurum ve kişi buna saygı duymak zorundadır. Biz Laz aydınlarının ne Lazların Müslümanlığıyla ve ne de Megrel kardeşlerinin Hıristiyanlığıyla ilgili bir sorunları vardır. Aynı tutum ve davranışımız Svan ve Gürcü kardeşlerimiz için de geçerlidir. Ancak bu yaklaşımımız, Acaristan Müslümanlarının temel dini ibadetlerine yönelik Gürcistan resmî makamlarının olumsuz ve baskıcı yaklaşımlarını görmemize ve tavır göstermemize engel değildir. Acaristan Lazlarının 2002’de Patrik İlia Meore’nin de katıldığı büyük bir törenle tekrar vaftiz edilerek Hıristiyanlığa geç(iril)meleri üzerinde durulması gereken bir konudur. Gürcü olsun, Laz olsun Gürcistan Müslümanlarının devlet kapılarında iş sahibi olmalarının çok zor hatta imkânsız olduğunu, bu durumun ticari hayatta da geçerli olduğunu biliyoruz. Bütün bu olumsuz tutum ve davranışlar, kimlik ve anadil mücadelesi veren Laz aydınları için kabul edilemez gelişmelerdir. Kaynağını esas olarak Gürcistan Kilisesi’nin cemaatini genişletme kaygısından alan bu uygulamaların son bulmasını diliyoruz. Gürcistan Kilisesi, ülkede ve dışarıda yaşayan Müslüman olsun, Hıristiyan Gürcü olsun bütün Gürcülerin, Svanların, Megrellerin ve Lazların kimlikleri ve dillerinin korunup geliştirilmesi için çaba harcamalıdır. Ümit ederiz, Gürcistan Kilisesi yeni patrik seçimlerinde Soğuk Savaş sonrası yapılarından büyük ölçüde etkilenmiş anlayışını büyük ölçüde değiştirecektir. Gürcü kilisesi Svancayı, Megrelceyi ve Lazcayı düşman ilan etmekten vazgeçmeli; Svanca, Megrelce ve Lazca İncil’in basılmasını desteklemelidir.

2)      Gürcü resmî ideoloji ve resmî tarih tezlerinin etkisindeki Gürcistan yurttaşı kimi “bilim insanları”, Lazcayı küçümsüyorlar. Lazcada Arapçadan, Farsçadan, Rumcadan, Rusçadan, Türkçeden geçmiş kelimeler olduğunu söylüyorlar. Rusça, İngilizce, Türkçe dahil bütün dillerde başka dillerden geçmiş ödünç kelimeler vardır. Ayrıca her dilin ağızları vardır.  Gürcü resmî ideolojisinin savunucuları Lazcayı yok etmek istiyorlar. Bu sebeple de Lazcanın ağızlarını diyalekt olarak ilân ediyorlar; Lazcayı önemsiz bir dil olarak göstermeye çalışıyorlar; bunun propagandasını yapıyorlar. Bütün bunlar yanlıştır. Lazca bir dildir ve bizlerin kimliğinin en önemli nişanesidir. Lazcayı küçük görmek, Lazları küçük görmektir, aşağılamaktır. Laz aydınları son yirmi yıldır, Ogni Kültür Dergisi’nin yayınlanmasıyla kimliklerini sahiplenmiş ve Lazca yayınlar da yapmaya başlamışlar, bu alanda küçümsenemeyecek adımlar atmışlardır. İşte bu sebepledir ki Gürcü resmî ideolojisi ve resmî tarihinin temsilcisi kimi kişi ve kurumlar Laz aydınlarına, Lazlara çengel atmaya çalışmaktadırlar. Böylece bir taşla iki kuş vurmayı amaçlamaktadırlar: Lazları devşirmek ve bunu da Megrel kardeşlerimize karşı kullanmak. Biz Laz aydınları bütün bunların farkındayız.

3)      Gürcistan’da Laz ve Lazca konusu bir ekmek kapısı haline getirilmiştir. Son on yıldan beri sırtlarını resmî kurumlara dayayan kimlikleri şüpheli kimi kişiler Türkiye Lazlarına yönelik artan dozajda çalışma yürütmektedir. Bunu yaparken de Gürcistanlı Laz ve Megreller kullanılmaktadır. Batum’da Türkiyeli Lazların öncü simgelerinden Hasan Helimişi adına sergiler açılmakta, müzik festivalleri düzenlenmekte, Türkiye’den çeşitli Laz müzisyen ve akademisyenlere çağrılarak gövde gösterileri yapılmakta ve bütün bunlar da Gürcü televizyonlarında gösterilmektedir. Arhavi’de yapılan bir festivalde Gürcistan vatandaşı kimi Lazlara Gürcü bayrağı açtırılmakta, görüntülerini kaydedilerek yine Gürcü televizyonlarında gösterilmektedir. Lazlara ve Lazcaya; Lazcanın Gürcücenin bir diyalektiği, Lazların da Gürcülerin bir kolu olduğu yaklaşımıyla bu işleri yaptırmak ve yapmak son derece yanlıştır. Bu fırsatçı çabalar, Laz aydınlarının yirmi yıllık kimlik mücadelelerini kullanmaya ve pasifize etmeye yöneliktir. Üstelik Laz aydınlarını beşinci kol haline getirmeye çalışmak hiç de namusluca bir davranış değildir.

4)      Laz sanat adamı Hasan Helimişi, partili bir komünistti; bir ateistti. Bir Sovyet insanıydı. Onu bir Gürcü ve bir Hıristiyan olarak göstermek ve yeni fabrikasyon eserler ortaya çıkarmak da yanlıştır. Laz aydınları, Hasan Helimişi’ye yönelik karanlık amaçlı uygulamaları da açığa çıkartacaktır. İskender Tzitaşi ve diğer Laz aydınlarının çalışma ve mücadeleleri de gün ışığına çıkarılacaktır.

5)      Gürcistan Kilisesi’nin kimin aklıyla “Mtuti K’vata”yı “Dudi K’vata”ya çevirdiğini bilemiyoruz. “Mtuti K’vata” (Ayı Merdiveni) nasıl “Baş Kesme Yeri”ne dönüşmüş ve ikon halini almıştır? Bilmiyoruz. Ancak bütün bunların, Laz kimliğini ve Lazcayı reddeden ve yok sayan bir Kilise tarafından ilan edilmesi ve insanların kullanılması yanlıştır. Laz aydınlarının, Lazların Hıristiyan geçmişine ve Hıristiyanlığa karşı bir alerji ve olumsuz tavırları yoktur. Ancak Lazların Gürcü olduğu yalan propagandalarına Hıristiyanlığın da alet edilmesi kabul edilebilir bir davranış değildir. Gürcistan Kilisesi, dünyanın en eski kiliselerinden bir tanesidir. Sahtekâr bilim adamlarının yalan bilgi ve uyduruk belgelerine itibar edilmemelidir. Gürcistan Kilisesi, samimiyetini göstermek istiyorsa, öncelikle Svanca ve Megrelceyi sahiplenmeli ve bu dillere karşı yıllardır sürdürülen baskıcı politikalara son verilmelidir. Artvin ve civarındaki eski Gürcü Kiliselerin restorasyon çabalarını önemsiyoruz. Aynı şekilde Acaristan Müslümanlarının dinî ibadetlerini serbestçe yapabilmelerinin de takipçisiyiz.

6)      Gürcistan, hümanist düşüncelerin itibar gördüğü bir yerdir. Ancak konu Svanlara, Megrellere ve Lazlara geldiğinde bu hümanist düşünceler unutuluvermektedir! Svanca, Megrelce ve Lazca Gürcücenin diyalektleri ilân edilmekte ve bu diller yok sayılmaktadır. Avrupa Birliği’ne girmeye çalışan Gürcistan bu dilleri tanımamaktadır. Çifte standart uygulanmakta dır. Gürcüce kadar eski Svanca ve Megrel-Lazca yok sayılmaktadır. Gürcü resmî ideoloji ve resmî tezleri artık bu dilleri yok sayamaz. Svanca, Megrelce ve Lazcaya bölgesel dil statüsü vermeli ve eğitim de dahil her türlü düzenleme için çalışmalar başlatılmalıdır. Ancak o zaman, Gürcistan’dan Türkiye Lazlarına yönelik çabalar doğru ve anlamlı bir zemine oturabilir. Yoksa Türkiye Lazlarını Gürcistan adına Türkiye ile çeşitli zeminlerde çatışmaya sokmaya çalışmak hem kardeşçe hem de komşu bir ülkeye yakışır davranışlardan değildir.

7)      Zaman zaman Gürcistan’dan Türkiye’ye bilim insanı” görüntülü kimlikleri şüpheli kişiler gelmekte, Lazların binlerce yıldır yaşadıkları toprakların aslında Gürcistan’a ait olduğunun propagandasını yapmaktadır. Kimi Lazlardan da kan örnekleri alınmaktadır. Kimi Lazlar Gürcistan’a davet edilmekte, gezdirilmekte, yedirilip, içirilmektedir. Amaç yine hep aynıdır: Lazlar içinde Gürcü resmî ideolojisi ve resmî tarih tezlerine hizmet edecek uşaklar devşirmek.  Gürcistan’a davet edilen ve gezdirilen Lazlara mikrofon da uzatılmakta, televizyonlara çıkarılmaktalar. Sonra da söyledikleri yanlış tercüme edilerek yayınlanmaktadır.

8)      Radyo Kolkha adıyla Lazlara yönelik yayın yapan radyo da Svanlara, Megrellere ve Lazlara yönelik aynı kara propagandaları çeşitli şekillerde devam ettire gelmiştir. Bu yayınlarla Lazları kandırmanın imkânı yoktur. Gürcistan üzerinden eski Lazistan haritalarını sosyal paylaşım sitelerinde yayınlamak; sonradan uydurulmuş bayrakları tarihsel Laz bayrağı diye aynı şekilde yaymak provokatif amaçlı davranışlardır. Türkiye Lazlarının kimlik ve anadil mücadeleleri “Gürcü faşistlerini” rahatsız etmektedir. Bu sebeple Türkiyeli Laz aydınlarının faaliyetlerinin yönünü değiştirmek amaçlı çeşitli oyunların bir parçası olarak bu harita ve bayrakları yayınladıklarını biliyoruz.

9)      Son yıllarda facebook gibi sosyal medya iletişim kanalları gelişti. Facebook’da, aynı kara propagandanın bir aracı olarak çeşitli şekillerde kullanılmaktadır. Sahte adlarla açılan profillerle Lazlara ve Laz aydınlarına karşı da düşmanca yayınlar yapılmaktadır. En son olarak, yıllardan beri kıt imkân ve bilgileriyle, ancak samimiyetleriyle yürek ve bilekleriyle Laz kimliğini ve Laz dilini yaşatma mücadelesi veren bazı arkadaşlarımız Tiflis merkezli “Gürcü faşistleri” tarafından tehdit edilmiştir. Laz aydınlarının Türkiye’deki kimlik mücadelesi “Tiflis’teki kimi faşistleri” rahatsız etmiştir.  Bu tehditler yalnızca arkadaşlarımıza karşı bir tehdit değil, Laz kimliğini ve Lazcayı sahiplenen herkese karşı, Laz halkına karşı yapılmış bir tehdittir. Aynı şekilde Gürcistan’da Megrel kimlik mücadelesi veren ve Megrelceyi yaşatmak için yazan- çizen Megrel kardeşlerimiz de yine bu “aynı faşistler” tarafından tehdit edilmektedir. Haddini bilmez “Gürcü faşistlerine” hadlerini bildirmenin zamanı gelmiştir. Bunu biliyoruz. Arkadaşlarımız sahipsiz değildir.

10)  Bugüne kadar çeşitli arkadaşlarımız, “Gürcü faşistlerinin” kara faaliyetlerine karşı sessiz kalmadılar; yazdılar ve onların resmî ideolojilerinin ipliğini pazara çıkardılar. Kimlik mücadelesi ve Lazcayı yaşatma mücadelesi veren Laz aydınlarını Rus ajanı olarak suçlama geleneği Tiflis’te yeni değildir. (…)

 

Biz Laz aydınları, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Laz kimliği ve ana dili mücadelemize daha bir bilinç ve kararlılıkla vermeye, aramızdaki dayanışmayı daha da geliştirerek devam edeceğimizi bu vesileyle duyurmak istiyoruz.

 

[Kaynak: Ali İhsan Aksamaz, “Laz Aydınları Deklarasyonu”, lazca.org, 30 Ekim 2012]

 

[Önerilen okumalar: Ali İhsan Aksamaz, “Laz Aydınları Platformu Oluşturma Toplantılarındaki Konuşmalarım”, sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr [“Laz Aydınları ve Sorumluluk, 1. Baskı, Sorun Yayınları, İstanbul, 2011]; “Demokratik Gürcüler Platformu’ndan Nevzat Kaya’nın Röportajı”, FB/ Meta; Demokrat Gürcüler Platformu, 23. IV. 2011, circassiancenter.com.tr; “Gürcü Televizyonu Lazca Deklarasyonu Haber Yaptı”, 07. V. 2013, arhavizyon.com; İrfan Çağatay Aleksiva, "Düzce Üniversitesi Ziyaretim: Kartvelizm Boş Durmuyor!", 3. I. 2015, lazoba.blogspot.com; “Laz Aydınlarından Deklarasyon”, 08. IV. 2013, arhavizyon.com “Sap'ara dek'lara3iaşen xeşç'ara mejilu”, 8. VII. 2014, piralipiralishi, youtube]

 

aksamaz@gmail.com

 

https://www.circassiancenter.com/tr/laz-aydinlari-deklarasyonu-katki/

https://sonhaber.ch/laz-aydinlari-deklarasyonu-katki/

https://www.kitapyurdu.com/yazar/ali-ihsan-aksamaz/367.html?srsltid=AfmBOoo_5N7A1b29SDqQ32ErKHmgW0p-ozRkESceMzWNTNmqBHM0Nhit