18 Haziran 2020 Perşembe

Nefret söylemi ve suskunluk



Nefret söylemi ve suskunluk




Geçtiğimiz günlerde, basında Türkiye’deki çay tarımında ve özel çay fabrikalarında mevsimlik işçi olarak çalışan Gürcistan vatandaşlarıyla ilgili birkaç haber yer aldı. O haberlere değinmek istiyorum. 

Koronavirüs salgını kısıtlamaları sebebiyle Sarp Sınır Kapısı kapatılarak Gürcistan’dan Türkiye’ye, Türkiye’den Gürcistan’a gidiş- gelişler de durdurulmuştu. Böyle olunca da çay hasadına yıllardır büyük katkı sağlayan ve sayılarının 40 bin civarında olduğu söylenen Gürcistan uyruklu emekçinin bölgeye gelişi de zamanında gerçekleşememişti. Bu iş gücünün, koronavirüs salgını tedbirleri çerçevesinde devreye giremeyeceği belli olunca da Doğu Karadenizli çay üreticileri, birinci sürgün çay hasadı için çareler aramaya başlamışlardı.

Doğu Karadeniz Bölgesi’ne yönelik yayın yapan bir internet sitesi, “Gürcistan’dan Çay İşçisi gelmeyince Para Yurtta Kaldı” başlığıyla İHA’nın bir haberini aktardı.

Habere göre, bu yıl 19 Mayıs sonrası birinci sürgün çay hasadı için Gürcistan uyruklu emekçiler gelemeyince, çay üreticilerinin kendileri ve başka kentlerden gelen akrabaları imeceyle hasadı kendileri gerçekleştirdiklerinden hem toplanan çayın kalitesi artmış hem de her yıl toplam olarak bu emekçilere ödendiği söylenen 100 milyon Amerikan doları Türkiye’de kalmış.  Yine aynı habere göre, bir çay üreticisi, Gürcistan uyruklu emekçilerin “çok pis çay topladıklarını” dile getirmiş ve Sarp Sınır Kapısı’nın artık bir daha hiç açılmaması temennisinde de bulunmuş.

Bu haberden anlaşıldığına göre, Koronavirüs salgını kısıtlamaları çay üreticilerinin kendi ürünlerine sahip çıkmalarına vesile olmakla kalmamış, yeniden imece dayanışmasının yaşatılmasına da imkan sağlamış.

Nihayet geçtiğimiz günlerde Türkiye ile Gürcistan arasındaki Sarp Sınır Kapısı’nın açılacağına ve karşılıklı gidiş- gelişlerin yeniden başlayacağına ilişkin haberler çıktı.

Bu gelişme üzerine Doğu Karadeniz’de yayın yapan bir başka internet sitesinde de “Eyvahhh! Gürcüler Geliyor!” başlıklı bir haber yayınlandı.

Bu haberi yapanlar, bu başlığı kullanmayı hangi sebepten tercih etmiş, bilemiyorum. Duyduğuma göre, bu başlık sonradan değiştirilmiş. O başlık daha sonra da hangi sebepten dolayı değiştirilmiş, onu da bilemiyorum. Zaten önemli de değil. Ancak başlığın değiştirilmesi olumlu bir gelişme.

Doğu Karadeniz’de çay tarımının bilimsel metotlara göre yapılması, geliştirilmesi, üreticinin ve emeğinin ve tarım alanlarının korunması konusunda ciddî çalışmalar yapan resmi ve/veya özel kurum, kuruluş ve dernekler var mı, varsa amaçlarına uygun olarak çalışıyorlar mı, çalışabiliyorlar mı, bilmiyorum.

Özellikle Gürcistan’dan çay toplamaya ve özel çay fabrikalarında çalışmaya gelen emekçilerin bölge ve Gürcistan ekonomisine yaptıkları katkılar konusunda ve bu emekçilerin barınma, beslenme, sağlık, asayiş ve benzeri hak ve diğer durumlarına ilişkin ciddi çalışmalar yapan ve kayıtlar tutan resmi ve/veya özel kurum, kuruluş ve dernekler var mı, bunu da bilemiyorum.

Ancak burada önemle üzerinde durulması gereken yukarıdaki ve benzeri haberlerdeki nefret söylemidir. Bu ve benzeri nefret söylemlerine daha önce de tanık olmuştuk.

21-22 Mayıs 2012 tarihlerinde Milliyet Gazetesi’nde çıkan “Özgürlük Bahçesi mi? Günahlar Şehri mi?”  ve “Hopa’da Ticaret Sarp’a Sardı” başlıklı haberlerde de nefret söylemi yer alıyordu. Ancak bu nefret söylemlerine karşı gereken tepki anında verilmiş, Galatasaray Lisesi önünde bir basın açıklaması yapılmış ve haberler hakkında da Basın Konseyi’ne şikayette bulunulmuştu.

DAHA ÖNCEKİ NEFRET SÖYLEMLERİ TEPKİSİZ BIRAKILMAMIŞTI



“Emek, emekçi” ve “Halkların kardeşliği” söylemlerini dillerinden düşürmeyenler, nefret söylemi de içeren bu son haberler karşısında sessizliklerini korumayı tercih ettiler.

Asıl ilginç olanı, Türkiye’deki “Çveneburi”/ “Gürcü” aydınları ve onların kurumlarının Gürcü emekçilere karşı nefret söylemi içeren bu ve benzeri haberlere kulaklarını tıkayarak ısrarla sessiz kalmalarıdır.

Ümit edelim, bu konularda duyarlılıklar artar da konu bölgede Gürcü ve yabancı düşmanlığına dönüşmez. Nefret söylemleriyle dolu bu ve benzeri haberlerin basında ve sosyal medyada yer alması da artık bir şekilde önlenir.



Ali İhsan Aksamaz

aksamaz@gmail.com




(Önerilen Okumalar: Ali İhsan Aksamaz, “Batum- Sarp- Hopa Hattına Milliyet Gazetesi’nin ‘ilgisi”, demokrathaber.org, 28 V 2012;  Ali İhsan Aksamaz, “Bir ‘Özür’ ve tepkisiz Rize ve Artvin ‘vekileri”, demokrathaber.org, 30 V 2012;  “Artvin’de Gürcü Papaza Dayak”, Yenişafak Gazetesi, 30 V 2007;  “Gürcüler Milliyet’i Protesto Etti”, Jineps Gazetesi, 16 VI 2012;  “Rize’de Gergin Gece”, rizeninsesi.net, 26 VIII 2014; “Türkiyeli Gürcüler Milliyet’i Protesto Etti”, demokrathaber.org, 27 V 2012.

https://www.dailymotion.com/video/xrb3zc


https://sonhaber.ch/nefret-soylemi-ve-suskunluk/