Bir Kitap: Lazca Metinler (Lazuri T̆ekst̆epe)
Şu sıralar, “Lazca Metinler” (“Lazuri T̆ekst̆epe”/ “ჭანური ტექსტები”) adlı kitabı okuyorum. Bu çalışma,
(LKD) Laz Kültür Derneği’nin yayınladığı bir kitap. Hatırlanacağı üzere, LKD
Yayınları’ndan çıkan bir başka kitap “da Bizim Yazımız- Alfabe Kitabı” (“Çquni
Çhara/ Çkuni Ç̆ara- Albonişi Supara”). Her iki çalışma da, LKD’nin son dönemde
entelektüel çalışmalarındaki düzeyi yükseltme ve kalıcı eserler ortaya çıkarma
çabasında olduğunu gösteriyor. Bu durum, Laz kimlik mücadelesi adına oldukça
sevindirici bir gelişme. LKD’nin son dönemdeki bu ciddî çabaları
görülmeli, bilinmeli ve mutlaka da duyurulmalı. Bu çabalar diğer
dernekler tarafından da örnek alınmalı. Böyle yapmakla LKD’nin yalnız
olmadığını göstermeliyiz. Artık tek tek kişilerin çabalarının çok önemli
olmadığının, kolektif çabaların altın değerinde olduğunun anlaşılmaya başlaması
da güzel bir gelişme. Bu çorbada az veya çok tuzu olan herkesi selâmlıyorum.
Kuşkusuz LKD’nin Kazım Koyuncu’ya da bir borcu var. LKD, bu borcunu bir nebze
olsun ödemelidir. Bunun için de Kazım Koyuncu’yu anlatan ve Lazca şiir ve
makalelerden oluşan bir kitabı, onun 8. ölüm yıldönümünden çok önce mutlaka
yayınlamış olmalıdır. Ayırım gözetmeden, Kazım Koyuncu hakkında yazı verebilecek
herkes bu kolektif çabaya katılmalıdır. “Kazım Koyuncu’ya Saygı” kitabı mutlaka
Lazca olarak yayınlanmalıdır.
Lazca yazamayanlar ve bilmeyenlerin yazacağı Türkçe vb. dillerdeki
katkıları Lazcaya tercüme edilmeli ve bu kitapta yer almalıdır. LKD’nin böyle
bir niyeti olursa, çalışmaya bugünden başlamalıdır; öneriyorum.
“Kazım Koyuncu’ya
Saygı” kitabı mutlaka Lazca olmalı. Gürcistan, Abhazya ve Rusya Federasyonu’nda
yaşayan Lazların da bu çalışmayı rahatça okuyabilmeleri için makaleler (“Kortuli
Alboni”) “Çkineburi Alboni” ile de yayınlanmalıdır. Evet, kitap mutlaka Lazca
olmalıdır. Çünkü Kazım Koyuncu bir Laz idi: Lazca şarkılar söyledi.
“Zuğaşi Berepe,” Laz kimlik mücadelesinde önemli bir yere sahiptir: Lazca
şarkılar söyledi. Kazım Koyuncu bir enternasyonalistti. Hemşince de, Gürcüce de
Türkçe de şarkılar söyledi. Eğer yaşasaydı Çerkesçe de, Abazaca da şarkılar
söyleyecekti. Kazım Koyuncu’nun enternasyonalist yönü önemlidir; öne
çıkartılmalıdır. Ancak bunu yaparken Kazım Koyuncu’nun Laz kimliği ve Lazca
unutulmamalı ve yok sayılmamalıdır. Bu anlamda LKD Başkanı Mehmedali Barış
Beşli’nin 7. ölüm yıldönümünde, (“Yeşilköy”) “P̆anç̆oli”de Kazım Koyuncu’nun
mezarı başında Lazca olarak yaptığı konuşma önemlidir. Bu konuşmanın klipleri
internet ortamındadır. Mehmedali Barış Beşli’nin mezar başında yaptığı konuşma
Kazım sevgisini ifade etmiştir. Mehmedali Barış Beşli’nin mezar başındaki Lazca
konuşması ve bu konuşmanın içeriği önemlidir. İşte bu vb. sebeplerden “Kazım
Koyuncu’ya Saygı” kitabı projesinin bir an önce hayata geçirilmesini
öneriyorum. Bu, Kazım Koyuncu’ya bir borçtur. Bir Laz olan Kazım Koyuncu’yu,
bir Laz olan Metin Lokumcu’yu Hopa’dan, Laz kimlik mücadelesinden ayrı görmek
mümkün değil; bu haksızlık olur.
Özcan Alper,
senaryosunda Lazcayı yok saymayı tercih etmiş
Hatırlarsanız; esas olarak Hopa mekânlı “Sonbahar” adlı filmin senaristi
ve yönetmeni Özcan Alper, nedense Hopa’da Lazları ve Lazcayı görmek
istememişti! Oysa Mahsun Kırmızıgül, “Benim İçin Üzülme” adlı dizide beğenenin
veya beğenmeyin Lazları ve Lazcayı Hopa’nın yerli halkı ve kadim dili olduğunu
hatırlatmış, bilmeyene öğretmiştir. Yine belirtiyorum; LKD Başkanı Mehmedali
Barış Beşli’nin 7. ölüm yıldönümünde mezar başında Lazca olarak yaptığı
konuşması ve içeriği önemlidir. Önerdiğim Lazca bir “Kazım Koyuncu’ya Saygı”
kitabı önemli bir işlev görecektir; Laz kimlik mücadelesinde önemli bir adım
olacaktır.
Sovyetler Birliği’nde Lazcanın kent dili de olmasında önemli bir adım
Lazca Metinler (“Lazuri T̆ekst̆epe”) adlı kitabın arka kapağını Laz Kültür
Derneği Başkanı Mehmedali Barış Beşli yazmış. Çok önemli bir konuya vurgu
yapmış:
“Bizi var eden
dilimizin yaşaması, bizim için çok önemli. Tıpkı, bizi var eden denizimizin ve
derelerimizin yaşaması gibi…”
Bu sözlere katılmamak mümkün değil. Emperyalist- kapitalizmin vahşi
saldırıları 1920’li yılların ikinci yarısından itibaren Lazcayı yok etmek için
her türlü çabayı harcadı. Bunu biliyoruz. Yine aynı şekilde, emperyalist-
kapitalizmin vahşi saldırıları günümüzde de Karadenizi ve dereleri talan
etmenin peşinde. Bunu da biliyoruz. Yine aynı şekilde bu emperyalist-
kapitalizmin vahşi saldırıları çayda ve fındıkta insanlarımızın alın teri ve
emeğini talan ediyor. Bütün ülkemizin tarımı bitirilmek isteniyor. Bunu da
bilmek zorundayız.
Lazca Metinler” (“Lazuri T̆ekst̆epe”)
adlı kitabı yayıma İrfan Ç. Aleksiva hazırlamış. Kapak çalışması ise, Savaş
Çekiç’e ait. Çeşitli uzunluktaki Lazca metinlerden oluşan kitap, 1929 yılında
Tiflis’te Arnold Çikobava adıyla yayınlanmış. Bu Lazca metinler, o günkü teknik
imkânlarla Sovyetler Birliği’nde yaşayan Lazlardan derlenmiş. Metinler esas
olarak da (“სარფი”) Sarpi Köyü’nden. Bundan başka (“თხირნალი/ Txirnali”) “Tkhirnali”, (“მახო / Maxo”) “Makho”, “სიმონეთი/ Simoneti”de yaşayan Lazlardan
derlemeler yapıldığı gibi; Aşağı “ოჩამჩირე- გუდაუთა”) Oçamçire ve Gudauta’nın “შუბარა/ Şubara” ve (“ცხარა / 3xara”) “Tskhara” adlı köylerde de
çalışma yürütülmüş. Metinlerin derlenmesi ve yazımında Ahmet Tant-oğli, Ali
Tant- oğli, Muhamed Vanli-oğlu ve diğer köylülerden de yardım görülmüş. Ayrıca
İskender Tzitaşi’den bazı Lazca metinler alınmış. Sergi Cikia da İstanbul’daki
Lazlardan derlediği Lazca metinleri ulaştırmış. Bu bilgileri kitabın “Giriş”
bölümündeki açıklamalardan ediniyoruz. Ve bütün bunlar, belirtildiğine göre,
1926 yılından başlamak üzere olmuş. Nihayetinde de kitap 1929’da Tiflis’te
yayınlanmış. LKD, işte bu kitabı 2012’de kültür hayatımıza kazandırdı.
ArnoArnold Çikobava (1898- 1985), Sergi Cikia (1898- 1993), Muhammed Vanilişi (1909- 1997), İskender Tzitaşi (1904- 1938)
Kitabın bizim için önemli olan yönü, yaklaşık bir asır önce Lazca olarak
derlenen bu metinlerin kitap olarak bir Laz derneği olarak sahiplenilip
yayınlanmasıdır. Yaklaşık olarak 1920’li yılların ikinci yarısından başlayarak
1940’lara varmayan bir zaman dilimi arasında (აფხაზეთი- ბათუმი/ Abkhazya ve Batumi) Sovyetler Birliği
Lazlarının sahip oldukları “Kültürel Haklar” dönemi bizler için bir
bilinmezlik içindedir. O dönemin önemli figürü Sovyet Lazları Halk önderi
İskender Tzitaşi’dir. 1940’lı yıllara doğru Sovyetler Birliği’ndeki
siyasî tasfiyeler döneminde de onun da tasfiye edildiğini biliyoruz. Bildiğimiz
bir başka şey de Arnold Çikobava - İskender Tzitaşi sürtüşmesidir.
Kısaca değinmek gerekirse, gerek Arnold Çikobava’nın “akademik” amaçlı
çalışmaları gerekse de Sovyet Lazları Halk önderi İskender Tzitaşi ve
arkadaşlarının kimlik mücadelesi ve sosyalist inşaaya dayanan çalışmaları aynı
döneme denk gelmektedir. Arnold Çikobava’nın kimliğine, yaptıklarına ve adına
ilişkin derin bilgilere bugün internetten bile ulaşmak mümkün. Hatta Tiflis’te
onun adına bir “Çikobava Enstitüsü” bile var. İskender Tzitaşi’ye ilişkin
bilgilerimiz ne yazık ki (şimdilik) yeterli değil! Ancak; Arnold Çikobava’nın
hem Stalin, hem Kruşçev, hem Brejnev, hem de Gorbaçov döneminde Sovyetler
Birliğinde itibarlı bir statü taşıması hem de bugün Tiflis’te adını taşıyan bir
“enstitü” bulunması, kendisi hakkında bir ön bilgi edinmemizi sağlıyor! Ya
İskender Tzitaşi?! Arnold Çikobava; Sovyetlerde Laz kimliğinin yok sayılması,
“kültürel haklarının” ortadan kaldırılması ve Lazların nüfuslara “Gürcü”/
“Kartveli” olarak kaydedilmesi, Lazcanın da Gürcücenin dialekti olarak kabul ettirilmesi döneminin adamıdır;
resmî ideoloji ve resmî tarih tezlerinin emrindeki bir akademisyendir. İskender
Tzitaşi ise, Sovyet Lazları halk önderidir. Laz Kültür Derneği’nin hem “Lazca
Metinler” (“Lazuri T̆ekst̆epe”) adlı kitabı hem de “Bizim Yazımız- Alfabe
Kitabı” (“Çkuni Ç̆ara- Albonişi Supara”) adlı kitabı yayınlaması İskender
Tzitaşi’nin adının duyurulması, mücadelesinin sahiplenilmesi anlamında da
önemlidir.
Yine de bugün oldukça önemli bir çalışma: Lazuri T̆ekst̆epe
Bütün bunlar da, Hopalı Faik Efendi ile başlayan Laz kimlik mücadelesinin
yüzelli yıllık geçmişini tescil ve ilân etmektedir. Laz kimliği ve Laz dilinin
düşmanları artık rahat hareket edemeyecek. Yakın bir gelecekte İskender
Tzitaşi’nin bir Lazca anadil okulunda, ders sırasında öğrencilerle çekilmiş bir
fotoğrafı ortaya çıkarsa, şaşmamak lâzım. Ya bu Laz okullarından mezun olanlara
Lazca olarak da verilen diploma bir gün bir yerlerden çıkarsa!! İskender
Tzitaşi’nin itibarının iadesi, Lazcanın bir dil olduğunun da tescilidir.
Bu yayın faaliyetlerinden dolayı LKD’yi ve bu eserleri gün ışığına çıkartan
ve yayımlayan İrfan C. Aleksiva’yı bir kez daha selâmlıyoruz. (yusufbulut.com,
demokrathaber.org, 24 I 2013)
Laz
Kültür Derneği de okuyucuya önemli Lazca çalışmaları ulaştırıyor
(Önerilen okumalar: “Abhazya
Parlamentosu Açıklaması”, Kafkasya Yazıları, Sayı 6, Çiviyazıları Yayınevi,
İstanbul, 1999; Ali İhsan Aksamaz, “Yerel Diller”:
Anadilleri Yaşatmak Mı? Öldürmek Mi?”, Sorun Polemik Dergisi”, Sayı 5, Kış,
İstanbul, 2002/ Sima Dergisi, Sayılar 5 ve 6, Sima Laz Vakfı Yayını, Fotosan Ofset,
İzmit, 2002- 2003/ circasssiancenter.com.tr;
Ali İhsan Aksamaz, Laz Kimlik Mücadelesinin Kilometre Taşı İki Kitap:
“Oxesapuşi Supara” ve “Çkuni Ç̆ara- Albonişi Supara”, lazca.org, 08 I 2013;
Ali İhsan
Aksamaz, “Laz Kimlik Mücadelesinde İskender Tzitaşi’nin Önemi”, yusufbulut.com/
sonhaber.ch/ gurcuhaber.com/ circassiancenter.com.tr,
14 IV 2013; Ali İhsan Aksamaz, “Ogni” başarısız oldu mu?!”,
yusufbulut.com/ sonhaber.ch, circassiancenter.com.tr, 12 IX 2013; Ali İhsan
Aksamaz, “Sovyet Lazları Halk Önderi İskender Tzitaşi ve Solun Ezberini Bozan
Mektupları,”, sonhaber.ch/
gurcuhaber.com/
circassiancenter.com.tr, 5 XII 2013)
https://sonhaber.ch/bir-kitap-lazca-metinler-lazuri-t%cc%86ekst%cc%86epe/