22 Haziran 2024 Cumartesi

“Süryaniler çok eski zamandan beri yerleşik bir toplum!” [2. Bölüm]

 

 




 

 

 

“Süryaniler çok eski zamandan beri yerleşik bir toplum!”


 

1.      Bölüm: https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/06/suryanicenin-kendine-has-alfabesi-var.html

 

 

Ali İhsan Aksamaz: Şimdi de Süryani Tarihinden konuşalım; çok eski günlerden bahsedelim; Hazreti İsa’dan önce hangi yüzyılda başladı bu tarih? Ne gibi siyasî güce sahiptiler, hangi krallıklarda yaşadılar?

İbrahim Seven: Daha evvel bahsettim; Hrıstiyanlık öncesi Asur, Babil, Fenike Aram devletleri vardı. Kraliçe Semiramis, Süryanicesi Şamiram, Senharip, Nabukhadnasir Hammurabi, Annibal vs. vs. Hrıstiyanlık sonrası, Urfa’da Abgar Krallığı ki, ilk Hrıstiyanlığı kabul eden devlet kabul ediliyor. Asur, Babil, Fenike, Kartaca Arami tarihi yeterince tanındığı için çok detaya gerek yok diye düşünüyorum.

Ali İhsan Aksamaz: Şimdi de, Süryanilerin inancından bahsedelim, lütfen bahsedin! Biliyorum, Hazreti İsa’dan sonra Hristiyan idiler. Hazreti İsa’dan önceki çağlarda hangi dine sahiptiler? Kendilerine ait Kiliseleri var mıydı, yoksa bir başka Kiliseye mi bağlı idiler?

İbrahim Seven: Süryaniler daha evvel çeşitli Tanrılara tapıyorlardı. Babil’de “Tammuz”, Asur’da “İştar”, Asur ve Fenike’de “Baal”. Hrıstiyanlıkla beraber Süryani Ortodoks Kilisesi ve Doğu Kilisesini kurdular. Kralı, Bizans İmparatorunu destekleyenler, kendilerini Rum Ortodoks olarak niteliyordu. Antakya, Suriye ve Lübnan’da halen yaşıyorlar; artık Arapça konuşuyorlar, Süryaniceyi terk ettiler, ancak konuştukları Arapça, Süryani gramerinden çok etkilenmiş. Ayrıca Lübnan ve Suriye’de güçlü bir Kilise olan Morani Kilisesi Katolik, ama kendini Süryani Morani Kilisesi olarak niteliyor.

 


“Süryanilerde zanaat, sanat, ticaret, edebiyat, yaygın”




Ali İhsan Aksamaz: Günümüzde, Süryaniler hangi coğrafyalarda yaşıyorlar? Hangi ülkelerde ne kadar nüfusla yaşıyorlar? Kimse tamamen bilemez, ancak bütün dünyada ne kadar nüfusa sahip Süryaniler?

İbrahim Seven: Süryaniler 15 milyon civarında. Ancak kesin bir rakam vermek zor. Eski Vatanları Suriye, Mezopotamya ve İran’da yaşıyorlar. Tabii, Avrupa, Amerika’da da yaşıyorlar. Türkiye’de gittikçe azalıyorlar. En son yoğun olarak yaşadığımız Tur Abdin’de yakında yok olma ile karşı karşıyayız. Brezilyada yenilen Başkanlık adayı Fernando Haddad Süryani asıllıdır. Yine Erdoğan’a plâket veren Paraguay Cumhurbaşkanı.

Ali İhsan Aksamaz: Ben, çocuk iken, İstanbul- Samatya’da yaşıyorduk. Oradan da biliyorum, Süryaniler zanaatkâr do sanatçı millet. Biliyorum, Süryanilerden de büyük adamlar çıktı. Gerek Türkiye’den ve gerekse diğer ülkelerden hangi önemli Süryanilerin adlarını verebilirsiniz?!

 


Geleneksel zanaatlar, kapitalist üretim ilişkilerinin dayattığı yaşam tarzına yenik düştü  [Fotoğraf: M. Halis İş/ suryaniler.com]




İbrahim Seven: Süryaniler çok eski zamandan beri yerleşik bir toplum. Dolayısı ile zanaat, sanat, ticaret, edebiyat, yaygın. Mimarî, kuyumculuk, terzilik, ayakkabıcılık benim doğduğum Midyat’ta Süryanilerin tekelinde idi. Büyük İsim deyince; Asur, Babil, Fenike, Arami saydık. Milattan sonra Samasotali Lukyanos 2. asırda yaşamış. İnternette okuyabileceğiniz 70 kitabı var. Samasota, yahut Süryanice okunuşu ile Şamshota, Adiyaman’da Samsat adı ile anılırken barajın altında kaldı. Filozof Bardaysan, Mor Afrem, Mor Yakup, Mor Gabriel. Sonra Malatyalı Bar İbri, Araplar Abulfarac der, Tarihçi; 40 kadar eseri var. Yine Tarihçi Patrik Mor Michael, Rabo. Ayrıca Gürcüleri, belki de Lazları Hrıstiyanliğa kazandıran Kapadokyalı Azize Nino. Halen Gürcistan’da çok yaygın bir isim.

Ali İhsan Aksamaz: Biliyorum, Süryaniler Suriye’de de yaşıyorlar. Size bir soru da Suriye’ye ilişkin sormak istiyorum. Suriye’de emperyalistlerin çıkardığı kaostan önceki ve sonraki duruma ilişkin sorayım. Önce ne durumdaydılar, şimdi ne durumdalar? Okulları var mıydı? Gazete-radyo-televizyonları var mıydı? Suriye Meclisinde milletvekilleri var mıydı?




Süryanilerde Telkâri Sanatı [Fotoğraf: suryaniler.com]

 


İbrahim Seven: Suriye bizim vatanımız, adını bizden aldı, adımızı ondan aldık. Suriye,  Süryanilerin nispeten en serbest oldukları yerdi. Okulları ve gazeteleri vardı. 1915 Süryani Soykırımından sonra Suriye’ye geçen Süryaniler 1928’de ilkokullarını Kamışlı’da açtı. Sadece milletvekili değil, her zaman Süryani bakan vardı. Teröristlerin diğer generallerle beraber katlettiği Genel Kurmay Başkanı Davut Racaa, Rum Ortodoks Kilisesine mensup bir Süryani idi. Şu anda Suriye Parlamentosu Başkanı aslen Mardin’in bir köyünden göç eden bir ailenin mensubu.

Ali İhsan Aksamaz: Benim başka soracağım yok, şimdilik bu kadarı yeterli. Sizin başka söyleyecekleriniz varsa, onları da söyleyin, Lütfen! Ben size çok teşekkür ediyorum. Allah, sizi insanlık yolundaki mücadelenizde korusun ve güç versin!

İbrahim Seven: Yeterince yoğun oldu. Teşekkür ederim








Bir gencin cinayetle son bulan hayatı ve bu trajik son etrafında gelişen olayları dinî, mezhepsel, ideolojik, siyasî ve mikro milliyetçi bakış açılarının etkisinden uzak, insanî bir yaklaşımla seyirciyle buluşturan bir film: “Kapı” (2019 y.)  

Bitti…

 

“Suryanepe renan dobargeri ok̆obğala dido mcveşi oşʒ̆anurapeşen doni!

 

[Noʒ̆ile- 2]



Ali İhsan Aksamazi: Aʒ̆iti Suryanepeşi ist̆oriaşa komoptat; molapşinat dido mcveşi dğalepeşen. Suryanepeşi ist̆oria, Krist̆eş ʒ̆oxleni namu oşʒ̆anuras geiç̆k̆u. Muperi p̆olit̆ikuri menceli uğut̆es, namu omapeşi doloxe skides?

İbrahim Seveni: ʒ̆oxleti molagişinit; Krist̆ianobaşen ʒ̆oxleni Asuri, Babili, Fenik̆e Aramişi devletepe kort̆u. Nanmapa Semiramisi, Suryanuri nenaten Şamirami, Senharip, Nabuxadnasiri, Hammurabi, Annibali do majurepe. Krist̆ianoba şk̆uleni, Urfas Abgarişi Omape; am omapek iptinero inebu Krist̆ianoba; eşo işinen. Asuri, Babili, Fenik̆e, K̆art̆aca, Aramişi tarixi k̆aixeşa içkinen, emuşeniti det̆ayi va mekçapt, aya dogibağunan, eşo visimadep.


Ali İhsan Aksamazi: Aʒ̆iti Suryanepeşi ceraşen molapşinat, molamişinit, mu iqven! Ma miçkin Krist̆ani rt̆es do eşo renan, Krist̆e şk̆uleni oşʒ̆anurapes. Krist̆eşen ʒ̆oxleni oşʒ̆anurepes mu cera uğut̆es? Meçkineri K̆ilise uğut̆esi varna namu K̆ilisepeşa mek̆ireli rt̆es?

İbrahim Seveni: ʒ̆oxleni orapes, Suryanepek ucertes çkvadoçkva Trangepes. Babilis “Tammuz”; Asuris “İştar”; Asuri do Fenik̆es “Baal”. Krist̆ianobaten, Suryanepek dodges Suryanuri Ort̆odoksuli K̆ilise do Yulva K̆ilise. Mapak Bizansişi İmp̆arat̆oris numxvacuşi, muşi maxorobak ti-muşi Urumuri Ort̆odoksi şinapt̆u. Antakya, Suriye do Lubnanis aʒ̆iti skidunan; entepek açkva Arabuli Nena ğarğalapan, naşkves Suryanuri nena. Mara entepeşi Arabulis kuğun Suryanuri gramerişi tesiri. Edoxolo, Lubnani do Suriyes koren dido menceloni Moranişi K̆ilise, K̆at̆olik̆uri, mara ti-muşi, Suryanuri Moranişi K̆ilise yado ognapaps.

Ali İhsan Aksamazi: Andğneri ndğas, Suryanepe, namu coğrafyapes skidunan? Namu dobadonapes muk̆o maxorobaten skidunan? Mitis mtelo mutu va atkven mara, muk̆o maxoroba uğunan mtel kianas?

İbrahim Seveni: Eşo ptkvat na, aşo ptkvat na; Suryanepeşi maxoroba ren (15) vit̆oxut milyoni k̆onari. Mara, ʒ̆ori muk̆onobaşen mutu va matkvenan. Mcveşi dobadona mutepeşis; Suriye, Mezop̆ot̆amya do İranis skidunan. Moro, Avrup̆a, Amerik̆asti skidunan. Dğaşen dğaşa iç̆it̆anenan Turkiyes. Didopeten Turabdinis pskidurt mara, ekonaşisti ğuraşmedginobas voret.

Brezilyas ucgine dudmaxvanconaşi k̆andidat̆i Fernando Haddadis k̆uğun Suryanuri diʒxiri. P̆araguayişi Dudmaxvanceti eşo, emuk komeçeret̆u p̆lak̆et̆i Erdoğanis.

Ali İhsan Aksamazi: Ma bere vort̆işi, noğa İst̆anbolişi raioni Samatyas pskidut̆it. Ekolenti komiçkin, Suryanepe renan zanaatkyari do maxeşnoxvene milleti. Edo eşo miçkin, Suryanepeşenti didi k̆oçepe gamaxtu. K̆ult̆uruli speros namu didi Suryani k̆oçepeşi coxope megaçenan çkinda, ginon Turkiyeşen, ginon kianaşi çkvadoçkva dobadonapeşen?!

İbrahim Seveni: Suryanepe renan dobargeri ok̆obğala dido mcveşi oşʒ̆anurapeşen doni. Amutenti zenaatkyari, maxeşnoxvene renan do ticareti do edebiyati ren dido gont̆aleri entepeşi doloxe. Ma yepçkindi noğa Midyatis do ek mimaroba, mak̆uyumoba, teržoba, modvaloba steri dulyape mteli xvala Suryanepek xes okaçapt̆es.

Didi coxopeşen; Asurulepe, Babilonurepe, Arameulupe, Fenik̆elurepeşi coxope molagişinit. Krist̆e şk̆uleni Samasotali Lukyanosi skideren; int̆ernet̆işen gažirenan muşi skidala. Emus kuğun ç̆areli (70) sume neçidovit ketabi; Samasota varna Suryanuri otkvaluten Şamşota. Adiyamanis Samsat coxoten işinet̆u mara, gedgineri ağani xurgişi ʒ̆k̆arepes doloskidu do gondunu. Filozofi Bardaysan, Mor Afrem, Mor Yakup, Mor Gabriel. Uk̆ule Malatyuri Bar İbri, Arabepeş k̆elen Abulfarac coxoten içkinen, matarixe; (40) jureneçi k̆onari ç̆areli noxvene kuğun. Xolo Matarixe P̆at̆rik̆i Mor Michael, Rabo. K̆ap̆adok̆yuri Azize Ninok Gurcepe (gonep Lazepeti) Krist̆ianobas uç̆andu, emusti Suryanuri diʒxiri kuğut̆u. Nino ren dido gont̆aleri coxo Gurcistanis.


Ali İhsan Aksamazi: Ma miçkin, Suryanepe Suriyesti skidunan. Ma gk̆itxat, minon, ar k̆itxala gk̆itxat Suriyeşen. Suriyes emp̆eryalist̆epeşi noxvene kaosişen ʒ̆oxleni do aya kaosi şk̆uleni Suryanepeşi xalişen gk̆itxat. ʒ̆oxle mu xalis t̆es do aʒ̆i mu xalis renan? Nʒ̆opulape uğut̆esi? Gazetape radio-t̆elevizyonepe uğut̆esi? Suriyeşi p̆arlament̆os dep̆ut̆at̆epe uqonunt̆esi?

İbrahim Seveni: Suriye ren çkini dobadona. Coxo çkini ren muşi coxo do muşi coxo ren çkini coxo; emus coxo gevodvit, emuk coxo muşi komomçes. Suryanepe, didopeten dudmoşletineri rt̆es Suriyes. Nʒ̆opulape do gazetape kuğut̆es. (1915) vit̆onçxorooşidovit̆oxut ʒ̆anaşi jenositi şk̆uleni orapes, Suriyeşa mextimeri-dobargeri Suryanepek gonʒ̆k̆es geç̆k̆apuroni nʒ̆opula noğa Qamişlis,(1928) vit̆onçxorooşidoeçidoovro ʒ̆anas. Xvala mebusi var, iroras Suryanuri naziriti kort̆u Suriyes. T̆erorist̆epek majura generalepe k̆ala Suriyeşi Armiyaşi dudmaxvance Davut Racaati doğurines, Urumuri Ort̆odoksuli K̆iliseşa mek̆ireli rt̆u eya, mara Suryanuri diʒxiri kuğut̆u. Suriyeşi P̆arlament̆oşi aʒ̆ineri dudmaxvanceti, cinciten, noğa Mardinişi ar oput̆eşen dobargeri ocağişi bere ren.

Ali İhsan Aksamazi: Ma ok̆itxuşi çkva mutu va miğun; ak̆onari ambai domibağunan. Tkvan otkvaluşi çkva mutu giğunan na, eti miʒ̆vit, mu iqven! Ma dido şukuri giʒ̆umert. Allahik k̆oçinoba şeni pelaperi noxvenepes dokçvan do menceli mekçan!

İbrahim Seveni: Ak̆onari dogibağunan. Mç̆ipaşaşi bğarğalit. Şukuri giʒ̆umert.

Diçodu…


aksamaz@gmail.com

 

 https://www.circassiancenter.com/tr/suryaniler-cok-eski-zamandan-beri-yerlesik-bir-toplum/

 https://sonhaber.ch/ibrahim-seven-ile-soylesi-turkce-lazca-2-bolum/

 

18 Haziran 2024 Salı

“Süryanicenin kendine has alfabesi var!” [1. Bölüm]

 



 


 

 

“Süryanicenin kendine has alfabesi var!”


2. Bölüm: https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/06/suryanicenin-kendine-has-alfabesi-var.html



(Ön açıklama: Bugünkü misafirim İbrahim Seven. Onun adını çocukluğumdan beri duymuşluğum var. TSİP’in önderlerinden biriydi; öyle hatırlıyorum. Kendisi, Türkiye’nin siyasî önderlerinden. Türkiye’nin siyasî tarihinin ayaklı kütüphanelerinden biri. Ancak biz, Türkiye’nin eski ve yeni siyasî olaylarından konuşmadık, bahsetmedik bu söyleşide. Kendisi, Süryani kökenli. Onun için de sohbetimizin konusu Süryaniler; onların dili, tarihi, inancı, nüfusları.
4 XII 2018, Ali İhsan Aksamaz)
+

Ali İhsan Aksamaz: Biz, Türkiye’de Süryanileri “Süryani” adıyla bilip anıyoruz. Başkaları sizi hangi adla anıyor? İlk olarak bunu sorayım size.

İbrahim Seven: Milâttan evvel Yakın Doğuda çeşitli Sami toplulukları ve devletleri vardı: Asurlular, Babilliler, Aramiler, Fenikeliler, İbraniler. Hrıstiyanlıktan sonra bu kavimler ortak dil ve ortak din etrafında birleşti. Suriyeli anlamında “Suryani” dendi. Suriye’nin isminin Assurya’dan geldiği söylenmekte. Ancak bu konu tartışmalı. Eski Yunanlar “as” ön hecesini bir artikel olarak düşünüp Syria” olmuş. Tabii, Suriye deyince, bugünkü Suriye Arap Cumhuriyeti değil, Tarsus’tan Hakkari’ye, oradan Gazze’ye, şimdiki Lübnan, Filistin, Suriye Arap Cumhuriyeti ve Ürdün’ü kapsayan bölge, bu da Roma İmparatorluğunun Suriye Eyaleti idi. Bu kavimler Aramice ve Arami Alfabesini benimsedi. Hrıstiyanlıkla beraber, bunlara “Süryani” dendi ve Arami, Hrıstiyanlik öncesi kavmin adı oldu. Ancak Kilise bölünmelerinde Doğu Kilisesi taraftarlarına hasımları “Nasturi” dedi. Ayrıca; 16. asırda Doğu Kilisesinden ayrılan ve Papa’ya intisap edenlere “Keldani” dendi. Dolayısıyla “Nasturi”, “Keldani”, “Asuri” vs. aslında “Süryani” ile özdeştir.

Ali İhsan Aksamaz: Süryani dilinden bahsedelim! Süryani dili, hangi dil ailesinden? İlk olarak ne zaman ve hangi alfabe ile yazıldı Süryanice? Kendisine has bir alfabesi var mı? Süryani Dilinde kaç harf var? Hangi taraftan hangi tarafa yazılıyor; sağ taraftan sol tarafa mı, yoksa sol taraftan sağ tarafa mı? Süryanicede kaç sesli ve kaç sessiz harf var? Günümüzde hangi alfabe ile yazılıyor? Biliyorum ki, günümüzde Süryanice İncil mevcut. İlk defa ne zaman yazıldı? Çok eski zamanlarda, Süryanice hangi coğrafyalarda konuşuluyordu, şimdi hangi coğrafyalarda konuşuluyor? Bize, Süryani Edebiyatının geçmişinde de bahsedin, olur mu?! Her dilde oluyor; oradan biliyorum. Süryanicenin kaç diyalekti var? Günümüzde, Türkçede Süryaniceden gelmiş kaç ödünç kelime var? Şöyle söyleyeyim; Türkçeye Süryaniceden ödünç alınmış hangi kelimeleri sıralayabilirsiniz bir ağızda?

 




                                                                      9. yüzyıla ait el yazması Yuhanna İncili



İbrahim Seven: Süryani dilinin, Sami Dil Ailesinden olduğu kabul edilir. Tabii; bu Sami Dil Ailesi 19. asır icadı Nuh’un üç oğlundan biri olan Sam’ın çocuklarına verilen bir ad. Süryanicenin kendine has alfabesi vardır. Bu alfabe, Lazkiye’nin kuzeyinde Çivi Yazısı’ndan daha soyut bir alfabe olan Fenike Alfabesi’nden türemedir. Bildiğimiz ilk alfabedir. Yunan Alfabesi, Latin Alfabesi, hatta Hint alfabesi bu alfabeden türemedir. Tabii, 20. asırda kullanılan şimdiki Türk alfabesi de bu alfabeden türemedir. Sami alfabelerinde sesli harf tam olarak yoktur; dolayısıyla 22 harf ve 5 sesli işaret vardır. Sağ taraftan sol tarafa yazılır. Günümüzde halen Süryani Alfabesi ile yazılır. Süryanice, milattan evvel 4.-5. asırdan beri yazılıyor. Tabii, bu kadar uzun zamanda biçim değişikliklerine uğramıştır. Süryanice, daha doğrusu Hrıstiyanlık öncesi Aramice, tüm Mezopotamya, Suriye’de kullanıldığı gibi, Pers İmparatorluğunun yazı ve diplomasi dili idi. Şimdi gittikçe azalan bir şekilde, eski Süryani yerleşimleri Mezopotamya, Suriye, İran’da konuşuluyor tabii. Süryanilerin dağıldığı Ermenistan, Gürcistan, Rusya, Güney ve Kuzey Amerika’da da konuşuluyor. Süryanice yazılı olduğu için geniş bir edebiyatımız var. Örneğin; Büyük Filozof Bardaysan 2. asırda Nusaybinli Mor Afram, 4. asırda 40 000 mısralık eseri Vat Britisch Museum’da 60 000 cilt Süryanice kitap var. Dolayısıyla tüm Süryani Edebiyatını saymak çok zor. Ama eski ve yeni Ahit, yani İncil ve Tevrat’ın ilk yazılımı Peşitta Süryanicedir. Süryanicenin -Aramicenin -sayısız diyalekti vardır. Hazreti İsa’nin konuştuğu Celil diyalektinden İran Urmiye’de halen yaşayan Süryani diyalekti, benim anadilim Midyat Süryanicesi, Irak’ın değişik diyalektleri, hatta Midyat’ta her köyün değişik şive ve diyalekti var. Türkçede Arapça yolu ile gelen sayısız Süryanice kelime vardır. İslâmî terimlerin çoğu Aramice -Süryanice asıllıdır. Arapça, Süryaniceden 1000 sene sonra yazı dili oldu. İslâm’ın beş şartına ilişkin kelimeler, yani Arapça “savm”, “salat”, “zekât” kelimesi “şadet” ve “hac” Arami- Süryani asıllıdır. “Savm”, “savmo”, “salat”, “slutho” “zekât” aynen, “şehadet” “suhdutho”, “hac”, “hago” yine “Kuran” kelimesi, Süryanicede “Kroyo okuma kitabı” anlamında. Ayrıca; “nebi” yine Süryanice asıllı. Bunun dışında milâdî aylar Süryanicedir. Kemalist Türkçe arındırma (!!) politikası çerçevesinde bazı ay adları ya Batıdan alınmış ya da uydurma isimler verilmiştir. O zamana kadar hepsi Süryanice idi. Halen Süryanice olan “şubat”, “nisan”, “haziran”, “temmuz”, “eylül” gibi adlar vs. gibilerine, Batıdan “mart”, “mayıs”, “ağustos” gibi adlar alınmış; “kanun” ve “teşrin yerine” “ekim, kasım, aralık, ocak” gibi uydurma isimler verilmiştir. “Ekim”i bir şekilde kabul etsek bile, “kasım” son derece garip bir uydurma. “Aralık” ve “ocak” da en basit deyimle, ilkel Süryanice ay adları, Mezopotamya Tanrıların adları. Bilindiği gibi en büyük Mezopotamya Tanrısı “Temmuz” idi.

Ali İhsan Aksamaz: Süryanice yayımlanan gazeteler var mı? Süryanice radyo- televizyon var mı, gerek Türkiye’de, gerekse de dünyanın diğer ülkelerinde?!

İbrahim Seven: Çeşitli gazeteler ve şimdi, internette, yaygın radyo artık pek kalmadı. Çeşitli TV istasyonları var. Assyria TV, Suryoyo Sat, İştar TV, Suroyo TV vs.

 

 


Cumhuriyet döneminde inşa edilen ilk kilise 8 Ekim 2023 tarihinde açıldı: Yeşilköy Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi

 

Devam edecek…

 

 

 

 

“Suryanuri Nenas kuğun muşi alboni!”

[Noʒ̆ile- 1]

(Goʒ̆otkvala: Andğaneri musafiri çkimi İbrahim Seveni ren. Ma muşi coxo berobaşen doni mignapun. TSİP-işi goʒ̆oncğonerepeşen arteri rt̆u; eşo komşuns. Ti-muşi ren Turkiyeşi beciti p̆olit̆ik̆uri ç̆k̆onepeşi art-arti. Turkiyeşi p̆olit̆ik̆uri tarixişi k̆uçxoni ansik̆lopedepeşi art-arti ren. Mara çkin Turkiyeşi mcve do ağani p̆olit̆ik̆uri ambaepeşen va bğarğalit, va molapşinit. Emus kuğun Suryanuri diʒxiri. Emuşeniti am noğarğaleşi tema ren Suryanepeşi; entepeşi nena, tarixi, cera, maxoroba. Aya ren çkini noğarğaleşi t̆ekst̆i. 4 XII 2018, Ali İhsan Aksamazi)


+

Ali İhsan Aksamazi: İbrahim Begi; Çkin Suryani coxoten Suryanepe miçkinan do viçinopt Turkiyes. Çkvalepekti am coxoten giçinopani? Maartano aya gk̆itxat!

İbrahim Seveni: İsaşen ʒ̆oxleni orapes, çkvadoçkva Samuri ok̆obğalepe do devletepe kort̆es xolos Yulvas; Asurulepe, Babilonurepe, Arameulupe, Fenik̆elurepe, İbranurepe. Krist̆ianoba şk̆uleni orapes, am ok̆oğalapek ok̆uinç̆es oşkaruli nena do oşkaruli ceraten. Suriyuri gnapaten, entepes “Suryani” coxo geidvinu. Suriyeşi coxo Assuryaşen mulun; eşo itkven. Mara aya ren ok̆itxonişi dulyapeşen. Mcveşi Yunanurepeşi osimaduten, “as” ren p̆refiksi do aya coxo iqveren “Syria”. Moro, “Suriye” itkvaşi, aʒ̆ineri Suriyeşi Arabuli Cumhuriyetişi t̆erit̆oria vardo, noğa T̆arsusişen noğa Hakkarişa, ekşen noğa Gazzeşa; aʒ̆ineri Lubnani, Filistini, Suriyeşi Arabuli Cumhuriyeti do Urdunişi dixape rt̆es aya mcveşi “Suriyeşi” doloxe. Edo aya dixape rt̆es Romaşi İmp̆arat̆orişi eyaleti, “Suriye” coxoten.

Am ok̆oğalepek inebes do imanceles Aramuri Nena do Aramuri Albonişa. Krist̆ianobaşi oşʒ̆anuraten, entepes “Suryani” coxo geidvinu do Aramuri Krist̆ianobaşen ʒ̆oxleni coxo, ok̆obğalas coxo aqu. Mara K̆ilise ok̆oiʒ̆k̆aşi, Yulva K̆iliseşi k̆oçepes majurapek “Nasturi” coxo geodves. Edoxolo; (16.) vit̆o maanşani oşʒ̆anuras, namtini k̆oçepek ok̆uirtes Yulvaşi K̆iliseşen do Romaşi Pap̆aşi K̆iliseşa guri komeçes do entepes “Keldani” coxo geidvinu. Amutenti; Nasturi, Keldani, Asuri do majurape renan Suryani; eşo matkvenan.

Ali İhsan Aksamazi: Suryanepeşi nananenaşen bğarğalat, molapşinat! Suryanuri nena, namu nenapeşi ocağişen ren? Maartano mundes do namu alboniten iç̆arinu Suryanuri nena? Ti-muşi alboni uğuni? Muk̆o bonca uğun Suryanuri nenas? Namu k̆eleşen namu k̆eleşa iç̆aren? Maržgvani k̆eleşen k̆vazali k̆eleşai varna k̆vazali k̆eleşen maržgvani k̆elaşai? Muk̆o xonaroni do uxonare bonca uğun Suryanuri nenas? Andğaneri ndğas, namu albonepeten iç̆aren? Suryanuri nenaten ç̆areli İncili/ Biblia koren; eşo miçkin. Aya mundes iç̆arinu maartano? Dido mcveşi orapes, namu coğrafyapes iğarğalinet̆u do aʒ̆i namu coğrafyas iğarğalinen Suryanuri nena? Suryanuri nç̆arolobaşi mcveşi orapaşenti molamişinit, iqveni?! K̆arta nenas kuğun, eşo miçkin, Suryanuri nenas muk̆o do mu dialekt̆epe uğun? Andğaneri ndğas, namu nenapes namu eʒxeri zit̆ape uğunan Suryanuri nenaşen? Eşo giʒ̆vat; Turkulis mu eʒxeri zit̆ape uğun Suryanuri nenaşen? Ar-jur amk̆ata zit̆a kogamamisvarit arşvacis, mu iqven!

İbrahim Seveni: Suryanuri Nena ren Samuri Nenapeşi Ocağişen; eşo işinen. Moro; aya zit̆a, “Samuri Nenapeşi Ocaği”, (19.) vit̆o maçxorani oşʒ̆anuraşi noxvene ren. Edo Sami ren Hazreti Nuhuşi sum skirişen arterişi coxo. Suryanuri Nenas kuğun muşi Alboni. Lazkiyeşi Olandes, aya alboni ren yeçkindineri Fenik̆eluri Albonişen. Edo aya alboni ren çkva abst̆rakt̆uli K̆arfişç̆araşen. İlkineri alboni ren; eşo içkinen. Yunanuri Alboni, Latinuri Alboni, eşo giʒ̆vat; Hinduri Alboniti, aya albonişen yeçkindineri ren. Moro, (20.) maeçani oşʒ̆anuras xmareli aʒ̆ineri Turkuli Alboniti yeçkindineri ren em albonişen.

Samuri albonepes mtelo xonaroni bonca va uğun; (22) eçi do jur bonca do (5) xut xonaroni nişani kuğun. Maržgvani k̆eleşen k̆vazali k̆eleşa iç̆aren. Andğaneri ndğasti, Suryanuri nena iç̆aren Suryanuri Alboniten. Suryanuri Nenas kuğun oç̆aruşi adeti İsaşen ʒ̆oxleni (4.-5.) maotxani- maxutani oşʒ̆anurepeşen doni. Moro, otkvaluşi vore; aya ren dido ginže ora. Edo andğaşa namtini oç̆aruşi formiten oktirobati aqu am albonis. Suryanuri Nana, çkva isa giʒ̆vat, Krist̆ianobaşen ʒ̆oxleni Aramuri Nena, oç̆aru do dip̆lomasişi nena rt̆u Mezop̆ot̆amyas, muç̆o Suriyes eşo do P̆ersuli İmp̆arat̆orobas. Suryanuri nena oraten iç̆it̆anen mara, Mcveşi Suryanuri skidaldixapes, Mezop̆ot̆amya, Suriye, İranis iğarğalinen, moro. Suryanepes skidunan Ermenistan, Gurcistani, Rusya, Omjore do Olande Amerik̆asti; ekonaşis iğarğalinen.

Suryanuri Nena ren ç̆areli, emuşeniti dido xampa mç̆araloba komiğunan çkin. Noʒ̆ireni mekçat; Didi Filozofi Bardaysanişi (2.) majurani oşʒ̆anuras, Nusaybinuri Mor Aframişi (4.) maotxani oşʒ̆anuras ç̆areli (40.000) jure neçi vit̆oşi misraloni noxvene. Vat Britisch Museumis (60 000) sume neçi vit̆oşi cildoni Suryanuri ketabi koren. Edoxolo Suryanuri Mç̆araloba mteli gamagisvarat na, aya perpu/ k̆olari va ren, ayati miçkit̆an! Mara, İncili do Tevrat̆işi iptineri ç̆arala, “Peşitta” ren Suryanuri. Suryanuri Nenas -Aramuri Nenas kuğun uk̆oreʒxu diyalekt̆i. Hazreti İsaşi Nena ren Celiluri diyalekt̆işen; İran- Urmiyes Suryanepe skidunan do entepeşi diyalekt̆i. Çkimi nananena ren Midyaturi Suryanuri Nena. İrak̆is, Eşo giʒ̆vat; Midyatişi k̆arta oput̆es kuğun çkvadoçkva şive do dialekt̆epe.

Turkuli Nenas kuğun uk̆oreʒxu Suryanuri nenaşen eʒxeri zit̆ape; Arabuli nenaşi gzaten moxtimeri renan. Akoni İslamuri zit̆ape renan didopeten Aramuri- Suryanuri cincişen. Arabuli Nena iqu ç̆aralaşnena Suryanuri nenaşen (1000) vit̆oşi ʒ̆ana şk̆ule. İslamobaşi (5) xut şarti; Arabuli “savm”, “salat”, “zekât” steri zit̆ape, “şadet” do “hac” mulun Aramur- Suryanuri cincişen. “Savm”, “savmo”, “salat”, “slutho” “zekât” eşo; “şehadet” “suhdutho”, “hac”, “hago” xolo zit̆a “Qurani”, Suryanuri “Kroyo ok̆itxuşi ketabi” gnapaten ren do eşo eʒxeri zit̆ape korenan. Edoxolo zit̆a “nebi” mulun Suryanuri nenaşen. Amuşen met̆a, Miladuri tutapeşi coxopeti renan Suryanuri. Kemalist̆uri p̆olit̆ik̆apeten, Turkuli tutapeşi ağani coxope varna Yulvaluri nenapeşen eʒxeri ren varnati ğula ren. Emindroşakis mtel tutapeşi coxope rt̆u Suryanuri. Xoloti “şubat”, “nisan”, “haziran”, “temmuz”, “eylul” steri coxope Suryanuri Nenaşen eʒxeri ren. Gyulvuri nenapeşen eʒxeri zit̆ape “mart”, “mayis”, “ağustos” kuğun Turkuli nenas. “K̆anun” do “teşrin” vardo, “ekim, kasım, aralık, ocak” steri ğula zit̆ape kuğun andğaneri Turkuli nenas. “Ekimi” şeni mutu va matkven mara, “kasimi” ren onç̆eloni ğula zit̆apeşi arteği. “Aralik” “ocak”-ti ren p̆rimit̆iuri Suryanuri tutapeşi coxope; aşo matkven. Aya coxopeti mulunan Mezop̆ot̆amyaşi Trangepeşi coxopeşen. İris miçkinan, İrişen didi Mezop̆ot̆amyuri Trangis coxont̆u “Temmuz”.

Ali İhsan Aksamazi: Suryanuri nenaten gamoçkvineri gazetape reni? Suryani nenaten radyo-t̆elevizyonepe reni; ginon Turkiyes, ginon kianaşi çkvadoçkva dobadonapes?

İbrahim Seveni: Gazetepe do radiope açkva dido gont̆aleri va doskidu, int̆ernet̆is. Çkvadoçkva radioşi ist̆asyonepe koren: “Assyria TV”, “Suryoyo Sat”, “İştar TV”, “Suroyo TV” do majurape.

Naqonasunon…

https://www.circassiancenter.com/tr/suryaniler-cok-eski-zamandan-beri-yerlesik-bir-toplum/

 

https://sonhaber.ch/ibrahim-seven-ile-soylesi-turkce-lazca-1-bolum/

 

 

aksamaz@gmail.com

 

15 Haziran 2024 Cumartesi

Mtuti do K̆orğoni, Xopuri Biç̆işi Ambai, Mxiguri Biç̆iş Ambai

 


Mtuti do K̆orğoni

 

Mulavak em ʒ̆anas Budiatis qona moç̆veret̆u. Aya ağne moç̆veri qonas dido k̆aiti lazut̆i açaneret̆u, hama ç̆qint̆iş oras mtuti do ğeci konaçkineret̆u. Mulavak qonaş şkaguris ar k̆alui/ k̆alivi dok̆iduşi, çumert̆u. Aʒ̆i mamşkurine mtutik mu qvat̆u. K̆ata seris yopşa qonas tamo- tamo nanç̆et̆u, hama Mulavak furungis dulubart̆u, ya teneke obrangalapt̆u, ya dibuç̆qoapt̆u, ya çakmakli gyot̆orapt̆u do mamşkurine mtuti na yemk̆utat̆ust̆eri çkva emuşa kvaşurduli var naç̆işinet̆u. Bedi - xamanʒ̆a mtutik mu qvat̆u, e mjaş şura na aleps, ç̆qint̆epes şura, ser- nadğaleri çxvindişen/ çxundişen var gamuxtept̆u. Mtutik dido isimadu, isimadu do amuşk̆ule aya dulya xvala na var axvenet̆u konagnu. Ar mitik̆ala isa oqopumu//oxvenu unt̆u, hama, k̆oçişen na var aşkurinen, mt̆k̆urepeşen mi rt̆u iya. Ser isimadu, ndğaleri isimadu... Ho, kobžiri-ya, - tku mtutik, - mgeri-ya. K̆oçis mgerişen var aşkurinet̆uk̆on- na coğori şinaxupt̆u-i? Muk çumet̆u- çkva muşi mçxurepe-ya do Mgerik̆ala marte diqvet̆es. Ar dğas mgeris mtutik uʒ̆u: E, mgeri cuma çkimi, aya k̆oçiş skiripeşen na mʒ̆iruptpe mu ren. Žiropi, k̆oçiş skiepes artimajuraşa meşvelu na uçkinan-şeni, entepeşa mitis var gyacginen. Çkin, mt̆k̆urepek artimajuras na var mevuşolt şeni am xalis voret. Man komiçkin, Hemşili Sultani cumadis dido mçxurepe uqonun, hama sum maliş murati ndğaleri oxoris nuk̆irs do seri naşkumers. Eşoti komiçkin, ia mçxurupeşa do tik̆anepeşa si dido p̆ici na gaʒ̆k̆aren, hama mu qvaginon, iy murapek mçxurişa k̆vinçi var meşiputxinapan, mtuti do mgeri so doskidas. Manti nak̆o ora ren Mulavaş qonas vakter. Mgerik mʒika nisimadu do ižiʒuşk̆ule, - ho, si ʒ̆ori re, mteli mt̆k̆urepeş doloxe hem nosoni man vore. Tkvanda iri şeitanoba çkimi golilaps, hama k̆oçepeş doloxe var. K̆oçepeş nodgime irek̆is tkvan ar k̆uçxeten nik̆idet, çkin dido noseri na voretşeni jur k̆uçxeten mevik̆idet. K̆oçişi nosi do fik̆irişa iri menant̆reri ren; k̆oçik̆ala mo ister. K̆oçis na gyocginaps, dunyas mutu koren-na, xoloti k̆oçi ren. Aya çkar mututen na var icginen, k̆oçi k̆oçiş duşmani var t̆as-na, dunyas k̆oçik na qvas entepe, Trangisti var axvenen. K̆oçis nosi do fik̆iri, gagna, muşi moʒ̆qvineri, arti majvaraşa meşveluşeni, cumalobaşeni dvaxmaras na ğuraşk̆ule na meşvenan cennetişen k̆ai.  Cenneti dixaşi jin xe mutepeşiten kododgipan. Edo çkva ğuraşk̆ule na meşvenan cenneti-cernemişen aşkurinen. K̆oçis skirepes varti uçkinan. Cenneti, cennemi, Trangi, Şeitani, Melayaği xolo mutepeş yenoçkine na ren varti uçkinan. Aya mutepeş yenoçkinepeşa xolo mutepe kyole na renan... Si ʒ̆ori zop̆on, Mtuti Cumadi. Dido dulyapes xvala man var sinti k̆oçepeşen nosoni re... Yebzdat okro//altuni, elmazi, bakiri, gyumişi... Çkin entepe dixaşi jin bžirat na varti golovoʒ̆k̆ert do mek̆avilapt, ç̆anç̆axis doložit̆as na ar çkva k̆uçxe gevuntxipt do mek̆avilapt, hama k̆oçişi skirepek entepeşeni artimajvara qvilupan.  Aʒ̆i man skanda mututen na var memaşvelasunon koxoʒ̆oni- ma miçkin... Guriş meç̆vinuşi mtutik xoloti kagyonç̆eret̆u do simaderi nit̆uşi, ar k̆oğonik quci cicis, - Mtuti Cumadi ya, - do eluʒ̆irapt̆u. Mtutik quci elupat̆xuptu, mo miqur qucis-ya do. Hama k̆orğonik xoloti, - quci mo elamipatxup do miʒ̆vi mu isimadep, megişolai-yaşi, - mtutik k̆orğonis: Çkim do mgeristeri k̆oçepeşen na var aşkurinenan noseri mt̆k̆urepes çare var ažires, si mi iqvi. Dulya şkurina do nositen xvala reni? Duniyas eşo ç̆it̆a şuepe renan-ki, mutepeşen şilya fara didi xaivanepes gyocginapan, oğurinapan. Ar ʒ̆iʒ̆ilak ar deve, ar fili oğurinaps, hama muk şilya fara filişen ç̆it̆a ren... Eşo bombolape renan, ki k̆oçi oğurinapan. K̆ai moo, gaxvenen na, amseri Budiatiş qonas na çumers Mulava cumadis eşo ar mutu oğodi ki, ç̆umen limci k̆aluişa mo moçkumer. - Am seri var, hama ar havtaşakis aya dulya gixvenaminon- yaşi, - mtutik k̆orğonis quci ilupatxeret̆u do mik̆ileet̆u, hama k̆orğonik xolo nocoxu, - ar havtaşk̆ule kožirop-ya. Mtutis igbali var uğut̆u, hama mtiniti, ar havtaşk̆ule ar seris Mulava k̆alui var t̆u. Mtutişi ndğa diqu... Ç̆qint̆iten dižğuşk̆ule çkva qonas ingort̆u.  Aya na žires, ğecepeti qonas amaxteret̆es do hem ç̆k̆omeret̆es, hem ingort̆es. Žğeri mtuti qonas goşacant̆u. Xoloti k̆orğoni mtutis nanç̆u do qucis uʒ̆u: Muç̆o iqu, ma var giʒ̆vii? Aya didi dulya muç̆o qvi, mu iqu do Mulava k̆aluişa var malu. Mulavas çxe vuğodini. Kimi k̆ank̆alaps, kimi mçxopaten iç̆ven... K̆alivişa var malen. Aʒ̆işk̆ule k̆ata sum ndğas ar dğa guşint̆alasinon. Mtutik, - aʒ̆i si mu goğoda, aya skani meşvelu muten eşaip̆qirda, - yaşi,  k̆orğonik uʒ̆u ki, - ordo, mç̆ima moxtasinon, qucis komeşagixta-ya, Ek t̆uʒa ren, hemti xomula do misimini-ya. K̆orğoni mtutis qucis komişuxtu do uʒ̆umert̆u, Mulavas na oğodu şeepe.

 

[Xasan Helimişi, 59 ʒ̆lis. 1966 ʒ̆eli (Çaiʒ̆era Omar Memişişma). Moleni Sarpi/ “S a r p i”, Batumis Şota Rustavelis Saxelmʒ̆ipo Universit̆et̆i,  Kartvelologiis ʒent̆ri, S. S. “Gamomʒemloba Aç̆ara“ Batumi - 2015]

 

 

 

 


 

Xopuri Biç̆işi Ambai

 

Xçini do badis kuqoront̆erenan ocağişi ar biç̆i. Antepek, xçini do badik, beres, arteği na uqoont̆es şeni, mutu var oxvenapapt̆es, var noç̆iapt̆es-do aşo irdet̆u xçini do badişi bere. Ok̆ule aya biç̆i vit̆oovro ʒ̆aneri na iqu dvaqoropu turcaişi k̆ulanis. Aya k̆ulanisti qorop̆t̆u turcaişi biç̆ik. Ar dğat̆u, aya jur biç̆epe kok̆vages artik̆atis do kagamoç̆k̆es zenginiş k̆ulaniş dulyaşeni oğağalu. Turcaiş biç̆ik uʒ̆uki, ia k̆ulani man viqonaminon, muşeniki sin fuk̆araş biç̆i re do var megomskuns zenginişi k̆ulani gora-Ya. Fuk̆araş biç̆is tis var muxtu aya biç̆işi oğağalu do uʒ̆u: Ma na fuk̆ara vore miti zenginepeşen var magoasinonia? - Sin gobiʒ̆eri do umuteli biç̆is mik megçaps zenginiş k̆ulania, -  uʒ̆u turcaiş biç̆ik.- Si zengini na re emuşeni ti imʒkvap do didi guri giğun. Man skanden mu eksiği miğun xei, k̆uçxei acaba.  Skanik̆onai k̆oçoba var miğuni? - Zoi, zoi uʒ̆umers fuk̆araşi biç̆ik.  - Si mu k̆oçoba do kimoloba giğut̆asinon-ya, - uʒ̆umers zenginişi biç̆ik.  - Man kimoloba do k̆oçoba miğuni, var miğuni, moxti do ar ok̆vaat̆at-ya -  uʒ̆umers fuk̆araşi biç̆ik. Em vaxtis jurikti kişiğes xamepe do kogyoç̆k̆es ok̆ok̆idinu. Fuk̆araşi biç̆ik turcaişi biç̆is xami guiş ortas guşuputxinu. İdu, k̆ulani kamork̆u do dağis dont̆k̆obu.  Aya mtelişei na nagnu k̆ulanişi babak ok̆obğu muşi k̆oçepe do mendaxtu k̆ulanişi ogoruşa. Goxtes, goxtes do biç̆i kožires dağis k̆ulanik̆ala. Antepe kagiqones noğaşa K̆ulani babamuşik oxoişa mindiqonu. 26. biç̆i komoloxunes, xapisis. K̆ulanişi derditen xapisis biç̆i dižabunu do na ğurut̆u nan-babas kart̆ali konuç̆aru.

 

+

 

Mxiguri Biç̆iş Ambai

 

Mxigi kyoi ren Xopaşi yanis. Aya kyoişi ar biç̆iş ambai aşo giç̆k̆en. Mxigis megerem ar biç̆i ağne içilu do oxoris bere-barik̆ala skidut̆u. K̆ai çil-kimocoba uğut̆es. Qona ikipt̆es, ont̆ule ikipt̆es, puci, mçxuri do mtxa uqoont̆es. Eşoki k̆ai skidut̆es do dulyasti boine naʒ̆qvet̆es. Ar vakitis oxorca noğaşa git̆uşi, gzas konagu noğaşen geri na işit̆es mxiguepe. Oxorcak ar tanes k̆itxu, - Noğas kapşia reni-ya-şi, k̆oçik uʒ̆uki, moo var reni? Ena ginonk̆onai ren, ginon-na ont̆ules gubğia. Oxorca mendaxtu kapşiaşi yerişa, kapşiana paupt̆es yerişa. Kodolobğu kapşia do gei oxoik̆ele mendaxtu. Oxoişa na moxtu, kimolik konagneet̆u, oxorca muşik başkak̆ala nağağaleet̆u do dido meşabğeri t̆u. Başka biç̆ikti aya k̆oçis nufesatu do oxorca kanoşkvinapu. Mxigis amk̆ata şeepe gok̆vironi var ren, muşeniki mxiguepe mʒika umegnapupe renan. Mʒudişi k̆oçik oxorca kanaşku. Meşkvineri oxorca nana-babak oxorişa var amoçku. Oxorca kodoskidu umiteli, usaebe. Em vaxtis aya oxorca ia k̆oçik dogoru, namutxanik noğaşen na işit̆u vaxtis nuğağaleet̆u. Aya ambai ʒ̆oxleneri kimolikna nagnu mextu oxorcaşi ağani kimolişa do uʒ̆uki: Man na mevaşkvi oxorca, mot gori-ya. Ma giʒ̆umer, kanaşkvi, var naşkvina duşmanoba maqvenan do giçkit̆as-ya. Hama aya k̆oçi kimoli k̆oçi t̆u do emuşi notkvapes içti var usiminu do oxorişen atxozu.  Amuşk̆ule kimoli do oxorca k̆ai skidut̆es. ʒ̆oxleni kimolis muşi uğnosoba do başkaşa mesiminu mus kodoskidu.

 

Aişe Doliže, 75 ʒ̆lis. 1970 ʒ̆eli (Çaiʒ̆era Omar Memişişma). Moleni Sarpi/ “S a r p i”, Batumis Şota Rustavelis Saxelmʒ̆ipo Universit̆et̆i,  Kartvelologiis ʒent̆ri, S. S. “Gamomʒemloba Aç̆ara“ Batumi - 2015]

 

 

“S a r p i”, Batumis Şota Rustavelis Saxelmʒ̆ipo Universit̆et̆i,  Kartvelologiis ʒent̆ri, S. S. “Gamomʒemloba Aç̆ara“ Batumi - 2015

Guram K̆art̆ozia, Lazuri T̆ekst̆ebi- I, 2; Tbilisi ,1972, 1993

 

 


 

Mtugişi ambai

 

Mtugik tkveen-ki: Maya mjoak̆ala dosti viqvaminonya,dunya otanapsya do muşeni.”

Mjoak uʒ̆veen-ki: “Ma mu voe-ki, ar dumani mulun, kogolamatven do dunya domʒ̆k̆upinaps”.

Mtugi igzalu dumanişa, uʒ̆u-ki: “Ma skanik̆ala dosti viqvaminon, dunya omʒ̆k̆upinap do emuşeni”.

“Ma mu voe-ki, ixi mulun do dunya mok̆omodvanaps”.

İgzaleen ixişa mtugi, uʒ̆veen-ki: “Ma skanik̆ala dosti viqvaminon”.

 “Ma mu voe-ki, sirtis ar ç̆k̆oni geladgin, muk̆o ʒ̆ana ren, mevacin do ia va gemaktu”.

Mtugi igzalu ç̆k̆onişa, ç̆k̆onis uʒ̆u-ki: “Ma skanik̆ala dosti viqvaminon, dido ʒ̆anas nuxondut̆ee do emuşeni”.

“Çkimda mitis mutu va axvenen, hama tude kyokis mitxanik puʒxolups; gemoktu-na, emuk  gemoktasinon!”

Mextuşi, mtugepe! Diqu xolo mtugepeş dosti.


[Guram K̆art̆ozia, Lazuri T̆ekst̆ebi- II, Tbilisi, 1993]

+

 

 


Loʒa Nena


Arte padişağik ducoxu gyay na uxenamt̆u k̆oçis do uʒ̆u: “Henni nostoney mu ren, domixeniya!”

Hem k̆oçikti idu puciş nenaşi gyay duxenu do komuğu.

Padişağis komoʒ̆ondu he gyay do oç̆k̆omuşkule uʒ̆u xolo: “Lumcişk̆ele açkva gyay domixeni, ama henni unostone vareya!”

Hem k̆oçik xolo puciş nena ezdu do daha k̆ay gyay duxenu do menduğu.

Padişağik oç̆k̆omu gyay do uʒ̆u: “Ma si henni p̆at̆i mixeni- ma  na giʒ̆vaş yeis daha k̆ay gyay mot mixeniya?”

 “E, padişağia- çkimi, _ uʒ̆u hem k̆oçik, _ dunyas iy k̆aoba do iy p̆at̆oba nenak ikoms. Nenak mundesti k̆aoba zop̆ons, nostoney ren; mundesti p̆at̆oba zop̆ons, daha loʒa do daha nostoney  iven.”


[Guram K̆art̆ozia, Lazuri T̆ekst̆ebi- I, Tbilisi, 1972]

 

 +



Abdessuzi Namazi

 

Nasrettin Xoca abdessuzi namazis kododgitu. Ncaş tudele namazi ikoms.Ncasti ar k̆oçi gexen, ama Nasrettin Xocas va uçkin.

Namazi dovaşk̆ule Tangris uʒ̆umes-ki: “Namazi çkimia k̆abuli via!”

Hem k̆oçik: “Va bikomya,”_ zop̆ons.

Heyak xolo uʒ̆umes-ki Tangris: “K̆abuli mixenia!”

“Va gixenamya!”

“Va mixenam na, va mixena, ma zati abdessuzi namazi bik̆omt̆ia!” - uʒ̆udoen.


[Guram K̆art̆ozia, Lazuri T̆ekst̆ebi- II, Tbilisi, 1993]

 

 +

 


Xoca do sum eşeği

 

Xoca sum eşeği kuonurt̆u. Ar eşeği kocexedu. Oʒ̆edusi, eşeği cur on.

 “Ma  sum eşeği komionurt̆uya do ar tane so on ya?”

Eşeğişa kocexdu. Dok̆oreʒxusi, xolo sum! Xolo kocexedu eşeği. Oʒ̆edusi, xolo cur on. cendi na cexen, va k̆oreʒxuy.

A k̆oçi nagu. “Xocaya, mu k̆oreʒxumya, mu oʒ̆erya?”

“Maya sum tane eşeği komionurt̆uya do ar tane so onya?”

Uʒ̆u-çi: “ Ar tane si cexerya.”

“Mati eşeği borya?”

“Xoca, si na cexer var k̆oreʒxum, helbetde, eşeği or.”

Xoca antxozu, “Sia eşeği muç̆o miʒ̆via maya.” 

Ar tane cexedu, antxozu; jur tane ceri kodosk̆udu. Ek̆iʒ̆edu ceri, eşeğepe va onan!


[Guram K̆art̆ozia, Lazuri T̆ekst̆ebi- II, Tbilisi, 1993]

 





Nusredini do k̆onkşimuşi

 

Nusredini mendaxtu k̆onkşi-muşişa, ç̆uk̆ali keuç̆opu,mendiğu oxorişa.

Sum dğaşk̆ule ç̆uk̆alişi saibi mendaxtu ç̆uk̆alişa.

Nusredini kodolodgu ʒ̆ulu ç̆uk̆ali: “Aha, sk̆ani ç̆uk̆ali mendiği!”

Himu: “Ham mu onya jur tanea?”

“Sk̆ani ç̆uk̆alia bere komoonuya.”

Himuti mendiğu.

Nusredini sum dğaşik̆ule  mendaxtu, uʒ̆u-çi: “Ç̆uk̆ali komomçi!”

 Komeçu himu.

Mendiğu Nusredini ç̆uk̆ali.

Xuti dğaşi mendaxtu ç̆uk̆alişa: “Nusredini, ç̆uk̆ali komomçia!”

Nusredini: “ Ç̆uk̆ali doğuru.”

Himu: “Ç̆uk̆ali va ğurunya”.

“Ç̆uk̆ali bere dorinu, deiceri do mendiği, huy ç̆uk̆ali doğuru do muşeni var icer!”

 

[Guram K̆art̆ozia, Lazuri T̆ekst̆ebi- II, Tbilisi, 1993]

 

 +



Seferberluğişi Muaciri

 

Hamu bup̆aramitai?

Mu buʒ̆va?

K̆oçi- şkimi askeri ort̆u. Mtiri şkimik̆ala muaciri mendafti. Atineşa mendaftitu. K̆oçi-şkimi komoxtu hik goç̆irderi- gobriʒ̆eri. Askerişi çamaşuri mexu do majura kodolikunu, esk̆epe. Hiko komžirey şk̆u.

Hikolendo gobiktit, oxorişe komoftit. Oxori mutu var ort̆u. Hikole-akole idare bikumt̆it.

Çoi gverdi var eiselu, var idu muaciri. Hini lazut̆i kuğurt̆ey. Na bigzalitupeşi lazut̆i hini dok̆orobey. Aciği va gamiğamt̆ey, aşkurinert̆ey. Şku  bit̆it̆uşa lazut̆i var uğurt̆ey.

Buʒ̆vitu: “So ziri lazut̆i?Bit̆ituşa va giğurt̆u do huy so ziri?”

“Var miğun,”_ it̆urt̆u. Mt̆obaşa karmat̆e mkumt̆u edo hişote imxort̆u mt̆obaşa.


[ Guram K̆art̆ozia, Lazuri T̆ekst̆ebi- II, Tbilisi, 1993]

 

 

 


Guram K̆art̆ozia [31.X. 1934- 9.  XII. 2010]


Guram K̆art̆ozia, Lazuri T̆ekst̆ebi- I, Tbilisi, 1972



                                            Guram K̆art̆ozia, Lazuri T̆ekst̆ebi- II, Tbilisi, 1993

 

 

 

 

 

 

 

 

Efsanelerde Livera Geyikleri

 


 

 

Efsanelerde Livera Geyikleri

 

 

Makalemin başlığı, son okuduğum kitabın da adı. Size bu kitap hakkında bilgi vermek istiyorum. Öncelikle, bu çalışmanın yazarını size tanıtayım: Yusuf Bulut. Kendisi, 15 Mart 1949 tarihinde, Trabzon- Maçka’da doğmuş. Livera Köyü’nden. Erzurum Yavuz Selim İlk Öğretmen Okulu’ndan 1969 yılında mezun olmuş. İlk atandığı yer: Yüksekova Yatılı Bölge Okulu. Orada okuluna öğrenci bulmak ve kaydetmek için köy köy dolaşmış. Kürt vatandaşlarımızla tanışması da böyle olmuş. Yusuf Bulut, (TÖS) Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın Yüksekova şubesine başkan seçilmiş. 1969’da Türkiye çapındaki Öğretmen Grevine, bulunduğu yörede önderlik etmiş. Ağalık düzeninin ne olduğunu da orada görmüş; öğrenmiş. Sınır kaçakçılığının gerçek yüzünü de görmüş. Devlet ve yöre insanının ilişkilerini de orada yakından öğrenme fırsatı olmuş. Yusuf Bulut, temel askerlik görevini Amasya’da tamamlamış. Ardından da “er öğretmen” olarak Ağrı’ya gönderilmiş. Sendikacı olduğunun haberi, kendisinden önce ulaşmış oralara. 12 Mart 1971 Askerî Darbesi’nden üç gün sonra silahlı saldırıya uğramış. Verilmiş sadakası varmış ki; ölmemiş. Bu saldırının failleri yakalanmış. Ne var ki, aynı gün serbest bırakılmışlar. Millî Eğitim Bakanlığı’nın müfettişi, onu başarısız bulmuş. Siciline “orta” yazmış. Artık mimlenmiş. Kendisini rahat bırakmayacaklarını da anlamış. Ancak bir yıl daha Sürmene’de öğretmenlik yapabilmiş. 1973 yılı sonunda görevinden istifa etmek zorunda kalmış.

 

Hayata yeniden başlar. Meteliksizdir. Üstelik artık mesleği bile yoktur. Bir süre kamyon şoförlüğü yapar. 1976 yılında ise, çalışmak üzere Libya’ya gider. İşçidir. Arap işçilerle birlikte çalışır. Çöldeki bir çimento fabrikasında iş makinası operatörü olarak çalışmaya başlar. Türkiye’ye döndükten sonra bir süre yine kamyon şoförlüğü yapar. 1989 yılında, kendi deyişiyle Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden birinde düzgün bir işte çalışmaya başlar. Orada 15 yıl çalışır. Ardından emekli olur. SSK emeklisidir. Yazmak, onun için bir tutkudur. Yazıyor.  yusufbulut.com.tr.  adlı bir internet sitesi var.

 



Yusuf Bulut, aynı zamanda benim dostum. Kendisini yaklaşık 2008’den bu yana tanıyorum; görüşüyorum; haberleşiyorum. Bence Yusuf Bulut,  isimsiz binlerce kahramandan bir tanesidir. “Soğuk Savaş Dönemi” yapılanmalarının cehenneme çevirdiği ülkemizde; hayatını kaybeden, ocakları sönen, sakat kalan, işsiz kalan binlerce isimsiz kahramandan bir tanesi. O karanlık günlerden geçerek bugünlere ulaşabilen ve yazabilme ve yayınlayabilme cesareti gösterebilen kahramanlardan biridir o…

 

Yusuf Bulut’un “Efsanelerde Livera Geyikleri” adlı eserinin ilk baskısı Ocak 2015’te “Heyamola Yayınları”ndan çıktı. Yayın yönetmeni ise, Ömer Asan. Editörü: Leyla Çelik.  Kitabın grafik tasarımı ise, Murat İlhan’a ait. Salih Şahinler ve İlyas Karagöz, kitabın kaynak kişileri. Kitabın önsözü, Kudret Emiroğlu’na ait. Arka kapak yazısı ise, Nazım Esmer’in.

 

Kitap, şu bölümlerden oluşuyor:” Livera Geyikleri”, “Sabriye”, “Ayşe”, “Fadime”, “Emriye”, “Gömleksizin Köprüsü”, “Gudul Kalesi ve Ziya Kayaları”, “Meva”, “Bizim Köyün Kadınları”, “Ayı Dağ”ı, “Yeni Dünyanın Liveralı Yolcuları”.

 

Doğrusunu isterseniz, “Efsanelerde Livera Geyikleri” adlı bu çalışma beni derinden etkiledi. Karadeniz Bölgesi, özellikle de Doğu Karadeniz Bölgesi hep aynı. Coğrafyası, doğası, üretim, mülkiyet ve paylaşım ilişkileri aynı. Hele dağ köyleri… Kitaptaki bu hikâyeleri, efsaneleri okurken kâh dedemi, ninemi hatırladım, kâh o dağ köylerini ve zorlu hayat şartlarını. Okuduklarım, beni bulunduğum yerden ve içinde bulunduğum zamandan alıp götürdü. Sisli dağları da aştım adeta. O yağmurlarla ıslandım adeta. Küçük keçilerin koşuşup melemesini ve çıngırak seslerini ve orman kuşlarının cıvıldamalarını duydum ardından. Bir sofrada bizimkilerle beraber buldum kendimi. Öyle saf ve önyargısız. Gülümsüyorlardı bana. Yalnızca bunları değil mezarları da hatırlattı kitap bana. Sisli dağların beklediği mezarlar.

 

Akan suyun şırıltısı hâlâ kulağımda, orman bitkilerinin, çiçeklerinin kokusu hâlâ burnumda sanki. Sonra derinden ve çok eski zamanlardan belli belirsiz bir çan sesi duydum sanki. Kitap, kadınların bilge, direngen, üretken, fedakâr hallerini yeniden hatırlattı bana. Hep önde ancak hep acı çeken kadınları, genç kızları da tanıdım kitapta; fakir ama asil. Sessiz çığlıklarını duydum kitabı okudukça.

 

Kitaptaki her hikâye, efsane Doğu Karadeniz’in doğasına; suyuna, toprağına, kuşuna, böceğine, sebzesine, meyvesine, acısına, yasına, sevincine ama çoğunluklu da yaşam coşkusuna tanıklık ediyor; bize aktarıyor. Karadeniz’in çok yakın geçmiş bir zamanda sinesinde barındırdığı Hıristiyan ahalisinin de sessiz çığlıklarını aktarıyor hikâyeler, efsaneleriyle bu kitap. Sonra yine de bir kemençe sesi duyuluyor. Yüzlerce insan horona durmuş sislerin ötesinde. Delirmiş olmalılar, hiç durmuyorlar. Yusuf Bulut’un eserindeki her hikâye, her efsaneyle geçmişe dönüyor insan.

 

Hikâyelerde, efsanelerde hep kadın var, genç kızlar var. Onların hayatları var. Üreten, fedakâr insanlar. Bir o kadar da acı çeken kadınlar. Yan yana Müslüman ve Hıristiyan Karadeniz kadınları. Komşu kadınlar. Taa eski zamanlardan.

Kitaptaki her hikâye ve efsaneyi beğeni ile okudum; beni derinden etkiledi. Kitabı okurken, eski Trabzon; kent merkezi, köyleri canlandı hafızamda. Neden bilemiyorum. Yalnızca Trabzon’u değil Batum’u da, Sohum’u da hatırladım. Zugdidi’yi de. Sumela’nın eski halini de düşündüm. Vadilerde yankılanan çan sesleri geldi birden kulağıma. Tanıdık bir melodi gibi. Sonra daha birkaç yıl öncesinde Sumela’da ibadetleri bir bürokrat kadın tarafından engellenen Hıristiyanları da hatırladım. Daha sonraki yıllarda Patrik 1. Bartholomeos’un Sumela’da yönettiği ayinleri düşündüm. Dağ, tepe aşarak yürüyüşü de geldi gözümün önüne. Bahşis verdiği kemençeciler de.

 

Günümüzde cami olan, Livera’nın kilisesini ve muhtar Ğorğor Şalvadaris’i hep hatırlayacağım. 24 Şubat 1923 tarihini de….  İki sevgilisi olan İrina’yı da. Sevgililerinden biri kıskanç bir ayı, diğeri ise, Levent Orhan olan İrina’yı da hep hatırlayacağım. Liveralı Şahin, Liveralı Pilipos ve Liveralı Şahin Pilipos ya da Liveralı Pilipos Şahin. Mübadele ve çekilen acılar. Selimiye Kışlası’ndan da geçen hiç bilinmeyen insan hikâyeleri.

 

Yusuf Bulut’un “Efsanelerde Livera Geyikleri” isimli eseri; Doğu Karadeniz coğrafyasına, geçmişteki Hıristiyan ve Müslüman ahalisinin hayat hikâyelerine ilgi duyan herkese okumalarını öneririm. Emperyalizm, emperyalizm ile işbirliği yapan siyasîler bir yana, onlarla işimiz olmaz. Çünkü onların en büyük kötülük yaptıklarından bir tanesi de Doğu Karadeniz’in halkıdır. Duygu yüklü bu güzel çalışmayı okuyunca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız muhakkak.

 

Böyle bir eseri kültür hayatımıza kazandıran Yusuf Bulut’u tanıdığım için kendimi şanslı addediyorum. Bazılarının hiç bilmediği, bilenlerin ise, unutmaya yüz tuttukları gerçekleri yeniden gündeme getirdi. İmzalayıp adresime kadar gönderdiği bu güzel eser için kendisine bir defa da huzurunuzda teşekkür ediyorum.

 

 

https://yusufbulut49.blogspot.com/search?q=Ali+%C4%B0hsan+Aksamaz

 

https://www.circassiancenter.com/tr/efsanelerde-livera-geyikleri/ 

 

 

 

Yusuf Bulut [1949- 2017]

 

 

 

SUNUŞ [İnsan Ne Diye İneğe Tapar]

 

Yusuf Bulut, bu kitabına benden bir sunuş yazısı istemiş olsaydı, hiç kuşkusuz aşağıdaki satırları kaleme alma ihtiyacı hissetmeyecektim. Yalnızca kitabının içeriğine ilişkin değerlendirmelerimi sizlerle paylaşacaktım. Ne yazık ki 2017 yılından bu yana Yusuf Bulut aramızda değil. Onun için de kendisiyle olan anılarımdan bahsetmekle yetineceğim.

Zaman zaman kitaplığımı çeşitli nedenlerle elden geçiririm. Her defasında da Yusuf Bulut’un “Efsanelerde Livera Geyikleri” adlı kitabıyla göz göze gelirim. İmzalayıp ev adresime posta ile gönderme nezaketi gösterdiği bu kitabı, bana kendisini hatırlatır. Anılarımız gözümün önünden bir film şeridi gibi hızla geçer. En çok da, bu kitabının bugüne kadar yayınlanamamış olmasına üzülürüm. Kitabının yayınlanmasını görememesine üzülürüm. “Efsanelerde Livera Geyikleri”  adlı kitabı gibi, bu kitabı da 20. yüzyıla ilişkin önemli tanıklıklarını bizlerle paylaşıyor. Kitabının bugüne kadar yayınlanamaması, bu önemli tanıklıklarının günümüz okuyucusuna ulaşamaması beni hep üzerdi. Üzülürdüm ancak elimden de bu konuda hiçbir şey gelmezdi.

Önceki akşam e-posta adresime baktığımda bir sürprizle karşılaştım.  Bayram Bulut’tan bir mesaj gelmişti. Kim olduğunu bilmiyordum. Tanımıyordum. Benimle görüşmek istiyordu. Mesajında vermiş olduğu telefon numarasından kendisini aradım. Tanıştık. Uzun uzun konuştuk. Doğrusunu söylemek gerekirse, çok sevindim. Ailesinin, çalışmalarına sahip çıktığını ve bu kitabının da yayınlanacağını duymak beni sevindirdi.

Bayram Bulut, babasının bloğunda “Efsanelerde Livera Geyikleri” adlı kitapla ilgili  kaleme aldığım makaleyi görmüş. Makalenin altında yer alan e-posta adresine yazarak bana ulaşmıştı. Babasının bu kitabı için bir sunuş yazısı kaleme almamı istedi.  

 Telefonundan sonra şöyle bir düşündüm; Yusuf Bulut’u gıyabında ne zaman tanımıştım? 2008 yılı olmalı. İnternette www.yusufbulut.com adlı sitesiyle karşılaşmıştım. Kendisine birkaç makalemi gönderdim; yayınladı. Böylelikle tanışıklığımız başladı.

İstanbul Eğitim- Sen 8. Nolu Şube Başkanı Haldun Özkan’ın önerisiyle Ankara’da İnşaat Mühendisleri Odası Konferans Salonunda yapılan Uluslararası Katılımlı Ana Dili Sempozyumuna katıldım; bir sunum yaptım.  Daha önce bu sempozyumun yer ve tarihine ilişkin bilgileri Ankara’daki dostlara e-posta vasıtasıyla duyurmuştum. 31 Mayıs 2009 tarihinde yaptığım bu sunumun hemen ardından yanıma şahsen tanımadığım bir bey yaklaştı. Kendisini tanıttı: Yusuf Bulut. Kendisiyle ilk defa o gün yüz yüze tanıştık. Beni misafir etmek istediğini söyledi. O sırada bir arkadaş İstanbul’a gitmek üzere otomobiliyle hemen köşe başında beni bekliyordu. Bu nazik davetini kabul edemedim. Ayaküstü üç beş dakika ancak konuşabildik. Vedalaştık. Akşamına İstanbul’a döndüğümde e-posta adresime bakınca bir sürprizle karşılaştım. Yusuf Bulut, sempozyum boyunca çektiği fotoğrafları göndermişti. Hem sempozyumu izlemesi hem beni misafir etmek istemesi hem de çektiği fotoğrafları göndermesi doğrusu beni şaşırtmıştı. O tarihten sonra dostluğumuz gelişti. Sitesine gönderdiğim makaleleri yayınlamaya devam etti. Dayanışma ve candan davranışlarıyla beni her zaman yüreklendirdi.   

9 Ağustos 2014 tarihinde ÇDP’nin kuruluş çalışmaları için arkadaşlarla birlikte Ankara- Bayındır Sokaktaydık. Yusuf Bulut da geldi. Sohbet ettik. Fotoğraflarımızı çekti. Toplantı sonrası kısa bir boşluk vardı. Beni bir lokantaya misafir etti. Civardaki bir lokantada oturduk. Sohbet ettik. Beni misafir etmek istiyordu. Ertesi günü Cumhurbaşkanlığı Seçimleri vardı. O sebeple o akşam İstanbul’a dönecektik. Davetini kabul edemedim. 

7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde Ankara 2. Bölgeden Bağımsız Milletvekili Adayı olan arkadaşım Faruk Arslandok’a destek toplantısına katılmak için bir arkadaşın otomobiliyle Ankara’ya gitmiştik. Toplantı bir otelde yapılıyordu. Bu toplantıya Yusuf Bulut da, Armağan Serdaroğlu da kısa süreliğine geldi. Çok kısa bir süre her ikisiyle ayrı ayrı görüşme imkânım oldu.  

Şimdi hatırlayabildiğim kadarıyla, 2016 Yazında Şevket Çorbacıoğlu bir gün telefonla arayarak Ankara- Artvin Evi’nde bir sunum yapmamı önerdi. Kabul ettim. Eylül ayı içinde bir Pazar günü sunumu gerçekleştirecektik. Ne yazık ki ciddî hastalığımı henüz atlatamadığım  için o tarihte bir sunum yapma imkânım olamadı.

2017 yılı başlarında olmalı. Bir gün Yusuf Bulut telefonla aradı. Yeni bir kitap çalışması olduğu söyledi. Bu çalışmasını bana göndermek istiyordu. Eleştirel katkıda bulunmamı istiyordu. Kabul ettim.  “İnsan Ne Diye İneğe Tapar?” başlıklı çalışmasını e-posta adresime gönderdi. Word dosyasını bilgisayardan okumak bana oldukça zor geldi. Posta ile göndermesini istedim. Birkaç gün sonra postacı bu çalışmasını getirdi. Otobiyografik çalışmasını büyük bir beğeniyle birkaç gün içinde okudum. Sayfa kenarlarına katkılarımı ekledim. Telefonla da bilgi aktardım. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu çalışmasını okudukça kendisini daha da iyi tanıdım. 1970’li yıllara ait tanıklıklarını aktarıyordu. Kendisinin de yerel boyutlarda içinde yer aldığı dönemin toplumsal olay, olgu ve süreçlerini objektif bir şekilde aktarıyordu. Otobiyografik bir çalışma olmasına rağmen, asla kendisini öne çıkarmıyor, kendisine önem atfetmiyordu. Sıradan insan hikâyeleri anlatıyordu. Aynı “Efsanelerde Livera Geyikleri” gibi, bu çalışması da bilgi ve belgeyle destekleniyordu. Anlatımları yaşanmış kronolojiyle de uyum içindeydi.  Bu çalışmayı, eşim Nuray Hanımın da okumasını ve eleştirel katkıda bulunmasını istedim. Okudu. Eleştirel katkılarda bulundu. Çalışmayı kargo servisiyle Yusuf Bulut’a ulaştırdım. Telefonla da bilgi verdim.

Bir süre sonra Yusuf Bulut telefonla aradı. Bir başka ilde yaşayan oğlunu ziyarete gittiğini, otobüsten indikten sonra bir titreme geldiğini, hastalandığını ve durumunun kötü olduğunu söyledi. Üzüldüm. Sonrasında kendisiyle zaman zaman telefonla görüştük.  

   Ankara- Artvin Evi’nde yapacağım sunumun tarihi kesinleşmişti: 23 Nisan 2017.  Birkaç gün önce Yusuf  Bulut’u telefonla aradım. Kendisini de mutlaka sunumda görmek istediğimi söyledim. Sağlığının iyi olmadığını, eğer kendisini iyi hissederse gelebileceğini belirtti. Kendisinden Artvin Evi’ndeki sunum izleyici profiline ilişkin bilgi aldım. Yardımcı oldu.

22 Nisan günü Ankara’ya gitmek için yola çıktım. Yusuf Bulut birkaç kez telefonla aradı. Hasta olduğunu, kendisini iyi hissetmediğini o sebeple de sunumu izlemeye gelemeyeceğini söyledi. Ancak Artvin Evi’ndeki sunumumdan sonra, arkadaşı Mehmet Ali Kök’ün beni kendisine götüreceğini, yardımcı olacağını söyledi. Öyle de oldu; Mehmet Ali Kök, beni otomobiliyle Dikmen- Keklik Pınarı’ndan Yusuf Bulut’un Sincan’daki evine kadar götürdü. Sohbetlerimize eşlik etti.

Kendisini iyi gördüm. Hafıza ve algısı yerindeydi. Çok istememe rağmen, kendisiyle yine de bir fotoğraf çektirmedim. Farklı çağrışımlar edinmesini istemedim. Kitabının durumunu sordum. Ne zaman yayınlanacağını öğrenmek istedim. Torununun bilgisayarda düzeltmeleri yaptığını söyledi.  Hatırladığım kadarıyla epey oturduk. Sohbet ettik. Eşi Hanımefendi bize ikramlarda bulundu. Misafirperverlik gösterdi. Ayrılma zamanı gelince kucaklaştık. Vedalaştık.  Mehmet Ali Kök, beni otomobiliyle Ankara Otogarına kadar da götürdü.  

Kendisiyle daha sonra birkaç kez telefonla görüştüğümüzü hatırlıyorum. Bir gün facebook’taki bir paylaşımdan hastaneye yattığını öğrendim. Birkaç kez Şevket Çorbacıoğlu, Mehmet Ali Kök ve Demir Akın’ı telefonla arayarak sağlık durumu hakkında bilgi almaya çalıştım. Bir gece eşi Hanımefendi telefonla arayarak Yusuf Bulut’u kaybettiğimizin haberini verdi. Tarifsiz üzüldüm. Vakit geçirmeden, ilk kitabını yayınlayan Heyamola Yayınları’nın Yayın Yönetmeni Ömer Asan’a facebook’tan bir mesajla vefât haberini duyurdum. Teşekkür etti. Benimle bağlantı kurması için telefon numaramı da ilettim. Maksadım Yusuf Bulut’un bu çalışmasına sahip çıkmasını istemekti.

Şimdi hatırladığım kadarıyla kendisini 4 Ağustos 2017 tarihinde kaybettik. Çok üzüldüm. Üzülmemim bir başka nedeni de çalışmasının öylece sahipsiz kalmasıydı. Önceki akşam oğlu Bayram Bulut’un kitaba ailecek sahip çıktıklarını ve yayınlanması için girişimlerde bulunduklarını söylemesi beni tarifsiz sevindirdi.

“Efsanelerde Livera Geyikleri” adlı kitabı ve bu çalışması Türkiye’nin 20. yüzyılına toplumsal konularda tanıklık ediyor. Kitaplarında yer alan tanıklıkların onlarca film senaryosuna kaynaklık edeceğine inanıyorum.

Yusuf Bulut; ideolojik, siyasal, dinsel, mezhepsel ve etno-milliyetçi ön yargılarla hareket etmiyor, sıradan insanlara sıradan insanların hikâyelerini olduğu gibi anlatıyor.  Kendisini saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.

[Önerilen Okumalar: Ali İhsan Aksamaz, “Efsanelerde Livera Geyikleri” adlı kitabın eleştirisi”, 16. IV. 2015, yusufbulut49.blogspot.com; “Yaşasın 23 Nisan”, 27. 04. 2017, ozgurcerkes.com; “Efsanelerde Livera Geyikleri”,  23. 01. 2020, sonhaber.ch] /  [14. VI. 2024]


http://yusufbulut49.blogspot.com/2016/06/

https://www.ozgurcerkes.com/?&Syf=22&Mkl=961858

https://sonhaber.ch/efsanelerde-livera-geyikleri/

 

                             ÇDP Genel Merkezi, Ankara, 9 Ağustos 2014 




aksamaz@gmail.com