14 Aralık 2021 Salı

Cihangir Bilgin ile Söyleşi

 


 

 

Cihangir Bilgin ile Söyleşi


Lazca/ Lazuri/ ლაზური

 

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2021/12/blog-post.html

 

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2021/12/cihangir-bilgini-kala-interviu.html

 

(Ön açıklama: Cihangir Bilgin, ülkemizin aydınlarından, bir kültür adamı, mektepli ve yürekli bir müzik adamı; çalışkan bir insan.  Cihangir Bilgin, uzun yıllardan beri otantik Laz şarkılarını hem Türkiye ve hem de Gürcistan’da derliyor. Bu şarkıları çağdaş bir anlayışla yorumluyor. Ayrıca günümüzde yazılmış Lazca şiirleri de besteliyor ve yorumluyor. Cihangir Bilgin, yalnızca Lazca şarkıları yorumlamıyor, ülkemizin bütün yörelerinin Türkçe türküleriyle de ilgileniyor, yorumluyor. Türkiye ve yurt dışında da konserler veriyor, öyle biliyorum.  Arabesk Lazca müzik yapmıyor. Laz halk müziğini yalnızca tutum- kemençe gibi otantik enstrümanlara da hapsetmiyor, diğer enstrümanlarla da müzik yapıyor, okuyor. Eski Laz halk şarkılarını yeni bestelerle okuyor. Yeni Lazca şarkılar yapıyor. Ülkemizin kültür elçisi. Cihangir Bilgin, Turkuaz Sanat Derneği ve Laz Kültür Derneği’nin de emektarlarından. Cihangir Bilgin’i 2004’de rahmetli M. Recai Özgün’ün cenaze töreninde, rahmetli M. Yılmaz Avcı vasıtasıyla Sapanca’da tanıdım.  O zamandan beri yaptığı kültürel çalışmaları ilgiyle izliyorum. Cihangir Bilgin ile biyografisi ve kültürel çalışmalarına ilişkin konuştum./ Ali İhsan Aksamaz)

+

Ali İhsan Aksamaz: Lütfen, bize önce biyografinizden bahsedin de öyle başlayalım, olur mu? Nerelisiniz? Ne zaman nerede doğdunuz? Hangi okullarda öğrenim gördünüz? Şimdi nerede yaşıyorsunuz? Nerede çalışıyorsunuz? Evli misiniz? Çocuklarınız var mı? Hangi dileri biliyorsunuz?

 Cihangir Bilgin: Artvin -Arhaviliyim. Babamın memuriyeti dolayısı ile Kayseri’de doğdum. İlkokulu Kayseri’de bitirdim. Ortaokul ve liseyi Arhavi’de okudum. 1994’de İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarını bitirdim. Şu an Karadeniz Ereğli’de yaşıyorum. Güzel Sanatlar Lisesinde görev yapıyorum. Evliyim;  Defne Mjora adına bir kızım var. Orta derecede Almanca, Lazca ve Megrelce biliyorum.

Ali İhsan Aksamaz: Konservatuar mezunusunuz, yalnız alaylı değil mekteplisiniz de. Bu sebeple de geçmişin otantik müziğini çağdaş bir anlayışla yorumluyorsunuz.   Kaval çalıyorsunuz,  saz/ bağlama çalıyorsunuz, gitar çalıyorsunuz, kemençe çalıyorsunuz; öyle biliyorum. Bu enstrümanların dışında hangi enstrümanları çalıyorsunuz? Öğrencilerinize hangi enstrümanları çalmayı öğretiyorsunuz? Hangi solo ve koro faaliyetlerde bulunuyorsunuz?  Bize genel olarak müzik çalışmalarınızdan bahsedin, lütfen!

Cihangir Bilgin:  Her müzisyen gibi çocuk yaşlarda enstrüman çalmaya başladım. Konservatuarda okumamın sebebi Azerbaycan tarını icra etmek içindi. Bu anlamda Azerbaycan klasik müziği ve halk mahnılarını icra etmek okumak bir başka dünya.

Anadolu’ya dair farklı formlarda geleneksel ezgileri öğrenmek okumak, icra etmek vs. bir dizi çalışmalar yaptım. Okul yıllarında farklı platformlarda müzisyen olarak çalıştım. Dilsiz Kaval, Karadeniz Kemençesi, Kabak Kemane vs. halk çalgıları öğrendim. Türküleri sevdirmek, tanıtmak ve öğretmek adına bir mücadele vermekteyim. Bu yüzden derslerde bazen yeni nesile ulaşabilmek adına gitar çalıyorum. Bağlama ve Dilsiz kaval dersleri veriyorum. Öğrenmek isteyenlere de ayrıca kemençe dersleri de veriyorum.

Turkuaz adında sanat topluluğum var 15 yıldır türkülerle iç içe sunular yapıyoruz. Farklı konsept ve konularda halk ezgilerini seslendiriyoruz. Anadolu’da yaşamış ozan ve aşıkların çoğunun divanını okudum. Ezgisi yapılmayan birçok şiirleri seçiyorum, arşivliyorum halk şiiri üzerine araştırma ve beste formunda ezgiler yazıyorum. MESAM üyesiyim. Şiir, müziğin kıyafetidir. Çağdaş şairler ve ozanlardan şiirler seçerek farklı müzik formlarında şarkılar da yazıyorum. Özelikle muhalif şairlerin şiirlerini daha çok önemsiyorum. Müzikal anlamda eser ortaya koymak, toplumda geleceğe dair serler bırakabilmek önemli bir davranış.  Müzik sektörünün her alanında varlık göstermek gibi bir amacım da, zamanımda yok. Popüler olmak isteğe bağlı farklı bir uğraş olduğu için kendi dünyamda mütevazi çalışmalar yapmanın daha verimli olduğunu düşünüyorum.

Ali İhsan Aksamaz: Arabesk Lazca müzik yapmıyorsunuz. Laz halk müziğini yalnızca tutum- kemençe gibi otantik enstrümanlara da hapsetmiyorsunuz, diğer enstrümanlarla da müzik yapıyorsunuz, okuyorsunuz. Eski Laz halk şarkılarını yeni bestelerle okuyorsunuz. Yeni Lazca şarkılar yapıyorsunuz. Bu, Laz müziğinde yeni bir tarz. Biraz da bize bu tarzınızın sebebinden bahsedin, lütfen!

Cihangir Bilgin: Arabesk, taverna vs. denilen müzik yaparak geçinen bir takım insanların  lüks içinde yaşam sürdürdüklerini,  varoşlarda yaşayan insanlar üzerinden çıkar sağlamanın tezgahı olduğunu düşünüyorum. Arabesk Açıkça riyakârlıktır. 

2000’li yılların başında Dil bilimci Goişi Kojima’nın Laz halk Şarkıları adlı bir kitabını okumuştum. Kendi kültürümüze ve anadilimize dair tek kalem oynatmamak çok zoruma gitmişti. Lazca ile ilgili “93 Süreci” içinde olan birçok Laz aydını ile tanışıklığım başladı; hâlâ da devam eden yoğun bir çalışma içine girdim. Bazı kaynaklara ulaşmak zor olduysa da Lazca otantik şarkılar ve Lazca şiir yazan birçok insanın eserlerini arşivlemeyi başardım. Bizzat şahsî görüşmeler ve çalışmalar yaptım. Derleme araştırma gezileri programladım. Lazca şiir yazan birçok insanla bir araya geldim; şiir yazmalarını teşvik ettim.  İnsan profili olarak Lazlar (kendimde dâhil) inatçı ve tez canlı insanlarız. Bu yüzden yapılan bütün kültürel çalışmalarda ciddî sancılar, krizler, küslükler vs. ortaya çıkıyor. Mücadele içinde yıpranarak kültürel dokuyu korumak ve üretmek adına kendi payıma düşeni yapmaya çalışıyorum.

Lazca otantik müzik konusunda Lazona’da yaşayan müzisyenlerin duyarlı olmadığını düşünüyorum. Sadece kendi mahallinde ya da evinde lokal anlamda Lazca şarkıların okunduğunu söyleyebilirim. Ortaya çıkarılabilen otantik ezgilerin çoğu en yakın tanıdıkları tarafında derlenebildi. Alan taramaları ve derleme konusunda yeterli ciddî çalışmalar yapılamadı. Kaybolan ve toprağa giden yüzlerce müzikal yapıt var. Laz toplumunda kollektif çalışma gurubu anlayışı sadece tarımsal alanda var. Ancak kültüre ve dile dair araştırmacı uzman yani konusuna vakıf insanların binlerce yıllık mirası korumak ve kayıt altına almak gibi bir mecburiyeti vardır. Hazırcı tüketim anlayışı, sadece popülerlik adına yapılan şahsî menfaatler dışında toplumsal yapıya katkı sunmuyor.

Laz şarkıları konusunda Helimişi Hasan, evrensel boyutta eserler bıraktı. Bu başarısı, düşünsel anlamda Helimişi Hasan’ın bilgeliğinin yansımasıdır. Sanat ve halk kültürü adına şahsî çabalar sarfetmek ve bunun diyetini yokluklarla geçirilen bir yaşamla sürdürebilmek ancak Helimişi Hasan gibi bir aydının farkındalığıyla gerçekleşti.  Kendi ifadesi ile bu dünyada kendine düşen görevi yaptığını ve yaşadıklarından ve yaptıklarında pişman olmadığını ve de emeklerinin boşa gitmeyeceğini yüksek perdeden insanlığa duyurdu.

Fakat Helimişi Hasan, sadece Laz dilini konuşan ve resim, şiir, müzik, politika, vs. uğraşları olan bir insan, Laz halkının müziğini, kültürünü oluşturan genel bir unsur değil.  Aynı zamanda mihenk taşı misali Helimişi Hasan’ın çabaları olmasaydı sorusunu da Laz aydınlarının kendilerine sormaları gerektiğini düşünüyorum.

Kent kültürü içinde yaşadığımız süreçte otantik eserler yapmanın olasılığı zaten mümkün değil. Fakat Lazca konuşma dilinin kendi içindeki telaffuz söylem ve esprilerini hissedebilmek ve müzikal anlamda ifade edebilmek adına özgürce eser yazmanın en doğal hakkım olduğunu düşünüyorum. Kaybolmakta olan kültürel değerler adına çalışma yapan birçok emekçi insan tanıdım. Maalesef günümüz toplumunun geneli hazırcı ve okumayan sorgulamayan bir anlayış içinde. Özellikle şiir vs. edebi eserler yazan Laz aydınlarının verdiği emeklerin kitap sayfalarında kalmasına izin vermemek adına inatla eser yazmayı doğru bir davranış olarak görüyorum.

İnsanlar beğenirler, beğenmezler ama ben şahsım adına yazdığım eserlerin evrensel boyutta olmasını amaç bilirim. Dünyada her orkestranın icra edebileceği, ses alanı geniş ve her enstrümanın çalabileceği eserler yazmaya çalışıyorum. Tabii ki imkânlar dahilinde kayıt vs. yaparak paylaşmak isterim. Zaman ve maddî koşullardan ötürü emek olayı.

 

 

 

 

Ali İhsan Aksamaz: Biliyorum, Turkuaz Sanat Derneği’nin emektarısınız. Bu dernek ne zaman, nerede kuruldu? Bize, Turkuaz Sanat Derneği’nin kurulduğu günden bugüne kadarki faaliyetlerinden bahsedin, lütfen! Turkuaz Sanat Derneği, müziğin hangi alanlarında faaliyet gösteriyor? Bu dernekteki öğrenciler hangi yaş kategorisinde? Bize bu dernekteki solo, koro ve enstrüman kategorilerindeki faaliyetlerinizden bahsedin, lütfen!

Cihangir Bilgin: Kültür ve sanatsal davranışlar resmî kurum ya da anlayış içerisinde her zaman kısıtlı ya da sansürlü olur. Özgürce kendinizi ifade edebilmenin yolu kendi kararlarınızla yaptığınız eylemle anlam bulur. Bu yüzden dernek statüsünde 60 üyesi olan Turkuaz Kültür Sanat Topluluğu kurdum. Her kesimden insanlarla bir araya gelerek sadece müzik adına çalışmalar yapıyorum. Genel felsefem; “hayat türkü, türkü de hayat’tır”

Toprakları üzerinde yaşadığımız Türkiye’nin, Anadolu’nun çok kültürlü hazinesinin çok renkliğini yaşayarak her telden her bölgeden motifleri ezgilerle dile getiriyoruz. İnsanlar arasında kurulan en güzel köprü müzikal paylaşımlarla güçleniyor. Sanat, insanlıkla barışık olmanın ifadesi aslında.

Ali İhsan Aksamaz: Biliyorum, ulusal dilimiz Türkçeyi de yerel diliniz Lazcayı da seviyorsunuz, sahipleniyorsunuz, sahip çıkıyorsunuz. Türkiye’nin çeşitli yörelerinden Türkçe Türküler yorumluyorsunuz, Türkçe şarkılar söylüyorsunuz. Öyle biliyorum. Türkçe Türkü ve şarkılar da yorumluyorsunuz. Lazca şarkılar da yorumluyorsunuz.  Aşık Veysel’in şiirlerini okuyorsunuz, biliyorum. Diğer aşıklardan da okuyor musunuz? Repertuarınızda başka dillerden veya farklı yörelerden, ülkelerden de şarkı ve türküler var mı?

Cihangir Bilgin: Anadolu ozanlar ve aşıkların diyarıdır. Geleneksel müzik inanç, felsefe üzerine kurgulanmıştır. Mevlâna, Yunus, Pir Sultan, Karacaoğlan, Yedi Ulu Ozanlar, Anadolu Erenleri, aklınıza gelecek tüm aşıklar bu toprakların gerçek sahipleridir. Türkülerle iç içe olan insanlar, yaşamları içinde Veysel’i, Davud Sulari’yi, Aşık Daimi’yi, Mahzuni’yi, Neşet’i görmeden sevdikleriniz içinde öncelikli kılıyor.  Elinizde bağlama ile bu ustaların türkülerini okuyunca acıyı,  mutluluğu, aşkı, sevgiyi, barışı anlatmış oluyorsunuz.

Müzik çok güçlü bir unsur. Farsça, Kürtçe, Ermenice, Eski Pontosça geleneksel ezgiler dinlemeyi severim. Daha doğrusu dil, din, ırk vs. müziğin harita, sınır tanımadığını düşünüyorum. Aynı zamanda çalgıların da bir aidiyetinin olmadığını düşünüyorum. Bir enstrümanı en iyi icra eden herkesi saygıyla dinlemek yeterli bence.

Ali İhsan Aksamaz: Lazca bestelerinizi biliyorum. Türkçe besteleriniz de var mı? Siz de  Lazca şiir, destan yazıyor musunuz?

Cihangir Bilgin: Şiir, edebiyat ve müzik insanları olgunlaştıran ve bilgi sahibi eden en güzel alan. Akademik eğitim sonrası sadece teknik anlamda müzik öğrendiğimi fark ettim. On yıllık bir süreçte hiçbir eserim olmadı. Daha doğrusu yazmak istedim fakat yazamadım. Eser yazabilmek ve yazdığınızı altına imzanızı koyabilmek cüretkâr bir davranış. Fakat okumadan öğrenmeden, bilgi ve tecrübe sahibi olmadan eser yazmak cahil cesaretidir.

MESAM’da kayıtlı 120 civarında onaylı eser duruyor. Eser yazıyorum; bazıları şiir, bazıları da söz ve müzik ikisi bir arada eserlerim var.

Karacoğlan’a ait 627 şiiri inceledim.  Ezgisi olmayan 20 civarında türkü formunda eser yazdım. İranlı Acem şair Şehriyar’ın iki şiirine  (“Heyder Babaya Selâm” ve “Yâr” Kasidesi) ezgiler yazdım. Ömer Hayyam’dan 4 ayrı rübaiyi konu ve şiirsel ölçü biçimlerini analiz ederek özgün bir şarkı yazdım. Ben yaptım, ettim vs. gibi söylemler aslında beni rahatsız ediyor. Diyeceksiniz ki kimseye eser verdiniz mi? Eser vermek istediğim yorumcular oldu fakat her sanatçı kendi ürettikleriyle var olmak istiyor. 

Ali İhsan Aksamaz: Yalnızca Türkiye’de değil, Gürcistan’da da Lazca derleme çalışmaları yaptınız, biliyorum. Oradan da Lazca şiir ve şarkı derlemeleri yaptınız; insanlarla konuşmalar yaptınız, kameraya çektiniz.  Gürcistan’a ilk ne zaman gittiniz? Çok zengin bir arşiviniz olduğunu biliyorum. Sarpi’de ve Tiflis’te derleme çalışmaları yaptınız. Oradaki bu Lazca derleme çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz? Gürcistan’daki çok sesli Laz Müziği ile Türkiye’deki tek sesli Laz müziği hakkında neler söyleyebilirsiniz? Türkiye’deki 20 yıl önceki ve bugünkü Laz müziği arasında bir karşılaştırma yapar mısınız?

Cihangir Bilgin: 2005 -2009 yılları arasında Gürcüstan’da bazı derlemeler yaptım. Kolkhoba Festivalerine katıldım. Sarpi köyünde ve Batum, Tiflis, Rustavi gibi şehirlerinde derleme ve arşiv çalışmalarım oldu. O zamanlar insanları evlerinde bulabilmek adına sömestri tatilinde, kış ortasında seyahatler yapıyordum. (Topluluğun müzik danışmanı) Nazi Memişişi’nin daveti üzerine Rustavi’de Tutarçela polifonik müzik topluluğunun ilk çalışmalarına şahit oldum. Yaşa Tandilava, Cemal Vanilişi, Yaşar Bakradze, Mehmet Kazancıoğlu ve Gürcistanlı birçok Laz aydınıyla sohbetlerimiz oldu.

Polifonik (çok sesli) koro ve solo müzikal yapı, inanç ve edebî boyutu ile Sakartvelo (Gürcistan) ve (Megrelya) Samargalo’da eski çağlardan bugüne geleneksel yolculuğu ile devam ediyor. İnsan seslerinin armonisi ile milyonlarca kitleye hitap ediyorlar. Kültürel yapı içinde polifonik müziğin temsilcileri hem müzikal anlamda hem de toplumsal dayanışmada önemli rol oynuyorlar. Lazların Müslüman olmadan önceki devirlerinde polifonik müzikle iç içe olduklarını düşünüyorum. Laz halk şarkıları, şu anki dönemde tek sesli kemence tulum, akordeon ve kaval gibi halk sazları eşliğinde tek sesli müzikal formda devam ediyor. Kâzım Koyuncu ve Birol Topaloğlu ile başlayan Lazca müziğinin günümüzde albüm konseptinden çıkıp sosyal medyada devam ettiğini hepimiz biliyoruz. Lazca müzik yapan topluluklar, teknolojinin sanal dayatmasına karşı mücadele vermekteler. Sonuç olarak Lazca müzik, gurup bazında değil de kişisel çalışmalarla dinleyici karşısında varlık gösteriyor. Pandemi döneminde amatör stüdyo kayıtları yaparak ben de birkaç şarkı yayınladım. Amacım Laz edebiyatında yer alan şairlerin katkılarını, adlarını ve mücadelelerini ortaya koymaktı.

Ali İhsan Aksamaz: Bugüne kadar Fahri Kahraman, Nurdoğan Abaşişi, Munir Yılmaz Avcı, Ramazan Kosanoğlu, Hasan Helimişi, Nazi Memişişi ve Yaşa Tandilava’nın Lazca şiirlerini bestelediniz, çok güzel şarkılar ortaya çıkardınız. Bu çalışmalarınız Türkiye ve Gürcistan’da büyük ilgi gördü. Bu alanda yeni şarkılar ortaya çıkaracak mısınız?

Cihangir Bilgin: Lazca şiir yazan insanlar benim için çok değerlidir. Konuşmak ayrı,  yazmak ise sanatsal bir davranıştır. Lazcayı çok iyi bilen insanlarla dostluğum ve aktif çalışmalarım hâlâ devam etmekte. Ben şahsen iyi derecede bilmesem de Lazca konusunda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Biraz iddialı bir söylem olacak ama içimde kalmasını da istemem. Şu ana kadar okunmuş, yayınlanmış Lazca şarkıların toplamından çok daha fazla derleme ve beste çalışmamın olduğunu ifade etmek isterim. Lazca yazılmış şiirsel ifadelerin müzikal aktarımla ciddî katkılar sunacağına inanıyorum. Şiirin toplumsal duyarlılıkta ve bilinç uyandırmada çok etkili olduğunu düşünüyorum.

Lazca şiir yazan Laz aydınlarının emeklerine saygı duyuyorum. Selma Koçiva, M. Recai Özgün, Osman Büyüklü, Kamil Aksoylu, İnci Derya Turna, Özer Ertaş, Timur Cumhur,  Musa Cedeşi ve şimdi ismini hatırlamadığım birçok insan Lazca şiirler yazdı. Ben de bu yürek dolusu yazımları müzikal eserlerle taçlandırdım.

Ali İhsan Aksamaz: Bugüne kadar Türkiye’de ve yurtdışında nerelerde konserler verdiniz? Yeni konser projeleriniz var mı?

Cihangir Bilgin: Yurt dışında konser vermedim. Türkiye sınırları içinde bazı festivallerde sahne aldım. Görevim dolayısıyla bulunduğum ilçede sıralı konserlerim devam ediyor.

Ali İhsan Aksamaz: Laz Kültür Derneği’nin emektarısınız. Bu dernek ne zaman ve nerede kuruldu? Birkaç cümle ile bize bu dernekten de bahsedin, lütfen!

Cihangir Bilgin: Karadeniz Ereğli’de 2000 civarında Laz vatandaşımızın olduğunu tahmin ediyorum. Yöresel derneklerin olduğu bir ortamda Lazların da ortak kurumsal yapıda birbirlerini tanımalarını kültürel ve sosyal anlamda paylaşımlarda bulunmalarını sağlamak amacıyla Karadeniz Ereğli Laz Kültür Derneğini 2015 yılında kurduk. Panel, konser, festival, gezi, arşiv ve dayanışmaya yönelik etkinliklerle çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Ali İhsan Aksamaz: Yeni çalışmalarınız var mı? Bize müjdeli haberleriniz var mı?

Cihangir Bilgin: Megrelce ve Lazcanın birbirlerine yakın kardeş diller olduklarını, aynı ağacın dalları olduğu vs. bu söylemleri hep duymuşuzdur. Megrelce kök ve ifade biçimiyle Lazcaya çok yakın bir dil olmasına rağmen, ortak paydada konuşabilmek sadece sosyal medyada kişisel paylaşımlarla devam etmekte.

 “Cumalepe boret” vs. bu tür söylemlerin tıkanıp kalındığı bu süreçte kendimce bir karar aldım. Bir proje hazırladım ve bitirdim. Megrelya’da ve yurt dışında yaşayan Megrel dostlarla tanıştım. Bu diyaloglar sonucunda Megrelce şiir yazan şairleri de tanımış oldum.  Bu şairlerin  şiirlerini konularına göre tasnif  ve tercüme çalışmaları yaptım. Ve de tanınmış on Megrel şairlerin şiirleriyle on yeni şarkı yaptım. Megrelce ve Lazca iki kardeş diller diyoruz. Böylece bu şarkılarla kurulacak bir köprünün iki kardeş dilin asırlar sonrasında kucaklaşıp buluşmasına yol açacağını umut ediyorum. 

Ali İhsan Aksamaz: Durmadan, usanmadan çalışıyorsunuz. Biliyorum, boşa harcayacak hiç zamanınız yok. Yine de sorularım için zaman harcadınız. Bu söyleşi için size teşekkür ederim. Başka sorum yok ancak sizin söylemek istedikleriniz veya mesajlarınız varsa, lütfen, onları da söyleyin!  Sağlıcakla kalın!

 

 

Cihangir Bilgin: Lazcanın gelişmesi ve yazılı kaynaklarının çoğalması için, Laz kadınlarının Lazca yazmamalarının çok büyük bir eksiklik olduğunu belirtmek isterim. Akademik eğitim almış,  konusunda uzman bu kadar Lazın yaşadığı bir ülkede bazı Laz kadınları Latin alfabesine ilâve 7 harfi ezberleyerek Lazca yazma konusunda sınıfta kaldılar. Hani diyoruz ya Anadili! Madem  anadili... Laz kadınları bu mücadelede neden yoklar? Neden yazmazlar?!

Bu röportajla şahsıma yer ve zaman ayırdığınız için asıl ben size teşekkür ederim.  Taşlar yerine oturana kadar Laz Dili ve kültürüne dair emek veren herkes gibi mücadelemize devam edeceğiz. Saygı ve sevgilerimle sağlıcakla kalın.

+

 (Önerilen Okumalar: Cihangir Bilgin, “Etnik Müzik- Polifoni”, 1 I 2004, lazuri.com; Cihangir Bilgin, “Lazca Destanlar (Destani)”, 13 I 2004, lazuri.com;   Cihangir Bilgin, “Folklor (Halk Bilimi)”, 12 VIII 2004,  hopam.com/ Sima Dergisi, Sayı 7, Sima Laz Vakfı Yayın Organı, Fotosan Ofset Ltd. Şti., İzmit, 2007; Cihangir Bilgin, “Kültür emekçisi Lazlar üzerine”, Skani Nena Dergisi, Sayı 1, Laz Kültür Derneği Yayın Organı, Sayı 1, İstanbul, 2009;  “Turkuaz’dan yeni bir konser”, 20 III 2017, ereglihakimiyet.com);Yılmaz Avcı (Redaktör: Ali İhsan Aksamaz), “Navamiçkinan Tere K̆olxeti/ Bilmediğimiz Ülke: K̆olxeti (Anı)”, Sima Dergisi, Sayı 8, Sima Laz Vakfı Yayını, Fotosan Ofset, İzmit, 2009)

+

Bazı çalışmaları:

https://www.youtube.com/c/CihangirBilgin


 http://www.circassiancenter.com/tr/cihangir-bilgin-ile-soylesi/

 

https://sonhaber.ch/cihangir-bilgin-anadoluda-yasamis-ozan-ve-asiklarin-divanini-okudumbolum-1/

 

http://www.gurcuhaber.com/2021/12/11/cihangir-bilgin-soylesi-ali-ihsan-aksamaz/

 

https://sonhaber.ch/cihangir-bilgin-kendi-kulturumuze-ve-anadilimize-dair-tek-kalem-oynatmamak-cok-zoruma-gitmisti-bolum-2/

 

http://www.gurcuhaber.com/2021/12/12/cihangir-bilgin-soylesi-2-ali-ihsan-aksamaz/

 

http://www.gurcuhaber.com/2021/12/13/cihangir-bilgin-soylesi-3-bolum-ali-ihsan-aksamaz/

 

https://sonhaber.ch/cihangir-bilgin-batum-tiflis-rustavide-arsiv-calismalari-yaptim-bolum-3/

 

http://www.gurcuhaber.com/2021/12/14/lazca-mucadelemize-devam-edecegizcihangir-bilgin-soylesi-4-ali-ihsan-aksamaz/?fbclid=IwAR29f9l7RLkmJkX42YwvzG8c9uvpwvByiOF5aaI4EvZzbMUt7v8SZaiTnRo

 

https://sonhaber.ch/cihangir-bilgin-lazca-mucadelemize-devam-edecegiz-bolum-4/

 

aksamaz@gmail.com