Bazı
Laz Aydınları Arasında Geciken Hesaplaşmalar ve Unutulan Kimlik Mücadelesi
“Demokrat Gürcüler
Platformu”ndan Nevzat Kaya’nın Laz aydını Ahmet Hulusi Kırım ile yaptığı
röportaj 13 VIII 2011 tarihinde “Gürcü Kültür Merkezi”nin internet sitesinde de
yayınlandı. Röportaj birçok açıdan ilginç ve tartışmaya değer. Ahmet Hulusi Kırım, bazı Laz aydınları ile
kendisi arasında, on sekiz yıldır içten içe yaşadığı ancak ayrıntısını bilemediğimiz
sebeplerle hep görmemezlikten geldiği ve çözmekten de kaçındığı anlaşılan
sürtüşmeleri artık kendince açığa vurmaya çalışıyor. Çeşitli iddialarda bulunuyor.
Bazı söylediklerinin yeni tartışmalar başlatacağına kuşku yok. Madem taa “Ogni Kültür
Dergisi” dönemine ilişkin bu kadar ciddî konularda bilgi sahibiydi de neden
bugüne kadar sustu?! Susmakla da kalmayıp şimdi suçladığı Laz aydınlarıyla bugüne
kadar ilişkisini neden sürdürdü?! Bununla da kalmayıp neden onlarla beraber ortak
çalışmalar yaptı?! On sekiz yıl öncesine ilişkin hesapları neden şimdi gündeme
getirmeye çalışıyor?! Röportajda söylediği bazı konularda benim de kendisine
bazı eleştirilerim ve sorularım var. Röportajı konusundaki düşüncelerimi ve
sorularımı kendisine e-posta kanalıyla hemen gönderdim.
“Ogni Kültür Dergisi”
dönemine ilişkin, bazı Laz aydınları hakkında iddiaları olan yalnızca Ahmet
Hulusi Kırım değil. Bir başka Laz aydını olan Mehmedali Barış Beşli’nin de diğer
bazı Laz aydınları hakkında yine aynı döneme ilişkin iddiaları var. Mehmedali
Barış Beşli, bu iddialarını 1999’da “Ütopia- Mevsimlik Hayat Bilgisi Kitabı”nın
6. sayısına yazdığı “Vicdanen Malul Bir Devir Bu Devir” ve 2000’de de “Mjora- Lazepeşi
Nena” adlı derginin 1. sayısına yazdığı “Tarihe Karşı Kısa Bir Tarih” başlıklı makalesinde
dile getirmiştir.
18 XI 2006 tarihinde lazuri.com’da yayınlanan “Sanatçı
etiği ve Birol Topaloğlu” başlıklı
makale de başka bir Laz aydını hakkında iddialarda bulunuyor.
Selma Koçiva da
lazebura.net’te 24 XI 2006 tarihinde yayınlanan
“Laz Kültür Hareketinde Yol Ayrımı… İsmail Avcı (Bucaklişi) Ne yapmak
İstiyor?” başlıklı makalesinde bir Laz
aydını hakkında iddialarda bulunuyor.
Mehmedali Barış Beşli, Özcan
Sapan, İsmail Avcı imzasını taşıyan ve 23 XII 2006 tarihinde
lazuri.com’da yayınlanan “Zorunlu Bir
“Yol Ayrımı” Hikayesi veya Bir Bilgilendirme Meselesi” başlıklı makalede yine
bazı başka Laz aydınları hakkında
iddialarda bulunuyor.
İsmail Avcı, Mayıs 2010’te paylaştığı bir e-posta ile aynı dernek içinde
bulunduğu bazı Laz aydınlarını suçluyor ve o dernekten ayrılıyor.
Burada amacım, yukarıda kısaca bilgi verdiğim röportaj, e-posta veya
makalelerdeki iddiaları irdelemek değil. Bir noktaya dikkat çekmek istiyorum:
Laz aydınları şu ya da bu sebeple birbirleriyle ne de çok sorunlar yaşıyorlar,
değil mi?! Enerjilerini birleştirip birlikte hareket edip kolektif kimlik mücadelesi vermek yerine adete birbirlerinin gözlerini oymaya
çalışıyorlar. Burada tek tek olayların üzerinde durmak, suçlu aramak ve ne
yapılmaması gerektiği konusunda fikir ortaya koymak istemiyorum. Ne yapılması
gerektiğine dikkat çekmek istiyorum.
Lazca, atalarımızın dilidir.
Bizim “anadilimiz”dir; ruhî şekillenmemizdir; kimliğimizdir. Lazca, binlerce
yıllık üretim, mülkiyet ve paylaşım ilişkileri içinde doğdu; gelişti; bizlere
ulaştı.
Günümüzde kapitalizm, elinin
altında tuttuğu her çeşit kitle iletişim araçlarını acımasızca kullanıyor; insanları
çevresine yabancılaştıran, düşünmeyen, duyarsız, hareketsiz, obez, hastalıklı
fakat yalnızca tüketen zavallı yaratıklar haline getirmeye çalışıyor.
Kapitalizmin en ince hücrelerimizi bile ele geçirdiği bir durumda dünya tek
pazar olacak. Tek dil olacak. Tek kültür, çılgınca tüketme ve doğayı yok etme
kültürü olacak. Kapitalizm; Lazcanın da, Laz kimliğinin de düşmanıdır. Lazca
da, Laz kimliği de, Laz kimliğinin can çekiştiği coğrafyanın doğası da
kapitalizmin hedefindedir.
Kimlik mücadelesi;
kapitalizme, emperyalizme karşı dik bir duruşu gerektirir. Kimlik mücadelesi,
emperyalizmin saldırısına karşı hem ülkemizin diğer kimlikleriyle hem de komşu
ülkelerin halklarıyla emekdaşlık ortak paydasında anti- emperyalist beraber bir
duruş ve mücadeleyi de gerektiriyor.
İşte bu anlamda; ABD
emperyalizminin, AB emperyalizminin ortak vatanımız üzerinde gizli ve açık
kültürel, siyasî, vb. kurumlarıyla, bizi çelişkili davranmaya yöneltecek her
türlü ilişkiyi reddetmek zorundayız. Bugüne
kadar kimliğimizi törpüleyen, yok etmeye çalışan resmî ideoloji ve resmî tarih
tezlerinin uygulayıcılarının arkasında kapitalizmin ve emperyalizmin
bulunduğunu görmemezlikten gelip, onlarla işbirliğine giremeyiz. AB ve ABD
emperyalistlerinin kurumlarıyla ilişkiye girmek ve onlardan medet ummak,
fonlarından faydalanmak kimliğimize vuracağımız en büyük darbedir.
Atalarımızdan bize
miras kalan Laz kimliğini çocuklarımıza kurumsallaştırarak aktarma mücadelesini
yürütmek üzere; yaptığının farkında olan bütün samimi Laz aydınlarının
anti-emperyalist, anti-kapitalist bir platform oluşturması gerekmektedir.
Dünya, içinde yaşadığımız bölge ve Türkiye yeniden şekilleniyor.
Önümüzdeki günlerde yeni anayasa çalışmaları başlayacak. Laz aydınları bütün bu
ve buna benzer olay, olgu ve süreçleri değerlendirmek ve Laz kimliğinin yasalar
ve anayasada güvence altına alınması için ortak görüş, düşünce ve önerilerini
açıkça ortaya koymak zorundadırlar. Bu yapılmazsa Laz kimliğini, bugüne kadar
olduğu gibi bundan sonra da hiçbir kurumun ciddiye alması söz konusu olamayacaktır.
Böyle bir durumda, Laz kimliği ancak tâbi ve yönlendirilen çalışmalara payanda
olarak kullanılmaktan öte bir işleve sahip olamayacaktır. Bu kabul edilebilir
bir durum değil.
Kendilerine Laz aydını diyenlerin, bugüne kadar yaptıkları ve söylediklerini
dürüstçe gözden geçirmeleri gereklidir. Öncelikle de emperyalist kuruluşlara
angaje olarak, onlardan alınan fonlarla
kimlik mücadelesi verilemeyeceğine, bunun hem Laz kimliğine hem de içinde
yaşanan ve emekdaşlıkla oluşturulan ortak vatan duygusuna taban tabana zıt
olduğuna inananların bir araya gelmesi ve mücadele yürütmeleri gerekmektedir.
Kimlik mücadelesinin ne olduğu açık bir şekilde tanımlanmalıdır. Yalnızca
gastronomik, folklorik, akademik ve nostaljik çalışmaların tek başına anlamlı
olmadığı görülmelidir. Bu noktadan hareketle Laz aydınları kendilerini
tanımlamalıdır. Hasan Helimişi, Kâzım Koyuncu gibi şimdi aramızda olmayan tanınmış
kimi Laz aydınlarının arkasına sığınarak, onların gölgesinde bazı kişilerin
kendilerine yer açmaya çalışmaları ve böylelikle kendi namlarının yürümesi için
yaptıkları çalışmalar da tek başına kimlik mücadelesi değildir.
Laz aydınları; yalnızca başkalarına, yalnızca başkalarının çalışmalarına
destek veriyormuş gibi yaparak da kolektif kimliklerini yaşatıyor olamazlar.
Laz aydınları; 31 V 2011 tarihinde Hopa’da yaşanan trajik olayları nasıl
değerlendiriyor? Çaydaki sömürü ve çay politikaları konusunda ne düşünüyorlar?
Sarp Sınır Kapısı’ndan pasaportsuz gidiş- gelişler konusunu nasıl
değerlendiriyorlar? Türkiye’de yaşanan
olaylara, Somali’de yaşanan olaylara yaklaştıkları şekilde yaklaşmayı mı düşünüyorlar?
Laz Kültürel Hareketi Nedir? Kimlik Mücadelesi nedir? Laz aydınları,
kendileriyle ilgili olay, olgu ve süreçlerin nesnesi mi, öznesi mi olacaklar?
Dünya ve Kafkasya’da önemli gelişmeler yaşandı. Gidişat daha da önemli
gelişmelerin yaşanacağına işaret ediyor. Bu konuda; olay, olgu ve süreçleri Laz
aydınları iyi okumak zorundadır. Abhazya’da 1992’de yaşananları yeniden
değerlendirmeliyiz. Ortaya çıkması muhtemel gelişmelere kafa yormalıyız.
2008’de “Gürcistan ve Rusya Federasyonu
arasındaki” savaş hali ve ardındaki gelişmeleri nasıl
değerlendiriyoruz?! Bu gelişmeler Laz kimliğine ne katacak, ne götürecek?!
Dilsel ve kültürel akrabalığımızın bulunduğu Kafkasya’daki gelişmelere
sırtımızı dönerek nereye varabiliriz?!
2008’den sonra her yıl Türkiye’de yapılan Rusya protestolarına nasıl bir
tavır alacağız?! Bu protestoları, fikri derinlikten yoksun, ama kameralar
önünde boy göstererek bu işlerden nemalanmak isteyenlerin insafına mı
bırakacağız?!
Evet; bugünkü zaman diliminde ve bu dünyada yaşıyoruz. Laz aydınlarının;
dünyayı, sosyal gelişmeleri ve bütün olarak bunlarla bağlantılı kendi
kimliklerini ve geleceklerini değerlendirmeleri ve ortak bir duruşla eğilmeden,
bükülmeden bir mücadele vermeleri gerektiği açıktır.
Görünen o ki, böyle giderse, Laz kimliği geleceğe taşınamayacaktır. İşte
bütün bu sebeplerle, su gibi akıp giden zamanın farkına varıp kişisel hırslar
ve fantazilerle değil, Türkiye’nin bir aydınının
sahip olması gereken bir duyarlılıkla hareket etmek zorundayız.
Laz aydınları zamanında halledilmemiş aralarındaki hesapları bir kenara
bırakıp geleceğe kendilerini kolektif bir kimlikle taşıyacak ciddî projeleri,
hiç kimseyi dışlamadan hep birlikte üretmek için şimdi taşın altına ellerini
koymaları gerektiğinin farkına varmalıdırlar. (21 VIII 2011)
(Önerilen okumalar:
“Ahmet
Hulusi Kırım’ın Vizyonu var mıydı?”, 27 X 2006, xvalamgeri.blogspot.com; Ali İhsan Aksamaz, “Çerkes, Gürcü ve
Laz Aydınların İradî Beraberliği (1 Mayıs 2012 İstanbul İzlenimleri)”, 2 V
2012, circassiancenter.com; “Demokratik Gürcüler Platformu olarak Laz aydını Ahmet
Hulusi Kırım ile yaptığımız röportaj”,
12 VIII 2011, groups.google.com/g/gurcu_kultur_merkez; Haşim Akman: “Laz Enstitüsü
Kuruluyor”, A Aktüel Dergisi, sayı 66, 8- 14 Ekim 1992/ 13 VII 2017,
sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr; “İçindekilerle Ogni Kültür Dergisi’ (1993-1994)”, 12 XI 2020, sonhaber.ch/
circassiancenter.com.tr; “Laz Aydınlarının
girişimine basından tepkiler”, 14 V 2022, sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr; “Laz Aydınları Platformu Oluşturma
Toplantılarındaki Konuşmalarım”, sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr/ Ali İhsan Aksamaz, “Laz Aydınları ve
Sorumluluk, 1. Baskı, Sorun Yayınları, İstanbul, 2011;“Laz Enstitüsü”
toplantısında söylediklerim, gözlem, eleştiri ve önerilerim”, 22 XII 2012, ,
yusufbulut.com/ circassiancenter.com.tr;
“Laz Enstitüsü denince (Algıladıklarım- Beklentilerim),15 II 2013,
yusufbulut.com/ circassiancenter.com.tr;
“Lazlara ilişkin iki kitabın hikâyesi ve tanıklıklarım- Anılarım”, 14 II
2013, yusufbulut.com/ circassiancenter.com.tr/ gurcuhaber.com; “Lazuri.com’dan Açıklama”, 4 XII
2006, lazuri.com; Memedali B.
Beşli, “Vicdanen malul bir devir bu devir”, Ütopya Mevsimlik Hayat Bilgisi
Kitabı 6, Piya- Zed Yayın, İstanbul, Ocak 1999; Mehmedali Barış Beşli: “Tarihe Karşı Kısa Bir Tarih”, Mjora/
Lazepeşi Nena, sayı: 1, Ocak 2000, Çiviyazıları Yayınevi; “Ogni” başarısız oldu mu?!”, 12 IX
2013, yusufbulut.com/ sonhaber.ch; “Sanatçı
etiği ve Birol Topaloğlu”, 18 XI 2006, lazuri.com; “Zorunlu Bir “Yol Ayrımı”
Hikayesi veya Bir Bilgilendirme Meselesi”, 23 XII 2006, lazuri.com)