Çerkes Kimliği
Yalçın Karadaş’ın
‘Çerkes Kimliği/ Türkiye’nin Sorunları’ adlı kitabı ‘Sorun Yayınları’ndan
çıktı. Kitap oldukça ilgi gördü. Kısa süre içinde de 2. baskısı yapıldı.
Bu makalede sizlere
Yalçın Karadaş’ın ‘Çerkes Kimliği/ Türkiye’nin Sorunları’ adlı kitabını kısaca
tanıtacağım.
Çerkesler’in
anavatanı Kuzey Kafkasya olmasına rağmen, günümüzde çok büyük ölçüde Türkiye’de
yaşıyorlar. Yalçın Karadaş, Çerkesler’in neden anavatanlarını terk etmek kaldıklarına
ve Osmanlı Türkiyesi’ne nasıl sürgün edildiklerine ilişkin önemli bilgiler
veriyor.
Yalçın Karadaş,
yalnızca ‘21 Mayıs 1864- Büyük Çerkes Sürgünü’ hakkında bilgi vermiyor, Çerkesler’in
topraklarını korumak için gösterdikleri direnişe de, Çarlık Rusyası’nın Kuzey
Kafkasya topraklarını denetim altına almak için uyguladığı soykırıma da dikkat
çekiyor. Çerkes Halkı’nın, Sovyet Yönetimi’nde önemli ‘Kültürel Haklar’
kazandığına da vurgu yapan Yalçın Karadaş, günümüzde Çerkesler’in hem anavatanları Kuzey
Kafkasya’da hem de Türkiye’de ciddî sorunlar yaşadıklarına da dikkat çekiyor.
Rusya Federasyonu’na
bağlı Kuzey Kafkasya’da adlarını taşıyan cumhuriyetlerinde yaşayan Çerkesler’in,
günümüzde kısıtlı da olsa ‘Kültürel Haklar’a sahip olduklarına vurgu yapan
Yalçın Karadaş, Çerkesler’in çok önemli bir nüfusla Türkiye’de yaşamalarına
rağmen, taa başından beri kimliklerinin
reddedildiğini belirtiyor. Oysa Osmanlı Türkiyesi’nde kısıtlı da olsa ‘Kültürel
Hakları’nın bulunduğuna dikkat çekiyor.
Yalçın Karadaş,
Türkiye’de, günümüzde Çerkesçe’nin, dolayısıyla Çerkes Kimliği’nin ölmekte
olduğunu belirtiyor. Trajik sonu önlemek için atılması gereken somut adımları
da öneriyor. Çerkesçe’nin ölümünün önüne
geçilmesi, korunup geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara kurumsal olarak aktarılması
konularına kafa yoruyor.
Yalçın Karadaş, resmî
ideoloji ve resmî tarih tezleriyle, asimilasyoncu politikalarla Türkiye’nin
diğer anadilleri gibi, Çerkesçe’nin de yok edilmeye çalışıldığını, bu sebeple
de Devlet’in, TRT KURDÎ örneğinde olduğu gibi telâfi edici tedbirleri acilen
alması gerektiğini vurguluyor.
Yalçın Karadaş,
uzun yıllardır eleştirdiği ve her platformda mücadele ettiği asimilasyoncu
politikalarla bu kitabında da ciddî bir hesaplaşmaya giriyor. Geçmişte
dillendirdiği ciddî eleştirilerinin de arkasında duruyor. Geçmişteki somut
iddialarını bu kitabında da tekrarlıyor. Türkiye’nin bütün aydınlarını,
Türkiye’nin bütün anadillerine somut projelerle sahip çıkmaya davet ediyor.
Yalçın Karadaş,
yalnızca Çerkesçe ve Çerkes Kimliği’ni yaşatmak için değil, Türkiye’nin Lazca, Pomakça,
Boşnakça, Çeçence, Zazaca gibi bütün anadillerini de yaşatma konusunda
enternasyonalist bir duyarlılıkla hareket ediyor. Namuslu bir aydın tavrı
sergiliyor. Türkiye’nin bu anadillerinin yaşatılması için her platfotmu bir
kürsü olarak kullanıyor. Türkiye’deki bütün anadillerinin yaşatılması konusuna
da kafa yoruyor ve somut önerilerde bulunuyor. Türkiye’nin bütün aydınlarını bu
konuda da ele ele vermeye çağırıyor.
YALÇIN KARADAŞ, ‘SORUN YAYINLARI’NIN
DÜZENLEDİĞİ ‘DİLLER, HALKLAR, ULUSAL SORUN’ KONULU PANELDE SIRRI ÖZTÜRK, ALİ
İHSAN AKSAMAZ VE MEHMET GÜL İLE (28. İSTANBUL TÜYAP KİTAP FUARI/ 31 X 2009)-
FOTOĞRAF: JİNEPS GAZETESİ
Bu makaleyi yazarkenYalçın Karadaş’dan da görüşlerini
aldım. Çerkesler’in, Sovyet Yönetimi’ndeki kazanımlarına dikkat çekti ve Rusya
Federasyonu’ndaki Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerinde yaşayan Çerkesler’in bugünkü
‘Kültürel Hakları’na ilişkin de önemli değerlendirmelerde bulundu:
“Putin ile
birlikte federatif devlet olma özelliğini her geçen gün yitirmesine rağmen,
Sovyet kazanımları olarak Rusya Federasyonuna bağlı devletlerimizde kendi okullarımız,
Çerkesçe radyo-TV’lerimiz sınırlı ve yetersiz olsa da var. Ancak yakın zamanda
Putin yönetiminin çıkarttığı ve onaylanan Anadil Yasası geçmiş kazanımları yok
edebilecek ve Rusya’nın çok etnikli federatif yapısını, yanlışlığı kanıtlanmış
tekçi Ulus-devlete dönüştürecek çok tehlikeli bir durum ortaya çıkarttı.”
YALÇIN KARADAŞ, YILLARDIR HER PLATFORMDA
TÜRKİYE’NİN BÜTÜN ANADİLLERİNİ SAHİPLENİYOR
Türkiye’deki
anadillerinin gerçek ölüm sebebi olarak kimi ‘aydınlar’, ‘suya sabuna’ dokunma
cesaretine sahip olmadıkları için yalnızca ana-babaları suçluyor. Yalçın
Karadaş, ana-babaların suçlanmasına şiddetle karşı çıkıyor:
“Dillerimizim
ölmesinin ana ve gerçek sebebi, birilerinin sürekli ifade ettikleri gibi, evde
çocuklarımızla anadilimizle konuşmamamız değil, tek etnikli, tek dilli, tek
dinli, ırkçı, Türkçü ulus devletin açık asimilasyoncu politikalarıdır.
Hepimizin ortak devleti olmasına karşın, utanmazca diğer dilleri öldürmek için
devletimiz tüm gücünü kullandı.
AKP,
iktidarını sağlamlaştırmak için yaptığı
yeni bazı kanunlar ile seçmeli anadili eğitimi mümkün hale geldi. Ancak Çerkesler
hızla şehirleşmiş ve toplu olarak bir arada oturmayan bir kimliktir. Okullarda
seçmeli anadili sınıfı oluşturmada belirli öğrenci sayısı şartı bizim bu
konudaki taleplerimizin karşılanmasını önlüyor.”
Çerkesler, dilleri
ve kimliklerini yaşatma mücadeleleri konusunda bilgilenme ihtiyacı
hissediyorsanız, Yalçın Karadaş’ın ‘Çerkes Kimliği/ Türkiye’nin Sorunları’ adlı
kitabını mutlaka okumalı ve okutmalısınız.
(Önerilen okuma:
Ali İhsan Aksamaz, ‘Çerkes Aydınları’nın Yayıncılık Faaliyetleri’, sonhaber.ch)
(08 VIII 2020)
Ali İhsan Aksamaz
aksamaz@gmail.com