13 Ağustos 2020 Perşembe

Çerkes Kimliği

 

 

Çerkes Kimliği

 

Yalçın Karadaş’ın ‘Çerkes Kimliği/ Türkiye’nin Sorunları’ adlı kitabı ‘Sorun Yayınları’ndan çıktı. Kitap oldukça ilgi gördü. Kısa süre içinde de 2. baskısı yapıldı.

Bu makalede sizlere Yalçın Karadaş’ın ‘Çerkes Kimliği/ Türkiye’nin Sorunları’ adlı kitabını kısaca tanıtacağım.

Çerkesler’in anavatanı Kuzey Kafkasya olmasına rağmen, günümüzde çok büyük ölçüde Türkiye’de yaşıyorlar. Yalçın Karadaş, Çerkesler’in neden anavatanlarını terk etmek kaldıklarına ve Osmanlı Türkiyesi’ne nasıl sürgün edildiklerine ilişkin önemli bilgiler veriyor.

Yalçın Karadaş, yalnızca ‘21 Mayıs 1864- Büyük Çerkes Sürgünü’ hakkında bilgi vermiyor, Çerkesler’in topraklarını korumak için gösterdikleri direnişe de, Çarlık Rusyası’nın Kuzey Kafkasya topraklarını denetim altına almak için uyguladığı soykırıma da dikkat çekiyor. Çerkes Halkı’nın, Sovyet Yönetimi’nde önemli ‘Kültürel Haklar’ kazandığına da vurgu yapan Yalçın Karadaş,  günümüzde Çerkesler’in hem anavatanları Kuzey Kafkasya’da hem de Türkiye’de ciddî sorunlar yaşadıklarına da dikkat çekiyor.

Rusya Federasyonu’na bağlı Kuzey Kafkasya’da adlarını taşıyan cumhuriyetlerinde yaşayan Çerkesler’in, günümüzde kısıtlı da olsa ‘Kültürel Haklar’a sahip olduklarına vurgu yapan Yalçın Karadaş, Çerkesler’in çok önemli bir nüfusla Türkiye’de yaşamalarına rağmen,  taa başından beri kimliklerinin reddedildiğini belirtiyor. Oysa Osmanlı Türkiyesi’nde kısıtlı da olsa ‘Kültürel Hakları’nın bulunduğuna dikkat çekiyor.

Yalçın Karadaş, Türkiye’de, günümüzde Çerkesçe’nin, dolayısıyla Çerkes Kimliği’nin ölmekte olduğunu belirtiyor. Trajik sonu önlemek için atılması gereken somut adımları da öneriyor.  Çerkesçe’nin ölümünün önüne geçilmesi, korunup geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara kurumsal olarak aktarılması konularına kafa yoruyor.

Yalçın Karadaş, resmî ideoloji ve resmî tarih tezleriyle, asimilasyoncu politikalarla Türkiye’nin diğer anadilleri gibi, Çerkesçe’nin de yok edilmeye çalışıldığını, bu sebeple de Devlet’in, TRT KURDÎ örneğinde olduğu gibi telâfi edici tedbirleri acilen alması gerektiğini vurguluyor.

Yalçın Karadaş, uzun yıllardır eleştirdiği ve her platformda mücadele ettiği asimilasyoncu politikalarla bu kitabında da ciddî bir hesaplaşmaya giriyor. Geçmişte dillendirdiği ciddî eleştirilerinin de arkasında duruyor. Geçmişteki somut iddialarını bu kitabında da tekrarlıyor. Türkiye’nin bütün aydınlarını, Türkiye’nin bütün anadillerine somut projelerle sahip çıkmaya davet ediyor.

Yalçın Karadaş, yalnızca Çerkesçe ve Çerkes Kimliği’ni yaşatmak için değil, Türkiye’nin Lazca, Pomakça, Boşnakça, Çeçence, Zazaca gibi bütün anadillerini de yaşatma konusunda enternasyonalist bir duyarlılıkla hareket ediyor. Namuslu bir aydın tavrı sergiliyor. Türkiye’nin bu anadillerinin yaşatılması için her platfotmu bir kürsü olarak kullanıyor. Türkiye’deki bütün anadillerinin yaşatılması konusuna da kafa yoruyor ve somut önerilerde bulunuyor. Türkiye’nin bütün aydınlarını bu konuda da ele ele vermeye çağırıyor.

 

 

YALÇIN KARADAŞ, ‘SORUN YAYINLARI’NIN DÜZENLEDİĞİ ‘DİLLER, HALKLAR, ULUSAL SORUN’ KONULU PANELDE SIRRI ÖZTÜRK, ALİ İHSAN AKSAMAZ VE MEHMET GÜL İLE (28. İSTANBUL TÜYAP KİTAP FUARI/ 31 X 2009)- FOTOĞRAF: JİNEPS GAZETESİ

 

 

Bu makaleyi yazarkenYalçın Karadaş’dan da görüşlerini aldım. Çerkesler’in, Sovyet Yönetimi’ndeki kazanımlarına dikkat çekti ve Rusya Federasyonu’ndaki Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerinde yaşayan Çerkesler’in bugünkü ‘Kültürel Hakları’na ilişkin de önemli değerlendirmelerde bulundu:

 

 “Putin ile birlikte federatif devlet olma özelliğini her geçen gün yitirmesine rağmen, Sovyet kazanımları olarak Rusya Federasyonuna bağlı devletlerimizde kendi okullarımız, Çerkesçe radyo-TV’lerimiz sınırlı ve yetersiz olsa da var. Ancak yakın zamanda Putin yönetiminin çıkarttığı ve onaylanan Anadil Yasası geçmiş kazanımları yok edebilecek ve Rusya’nın çok etnikli federatif yapısını, yanlışlığı kanıtlanmış tekçi Ulus-devlete dönüştürecek çok tehlikeli bir durum ortaya çıkarttı.”

 

 

YALÇIN KARADAŞ, YILLARDIR HER PLATFORMDA TÜRKİYE’NİN BÜTÜN ANADİLLERİNİ SAHİPLENİYOR

 

Türkiye’deki anadillerinin gerçek ölüm sebebi olarak kimi ‘aydınlar’, ‘suya sabuna’ dokunma cesaretine sahip olmadıkları için yalnızca ana-babaları suçluyor. Yalçın Karadaş, ana-babaların suçlanmasına şiddetle karşı çıkıyor:

“Dillerimizim ölmesinin ana ve gerçek sebebi, birilerinin sürekli ifade ettikleri gibi, evde çocuklarımızla anadilimizle konuşmamamız değil, tek etnikli, tek dilli, tek dinli, ırkçı, Türkçü ulus devletin açık asimilasyoncu politikalarıdır. Hepimizin ortak devleti olmasına karşın, utanmazca diğer dilleri öldürmek için devletimiz tüm gücünü kullandı.

 

AKP,  iktidarını sağlamlaştırmak için yaptığı yeni bazı kanunlar ile seçmeli anadili eğitimi mümkün hale geldi. Ancak Çerkesler hızla şehirleşmiş ve toplu olarak bir arada oturmayan bir kimliktir. Okullarda seçmeli anadili sınıfı oluşturmada belirli öğrenci sayısı şartı bizim bu konudaki taleplerimizin karşılanmasını önlüyor.”

 

Çerkesler, dilleri ve kimliklerini yaşatma mücadeleleri konusunda bilgilenme ihtiyacı hissediyorsanız, Yalçın Karadaş’ın ‘Çerkes Kimliği/ Türkiye’nin Sorunları’ adlı kitabını mutlaka okumalı ve okutmalısınız.

 

(Önerilen okuma: Ali İhsan Aksamaz, ‘Çerkes Aydınları’nın Yayıncılık Faaliyetleri’, sonhaber.ch)

(08 VIII 2020)

Ali İhsan Aksamaz

aksamaz@gmail.com

 

 

 

 

 https://sonhaber.ch/cerkes-kimligi/