Asabi olmak için mazeret çok…
Mustafa Ekmekçi’nin ‘Karadeniz’de İnsan
Mozaiği’[1] başlıklı makalesi, aslında bir Laz’ın asabiyet göstermesi için
birçok noktayı içeriyor. Sıradan bir insanın bile M.E. B yayını ansiklopedilerde
kolayca ulaşabileceği, tarih, coğrafya, linguistik vb. bilgilerden
yararlanmadan, eksik ya da yanlış anladığı/ anlamadığı muhtemel ‘sofra
sohbetleri’ni köşesinde aktararak, kendisini gülünç duruma düşüren Ekmekçi’nin
tutumu karşısında sadece üzüntü duyuyorum. Ekmekçi’nin makalesinde[2] geçen iki
önemli iddianın geçerliliğini kısaca irdelemeye çalışacağım.Ekmekçi, Recai Kocaman’ın, Lazlar’ın kökenlerinin ne olduğunu bilmediğini ve
araştırmak da istemediğini belirterek şunları söylediğini yazıyor: ‘... Ama, derler ki, o Megellerle [3] Gürcülerle Yavuz Sultan Selim’in
askerlerinin bir araya gelmesinden doğan bir ırk...’Lazlar’ın binlerce yıllık tarihleri[4], yaşadıkları coğrafyalar, Lazika
Devleti’nin etkinlikleri, bölünmüşlükleri[5], Osmanlı-Rus çekişmesindeki milis
güçleri[6], demokrasi tarihine yararlılıkları[7] ve Kemalist Savaş’taki yer altı
faaliyetlerine katkılarıyla [8] Cumhuriyet’in kuruluşundaki emekleri üzerinde
durmanın gerekli olmadığını sanıyorum. Lazlar’ın 16. yüzyılda[9] ortaya çıktıkları
gibi ‘sofra ürünü’ bir iddianın gülünçlüğüne dikkat çekmek istiyorum. Lazlardan
‘Laz etnik tanımıyla’ ilk defa bahseden Romalı yazar Plinius (M.S. 23-79)
olmuştur. Plinius, “Tabii Tarihi”nde, Lazlar’ın Karadeniz kıyısında ve Phasis
(Faş/ Riyon) Irmağı boyunca yaşadıklarını yazar. Trabzon ile Doğu Karadeniz ve
Kırım kıyılarını M.S. 131 yıllarında dolaşan ve Karadeniz Çevresinde Seyahat
adlı eserin sahibi Arrianus, ünlü Coğrafyası’nı 150 yıllarında yazan Plotomeus,
Bizans elçilik heyetine katılarak 448’de Attila’nın sarayına varmış olan ve
Gotik Tarih’in yazarı Priskos, 552-558 yılları olaylarını yazan Bizanslı Agathias,
558-582 yılları olaylarını yazan Menandros ve 689 yılında, Chronographia adlı
eserin sahibi Theophanes Lazlar’dan Lazika Devleti’nden ve bu devletin bölge
gücü olan Roma/ Bizans ve Pers imparatorluklarıyla olan ilişkilerinden
bahseder. [10]Görüldüğü üzere, Lazlar’ın Laz adıyla varlığı iddianın aksine 16.yüzyıl değil
1.yüzyıldır.
‘Lazca’nın yazısı da yoktur, edebiyatı da
yoktur, sadece birtakım tekerlemeler biçiminde destanlar, şiirler olabilir...’[11]
Doğaldır ki, Türkiye’de resmî dil olan Türkçe’nin dışında hiçbir yerel dilin
yazısı yoktur.[12] Ancak, Lazca bir dildir.[13] Dilbilimciler [14] Lazca ve
Megrelce’yi Kolkheti dilinin günümüzdeki iki temsilcisi sayarlar.[15[ Lazca,
1920’li yıllarda, diğer Kafkasya dilleri gibi yazılı hale geldi. Sovyetler
Birliği Lazları, Latin alfabesine dayalı bir alfabeyi kullanmaya başladı. Lazca
ders kitaplarının yanı sıra kültür hayatıyla ilgili kitaplar, dergiler,
broşürler yayımlandı. Lazca tiyatro eserleri sergilendi[16]. 1937-38 sindirme
döneminde Lazca okullar direktörü İskender Tzitaşi katledildi, kültür özgürlüğü
engellendi ve 1949’da da Batı Gürcistan’dan Lazlar Kazakistan’a sürüldü.[17]Günümüzde ise, Gürcistan’da yaşayan Lazlar’ın kendi dillerinde eğitim görme
hakkı bulunmamasına karşın, Lazca kitaplar Kortuli alfabeyle rahatça basılıp,
satılabilmektedir.[18]Yöresini yıllarca Senato’da temsil eden Recai Kocaman’ın Ekmekçi’nin aktardığı
bilgileri verebileceğine inanmıyorum.Sovyetler Birliği Lazlarının kullandığı ders kitaplarının Moskova, Tiflis vb.
merkezlerin devlet kütüphanelerinden edinebilmeleri ise, M. Ekmekçi’nin Lazcanın
yazısı olmadığı iddialarını çürütecektir.Ekmekçi’yi böylesi nazik bir konuda ciddiyete davet ediyor, hatasını
düzeltmesini bekliyorum
Dipnotlar:
[1] Ankara Notları, 11
Ağustos 1995, Cumhuriyet Gazetesi.[2] M. Ekmekçi’nin iddiası.[3] Doğrusu: Megreller[4]İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun Tiflis Şehir Tiyatrosuyla ortaklaşa 25, 26, 27,
28 Temmuz 1995 tarihlerinde Rumeli Hisarı’nda sergilediği Altın Post adlı
oyunun geçtiği ve bugün Gürcistan’ın batı bölgesindeki coğrafyanın en eski
ahalisinin Lazlar olduğunu biliyor muydunuz? Bu konuda ayrıntılı bilgi için
bkz. S. Canaşia, N. Berdzenişvili, “Türkiye’den Haklı İstemlerimiz”, Tarih
Toplum, Ekim 1987, sayı 46; “Jason’s Voyage, In Search of the Golden Fleece”,
Tim Severin, National Geographic, vol.163, no.3, September 1985;Cemal Gülas, “Bir Masalın Peşinde”, Ali İhsan Aksamaz, “Efsanevi Yolculuk”,
Atlas, Eylül 1995, sayı 30. 192 193.[5] 5. ve 6. yüzyıllardaki Bizans-Pers savaşları nedeniyle günümüzde
Guria/Acara olarak adlandırılan bölge, Megrel-Laz nüfusunun tamamına yakınını
yitirdi.[6] Bkz.: Ziya Nur Aksun, “Osmanlı Tarihi”, Ötüken Yayınları, cilt 4, s.280.[7] Bkz.: H.Zafer Kars, “Belgelerle 1908 Devrimi Öncesinde Anadolu”, s. 105,
120, Kaynak Yayınları, İstanbul 1984.[8] “Lazların, küçük kayıklarla olan denizcilik faaliyetleri, Türkiye’deki
Kemalist Savaş sırasında oldukça ünlüdür, aralıklarla gelen engellemelere
rağmen, büyük miktarda silah ve gereç Batum’dan Samsun’a getirildi.” (W.E.D.
ALLEN, The March-Lands of Georgia, The Geographical Journal, vol. LXXIV (1929),
s.141.[9] M. Ekmekçi’nin iddiası.[10] Bu eski kaynakların yanı sıra, Türkiye’de geçtiğimiz yıllarda yayımlanan
“Kavimler Yapısı-1”, (Hale Soysü, Kaynak Yayınları, 1992); “Türkiye’de Etnik
Gruplar” (P. A. Andrews, Ant-Tümzamanlar Yayıncılık, 1992); “Lazların Tarihi”
(M.Vanilişi/ A. Tandilava, Ant Yayınları, 1992); “Orta Çağ’da Abhazlar, Lazlar”
(Gerg Amicba, Nart Yayıncılık, 1993); “Çerkesler” (Hayri Ersoy, Nart
Yayıncılık, 1993) gibi kitaplar da isteyenin kolayca ulaşabileceği kaynaklar
arasındadır.[11] M. Ekmekçi’nin R.Kocaman’a atfettiği iddia.[12] 1983 yılında yürürlüğe giren 2932 Sayılı Yasa, yerel dilleri konuşmayı
bile yasaklıyordu.[13] N. Marr, “Grammatika Çanskogo (Lazskogo) Jazyka s xrestomatie i slovaren”,
Sanit-Pétersburg, 1910; Arnold Çikobava, “Çanuris Gramatikuli Analizi
Tekstebiturt”, Tiflis, 1936.[14] Hans Vogt, Coller’s, C.5, s.598.[15] İlk Laz dili gramer çalışması, 1843 yılında, G. Rosen tarafından
yapılmıştır. (“Über die Sparche der Lazen”, Philos.-histor.Kl., 1843, Kraliyet
Akademisi, Berlin)[16] B.G. Hewitt, “Language, Nationalism and the West’s Response”, Caucasian
Perspectives, 1992, London.[17] B.G. Hewitt, Demgraphic Manipulation in the Caucasus (with special reference
to Georgia), Journal of Refugee Studies.[18] Örneğin, edinebildiğim Lazca kitaplardan üçü: Guram K̆artozia, “Lazuri T̆ekst̆ebi”,
Tbilisi, 1972 (235 sayfa); N. Kutelia- S. Cikia, “Lazuri P̆aramitepe”, Tbilisi,
1982 (104 sayfa); Guram Kartozia, “Lazuri T̆ekst̆ebi- II”, Tbilisi, 1993 (405
sayfa). Bunun dışında Almanya’da 1984 yılında Osman T̆amt̆ruli tarafından
yayımlanan” Lazuri Berepeşeni” (Çocuklar için Lazca);” Parpal”i (Kelebek) ve”
Lazuri Ambarepe “(Lazca Haberler) isimli dergiler de her yurttaşın kolayca
edinebileceği Lazca yayınlardandır.
[Kaynak: Ali İhsan Aksamaz, “Asabi Olmak
İçin Mazeret Çok”, Sosyalist Kültür Dergisi Birikim, Sayı 77, Birikim
Yayınları, İstanbul, 1995/ birikimdergisi.com, ( “Dil-Tarih-Kültür-Gelenekleriyle
Lazlar”, 1. Baskı, Sorun Yayınları, 2000; 2. Baskı, Belge Yayınları, İstanbul,
2014)]
Asabi olmak için mazeret çok…
Mustafa Ekmekçi’nin ‘Karadeniz’de İnsan
Mozaiği’[1] başlıklı makalesi, aslında bir Laz’ın asabiyet göstermesi için
birçok noktayı içeriyor. Sıradan bir insanın bile M.E. B yayını ansiklopedilerde
kolayca ulaşabileceği, tarih, coğrafya, linguistik vb. bilgilerden
yararlanmadan, eksik ya da yanlış anladığı/ anlamadığı muhtemel ‘sofra
sohbetleri’ni köşesinde aktararak, kendisini gülünç duruma düşüren Ekmekçi’nin
tutumu karşısında sadece üzüntü duyuyorum. Ekmekçi’nin makalesinde[2] geçen iki
önemli iddianın geçerliliğini kısaca irdelemeye çalışacağım.
Ekmekçi, Recai Kocaman’ın, Lazlar’ın kökenlerinin ne olduğunu bilmediğini ve
araştırmak da istemediğini belirterek şunları söylediğini yazıyor: ‘... Ama, derler ki, o Megellerle [3] Gürcülerle Yavuz Sultan Selim’in
askerlerinin bir araya gelmesinden doğan bir ırk...’
Lazlar’ın binlerce yıllık tarihleri[4], yaşadıkları coğrafyalar, Lazika
Devleti’nin etkinlikleri, bölünmüşlükleri[5], Osmanlı-Rus çekişmesindeki milis
güçleri[6], demokrasi tarihine yararlılıkları[7] ve Kemalist Savaş’taki yer altı
faaliyetlerine katkılarıyla [8] Cumhuriyet’in kuruluşundaki emekleri üzerinde
durmanın gerekli olmadığını sanıyorum. Lazlar’ın 16. yüzyılda[9] ortaya çıktıkları
gibi ‘sofra ürünü’ bir iddianın gülünçlüğüne dikkat çekmek istiyorum. Lazlardan
‘Laz etnik tanımıyla’ ilk defa bahseden Romalı yazar Plinius (M.S. 23-79)
olmuştur. Plinius, “Tabii Tarihi”nde, Lazlar’ın Karadeniz kıyısında ve Phasis
(Faş/ Riyon) Irmağı boyunca yaşadıklarını yazar. Trabzon ile Doğu Karadeniz ve
Kırım kıyılarını M.S. 131 yıllarında dolaşan ve Karadeniz Çevresinde Seyahat
adlı eserin sahibi Arrianus, ünlü Coğrafyası’nı 150 yıllarında yazan Plotomeus,
Bizans elçilik heyetine katılarak 448’de Attila’nın sarayına varmış olan ve
Gotik Tarih’in yazarı Priskos, 552-558 yılları olaylarını yazan Bizanslı Agathias,
558-582 yılları olaylarını yazan Menandros ve 689 yılında, Chronographia adlı
eserin sahibi Theophanes Lazlar’dan Lazika Devleti’nden ve bu devletin bölge
gücü olan Roma/ Bizans ve Pers imparatorluklarıyla olan ilişkilerinden
bahseder. [10]
Görüldüğü üzere, Lazlar’ın Laz adıyla varlığı iddianın aksine 16.yüzyıl değil
1.yüzyıldır.
‘Lazca’nın yazısı da yoktur, edebiyatı da
yoktur, sadece birtakım tekerlemeler biçiminde destanlar, şiirler olabilir...’[11]
Doğaldır ki, Türkiye’de resmî dil olan Türkçe’nin dışında hiçbir yerel dilin
yazısı yoktur.[12] Ancak, Lazca bir dildir.[13] Dilbilimciler [14] Lazca ve
Megrelce’yi Kolkheti dilinin günümüzdeki iki temsilcisi sayarlar.[15[ Lazca,
1920’li yıllarda, diğer Kafkasya dilleri gibi yazılı hale geldi. Sovyetler
Birliği Lazları, Latin alfabesine dayalı bir alfabeyi kullanmaya başladı. Lazca
ders kitaplarının yanı sıra kültür hayatıyla ilgili kitaplar, dergiler,
broşürler yayımlandı. Lazca tiyatro eserleri sergilendi[16]. 1937-38 sindirme
döneminde Lazca okullar direktörü İskender Tzitaşi katledildi, kültür özgürlüğü
engellendi ve 1949’da da Batı Gürcistan’dan Lazlar Kazakistan’a sürüldü.[17]
Günümüzde ise, Gürcistan’da yaşayan Lazlar’ın kendi dillerinde eğitim görme
hakkı bulunmamasına karşın, Lazca kitaplar Kortuli alfabeyle rahatça basılıp,
satılabilmektedir.[18]
Yöresini yıllarca Senato’da temsil eden Recai Kocaman’ın Ekmekçi’nin aktardığı
bilgileri verebileceğine inanmıyorum.
Sovyetler Birliği Lazlarının kullandığı ders kitaplarının Moskova, Tiflis vb.
merkezlerin devlet kütüphanelerinden edinebilmeleri ise, M. Ekmekçi’nin Lazcanın
yazısı olmadığı iddialarını çürütecektir.
Ekmekçi’yi böylesi nazik bir konuda ciddiyete davet ediyor, hatasını
düzeltmesini bekliyorum
Dipnotlar:
[1] Ankara Notları, 11
Ağustos 1995, Cumhuriyet Gazetesi.
[2] M. Ekmekçi’nin iddiası.
[3] Doğrusu: Megreller
[4]İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun Tiflis Şehir Tiyatrosuyla ortaklaşa 25, 26, 27,
28 Temmuz 1995 tarihlerinde Rumeli Hisarı’nda sergilediği Altın Post adlı
oyunun geçtiği ve bugün Gürcistan’ın batı bölgesindeki coğrafyanın en eski
ahalisinin Lazlar olduğunu biliyor muydunuz? Bu konuda ayrıntılı bilgi için
bkz. S. Canaşia, N. Berdzenişvili, “Türkiye’den Haklı İstemlerimiz”, Tarih
Toplum, Ekim 1987, sayı 46; “Jason’s Voyage, In Search of the Golden Fleece”,
Tim Severin, National Geographic, vol.163, no.3, September 1985;
Cemal Gülas, “Bir Masalın Peşinde”, Ali İhsan Aksamaz, “Efsanevi Yolculuk”,
Atlas, Eylül 1995, sayı 30. 192 193.
[5] 5. ve 6. yüzyıllardaki Bizans-Pers savaşları nedeniyle günümüzde
Guria/Acara olarak adlandırılan bölge, Megrel-Laz nüfusunun tamamına yakınını
yitirdi.
[6] Bkz.: Ziya Nur Aksun, “Osmanlı Tarihi”, Ötüken Yayınları, cilt 4, s.280.
[7] Bkz.: H.Zafer Kars, “Belgelerle 1908 Devrimi Öncesinde Anadolu”, s. 105,
120, Kaynak Yayınları, İstanbul 1984.
[8] “Lazların, küçük kayıklarla olan denizcilik faaliyetleri, Türkiye’deki
Kemalist Savaş sırasında oldukça ünlüdür, aralıklarla gelen engellemelere
rağmen, büyük miktarda silah ve gereç Batum’dan Samsun’a getirildi.” (W.E.D.
ALLEN, The March-Lands of Georgia, The Geographical Journal, vol. LXXIV (1929),
s.141.
[9] M. Ekmekçi’nin iddiası.
[10] Bu eski kaynakların yanı sıra, Türkiye’de geçtiğimiz yıllarda yayımlanan
“Kavimler Yapısı-1”, (Hale Soysü, Kaynak Yayınları, 1992); “Türkiye’de Etnik
Gruplar” (P. A. Andrews, Ant-Tümzamanlar Yayıncılık, 1992); “Lazların Tarihi”
(M.Vanilişi/ A. Tandilava, Ant Yayınları, 1992); “Orta Çağ’da Abhazlar, Lazlar”
(Gerg Amicba, Nart Yayıncılık, 1993); “Çerkesler” (Hayri Ersoy, Nart
Yayıncılık, 1993) gibi kitaplar da isteyenin kolayca ulaşabileceği kaynaklar
arasındadır.
[11] M. Ekmekçi’nin R.Kocaman’a atfettiği iddia.
[12] 1983 yılında yürürlüğe giren 2932 Sayılı Yasa, yerel dilleri konuşmayı
bile yasaklıyordu.
[13] N. Marr, “Grammatika Çanskogo (Lazskogo) Jazyka s xrestomatie i slovaren”,
Sanit-Pétersburg, 1910; Arnold Çikobava, “Çanuris Gramatikuli Analizi
Tekstebiturt”, Tiflis, 1936.
[14] Hans Vogt, Coller’s, C.5, s.598.
[15] İlk Laz dili gramer çalışması, 1843 yılında, G. Rosen tarafından
yapılmıştır. (“Über die Sparche der Lazen”, Philos.-histor.Kl., 1843, Kraliyet
Akademisi, Berlin)
[16] B.G. Hewitt, “Language, Nationalism and the West’s Response”, Caucasian
Perspectives, 1992, London.
[17] B.G. Hewitt, Demgraphic Manipulation in the Caucasus (with special reference
to Georgia), Journal of Refugee Studies.
[18] Örneğin, edinebildiğim Lazca kitaplardan üçü: Guram K̆artozia, “Lazuri T̆ekst̆ebi”,
Tbilisi, 1972 (235 sayfa); N. Kutelia- S. Cikia, “Lazuri P̆aramitepe”, Tbilisi,
1982 (104 sayfa); Guram Kartozia, “Lazuri T̆ekst̆ebi- II”, Tbilisi, 1993 (405
sayfa). Bunun dışında Almanya’da 1984 yılında Osman T̆amt̆ruli tarafından
yayımlanan” Lazuri Berepeşeni” (Çocuklar için Lazca);” Parpal”i (Kelebek) ve”
Lazuri Ambarepe “(Lazca Haberler) isimli dergiler de her yurttaşın kolayca
edinebileceği Lazca yayınlardandır.
[Kaynak: Ali İhsan Aksamaz, “Asabi Olmak
İçin Mazeret Çok”, Sosyalist Kültür Dergisi Birikim, Sayı 77, Birikim
Yayınları, İstanbul, 1995/ birikimdergisi.com, ( “Dil-Tarih-Kültür-Gelenekleriyle
Lazlar”, 1. Baskı, Sorun Yayınları, 2000; 2. Baskı, Belge Yayınları, İstanbul,
2014)]
(Açıklama: Bu makale Birikim
Dergisi’nin 1995 yılındaki 77. sayısında yayınlandı. Aynı makale Mustafa Ekmekçi’nin
kendisine de posta yoluyla gönderildi.)
+
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/10/yetersiz-bir-laz-kulturu-arastrmas.html
https://www.circassiancenter.com/tr/asabi-olmak-icin-mazeret-cok/