Lazca
ders kitaplarında sınıf mücadelesi metinleri-6 [Lazca-Türkçe]
Birinci Bölüm:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/11/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi.html
İkinci Bölüm:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/11/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi_13.html
Üçüncü Bölüm:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/11/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi_19.html
Dördüncü Bölüm:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/11/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi_29.html
Beşinci Bölüm: https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/12/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi.html
Radyosever:
İnsanların birbirleriyle radyo
aracılığıyla haberleştiklerini Eşref uzun zamandan beri duyuyordu. Ancak bu
iletişimin nasıl olduğunu ve insanların radyo aracılığıyla nasıl haberleştiğini
bilmiyordu. Bir keresinde babasıyla birlikte kente indiğinde Eşref, radyo satan
bir mağazaya gitti.
Mağazanın vitrinine bakınca çeşitli radyo
aparatları, radyo alet edevatları görüyor. Vitrinde bir de kitap duruyor.
Kitabın kapağında şöyle yazıyor: “Radyo aparatı nasıl yapılır?/ Radyoseverler
için klavuz kitap”.
Eşref kararını verdi:
--Ben de radyo aparatı yapacağım!
Bu kararını uygulamak için o mağazaya
girdi. Vitrinde gördüğü o kitabın bir kopyasını satın aldı.
Sevinçli Eşref şimdi bulvara koşuyor.
Orada bir banka oturdu. Kitabı okumaya başladı. Bir yandan okuyor diğer yandan
da radyo aparatı yapmak için gerekli olan alet edevatı defterine not alıyor.
Daha sonra başka bir mağazaya gitti. Eşref, gerekli alet edevatı satın aldıktan
sonra kentteki kolhoz pazarına gitti. Orada babası, kolhozdan getirilen
zerzevatı satıyordu.
Eşref’e şöyle dedi:
--Bugün satış işimizi erkenden bitirdik!
Sen neredeydin? Kendin için iyi bir şeyler satın aldın mı?
--Çok iyi şeyler satın aldım, baba. Şimdi
çok iyi şeylerim var!
--Öyleyse çok iyi! Eve gidince yeriz!
--Baba, satın aldığım şeyler yenmez ki!
--O hâlde neden satın aldın?
--Radyo aparatı yapmak için gerekli olan
alet edevatı satın aldım. Ben radyo aparatı yapacağım. Sonra da her gün
Moskova’nın, Tiflis’in vereceği haberleri, çalacağı müzik parçalarını dinleyeceğiz.
Babası, Eşref’e sordu:
--Sen böyle neler düşünüyorsun, evladım! İyi
de sen radyo aparatı yapabilir misin?
Babasına, satın aldığı gösterdi:
--Bu kitap bana yol gösterecek!
Aradan on gün geçti. Bu on gün içerisinde
Eşref yorulmadan çalıştı. Sonraki on birinci gün radyo aparatını yaptı.
Eşref herkesi çağırdı:
--Bugün radyo dinlemek için bizim eve
gelin!
Babası Eşref’e sordu:
--Her şeyin hazır mı? Herhangi bir konuda
sana yardımcı olayım mı?
--Anteni çekmekte bana yardım et, onun
dışında her şeyi hazırladım.
Eşref, iki uzun sırık aradı. İki sırık
arasına tel çekip babasının yardımıyla birini evlerinin damına dikti. Diğerini
evlerinin aynındaki ağaca taktı.
Sevinçli Eşref babasına seslendi:
--Artık anten de hazır!
Akşamleyin Eşreflerin evinde konu komşu
çok kişi toplandı. Saat yediye az bir
zaman kalınca radyo aparatının hoparlörü hışırdama başladı. Ondan sonra da
yayın başladı:
--Sevgili dinleyiciler, burası Moskova
Radyosu! Moskova Radyosunu dinliyorsunuz!
Radyonun sesini duyan oradaki herkes öyle
sevindi ki sanki karanlık geceden aydınlık güne çıkmış gibi oldular.
Müzik parçaları çaldılar. Şarkılar
söylediler.
Eşref’in babası:
--Bu ne iyi bir şey böyle! Evimde
oturuyorum, sanki Moskova’daymışım gibi zannediyorum. Radyo sayesinde
birbirimize yaklaşıyoruz.
Kolay Yol:
Nuri, evde ders çalışıyordu. Babası yanına
yaklaşıp sordu:
--Ne okuyorsun?
--Önceki zamanlarda çocukların nasıl
öğrendiklerine ilişkin bir metni okuyorum.
--Bana da oku!
Nuri, metni babasına okudu.
--Çok doğru yazıyorlar. Önceleri öyleydi.
Çocukluğumda ben de öyle zorluklar çekiyordum. Ben de öyle öğreniyordum. O
zaman, şimdiki gibi okul yoktu. Üstelik hiç kimse de yazıyı öğrenmeye kimse
öyle kulak asmıyordu. Hayat çok zordu.
--Baba, şimdi çocuklara öyle
davranılmıyor. Sovyet İktidarı, öyle hatalara izin vermiyor! Doğru olmaz!
Artık yazıyı öğrenmeye herkesi zorladılar.
Temel öğrenim herkes için gereklidir. Sonra ortaokula gideceksin. Ondan sonra
da kim isterse üniversiteye gidiyor.
Burayı istemiyorsan, fabrika ve
işletmelerde mevcut olan okula girip bir zanaat öğreneceksin. Oradan bilgili
işçiler mezun oluyor. Öğrenmenin yolu artık herkese açık ve kolaydır.
Misafir Güneş (Nenets Okulu
Öğretmenlerinin Dedikleri):
Çar yönetimi sırasında Grilona’daki
ailelere hiç kimse okul kurmuyordu. Kendi alfabeleri yoktu. Kendi dilleriyle
yazılmış kitapları da yoktu. Sovyet İktidarı döneminde artık onların alfabeleri
de var, kendi dillerinde kitapları da var, okulları da var. Çocukları
uzaklardan okula getiriyorlar.
İlkbaharda etraf tundra yeşili bitkilerle
örtünüyor. Grilona içindeki göl, bataklık ve dereler parıldıyor. Kışın tundra
buz ve karla örtünür. O zaman koşturan geyikler için yol açılır.
Nenets insanı, geyikleri hafif kızağın
önüne bağlıyor, çocukları da kızağa oturtup okula götürüyor. Orada ilkbahar
gelene kadar bırakıyor.
Nenets öğretmenleri, yılın en neşeli
gününü, güneşin ortaya çıktığı o gün olarak kabul ediyorlar. Nenetslerin
yaşadıkları yerlerde iki ay içinde fırtınalı geceler uzar. Okulumuzun önünde
bir tümsek var. Oradan ta uzaklara bakmak mümkündür. O tümsekten güneşi
görebiliriz. Güneşin bu yıl görüneceği ilk günü sakın kaçırma! Güneş yavaş
yavaş toprağın üstünde parlayacak ve yine batacak. Güneşin bu ilk ışığını
görmek ne sevinçli bir andır böyle!
Çocuklar okuldan koşarak çıkıp o tümsekte
toplanıyorlar. Bu köyde yaşayan insanlar da o saatte o tümseğin üstündedir.
Köpekleri de orada. İşte bulutun kenarı kızardı. Herkes heyecanla bekliyor.
Parlak ışıklar yayıldı. Ufuktaki güneş yuvarlaklaştı. Çocuklar, “İşte güneş,
güneş!” diye sevinçle bağrışıyorlar. Gençler tüfek atıyorlar. Büyükler,
küçükler alkışlıyorlar, birbirlerinin boynuna sarılıyorlar. Çocuklar, ayı
yavruları gibi, karda oyunlar oynuyor, yuvarlanıyorlar. Onların yanındaki
köpekler de oynuyorlar. Şimdi gün uyanacak! Grilona’da güneşi çok seviyorlar.
En çok sevdikleri kelime de güneştir. Oradaki herkesin sevdiği Nenets şarkısı
şöyle:
“Oturup denize bakıyorum./ Üçümüz de iyi
hâldeyiz;/ ben, deniz ve güneş!”
Sıhhiyeci Köpek:
[1917- 1923] İç Savaşı sırasında cephede
sağ el ve ayağıma kurşun isabet etti; vuruldum. Çukurluk bir yere yuvarlandım.
Çok kanım aktı, kuvvetten düştüm. Bizimkiler hiçbir yerde görünmüyordu.
Mataramdaki bütün suyu içtim. Sonra bayılmışım. Kendime geldiğim zaman bazen
sabah, bazen de akşam zannediyordum. Yardım çağırıyordum ama kimse duymuyor,
kimse bana cevap vermiyordu. Anladım ki bizimkiler oldukça uzaktaydılar.
Yaralarım acıyor…
--Kayboldum, -diye düşündüm.
Gayka olmasaydı ölüyordum.
İkinci gece ve gündüzün bitiminde yakın
bir yer bir köpeğin havlamasını duyuyorum. O kadar sevindim ki anlatamam.
Yalnızca tek mesele vardı; beni bulacak mı, bulamayacak mı?
Buldu da! Gayka, beni buldu. Sevinçten
ağzımı yüzümü yaladı.
--Benim iyi yürekli arkadaşım! Can
yoldaşım!
Şimdi ben ona arkadaş niye demeyeyim ki!
Yanıma uzanıp sırtını bana döndü.
Sırtındaki ay-yıldızlı çantanın üstünde şöyle yazıyordu: “İhtiyaç duyduğun al!”
O çantadan iyot ile sargı bezini çıkarttım. İyodu yaralarıma sürdüm. Sonra da
sargı beziyle yaralarımı sardım.
Gayka, bana koşuyor. Brinzeli adı verilen
çubuğu benden dişleriyle alıp uzaktaki kızıl sıhhiye personeline götürüyor.
Gayka, bulunduğum yere sıhhiyecilerin
ulaşmasını sağladı. Böylece kurtuldum.
Çarın İktidarı Zamanında Fabrikada Nasıl
Çalıştığımız (Bir İşçinin Anıları):
Çarlık yönetimi zamanında ben makine
fabrikasında çalışıyordum.
İşçiler sabah altıda fabrikaya
gidiyorlardı. Ellerinde yiyecek bohçalarını taşıyorlardı. Yiyecek olmayınca olmuyordu. Çalışma saati on iki
saatten fazlaydı. İşçilik ücretimiz çok azdı. Bir aylık çalışması karşılığında
işçiye ancak on yedi-on sekiz manat veriyorlardı. Bizi, süresinden daha fazla da
çalıştırıyorlardı. Çalışma şartları yok ağırdı. İmalathanenin içinde rüzgâr
esiyor, tepemize yağmur damlıyordu.
Usta İşçiler:
Babası ve Hamza bir fabrikada
çalışıyorlar.
Sabah … Hamza gözünü açtı. Annesi başına
geldi:
--Haydi, kalk artık Hamza! Saat altı oldu.
Baban çay içiyor.
Hamza kalkıyor, banyosunu yapıyor. Sonra
da beş dakika jimnastik yapıyor.
Babası:
--Hamza, çay iç! Patates ye, lezzetli.
İşte ekmek de burada.
Hamza soruyor:
--Anne, sen evde mi olacaksın?
--Evet. Bugün işte çalışmıyorum. Bugün
benim izin günüm.
Babası ile Hamza tramvayla çalıştıkları
fabrikaya gidiyorlar. Hamza’nın babası fabrikada usta. Hamza ise henüz öğrenci.
O yüzden fabrikada dört saat çalışıyor. Sonra da okuluna gidiyor.
--Şimdi usta işçi olarak çalışıyoruz. Biz
ustayız. Fabrikaya geç gelmek olmaz, hızlı ve iyi çalışmak gerekiyor. Kim
çalışmazsa, o tembeldir.
Tramvaydaki yolcular sohbet ediyorlar,
gülüşüyorlar. Hepsi hâllerinden memnun. Babası ve Hamza yine evlerinde
aileleriyle beraberler. Bu aile işçilerin ailesidir. İşçilerin hepsi de gönülden çalışıp iyi bir
hayat sürüyorlar.
Orman:
Köyün etrafında sanki bekçi gibi tepeler
bulunuyor. Bitki, ormanın ucuna kadar her tepeye adeta elbise giydiriyor.
Öteden beriden soğuk ve temiz sular iniyor; sesleri ta uzaktan bile duyuluyor.
Yamaçlarda ki düzlük ve boğazlık yerlerde mısır, tütün ve darı tarlaları
görülüyor. Güzel ve hoş bir manzara!
Gerçekten de o kadar hoştu ama insanlar
kendi elleriyle bu manzarayı tahrip ettiler. Herkes istediği yerde ağaç
kesiyordu. Hayvan sürüleri gidip ağaç fidanlarını yiyordu. Orman artık kimseye
fayda sağlamıyordu. Böylece orman yavaş yavaş yok oluyordu. Kısa zaman içinde
köyün yakınında tek bir ağaç bile kalmadı. Yamaçlara yağan yağmurlar, toprağı
dereye indirdi. Yamaçlar çıplak ve kayalık kaldı. Önceleri tarlaların olduğu
yerlerde artık kimse tek bir ot bile göremiyordu. Su kaynakları kurudu. Bir
zamanlar akan o suların neşeli ve yankılanan sesi artık duyulmuyordu. Bir
keresinde şiddetli bir yağmur yağdı. Sel oldu. Sel; bir evi, iki mağazayı ve
bir serenderi önüne katıp götürdü.
Şimdi köyde insanlar ağlıyor. Yaşlı
kadınlar şöyle diyor:
--Bu, Allah’ın bize verdiği bir cezadır!
Önceleri öyle güzel tarlalarımız vardı ki sel hiç olmuyordu. Allah’a yakaralım!
Kentteki yetkililer, köyü sel bastığını,
zarar verdiğini duyunca hemen bir komisyon oluşturup köye yolladılar.
Kentten gelen bir yetkili sordu:
--Ağaçları neden uygun şekilde kesmediniz?
Bu kişi ormanla ilgilenen, ormancı
dedikleri yetkiliydi:
--Ormanı korumak gerekir. Siz ağaçları
böyle kestiğiniz için yamaçlarda hiç ağaç kalmadı.
Ağacın kökü toprağı tutar. Toprak da yağan
yağmuru emer. Böylece de sel felâketi olmaz. Yani bunların biri diğerini izler.
Köylüler, yetkilinin bu anlattıklarından
selin sebebini iyice anladılar. Ondan sonra da ormana gözleri gibi baktılar.
Eskiden kestikleri ağaçların yerine yenilerini dikiyorlardı artık. Hayvanların
otlatma alanlarını çitlerler çevirdiler. Kesilecek ağaçları da usulüne göre
kestiler.
Yardımcılar:
Hava karardı. Kapkara bulutlarla yağmur
geliyor. Kolhoza dâhil çiftçiler tütün mağazasına doğru koşuyorlar. Tütün yüklü
makinalar mağazanın bahçesinde. Onları mağazanın içine girmeleri gerekiyor.
Herkes koşturup işini yapıyor. Ama bulut üzerlerine daha hızla yaklaşıyordu.
İrice iki üç yağmur damlası toprağa düştü bile.
Yetkili, diğerlerine sesleniyordu:
--Koşa koşa, çabuk çabuk!
Kolhoza dahi çiftçiler görüyor ki
boyunlarında kızıl fularları takılı çocuklar yardımcı olmak için
koşuşturuyorlar.
Çocuklar selâm verdi:
--Kolay gelsin, emmiler! Biz de size
yardım etmek için geldik!
--Tam da ihtiyacımız olduğu zamanda
geldiniz, sağlam delikanlılarsınız!
Ortalık iş kaynıyordu. Kimi makinaları
mağazaya çekiyordu, kimi tarladan sepetleri getiriyordu.
Böylece birleştikleri
güçleri sayesinde yağmur tam yağmadan mağazaya taşıma işini tamamlamış oldular.
İnşa faaliyetlerini
sürdürüyoruz:
Tepe tepeden yüksek. Her
yerde ağaçlar. Dereler hızla denize kavuşuyor. Yollar dik ve engebeli. Yağmur
yağdığı zaman o yolda gidemezsin. Dereler yükselir. İnsan değil, at bile
dereden geçemez. Ya da kar yağdığı zaman o yolu insanlar yine kullanamaz. Tepelerle çevrili o köyde durum eskiden
böyleydi. Gel gör ki artık her şey değişti. Patika yolları genişletiyorlar.
Otomobilin gidip geleceği yolu açtılar. Yine çok yeni yollar yapıyorlar. Çok
hızlı bir şekilde derelerin üstüne demir köprüler inşa ettiler. Derelerin
gücüyle büyük su tribünlerini döndürüp elektrik üretiyorlar. Tepelerdeki köyler
artık elektrik ışığıyla aydınlanıyor.
--Evet, biz toplumcu
hayatı inşa ettik!
Demiryolu:
Düzenleyici kişi, tepelerde ovalarda düz
yollar yaptı. Derelere köprüler kurdu. Düz yollara çelik relsape koydu.
Relsapelara demir makinelar oturttu. Bu makinanın kazanı, sobası ve borusu
vardı. Sobaya odun veya kömür atıyorlardı. Kazanda su kaynıyor. Lokomatif
zıplaya zıplaya gidiyor. Öyle hızı gidiyor ki at bile ona yetişemez. Saatte
elli kilometreye kadar hız yapıyor.
Lokomatif, vagonları çekiyor. Bir vagonda
insanlar gidiyor. Diğer vagon yükle doldurulmuş. Yük götürüyorlar.
[Devam edecek…]
+
Radiomaorope:
Radiote k̆oçepek artikatis ambari na
meçaman Eşrefik dido ora ognamt̆u. Ama muç̆oşi heya iven do muç̆o ikumt̆es
hemus var uçkit̆u. Ar fara babak̆ala noğaşa gextuşi, Eşrefi radio na gamaçaman
mağazaşa idu. Oǯk̆en penceres çkvadoçkva radio, t̆akimepe renan, arçkvati
kitabepe žinan. Ar kitabiş jin ç̆arumt̆u: “Radio ap̆arati muç̆osi ixenen/
Radiomaoropepeşeni supara”.
--Mati radio ap̆arati p̆are! Muşeburot
kogonk̆vatu Eşrefik. Muşi gonk̆vatuşi tişa moyonuşeni heya mağazas kamaxtu do
na žiru kitabi keç̆opu. Xeleri Eşrefi bulvarişa nunk̆ap̆un. Hek gelaxunonis
kodoxedu do ok̆itxus kogyoç̆k̆u. Ar k̆ele ik̆itxums, ar k̆ele ap̆arati
oxenuşeni na unon şeyepe defteris noç̆arums. Arçkva radio mağazaşa idu. Eşrefi,
keç̆opu na unt̆u şeyepe do k̆olmanuri bazarişa idu. Hek baba muşik k̆olmanişen
na moiğu zamzavati gamaçamt̆u.
--Handğa ordo doboçodinit,- babak Esrefis
uǯu,- edo si so ort̆i, skanişeni mutu k̆ayi şeyepe
eç̆opii?
--Ma dido k̆ayi şeyepe ep̆ç̆opi, baba!
Dido k̆ayi şeyepe miğun haǯi! -nena gyukturu Eşrefik.
--Heşo ren na, k̆ayi ren! Oxoris
p̆ç̆k̆omaten!
--Baba, hentepe var iç̆k̆omenan!
--Mu eç̆opi hemindos?
--Radio ap̆arati oxenuşeni şeyepe
ep̆ç̆opi. Ma radio ap̆arati p̆are do ok̆ule k̆arta dğas
Mosk̆ovak, Tbilisik ambari do musik̆a na
meçams mebiucaten, -uǯu Eşrefik.
--Mupe moingonam, bere çkimi?! Ama
dogaxeneni? Kogiçkini muşi oxenu?- k̆itxu babak.
--Hemuk domogurasenya do,- Eşrefik babas
kitabi oǯiru.
Vit dğa golilu. Ham vit dğaşi doloxe
Eşrefik udoç̆k̆indinu içalişamt̆u do uk̆açxeni mavitani
dğas dovu radio-ap̆arati.
--Handğa radio meucinuseni, oxori çkunişa
komoxtit!- ucoxomt̆u iris Eşrefik.
--Mteli şeyi xaziri giğuni, mutu
megişvelai?- Eşrefis babak k̆itxumt̆u.
--Antenaşi dodgus memişveli, çkva mteli
xaziri ren,- Eşrefik uǯu.
Jur didi ǯalami Eşrefik dogoru juristi,
teli konok̆oru do babaş meşvelute oxoriş jin kogedgu,
majurani ǯalami oxorişi yanis na t̆u ncas
kogyuçanu.
--Haǯi antenati xaziri miğunan!- babas uǯu
xeleri Eşrefik. Lumcis dido k̆oçi ok̆ibğu. Saati
şkitis mʒika nužit̆uşi radio-ap̆aratik
oşiralus kogyoç̆k̆u. Ok̆ule emedeni sersi kesiğu:
--Alo, alo! İsinapams Mosk̆ovak, isinapams
Mosk̆ovak!
Sersi oxuşkuşk̆ule mteli-xolos heşo
axeleski, mitam mǯk̆upanas teoni dğaşa na amaxtessteri. Musik̆a kogelaçes.
Dibires.
--Mu k̆ayi ren!- Eşrefis babak uǯu- Oxoris
pxer do Mosk̆ovas na boresteri maǯonen. Radiote artikatis mebaxolert!
Cidaxi gza:
Nurik dersi iguramt̆u. Hemus baba muşi
konaxolu do k̆itxu:
--Mu ik̆itxum?
--Ǯoxle berepek muç̆oşi iguramt̆esşeni
otkuce bik̆itxum. Nena gyukturu Nurik.
--Ar domik̆itxi!
Nurik ar otkunci babas duk̆itxu.
--Mtiniti ç̆aruman. Haşo t̆u. Berobas mati
heşo mǯorumt̆i,- Nuris babak uǯu,- mati heşo
biguramt̆i. Hemindos haǯi na rensteri
doguroni var t̆u. Ç̆araş ogurusti mitik uci var meçamt̆u. Çetini t̆u oskidinu.
--Baba, haǯi heşo berepes oğodinu var
iven. Sovetyari pala onç̆inuk izni var meçams!
İsa ren. Var iven. Haǯi ç̆aras oguru
iri-xolos gyoç̆irines. Geç̆k̆apuloni doguronişi enç̆kinu
mtelis unon. Ok̆ule oşkaneni doguronişa
idare. Hemuşk̆ule, mis guris uğun universit̆eşa nulun. Hak var ginon na oguru
zaoti do fabrik̆ak̆ala na ren doguronis amaxtare, hak zenaati igurare. Hekole
gamulunan k̆ayi çkinaperi madulyepe. Oguruşi gza gonǯk̆imeri ren. Cidaxi gza
ren.
Musafiri mjora (Neneʒuri
doguronis mamgurapalepesi tkvala):
K̆iralişi oras Grilonaşi orapes doguronepe
mitik var uk̆odumt̆u. Mutepeşi alboni hentepes var uğut̆es. Muşi nanaşnenate
ç̆areli suparapeti var uğut̆es. Sovetyari pala onç̆inuşi oras hentepes uğunan
muşi alboni, muşi supara, muşi doguroni. Doguronişa berepe mendraşen moyonaman.
Doguroni na ren oput̆eşen 600-700 k̆ilomet̆ro mendra berepes gonink̆onepe
cogik̆ala gulunan. Purkinaşi oras tundra yeşili mt̆k̆alepe moitumers.
Yeşilonaşi doloxe t̆oba, t̆oç̆lop̆i do galepe çxant̆unan. İnuvaşi oras tundra
ineri do mtviri moitumers. Hemindos iri k̆ele darçinus çorçi na renan
mskverepeseni gza goinǯk̆en.
Neneʒik çorçi nart̆is mskverepe nuk̆idams,
berepe gyoxunams do doguronişa mendiyonams.
Hek purkina moxtimaşakis dut̆alams. Ǯanas
mtelişen xeleri dğa neneʒi mamgurepek mjoras gamaçkinduşi dğa şinuman. Hek, so
skidunan neneʒepi, jur tutaşi doloxe furt̆unoni seri goinzden. Çkuni
doguronişen xolos ar buksi ren. Hemuşen mendraşa ožiramu goinç̆imen. Buksişen
mtelişen ordo mjora mažirenan. İrişen ǯoxleneri dğas mo iyaner. Mjora mʒika-mʒika
let̆as jin çxat̆asen do xolo kogyulun. Ama mu xeloni ren mjoraşi maartani
tenaşi ožiramu! Berepe doguronişen gamunk̆ap̆unan do buksis ok̆oibğenan. Hak
mteli oput̆es na skidunanpe renan, hakti coğorepe renan. Aha ǯaleni p̆ulaşi
mžğa dimç̆itanu. Mtelik didi guriş bangalite iyondaman. Çxat̆eri tenape
gofiryales. Horizontiş jin yemurgonu mjora. “Mjora” icoxuman berepek.
Ağnemordalepek t̆ufeği ot̆k̆omelan. Didi do ç̆ut̆alepek xe ot̆k̆vaʒinaman,
artikatişi alis dolok̆idaman, xeleri renan. Mtutiş motalepesteri mtviris
asternan berepek, hentepek̆ala lak̆ot̆epekti isternan. Haǯi dğas manžinasen.
Grilonaş dido oruman mjoras. Mtelişen xazi na oğodams zit̆a ren mjora. Mtelik
na orums neneʒuri birapas hasa zop̆onan:
“Ma pxer do zuğas boǯk̆er./ K̆ayi xalis
boret sumixolo/ ma, zuğa do mjora!”
Sanit̆ar Coğori:
Dobadonarepeşi cengiş oras maržğvani xes
do k̆uçxes k̆urşumi momat̆u. Skurişa dobimurgoni. Didi diʒxiri gemixtu,
mencelis mebli. Çkunepe soti var ižiret̆es, mutu var ignapet̆u. Mataras ǯ̆k̆ari
na miğut̆u mteli pşvi. Ok̆onabğuri. Gobk̆unʒxuşiş- bazi ç̆umandeli, bazi lumci
gemaven. Meşveluşeni bicoxom, mitik nena var gemikturams. Hemute
oxonaǯ̆onet̆uki, çkunepe mendra t̆es.
Yarape maç̆uns…
--Gomdinuya!- ma guris mek̆amilams.
Coğori “Gayk̆a” var t̆uşi, gomdunut̆i.
Majurani ser-dğalerişi oçodinus bognam.
Sontxa xolos coğorik p̆urins. Heşo maxelu ki, va itkven. Xvala heya mžiraseni
varna var mžirasen? Komžiru. Gayk̆ak komžiru. Gomaxveli, nunk̆u do p̆ici
eşamilok̆u.
--Çkimi k̆ayi guroşi manebra! Şurimşine
çkimi!
Edo muç̆o var gebodva hemus manebra coxo!
Kelinciru çkimi yanis coğori do k̆ap̆ula
memiktu. K̆ap̆ulas hemus mç̆ita tutoni çanta uğut̆u: “Na gik̆orems kezdiya!”
Eşabiği ma iyodi. Bint̆i. İyodi yaraş dobusvi, dobik̆iri
Edo Gayk̆a çkimda unk̆ap̆un brinzeli
k̆ibirepes dokaçeri. Brinzeli ket̆i ren, namu na dolok̆idaman coğorişi alis.
Coğori sanit̆arik yara na uğun k̆oçi kožiraş-k̆ule yezdims brinzeli do
unk̆ap̆un muşi sanit̆ari k̆oçepeşa. Yara na uğun var ažiru na muk brinzeli var
yezdims.
Gayk̆a brinzeli k̆ibirepes dokaçei çkuni
mç̆ita miuri sanit̆arepeşa idu do çkimda moyonu.
Haşote dobuçiti.
Gemçalape:
Baba do Xemzek fabrik̆as içalişaman.
ç̆umandeli… Xemzek toli kogonǯk̆u. Komoxtu nana:
--Keyseli, Xemze! Saati aşi ren. Babak çai
şums.
Xemze isels, ibons, xut dek̆ik̆eşi jimnastik̆a
ikoms.
--Xemze, çai şvi!- Babak uǯumers,
-dixa-markvali ç̆k̆omi, t̆uʒa ren, nostoneri. Ehe kovali, k̆valiti hak ren.
--Nana, si oxoris kort̆arei? -Xemzek
k̆itxams.
--Ko, handğa var biçalişam. Handğa
moşvacinoni dğa miğun.
Baba do Xemze t̆ramvaite fabrik̆aşa
ulunan. Xemzeşi baba matexne ren. Xemze mamgure ren. Muk otxo saati içalişams,
edo ok̆ule mektebişa nulun.
--Haǯi çku gemçaleburot biçalişamt. Çku
gemçalepe boret. Fabrik̆aşa yano moxtimu var iven, k̆ap̆ineri do k̆ayi oçalişu
unon. Mik var içalisams, heya bunduri ren.
T̆ramvais xelapa ožiʒinu ren. Baba do
Xemze xolo lavoni mutepeşis renan. Haya lavoni
madulyepeşi lavoni ren. Mteli madulyepek
ar gurite içalişaman do skidunan dido k̆ai.
Germa:
Oput̆eşi gomorgvas mçumalepesteri mağala
rak̆anepe dginan. Mt̆k̆aş peroni germak
k̆unǯulişakis k̆arta rak̆anis dolokunu
dolokunams. Hakole do hekole gyulunan ini do paği ǯk̆arepe, mutepeşi sersi
mendraşe ignapen. Okti yerepes, zenepe do dolorubapes lazut̆i, tutuni do
kurumişi onape ižirenan. Mskva do oxeloni sureti ren. Mtineti heşo oput̆e t̆u.
Heşo t̆u ama k̆oçepek xe mutepeşite kok̆oxves ham mskva ožiramu. K̆artak na
unt̆u svas ncalepe k̆vatumt̆es. Cogi gulut̆u do ağani ncalepe imxort̆es. Germa
mitik var çumert̆u. Haşo tamo germa nik̆arbet̆u. Oput̆eş xolos ordo ar nca var
doskidu. Oktepes mç̆imapek let̆a geçxes do galişa geiğes. Oktepe t̆et̆eli do
kvaloni kodoskides. Ǯoxle onape na t̆es svalepes, haǯi mitis ar tipiti var
ižiret̆u. Ǯk̆artolepe meskures. Ǯk̆arepeşi xeleri do ranǯk̆aleri sersi var
ignapet̆u. Ar fara zori mç̆ima domç̆imu. Gvari kogextu do ar oxori, jur mağaza
do serenti mendiğu. İmgaran oput̆es.
--Ğormotişi ceza renya!- kçinepek
zop̆onan- ǯoxle haşo k̆ayi onape miğut̆es, gvari çkar var
İvudort̆u! Ğormotis boxveǯat!
Gvari na gextu do oput̆es zarari na dovu
noğas ognesşi k̆omisiya doǯopxes do keşoçkves
oput̆eşa.
--Ncalepe usuverite mot k̆vatumt̆it?-
k̆itxu ar k̆oçik. Heya germas na oǯk̆en magerme na
uǯumelan k̆oçi t̆u.
--Germa oçumaluşi ren. Tkva haşo ncalepe
na k̆vatumt̆itşeni oktepes nca var doskidu. Ncaşi
ciyakik let̆a okaçams. Let̆akti mç̆ima
şums do gvari var iven. Haşo ari majuras noums.
Oput̆arepek koxoǯones dulya mus ren do
hemuşk̆ule germas oǯk̆edes. Na k̆vatumt̆es svalepes nca orgamt̆es, oncuşi
svalepes koguğobes, ok̆vatuti suverite k̆vatumt̆es.
Memşvelalepe:
T̆aroni ok̆omǯk̆upu, uça mç̆imoni p̆ula
mulut̆u. K̆olmanurepe tutuniş mağazaşa unk̆ap̆ut̆es. Maşinape, tutuni gek̆ideri
gale renan do mağazaşa amamalu unt̆u. K̆artak mani dulya ikomt̆u. Ama p̆ula
daha k̆ap̆ineri mulut̆u. Jur-sum mçxu mç̆imas ǯap̆u let̆as melu.
--K̆ap̆ineri, mani!- icoxomt̆u bigadarik.
Oǯk̆enan k̆olmanurepek, darçel-darçeli
unk̆ap̆unan berepe mç̆ita mandili alis gok̆oreri.
--K̆aobate, manebrape!- selami komeçes
berepek, -çku tkvanda meşveluşeni moptit.
--K̆ayi oras komoxtit, p̆alik̆arepe ret!
Dulya igubet̆u. Mik maşina amaimert̆u, mik
onaşe k̆alati moimert̆u, mik dengi mağazaşa
mendimert̆u. Haşo
ok̆onç̆eri mencelepete dulya omç̆imuşakis doçodines.
Pk̆odumt:
Rak̆ani rak̆anişen mağali ren. Mteli svas
ncaepe. K̆ap̆ineri galepe gyulunan zuğaşk̆ele.
Gzaepe nç̆ule, endra-gendra renan. Mç̆ima
domç̆imu na gzas var galen, galepe irdenan k̆oçis varti ʒxenis mek̆alen. Vana
mtviri domtu na xolo gza var iven. Hasteri ožiramu t̆u rak̆anoni Ak̆anis. Ama
haǯi, mteli dikturu. K̆uçxes gza omçiranaman, doves avt̆omobili na goilen gza
xolo dido ağani gzaepe ikuman. K̆ap̆ineri ğalepes doves k̆ik̆inaşi xincepe.
Galepes mencelite oktaman didi t̆urbinape do elektrik̆işi te iç̆ven rak̆anoni
oput̆epes.
--Ko, çku dop̆k̆odit soʒialistoni
oskidinu.
K̆ik̆inaşi gza:
Gomnǯuranu k̆oçik rak̆anepes zeni do
oçepes dovu zili gza. Ğalepes xincepe dok̆odu. Zili gzas kogyodu puladişi
relsape. Relsapes kogejodu k̆ik̆inaşi makina. Makinas uğut̆u çuveni, p̆eç̆k̆o
do bori. P̆eç̆k̆os dişka vana noşkeri dolot̆k̆omelan, çuvenis ǯk̆ari iguben.
T̆arik̆ams keşurmtoru ʒxenepe var uonun,
haşo k̆ap̆ineri nulunki, ʒxenis var naç̆işinen. Saatis jurneçdovit
k̆ilomet̆rosakis ikoms. Unk̆ap̆un keşurmtoru do zdims vagonepe. Ar vagonite
k̆oçepe nulunan, majuranepes oğmalute opsşa ren, oğmalu mendimelan.
[Naqonasunon…]

