Lazca ders kitaplarında sınıf
mücadelesi metinleri-7 [Lazca-Türkçe]
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/11/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi.html
İkinci Bölüm:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/11/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi_13.html
Üçüncü Bölüm:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/11/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi_19.html
Dördüncü Bölüm:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/11/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi_29.html
Beşinci Bölüm: https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/12/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi.html
Altıncı Bölüm: https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/12/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi_15.html
Yedinci Bölüm: https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/12/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi_20.html
Sekizinci Bölüm: https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/12/lazca-ders-kitaplarnda-snf-mucadelesi_43.html
Elektrik Santralı:
Kızıl derenin her zaman acelesi vardı.
Gürüldüyor; taşları, toprağı, her şeyi önüne katıp denize doğru sürükleyip
götürüyordu. Bu dere büyüyünce her şeye öyle küsüyordu. Yatağından taşıp
tarlaları dağıtıyor, önüne katıp götürüyordu. Köylülere büyük zararlar
veriyordu. Bir keresinde kentten yetkililer gelip çevreyi gezdiler, dere ağzını
incelediler.
Yetkili şöyle dedi:
--Bu çok iyi bir dere!
Köylü şöyle karşılık verdi:
--Çok kötü bir dere!
--Sen, bu derenin faydasını bilmiyorsun!
Biz burada bir elektrik santralı inşa edeceğiz. Oradan elde edeceğimiz elektrik
sayesinde sizin evlerinize kabloyla ışık götüreceğiz.
Gerçekten de bir süre sonra teknik
personel gelip dere civarında çalışmaya başladı.
Önce orada büyük bir yol yaptılar. Eskiden
atların korku ve zorlukla çıktığı meyilli yerlere artık otomobiller çıkıyordu. İki
yıl sonra dereye taştan bentler inşa ettiler. Bu yolla derenin suyunu büyük
türbinlere sevk ettiler. Önceleri köye zarar veren dere artık köyü
aydınlatıyor.
Beyaz, büyük binaya büyük makinalar
kurdular. Elektrik santralının çevresindeki köylerde yaşayanlar santralın nasıl yapıldığını,
elektriği nasıl ürettiğini görmek için, öğrenmek için akın akın o santrala
gidiyordu.
Bir keresinde oraya piyoner öğrenciler de
gitti. Yolda Mehmet adlı ihtiyar köylüyü gördüler:
--Selâm, emmi!
--Günleriniz neşeli olsun, gençler! Böyle
nereye gidiyorsunuz?
- Elektrik Santralına gidiyoruz, emmi.
--İyi, çok iyi! Bizim çocukluğumuzda böyle
faydalı yapıları bizler göremedik. Dereye her zaman küfür edip duruyorduk,
beddua ediyorduk. Bize olan faydasından bihaberdik. Cahildik, karanlıklar için
yaşıyorduk, çocuklar! Gel gör ki artık
gece de gündüz gibi. Elektrik her yeri aydınlatıyor. Evlerde de hep bir sevinç
var, bambaşka bir hayatımız oldu; bana öyle geliyor. Ah çocuklar ah! Günden
güne hayatımızda yenilikler oluyor. Her şey öğrenmek ister.
Makine- Traktör İstasyonundan Misafirler:
Köyümüzde de kolhozu örgütlediler. Köyümüzün
bütün fakir çiftçileri kolhoza katılıp gönülden çalışmaya başladılar.
Kazılacak toprak çoktu ama çalışacak
katırları yoktu. Kolhoza dâhil çiftçiler birbirlerine şöyle soruyordu:
--Ne yapalım? İşi zamanında
yetiştiremeyeceğiz!
Bir gün arazide çalışırlarken kendilerine
doğru altı traktörün geldiğini gördüler. Öndeki traktörde kızıl bayrak
dalgalanıyordu.
Kolhoza dâhil çiftçiler şöyle soruyordu:
--Ne var, nereden geliyorlar?
Traktörler, çiftçilere yaklaştı. Derken o
traktörden bir kişi inip şöyle dedi:
--Nasıl çalışıyorsunuz, arkadaşlar?
Kolhozun yetkilisi cevapladı:
--İyi çalışıyoruz, işin zorluğuna
aldırmıyoruz.
--Biz, sizin misafiriniziz ama Sovyet
misafiriyiz. Önce çalışacağız, size yardım edeceğiz. Sonra da misafiriniz
oluruz.
Traktörden inen o yetkili böyle dedi.
Traktörler, toprağı çabucak kazıyordu.
Bunu gören kolhozdaki fakir çiftçiler
şöyle diyordu:
--Kazma işini erkenden bitecekler. Bak,
bak traktör nasıl da kazıyor, beş at onun çalışmasını yapamaz.
Akşamleyin herkes kolhozun kültür
kulübünde bir araya geldi. Traktörleri getiren adam kolhozun çiftçilerine sesleniyordu:
--Kolhoza dâhil bütün çiftçilerin traktör,
tohumlama makinası ve biçerdöğer satın alamayacağını Sovyet Yönetimi çok iyi
biliyor. Bu sebeple Sovyet yönetimi, makine-traktör istasyonları örgütlüyor. Bu
istasyonlar kendi makinalarını, kolhoza dâhil çiftçilere götürüp toprağı
kazıyor, dövüyor ve biçiyorlar.
Makine- traktör istasyonuna kısaca M.T.S.
diyorlar.
[M.T.S.] Makine- Traktör İstasyonunda kütüphane
de var. Kütüphanede gazete, dergi ile çeşit çeşit kitaplar bulunuyor. O
kurumda radyo, sinema var. Tiyatro oyunları da sergiliyorlar.
Makine- Traktör İstasyonunda bulunan birim
kolhoza dâhil çiftçilere ile kolhoz dışında kalan yalnız çiftçilere de yardım
ediyor.
Makine- Traktör İstasyonundan gelen
yetkili sözlerini şöyle bitirdi:
--Makine- Traktör İstasyonuna gelin,
görün, çalışmalarımızı öğrenin!
Elektrikli Kuluçka Makinası:
Piyoner öğrenciler, insanların kolhozda
nasıl çalıştıklarını öğrenmek, yerinde tespitlerde bulunmak için kolhoza bir
gezi düzenlediler. Üç gruba ayrıldılar. Bir grup öğrenci, hayvan sürülerinin
ahırına; ikinci grup öğrenci bağa; üçüncü grup öğrenci de kümese gitti. Kümese
giden öğrencileri kolhoza dâhil ihtiyar yetkili karşıladı. Piyoner öğrencilere
şöyle dedi:
--Çocuklarım, kolhozdaki uçan hayvanlar
çiftliği burada başlıyor. Çiftliğin ne olduğunu biliyor musunuz? Çiftlik,
kolhozumuzun bir bölümüdür. Bizim kolhozumuzda uçan hayvanlar ile süt bölümleri
bulunuyor. Her bölümün bir reisi var.
Ben ihtiyar bir adamım ama tavuk, ördek ve kazları sevdiğim için beni bu kuş
cinsi hayvanların bölümünün başına reis olarak atadılar. Hadi bakalım, şimdi
gidelim! Sizler de bizim işletmemizi güzelce bir gezin!
Çocuklar, uçucu hayvanlar bölümünü pek
sevdiler. Ama en çok da elektrikli kuluçka makinası bölümü hoşlarına gitti.
Elektrikli kuluçka makinasının öyle ayağı ve kanatları yoktu. Büyükçe bir
kutuydu; içinde elektrik lambaları vardı. Bu lambalar, kutunun içindeki havayı
ısıtıyordu. İşte böyle bir şeydi elektrikli kuluçka makinası. Buna inkübatör
diyorlar.
Öğrenciler merakla sordu:
--Emmi, hele bize bir söyle, elektrik
civcivleri nasıl çıkarıyor?
--Anladım! Ama önce siz bana söyleyin!
Evinizdeki kuluçkanın altına kaç tane yumurta koyuyorlar?
Seyit hemen atılıp cevap verdi:
--On beş yumurta koyuyoruz!
--On beş ha! Ya benim kuluçkama? Yüz, yüz
elli, daha da fazlası koyuluyor benim elektrikli kuluçka makinama.
Fadime şaşkınlığını gizleyemedi:
--Oooo!
--Sizin evdeki kuluçkanız yılda bir defa
kuluçkaya oturabilir, hâlbuki benim bu elektrikli kuluçka makinam yıl boyunca
hiç durmadan civciv çıkarıyor.
Naziye sordu:
--Bunu nasıl yapabiliyor?
--Daha önce de söylediğim gibi, inkübatör
içindeki hava sıcaktır, içindeki yumurtalar da ısınıyor. İstenenden fazla
sıcaklı olursa, lambalardan biri söner.
Yirmi bir günden sonra civcivler kabuklarından çıkar. Biz de bu aşamada
civcivleri alıp kurutmaya götürüyoruz. Orada elektrikli soba var. Bu soba çok
kısa bir süre içinde civcivleri ısıtıp kurumalarını sağlar. Bundan sonra
civcivleri “ana”ya götürüyorlar. “Ana”nın üç bölümü var. Birinci bölüm yatak.
Orada elektrik sobası bulunuyor. İkinci bölüm gezintilik. Bu bölümün cam bir
çatısı var. Üçüncü bölüm ise tamamen tel kafesle çevrilidir. Bu “ana”nın içinde
küçücük civcivler altı- yedi hafta boyunca kalıyorlar.
İşsiz:
Ustası, Ferbey’e şöyle dedi:
--Ferbey, siz artık ihtiyarsınız!
Çalıştığınız kadarının ücretini gidip muhasebeden alın! Randımanlı
çalışamıyorsunuz, ihtiyarsınız! Artık sizinle çalışmayacağız!
Böylece Ferbey’i işten çıkarttılar. Kırk
yaşındaydı.
Ferbey, fabrikanın kapısından sendeleye
sendeleye çıktı. Doğruca evine gitti.
Oğlu İoni, masada oturuyordu. Ferbey,
oğluna şöyle dedi:
--İoni, beni işten attılar. İoni, baban
artık ihtiyarlamış!
Çocuğun yüzü bembeyaz kesildi.
Nasıl ihtiyarsın ki sen daha kırk
yaşındasın!
Kırk yaş, Amerikan işçisi için ihtiyarlık
alameti sayılıyor! Patronların, bizi elde tutmak gibi istemiyorlar ki!
--Sermayedarlar tecrübeli işçileri çabuk
bulamıyorlar.
--Hayır, onlarda böyle bir sorumluluk yok.
Amerika’da, çalıştıracakları işsiz çok insan var!
--Ne yapalım, baba?
--Bilmiyorum ki!
Ay boyunca Ferbey’in ailesi aç kaldı. Ferbey,
sabahtan akşama kadar iş arıyordu. İş aradığı her yerden kapılar suratına
kapanıyordu:
--İhtiyarsınız! Çalışma yaşınız geçmiş!
++
Coni on bir yaşındaydı. Eğitim- öğrenim
görecek bir hâlde değildi. O sebeple gazete satmaya başladı. Ailesine ekmek götürmesi
için para kazanması gerekiyordu. Onun için de gece gündüz on iki saat
çalışıyordu.
Ekim Devrimi Devam Ediyor:
Ekim Devrimi günleriydi. Büyük beyaz bir
evin önünde iki Kızıl Muhafız nöbet bekliyordu. Önceki siyasî iktidarın
yenilmesi ve iktidarın Sovyetlerin eline geçtiğinin duyulmasından sonra bu iki
Kızıl Muhafızdan biri diğerine şöyle dedi:
--Devrimi yaptık işte!
--Hele bir dur, kardeş! Devrim daha
bitmedi. Acele etme! Göreceksin biz daha başka ne savaşlar yapacağız!
Doğruydu, daha kazanılması gereken bir [1917-1923]
iç savaş vardı. Sonra bozgun vardı.
Aradan yıllar geçti. O iki Kızıl Muhafız
birbirlerini yine gördüler. Bir fabrikada paslı makinaların tamirini yaparken
karşılaştılar.
Biri diğerine şöyle dedi:
--İşte Devrim bitti!
Diğeri:
--Hayır! Hayır! Şimdi de ben sana senin o sözünü
söylüyorum: Devrim devam ediyor… Bütün bu eski makinaları yeni makinalarla
değiştirmek gerek. Geri kalmış ülkemizi dünyanın en ileri ülkesi hâline
getirmememiz gerekiyor.
Ekim Devrimi devam ediyor…
[Devam edecek…]
+
Elek̆tro-st̆anʒiona
Mç̆ita ğalis p̆anda sotxa amç̆vet̆u. Muk
jiralamt̆u, ezdamt̆u kvalepe, let̆a do mteli geimert̆u ǯale zuğaş k̆ele. İrdaşi,
hemus heşo guri malemt̆u ki, gamulut̆u gza muşis nonk̆ap̆inamt̆u onapes,
ezdamt̆u do mendimert̆u. Dido zarari meçamt̆u oput̆arepes.
Ar oras noğaşen k̆oçepe komoxtes, goxtes,
goǯk̆edes ğalişi p̆icis.
--Dido k̆ayi ğali renya,- tku ar noğari
k̆oçik.
--Dido p̆at̆i ğali renya,- tku oput̆arik.
--Eee, si hemuşi k̆aoba var giçkinya, -tku
noğarik,- çku hak elek̆tro-st̆anʒiona p̆k̆odaten do tkvani oxorepeşa telite te
mendagişkvatenya.
Mtiniti, mʒika oraş-k̆ule komoxtes dido k̆oçi
do kogyoç̆k̆es oçalişus.
Ǯoxle doves didi gza. Avt̆omobilepe
eşaxtes hem svalepeşa, so ǯoxle şkurnate do zorite ʒxeni eşulut̆u. Jur ǯanaş-k̆ule
ğalis kvaş ğoberi doves, galiş ǯk̆ari didi t̆urbinapes mendoşkves do ǯoxle
zarari na meçamt̆u ğalik haǯi oput̆e otanams.
Kçe, didi oxoris didi makinape kododgines
do hentepes oǯk̆omiluşeni, st̆anʒia muç̆o xeneri
ren, elek̆trik̆i muç̆oşi ikomanya
oçkinuşeni elek̆tro-st̆anʒionaşeni xolos na skidunanpe mulut̆es.
Ar oras p̆ionerepeti igzales. Gzas ar
badi, Memedi na coxont̆u, kožires.
--K̆aobate, cumadi!
--Guris xelate, p̆alik̆arepe! So ulurt?
- St̆anʒiaşa mebulurt, cumadi.
--K̆ai, dido k̆ai! Çkuni berobaşi oras çku
hasteri var mižirut̆es. Ğalis p̆anda gebok̆itxamt̆it, mejapçamt̆it var miçkit̆es
muşi mek̆nu, muşi k̆aoba. Uk̆itxu bort̆it, mǯk̆upis molapxert̆it, berepe. Ama
haǯi seriti dğaleristeri ren. Elek̆trik̆i tanums. Oxoristi mutxa xelapa do çkva
oskidinu ren maǯonen. Ey gidi berepe! Dğaşe dğaşa ağnoba ren, iri şeyis oguru
unon.
Musafirepe Makine- T̆rakt̆orişi St̆anʒiaşen:
Çkuni oput̆es k̆olmani doteşkiles. Mteli
fuk̆arape k̆olmanis kamaxtes do ar gurite oçalişus
kogyoç̆k̆es. Let̆a oxaçkuşi dido t̆u, ama
mçalişu cogi dido var uyonut̆es.
--Mu p̆at?- k̆itxamt̆es arti-k̆atis k̆olmanurepek,
-var memaç̆işinenan!
Ar dğas içalişamt̆eşi, k̆olmanurepek kožires
ki, ar t̆rakt̆ori mulun. Ǯoxleneris mç̆ita bandara ivalen.
--Mu noren, sole mulunan?- k̆itxamt̆es k̆olmanurepek.
Komoxtes t̆rakt̆orepe. Ǯoxleni t̆rakt̆oris
kogextu k̆oçi do duǯu:
--Muç̆oşi içalişamt, manebrepe?!
--K̆ayi biçalişamt, çetinobas var boǯk̆ert!-
Nena gyukturu k̆olmanişi umçanek.
--Çku tkvani musafirepe boret, ama
Sovetyari musafirepe boret: Ǯoxle biçalişaten,
megişvelaten do ok̆ule musafiriti
dobivapurt.- Haşo t̆rakt̆oris nagextuk dotku.
K̆ap̆ineri ntxorumt̆es t̆rak̆t̆orepek.
--Ordo maçodenan ontxoru,- zop̆ont̆es haǯi
k̆olmanurepek,- hele oǯk̆edi muç̆oşi ntxorums, xut ʒxenis var naç̆işen hemus!
Lumcis mteli k̆lubis kok̆oibğes. T̆rakt̆orepe
na moyonu k̆oçik oxoǯonapamt̆u k̆olmanurepes:
--Sovetyari palanç̆inalas kuçkin ki, mteli
k̆olmanurepes var yaç̆openan t̆rakt̆ori, otasuşi
makinape do k̆ombayna. Hamuşeni oteşkilams
palanç̆inalak makine-t̆rakt̆orişi st̆anʒiape. Ham st̆anʒiapek mutepeşi makinape
k̆olmanepeşa medaşkumelan do mutepete ntxoruman let̆a, çxvaruman do çaluman.
M.T̆.S., haşo mk̆ule coxona makine- t̆rakt̆orişi
st̆anʒia.
M.T̆.S.-s koren bibliotek̆a: Hek ren k̆azeta,
jurnali do ç̆eşidi kitabepe. Koren radio, k̆ino,
ikoman teat̆ro. P̆olit-ortalek namu na ren
M.T̆.S.-is nuşvelams k̆olmanurepes xvala na renan oput̆arepes.
--Moxtit çkuni M.T̆.S.-işa, goǯk̆edit,
içinit çkuni oçalişu.
Doçodinu muşi nena M.T̆.S.-işen na moxtuk.
Elekt̆rik̆işi
Monç̆va:
P̆ionerepe ek̆sk̆ursişa ides. K̆olmanis muç̆oşi
içalişaman, gamamʒxaduşeni. Sum filate ok̆oirtu. Ar fila cogişi bak̆işa idu,
majurani bağişa, masumani okotumaleşa. Okotumaleşa na idespes nagu ar badi k̆olmanuri.
Hemuk uǯu p̆ionerepes:
--Berepe çkimi, hakole geiç̆k̆en
k̆olmanişi maputxalepeşi ferma. Ferma mu noren giçkinani? Ferma k̆olmanişi ok̆ortale,
fela ren. Çkuni k̆olmanis çku miğunan maputxalepeşi ferma do mjaşi ferma. K̆arta
fermas umçane ren. Ma badi k̆oçi bore, ama kotume, bibi do ğorğocepes na p̆oromşeni
ma k̆inçiş fermaşi umçane domǯopxes. Haǯi bidat do tkva k̆ayi goǯk̆edit çkuni
mancenalas.
Berepes dido k̆ayi daǯones maputxalepeşi
ferma, ama mtelişen k̆ayi daǯonenan elek̆trik̆işi monç̆va. Elek̆trik̆işi monç̆vas
k̆uçxe do msva var uğut̆u. Haya k̆uti t̆u do hemus doloxe elek̆trik̆işi lambape
t̆es. Ham lambape k̆utis doloxe xavo ot̆obinamt̆es. Hasteri t̆u elek̆trik̆işi
monç̆va. Hemus uǯumelan ink̆ubat̆ori.
--Miǯvit, cumadi, elek̆trik̆ik ǯip̆ilepe
muç̆oşi gamayonams?- k̆itxes p̆ionerepek.
--Ǯoxle tkva domiǯvit, tkvani monç̆vaş
tude nak̆o markvali eǯadumelan?
--[15] Vit̆oxut,- emedeni uǯu Seidik.
--Vit̆oxut, edo çkimi monç̆vas [100] oş,
juroş [200] do met̆ati unon.
--O-o, dido!- tku Fadimek.
--Tkvani monç̆va ǯanas ar fara gyaxunen,
çkimi na ren ǯana morgvalis ǯip̆ilepe gamayonams.
--Muç̆oşi gamayonams?- k̆itxu Naziyek.
--Na dogiǯvesteri ink̆ubat̆oriş doloxeni
xavo t̆ubu ren. Na doložinan markvalepeti t̆ubunan. Na unonsterişe met̆a t̆uʒanoba
divu na lambapeşen ari meskurun. [25] Eçdoar dğaşk̆ule ǯip̆ilepe gamaǯiluman,
çku ebzdimt do oxominonişa biyonamt. Hek elek̆tro- p̆eçk̆o ren do hemuk
arşvacis ot̆ubinams do oxominams. Oxominonişe ǯip̆ilepe mendiyonaman
“nanaşa”.“Nanas” sum burme uğun. Ar burme oncirona, hek elek̆tro-p̆eçk̆o dgin,
majurani golvaşeni, ham burmes camişi motragu uğun, masumani burme mteli telis k̆afesite
goğoberi ren. Ham “nanaşi” doloxe ç̆ut̆a ǯip̆ilepe aş-şkit dolonis skidunan.
Udulyeli:
--Tkva badi ret, Ferbeyi. Guǯuğit tkvani
noçalişeri para,- ust̆ak madulye Ferebeyis duǯu,- tkva badi ret.
Ferbeyis pasp̆ort̆i komeçes. Obaduşi ǯanak
oǯiramt̆u [40] jurneç ǯaneri ren.
Ferbeyi fabrik̆aşi nek̆nas bandaleri
kogamaxtu. Muk oxorişa komoxtu.
St̆olis xen muşi skiri İoni.
--İoni, dulyas memt̆k̆oçes. İoni, baba
skani didadudoren.
Biç̆işi nunk̆u dikçeanu:
--Badi muç̆o re?! Si haǯi [40] jurneç ǯaneri
re.
--Amerik̆anuli madulyepeşeni haya obadu
ren. Mancepe çkunis menceli çkuni oşinaxuşeni
anank̆eni var uğunan.
--Hemindoras masermayelepes madulyepe ordo
var ažirenan.
--Var, haya anank̆eni hentepes var uğunan.
Amerik̆as udulyeli dido ren.
--Mu p̆at, baba?!
--Var miçkin.
Tuta morgvali Ferbeyis lavoni mşkorineri t̆u.
Ç̆umandeli lumcişakis Ferbeyik dulya gorumt̆u. İri-k̆ele hemus nena gyukturamt̆es:
--Tkva badi ret!
+
Coni [11] vit̆oar ǯaneri t̆u. Oguruşi xali
hamus var uğut̆u do k̆azetapes gamaçamus kogyoç̆k̆u.
Lavoni muşis kovaliş yeç̆opinuşeni para
mogapuşa, muk ser-dğaleri vitojur saati içalişamt̆u.
Okt̆yabri Noums:
Haya t̆u Ok̆tyabriş Revoluʒiaş oras. Jur mç̆ita-gvardiuri
didi kçe oxorişi nek̆naş ǯoxle oçumalus dgirt̆es. K̆anaği na icginu do
Sovetepeşi xeşa xeʒala mek̆ulun ognuşk̆ule ar mç̆ita-gvardiurik uǯu majuranis:
--İşte dop̆it Revoluʒia!
--Diyondi, Cuma, mo gamç̆vet̆asya!- uǯu
majuranik, Revoluʒia daha var içodu. Oǯk̆edare çku arçkva cengi dobikomt…
Mtini t̆u ok̆ule [1917-1923] dobadonarepeşi
cengi t̆u. Ok̆ule ok̆oxu t̆u.
Nak̆otxani ǯanaş-k̆ule mutepek arti-k̆atis kožires. Hentepes ar fabrik̆as jangeri makinapeş
tamiri oxenu moxvadu.
Hemindoras majuranik maartanis uǯu ki:
-- Hele haǯi revoluʒia diçodu.
--Var,- maartanik tku, -ma skani nena dogiǯumer:
Revoluʒia noums… Ham mteli makinape
ağani makinapeşa oktiru unon. Çkuni
doskidineri tere mteli dunyas irişe ǯoxleni tere ovapumu unon. Revoluʒia noums…
[Naqonasunon…]
[Kaynak kitap: İskender Ǯitaşi, “Ok’itxuşeni Supara/ Majurani Fila”, Abazastani Ö. S. S.C., GürcistanS. S. C., S. S.C. B, Аҟəа/ Soxumi/სოხუმი/ Сухум, 1937, (1937 Latin Alfabesinden 1984 Alfabesine çevriyazı, düzenleme ve Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 1998]
https://sonhaber.ch/lazca-ders-kitaplarinda-sinif-mucadelesi-metinleri-7-lazca-turkce/
https://www.circassiancenter.com/tr/lazca-ders-kitaplarinda-sinif-mucadelesi-metinleri-lazca-turkce/

