20 Nisan 2020 Pazartesi

Oldukça Önemli Bir Gün: Rize/ Fındıklı; 1 Mayıs 2013








Oldukça Önemli Bir Gün: Rize/ Fındıklı; 1 Mayıs 2013


Dünün tarihi 1 Mayıs 2013 idi. Laz Kimlik Mücadelesinde çok önemli bir ilk yaşandı. Laz Aydınları; Lazcanın anavatanında, Lazca pankartlarla, Laz Halk Önderi ve Yazılı Laz Edebiyatının öncüsü İskender Tzitaşi’nin fotoğraflarıyla, Laz sanatçı Hasan Helimişi’nin fotoğraflarıyla yürüdüler. Dün, Laz Aydınları Rize/ Fındıklı’da; tesadüfî olarak değil, iradî olarak biraraya geldiler. Kimliklerinin ve verdikleri kimlik mücadelesinin en önemli unsuru, anadilleri Lazcaya ilişkin Lazca dövizlerle yürüdüler. 1 Mayıs kutlamalarına böylesi bir katılım bir ilktir. Bu katılım, aynı zamanda da Laz Kimlik Mücadelesinde de oldukça önemli bir dönemeçtir.


Kasım 1993, “Ogni Dergisi”nin yayınlandığı tarihtir. Laz Aydınları, “Ogni Dergisi”yle iradî olarak kimlik mücadelesi başlatmışlar ve önemli kazanımlar kazanmışlardır. Kasım 1993, Laz Kimlik Mücadelesi için, Lazcanın geleceğe kurumsal olarak taşınma mücadesinde önemli bir milattır. Aynı şekilde, 1 Mayıs 2013 tarihi de Laz Kimlik Mücadelesinde önemli dönüşümün ve atılımın başlangıcıdır. Demek ki, artık Laz Aydınları yalnızca yayınevi idarehanelerinde, dernek lokallerinde değil, artık panellerde de, meydanlarda da yerlerini alacaklar.

Dün Fındıklı’daki 1 Mayıs kortejinde ve mitinginde Lazca pankartlarıyla yer alan Laz Aydınları, bütün bu güzel gelişmelerin de müjdecisidirler. Laz Aydınlarının, 1 Mayıs’a iradî olarak katılmaları önemliydi. Önemli olan bir konu da, bileşimleriydi. Çok farklı yaş, meslek ve siyasal görüştendiler. Ancak Laz kimliği için, Lazcanın geleceği için, biz de varız, demek için biraraya geldiler. Bu katılımın bir başka önemi de var. Bu mesaj, hem Lazcanın vatanındaki Laz Aydınlarına hem de büyük şehirlerde yaşayan bütün Laz aydınlarına: “Bakın, biz biraraya geldik; birarada durabiliyor ve taleplerimizi dillendirebiliyoruz; birlikte birşeyler yapabiliyoruz. Gelin; sizler de birarada durun! Kolektif duruş, kolektif bilinç ve kolektif mücadele ile hakkımızı, hukukumuzu; kimliğimiz, emeğimizi, doğamızı savunabiliriz!” Bu mesaja kulak vermek gerek.

Aslında Nisan başında da ortak bir duruş sergileyerek, “Laz Aydınları Deklarasyonu”nu yayınladılar. Bu ve 1 Mayıs 2013 önemli bir başlangıçtır.

Geçen yıl, Laz Aydınları olarak; Çerkes, Gürcü ve Laz Aydınlarıyla beraber ortak kortej oluşturmuş ve İstanbul, Taksim Meydanı’nındaki 1 Mayıs kutlamalarına kendi taleplerimizi dillendiren Lazca dövizlerle, Lazca sloganlarla da katılmıştık. Daha önce de Ankara’daki Laz Aydınları da, 1 Mayıs kutlamalarına birkaç kez katılmışlardı. Bütün bunlar çok önemli. Ancak “1 Mayıs 2013- Fındıklı” bütün bunların ötesinde bir anlama sahip.

Fındıklı’daki 1 Mayıs kortejine katılanları, taşıdıkları Lazca dövizleri internet üzerinden gördük; kendileriyle görüştük. Sevindik; o arkadaşlarımızı hemen kucaklamak, bağrımıza basmak istedik, gözlerimiz buğulandı. Mücadelenin esas sahipleri artık meydandaydı.

Bu tür durumlarda hep, kaç kişi oldukları sorulur. Bunun bir önemi yok. Önemli olan, o gün, orada, bir arada ve Lazca sloganlarla olmaktı; arkadaşlar da oradaydı. Fotoğraflardan gördüklerimiz, tüylerimizi diken diken yaptı. Demek Laz Kimliği, Laz Dili sahipsiz değil. Öğrendiğimize göre, arkadaşlar iradî olarak biraraya gelmişler ancak, çok daha önceden fazla hazırlık yapmamışlar. Buna rağmen, çok önemli mesajlar vermeyi başardılar.

Lazca sloganlar içeren dövizleri taşımak; İskender Tzitaşi’nin, Hasan Helimişi’nin fotoğraflarını taşımak Laz kimlik Mücadelesinde de önemli bir duruşu ifade ediyor. Bu 1 Mayıs, kuşkusuz çok tartışılacak, eksiklikler üzerinde de durulacak. Önümüzdeki 1 Mayıslar için önemli bir örnek olacak. Hopalı Faik Efendi, Osman Topçuoğlu, Safiye Topçuoğlu, Fahri Kahraman, Şehzat Ayartepe, M. Recai Özgün, Nurdoğan Abaşişi, Metin Lokumcu, Yaşar Turna, Yüksel Yılmaz Mehmet Yavuz Türköz ve diğerleri. İsak Zvania ve diğerleri. Bütün bu insanlar, bugünkü mücadale ortam ve ruhuna sahip olmamıza katkı sunan insanlar.

“1 Mayıs 2013- Fındıklı”dan Laz Aydınları bir görev çıkarıyor: “İlköğretim okullarında Lazcanın seçmeli ders olabilmesi için, müfredat programını, ders programını kolektif bilinçle hazırlayacağız. Bu müfredatı, programı Talim Terbiye Kurulu’na kolektif bir anlayışla 100 kişiyle sunacağız; takipçisi olacağız. Aynı şekilde Lazca ders kitabını da birlikte hazırlayacağız. Bütün bu işleri hep beraber takip edeceğiz; aynı “Laz Aydınları Deklarasyonu”na imza koyduğumuz ve savunucusu olduğumuz gibi.”

Laz Aydınları, çeşitli konularla farklı düşünebilirler, fakat Laz Kimliğini ve Lazcayı kurumsal olarak yaşatmak ve geleceğe taşımak konusunda beraber durmak zorundadırlar, beraber üretmek zorundadırlar. Birlikte durdukları zaman, bireyciliği ve bireyciliğin ortaya çıkardığı dedikodu kültürünü de kısa sürede ortadan silebileceklerdi. İşte o zaman iş üretiyor olabileceklerdir. Bütün bunlara her birimiz kafa yormalıyız. İskender Tzitaşi’yi hatırlayalım. Onun, Stalin’e yazdığı mektubu okuyalım. İskender Tzitaşi Paneli’ne ilişkin sesli ve yazılı materyalleri izleyelim, okuyalım. Yaklaşık seksen yıl önce, Laz Aydınları neler yaptılar. Bunların peşinde koşalım; yeni bilgi ve belgeleri ortaya çıkaralım, sahiplenelim. Eleştiriden- özeleştiriden korkmayalım. İşte o zaman İskender Tzitaşi çizgisini yakalayabilir, anlamlı mücadeleler verebilir ve kazanımlar edinebiliriz.

Laz Kimliğini ve Laz Dilini yok sayan bütün resmî ideoloji ve resmî tarih tezleriyle yüzleşmenin de, hesaplaşmanın da, kalıcı kazanımlar elde etmenin tek anahtarı Laz Aydınlarının bir arada durmasıdır.

Dün Fındıklı’daki korteje ve mitinge katılan Laz Aydınları duruşlarıyla önemli barışçı mesajlar verdiler. Bu mesajlara kulak verelim. Dün, onlar bize güzel bir ders verdiler.

Kasım 1993’den sonra, bir başka önemli başlangıca tanıklık etmemizi sağlayan Laz Aydınlarına bin selâm olsun!

(02 Mayıs 2013)
Ali İhsan Aksamaz