https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/11/turkiyede-bir-kafkasya-dili-lazca.html
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/03/kafkasyadan-anadoluya-lazlar-arsiv.html
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2023/12/abhazyada-yaynlanan-lazca-ders-kitaplar.html
Kafkasya’dan
Anadolu’ya Lazlar
…
Onlar Suda ve rüzgârda ilk deniz
Yolculuğundan beri vardılar.
Tekneleri kestane ağacındandı.
Üç tondan on tona kadardılar
Ve Latin yelkenlerin altında
Fındık ve tütün getirip
Şeker ve zeytinyağı
Götürürlerdi.
…
Nazım Hikmet
(1920
Yılı ve Hikayei Arheveli İsmail)
Lazlardan,
“Laz” adıyla bir etnik topluluk olarak ilk kez bahseden 1. yüzyıl tarihçisi
Plinius olmuştur. 2.yüzyıl tarihçisi Arrianus zamanında, Lazlar Sohum’dan
başlamak üzere Trabzon’a kadar olan bölgede yaşamaktaydı. Roma/ Bizanslıların
“Laz” dedikleri insanlara, Gürcüler ve Abhaz- Abazalar “Megrel”; Roma/
Bizanslıların “Lazika” dedikleri devletlerine de Gürcüler ve Abhaz- Abazalar “Egrisi”
der.
Roma ve Pers( Sasani)
impartorlukları arasında jeopolik çatışma alanlarından biri: Kafkasya (Fotoğraf: Wikipedia)
Kolheti/ Lazika/ Egrisi
Lazların
en eski tarihleri, Kolheti yönetim ve kültür alanıyla yakından ilişkilidir.
Kolheti adından ilk kez, M.Ö. 8. yüzyıla ait Urartu Yazıtları’nda
bahsedilmiştir. Kolheti yönetim alanı, yaklaşık olarak günümüz Gagra sınırından
başlamak üzere Çoruh yatağına kadar olan bölgeyi kapsamaktaydı. Kolheti Kültür
alanının sınırları ise, güneyde Karadeniz’i izleyerek Trabzon’a kadar
uzanmaktaydı. Kolheti’nin etkinliği’nin etkinliği kuzeyde Kırım’a kadar da
ulaşmaktaydı.
Kolheti,
Homerik Çağ Greklerinin ilgi alanıydı. Argonotlar, Karadeniz’i aşarak Altın
Postu ele geçirmek için Kral Aeetes’in ülkesi Kolheti’ye ayak basmışlardı.
Milattan
öncesine dayanan çeşitli yazılı kaynaklar, güney-doğu Karadeniz Bölgesi’nde
yaşayan, birbirleriyle kaynaşmış ve Kolheti vadisinde yaşayanların akrabaları
olan kabileleri zikreder.
M.Ö.
1. yüzyılda Kolheti ve Kartli krallıkları arasında birbirleri üzerinde
egemenlik kurmayı amaçlayan sürekli savaşlar yaşandı. Bu savaşlar sonunda Roma
İmparatorluğu bölgeye askerî müdahalede bulundu.
M.S.
1. yüzyıldan itibaren “Kolh” yerine “Laz” adıyla anılan Lazlar, önce Pontus
Krallığına ve daha sonra da Roma İmparatorluğuna karşı bağımsızlık savaşı
başlattı. 69- 79 yıllarında Lazların başında bulunan Anicetus, halkını
Romalılara karşı ayaklandırdı. Romalılar, stratejik bir bölge olan Lazika’yı
bırakmak istemiyordu. Ancak Lazların özgürlük mücadelesi karşısında Lazika’yı
terk etmek zorunda kaldılar. Lazika giderek güçlendi ve bugün Batı Gürcistan
olarak bilinen bölgede hâkim oldu.
Lazika’nın
güçlenmesi, Laz akınlarının Çoruh’u aşarak güney-doğu Karadeniz Bölgesine de
yönelmesi ve Lazların bu bölgeye kitlesel göçleri, Pontus Kralı 2. Polemon’u
tedirgin etti. 2. Polemon, krallığını Lazlardan koruyabilmek amacıyla hükümetini
Romalılara teslim etti; Roma’nın bir eyaleti haline geldi. Bu eyalete Pontus Polemonyakos adı verildi.
Trabzon’un doğusundan Çoruh yatağına kadar olan bölge Lazların yoğun olarak
yaşadığı bir bölge olmasına rağmen Lazika Krallığının yönetimi dışında kaldı.
Dengeler
ve Lazika Krallığı
2.
yüzyıldan başlamak üzere Lazika Krallığı güçlendi ve 4. yüzyılda yönetim
alanını Trabzon’a kadar genişletemediyse de etki alanı içine aldı.
395
yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrıldı. Doğu Roma’nın merkezi Bizans olduğu
için, bu imparatorluğa Bizans İmparatorluğu denildi. Lazika Krallığının
güçlenmesi ve genişlemesi de bu döneme rast gelmektedir.
Lazika
Krallığı, bugün Batı Gürcistan olarak bilinen Kolheti’yi iktisad, siyasî ve
askerî açılardan birleştirdi. Lazika, bir Bizans vasalı olmasına rağmen, kendisine
bağlı vasalları da vardı. Abazgiya, Svaneyta ve bağlı diğer bölgelerinde
yönetimde bulunanlar, Lazika kralları tarafından atanıyordu.
Lazlar
ve Hıristiyanlık
Lazlar,
Hıristiyanlığı Batılı birçok toplumdan çok daha önce kabul etmişlerdir. 6. yüzyıl
Bizans tarihçisi Prokopius, Bizans kralı Justinian’ın Kudüs Çölündeki bir Laz
Mabedini tamir ettirdiğini ve Lazların komşularına da Papaz gönderdiklerini yazmaktadır.
Çin
ve Hindistan’a Bağlanan Ticaret Yolları
Lazika
Krallığının yönetimi altındaki bölge, çok önemli bir geçiş noktasıydı. Çin ve
Hindistan’a bağlanan ticaret yolları Lazika’nın yönetim alanından geçmekteydi.
Dolayısıyla bu bölge, Bizans ve Persler için büyük bir önem taşımaktaydı. Perslerin,
Lazika’yı ele geçirmek istemelerinin diğer bir nedeni de, müttefik olarak
gördükleri ve Kafkas önlerinde ve Doğu Avrupa’daki kavimleri, Lazika’yı bir üs olarak kullanarak
Bizanslılara karşı savaşmaları için yönlendirmek istemeleriydi.
Bizanslıların
uyguladığı baskıcı yöntemler, Lazika halkları arasında Bizans karşıtı
eğilimlerin artmasına neden oldu. Bu eğilimlerin güçlenmesi, Persler için
bulunmaz bir fırsattı. Ancak Lazika kralı Gubaz, gerek Bizans ve gerekse Persler
arasındaki çelişkilerden yararlanıp dengeli bir politika uygulamaya çalışarak,
yönetimi altındaki halkların zarar görmelerini önlemek düşüncesindeydi. Kral
Gubaz’ın Bizans karşıtı ve Perslerle müttefikliğe yönelik politikası,
Bizanslıları oldukça rahatsız etti ve Lazika’ya bütün güçleriyle saldırdılar.
Yıllarca süren savaşlardan sonra 465’de Bizans ve Lazika aralarında anlaşarak
çatışmalara son verdiler.
Bizans’ın
Lazika’yı Bölme Süreci
Lazika
krallarının, kendilerine sadakat göstermeyeceklerini ve Trabzon’un doğusundaki
Laz nüfusun da, kendileri için ileriye yönelik potansiyel bir tehlike olduğunu
bilen Bizanslılar, Lazika Krallığı yönetimi altındaki Abhaz- Abaza halklarını
ve Svanları Lazika’dan ayırma planlarını uygulamaya koydular. Bizans’ın amacı,
Lazika’nın etnik ve siyasal etkinliğini kırarak, bu krallığı süreç içerisinde
yok etmekti. Bizanlılar, gerektiğinde de Abhaz- Abaza halklarını, Svanları hem
Lazlara hem de birbirlerine karşı savaştırmayı düşünüyordu.
8.
yüzyıla gelindiğinde, artık Lazika Krallığı yoktu. 8. yüzyılda, Lazika
Krallığı’nın eski yönetim alanında, nüfusunu Abhaz- Abazalar, Svanlar, Megrel-
Lazlar ve bölgeye sonradan Kartli’den göç eden Gürcülerin oluşturduğu Abhazya
Krallığı tarih sahnesine çıktı.
780’lerde Abhazya Krallığı’nın sınırları kuzey- batıda Nikopsia (Tuapse),
güneyde ise Çoruh yatağına kadar uzanıyordu. Eski Lazika Krallığı’nın, Çoruh vadisinden Trabzon’a kadar olan, Lazlarla meskun bölgesi
ise Bizanslıların elinde kaldı.
Karadeniz
Kıyılarına Gürcü Göçü
Lazika
Krallığı’nın Rioni havzasının güney kesimi, 5. ve 6. yüzyıllardaki Bizans- Pers
savaşları nedeniyle Megrel- Laz nüfusunun tamamına yakınını yitirmişti. Bu
güzden, Arap istilacılardan etkilenen Gürcüler Kartli’den kitlesel olarak göç ederek
bu bölgeye yerleştiler. Böylece günümüzde Müslümanları Laz, Hıristiyanları
Megrel olarak adlandırılan Megrel- Lazlar arasında, Gürcülerden oluşan ve yine
günümüzde Gurya/ Acara olarak bilinen tampon bölge oluştu.
Güney-
doğu Karadeniz’de Tampon Laz Devleti Çalışmaları
Kral
Davit’in ardılları I. Dimitri ve III. Giogi dönemlerinde aktif bir dış politika
izlendi. Kraliçe Tamara döneminde, etkinlik alanı, Karadeniz’den Hazar Denizine
kadar genişledi. Kraliçe Tamara, Haçlı Seferleri ve Bizans Sarayındaki çatışmalardan
ustalıkla yararlandı. Kraliçe Tamara, Bizans üzerine asker sevk etti ve
Çoruh’tan başlamak üzere tüm Pontus’u ele geçirdi.
Kraliçe
Tamara’nın amacı, bu bölgede etnik olarak Lazlardan oluşan ve Selçuklular ile
Bizanslılara karşı tampon bir Laz devleti oluşturmaktı.
Latinlerin
1204’te İstanbul’u işgal etmeleriyle, Bizans İmparatorluğu zaafa uğradı. Bu
gelişmeler, Kraliçe Tamara’nın krallığının sınırlarını Trabzon’u da içine
alacak şekilde genişletmesine yardımcı oldu. Trabzon Krallığının başına,
Kraliçe Tamara’nın akrabası Prens Davit Kommenon geçirildi. Trabzon yöresine de
Laz nüfusunun akışı hızlandırıldı. Lazların, Bizans boyunduruğundan kurtulması,
Bizanslıları rahatsız etti. Lazia Thema’sı kuruldu (1204).
Trabzon
Krallığı yönetimindeki Bizans sempatizanı grup ile Laz eliti arasında kıyasıya
bir iktidar mücadelesi başladı.
Bizans’ın
Sonu
Lazların
Bizanslılarla olan mücadelesi, 1453’te Osmanlıların Bizans İmparatorluğuna son
vermeleriyle bitti. II. Mehmet, Karadeniz’i bir Osmanlı gölü haline
getirmek istiyordu. Tahta çıkar çıkmaz,
1451’de Doğu Karadeniz kıyılarına 50 kadırga gönderdi. Batum civarı ve Sohum’da
etkinlik kurarak, bu bölgelerde yaşayan Abhaz- Abazaları, Megrel- Lazları ve
Gürcüleri Osmanlı yönetimi altına almaya başladı. Böylelikle Trabzon Krallığı doğusundan
kuşatılmış oldu. Soçi’den başlayan, kuzey- batıya doğru Karadeniz kıyıları ise,
Kırım Hanlığının kontrolü altındaydı. Trabzon’un doğu kesimlerinde bugün olduğu
gibi o zaman da yaşayan Lazlar ise, Trabzon Krallığı yönetimi altında, ancak
Rum yönetimiyle çatışma içindeydiler. Lazlar, bir anlamda, Trabzon Krallığını
ele geçirmek isteyen Osmanlıların müttefiki durumundaydı. 1461’de Osmanlıların,
Trabzon Krallığını ele geçirmeleriyle birlikte Lazlar da yavaş yavaş Osmanlı
yönetimine girmeye başladı.
Lazların
süreç içinde Müslümanlığı geç(iril)meleriyle de Osmanlı tebaası olmaları
pekiştirildi.
Laz halk sanatçısı Yaşar Turna (1931- 1990) , Laz folkloruna gönül vermiş yabancı konuklarıyla birlikte (Abant Gölü, Temmuz 1985/ Fotoğraf: Aziz Turna arşivi)
Osmanlı
Yönetimi ve Laz Derebeyleri
1519’da
Trabzon, Batum’un da dâhil edilmesiyle, ayrı bir eyalet haline getirildi. Bu
bölgeyi 1640’da dolaşmış olan Evliya Çelebi’ye göre; eyaletin beş sancağı
şunlardı: Canik, Trabzon, Gönye (Gonia), Aşağı Batum ve Yukarı Batum. Lazistan
Sancağı’nın merkezi Gönye idi. Kazaları ise, Atina (Pazar), Sumla, Viçe, Arhavi’ydi.
Osmanlı
yönetimi, Güney- doğu Karadeniz Bölgesini yönetsel birimlere ayırdı. Koch, 15
Laz derebeyliği sayar: Atina (Pazar, iki), Bulep, Artaşin (Ardeşen), Viçe,
Kapiste, Arhavi,Kisse, Hopa, Makria (Makriali), Gonia (Gönye), Batum, Maradit
(Maradidi), Perlevan ve Çat derebeylikleri. Lazlar, 1580’e kadar özerk bir
yapıda yaşadılar.
Lazların
Kurtuluş Savaşına ve Cumhuriyet’e Katkıları
Lazların,
küçük kayıklarla olan denizcilik faaliyetleri, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı
sırasında oldukça ünlüdür. Büyük miktarda silah ve mühimmat Batum’dan Samsun’a
Laz takalarıyla getirildi.
Lazlar,
diğer Osmanlı tebaaları gibi, Cumhuriyet’in kurulmasında fedakârlıklarda bulundular,
emek verdiler.
Cumhuriyet
dönemiyle birlikte, yönetime hâkim olan “tek ulus”, “tek dil” anlayışı
çerçevesinde Lazistan Sancağı lağvedildi. Eskiden Lazistan Sancağı içinde yer
alan günümüz Pazar (Atina), Ardeşen, Fındıklı ilçeleri Rize iline; Arhavi ve
Hopa, Artvin iline bağlandı. Yöredeki tarihsel yerleşim birimlerinin isimleri
değiştirildi.
Roma ve Pers( Sasani) impartorlukları arasındaki sınır, 27 XI 602 (Fotoğraf: Wikipedia)
(Kaynakça:
Tabagua, İlia M., “Alcuni Risultati Del Mio Lavoro Negli Archivi E Bibioteche
Dell’Italia”, Bedi Kartlisa, Vol: XXXIV, Paris, 1976; Andrews, Peter Alford, (Çeviren:
Mustafa Küpüşoğlu), “Türkiye’de Etnik Gruplar”, Ant/ Tüm Zamanlar Yayıncılık,
İstanbul, 1992; Amıcba, Gerg, (Çeviren: Hayri Ersoy), “ Abhazlar, Lazlar”, Nart
Yayıncılık, İstanbul, 1993; Çiloğlu, Fahrettin, “Gürcülerin Tarihi”, Ant
Yayınları, İstanbul, 1993; Goloğlu, Mahmut, “Anadolu’nun Millî Devleti Pontos”,
Ankara, 1973; Grant, Michael, “Myths of the Romans and Greeks”, Weidenfield and
Nicolson, London, 1962; İslâm Ansiklopedisi, “Abazalar maddesi”, Cilt I, Milli
Eğitim Basımevi, İstanbul, 1965; İslâm Ansiklopedisi, “Gürcistan Maddesi”, Cilt
4, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1964; İslâm Ansiklopesi, “Lazlar Maddesi”, Cilt
7, Maarif Basımevi, İstanbul, 1957; Lordkipanidze, Mariam, “Georgia in XI- XII
Centuries, Ganatleba Publishers, Tbilisi, 1987; Lomouri Nodar, (Çeviren: Ali
İhsan Aksamaz),” Egrisi/ Lazika Krallığı’nın Tarihi”, Ogni Kültür Dergisi, Sayı
5, Temmuz- Ağustos 1994, İstanbul; Vanilişi, Muhammed- Tandilava, Ali, (Çeviren:
Hayri Hayrioğlu), “Lazlar’ın Tarihi”, Ant Yayınları, İstanbul, 1992; Severin,
Tim, “Jason’s Voyage, In Search of Golden Fleece”, National Geographic, Vol.
168, No. 3, September 1985; Tevzadze, Ş. (Çeviren), “ Kısa Gürcü Tarihi”, Çveneburi
Kafkasoloji Dergisi, Sayı 2- 3,Stockholm, 1977; Melaşvili, Ahmet Özkan,
“Gürcüstan”, Kendi Yayını, Aksiseda Matbaası, İstanbul, 1968; Öztuna, Yılmaz,
“Osmanlı Devleti Tarihi”, Cilt I, Faisal Finans Kurumu Yayını, İstanbul, 1986; Aksun,
Ziya Nur, “Osmanlı Tarihi”, Cilt 4, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1994; Şemseddin
Sami, (Çeviren- sadeleştiren: Fahrettin
Çiloğlu), “Kamusül Alam’da Lazlar ve Lazistan”, Çveneburi Kültürel Dergi, Sayı
2- 3, Mart- Haziran 1993, İstanbul; Özgün, M. Recai, “Atmaca”, Kendi Yayını, İstanbul,
1995; Papila, Mustafa, “Lazistan”, Kendi Yayını, Hopa, 1992)
(Kaynak:
Ali İhsan Aksamaz, “Kafkasya’dan Anadolu’ya Lazlar”, Alaşara Dergisi, Sayı 11,
Nart Yayıncılık, İstanbul, 1996)