LAZCA’NIN KÜÇÜMSENMEMESİ GEREKEN İLK ZAFERİ:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/12/lazcanin-kucumsenmemesi-gereken-ilk.html
İlköğretim
Okullarında Lazca da Artık Seçmeli Ders:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/12/ilkogretim-okullarnda-lazca-da-artk.html
İlköğretim
Okullarında Lazca da Artık Seçmeli Ders
Geçtiğimiz günlerde oldukça sevindirici bir gelişme
oldu. Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu, kendisine sunulan Lazca
Müfredat Programını kabul etti; onayladı.
Bundan böyle, Lazca da seçmeli dersler arasında yer alacak. Bu gelişme,
Laz aydınlarının kimlik mücadelesindeki ilk önemli zaferleri. Hatırlanacağı
üzere, daha önce 2004’te TRT, Lazcayı tanımamış ve yayın yapmamıştı. Bu yöndeki
taleplere de kulağını, gözünü kapamıştı.
“Lazcanın
Seçmeli Ders” olması konusunda; olumlu veya olumsuz birçok şey söylenebilir.
Nitekim şimdilik kimse açıkça fikirlerini ifade etmek için makale yazmak
konusunda cesaret gösteremese de, sosyal medyaya yansıdığı kadarıyla bu konuda
birkaç görüş var.
Bir görüşe göre; “emperyalizm
halkların mücadelesini bölmek için, Lazların ağzına bir parmak bal çalıyor.” Bu
çok acımasız bir yaklaşım. Emperyalizm şimdiye kadar Lazların ağzına bal
çalmadı da şimdi mi çalışıyor?!
Bir başka görüşe göre; “AKP,
oy hesabı yapıyor ve bu amaçla, bu “Lazca Seçmeli Ders” meselesini ortaya attı.”
Kuşkusuz, bu yaklaşım da her olumlu gelişmeyi CHP yapamadı diye hayıflanan bir
kesimin görüşlerinin tezahüründen başka bir şey değil. Sırf Lazca konusundaki bu olumlu gelişmeler
AKP iktidarı döneminde oluyor diye de karşı çıkanlar var. AKP, yapacağına hiç
olmasaydı diye dizlerini dövenleri anlamak mümkün değil. Yapılan bir iş iyi
ise, iyidir. Kim yaparsa yapsın. Bu olumlu bir gelişme.
Yine bir görüş;
“Lazcanın Seçmeli Ders” olmasının Lazcaya da Lazlara da hakaret olduğunu”
savunuyor. Bunlara göre, Lazca anadilde öğretim olmalı. Bu talebe itiraz etmek
mümkün değil. Ancak somut şartlar bunu şimdilik bir talep olarak adlandırmayı
imkânlı kılıyor. Tabii bu talep dillendirilmeli ve gereği de yapılmalı. Gereği
nedir?! Lazca yazmak ve yayınlamak. Bu konudaki ciddiyet, taleplerin altını
somut olarak doldurmak ve gereğini yapmaktan; üretmekten geçiyor.
Bir diğer kemikleşmiş
kesim var ki; bunlar “Lazca”nın ve “Laz”ın “L”sini duymak istemiyor; bölücülük
sayıyor. Zaten bunlara söyleyecek söz yok.
Bir kesim; Laz
Enstitüsü, bu müfredatı Bakanlığa sunduğu ve Bakanlığın da bu müfredatı
onayladığı için kırgınlık, kıskançlık ve kızgınlık duyuyor. Nasıl oluyormuş da
böyle olurmuş?! Bu kesimin çocukluk gösterdiğine kuşku yok.
Evet; bu müfredat programını
Laz Enstitüsü hazırladı, Bakanlığa sundu ve bakanlık da onayladı! Ancak bu işin
arkasında 20 yıllık bir birikim ve mücadele var. 20 yıllık acemi talimgâhı
örneği bir sürü tecrübe yaşanmış olmasına; kimi zamanlar ateş ve tekerlek
defalarca yeniden keşfedilmeye çalışıldıysa da, bütün bunlar bu müfredat
çalışmasının arkasındaki samimi çabalama, yazma ve çizmeyi önemsiz kılmaz. Bu
yönüyle Laz Enstitüsü’nün hazırlayıp sunduğu müfredat önemlidir. Bu müfredatı
izleyecek olan “Lazca Seçmeli Dersler” de öyle.
Boğaziçi Üniversitesi de bu müfredat çalışmasında
destek sunmuş. Bu konuda öncü rol oynayan ve kendisine yapılan yapıcı
eleştirileri dikkate alan İsmail Bucaklişi Avcı’nın da buradaki rolünü bilmeli,
adını anmalı ve kutlamalıyız. Kendisi aynı zamanda birkaç yıldır Boğaziçi
Üniversitesi’nde ek ders olarak Lazcayı da öğretiyor; Lazcayı üniversiteye
sokan kişidir. Lazca artık “kampüs Lazcası” olmaktan çıkıyor.
Bu başarıda sessiz neferlerin veya hakk’a yürümüş
birçok insanın da emeği ve teri var. Bu anlamda Lazcanın dostu olan herkes
şimdi Laz Enstitüsü’nün öncülük ettiği bu önemli başarıyı sahiplenmeli; destek
olmalıdır. Herkes üzerine düşeni bir imece anlayışıyla gerçekleştirmeli.
Bu müfredatın kabul edilmesi gerçekten de önemli;
bunun önemini kavramalı ve bundan sonra da gereğini yapmalıyız. Şimdi yapılması
gerekenler nedir? Öncelikle ders kitaplarının hazırlanması konusunda, bu konuda
çalışan, çalışacak olanlar, mutlaka söyleyecek sözü ve önerisi olanları
dinlemeli ve onlar da dikkate almalıdır. Böylesi bir tavır, yapılan işin daha
fazla kişi tarafından sahiplenilmesini sağlayacaktır.
Kitaplardan sonra bir başka konu da velilerin
Lazcayı seçmeleri için dilekçe ile başvurmalarını sağlamaktır. Bütün bunlar
önemli. Ancak bütün bunlar Laz aydınlarının el ele vermesiyle daha kolay ve
çabuk yapılabilecek işlerden.
Şimdi bu “Lazca Seçmeli Dersleri” okullarda kimler
verecek? Şu an şöyle bir düşünelim. Bugüne kadar devlet bu dilleri yok saymış,
AKP Hükümeti de 2004’te, TRT yayınlarında değil, ancak bugün bugün Lazca’nın
varlığını resmen kabul etmiş. Okul yok, kitap yok, yetişmiş eleman yok. Bu iş
nasıl olacak. Bu konuda pratik bir çözüm üretilebilir. İlk akla gelen; bu
konuda birkaç akademik yıldır Lazca öğretimi konusunda bir tecrübesi olan
Boğaziçi Üniversitesinin ile Millî Eğitim Bakanlığı ile bir düzenleme
yapmasıdır. Anadili Lazca olan İngilizce, Fransızca ve Almanca dersi
öğretmenlerinden istekli olanlar bir program çerçevesinde bir aylık yoğun bir
eğitim ve öğretimden sonra sertifikalarını da alarak pekâla sınıflarda “Lazca
Seçmeli Dersleri” sınıflarda verebilirler. Bu söylediğim yabana atılmamalı.
Üzerinde kafa yorulmalı.
Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmanın
sıkıntılarını bu ülkede yıllardır çekiyoruz. Bu konu “Lazca Seçmeli Ders”
konusuna da yansıyor. Sosyal medya üzerinden, konuyla ilgili veya ilgisiz
birçok kişi birkaç cümlelik fikirlerini yazıyor; işi slogana boğuyor. Bu önemli
gelişmeyi önemsizleştirmeye çalışıyor. Her fikir önemlidir. Ancak konuya ve
geçmişine ilişkin bilgileri olmayanların klavye şovalyeliğiyle akıl vermeye
çalışmaları kuşkusuz katkı değil moral bozucu bir faktördür.
Bugün Kürtçe, Çerkesçe, Abhazca ve Lazca okullarda
artık seçmeli ders. Bu yeter, yetmez. Herkes fikrini beyan edebilir. Ancak bu fikir,
bilgiye dayanmalıdr. Kürtçe’nin Kuzey Irak’ta özerk bir siyasî yapısı vardır.
Üstelik 1970’lerin başlarından beri Kürtçe Irak’ta güvence altındaydılar. Daha
Saddam zamanında bile kültürel hakları vardı. Kürtçe güvence altında.
Çerkeslerin Rusya Federasyonu’na bağlı çeşitli Kuzey Kafkasya Cumhuriyetlerinde
özerk yapıları vardır. Çerkesçe, buralarda güvence altındadır. Hem de Sovyet
yönetiminden bu yana. Abhazca, Abhazya’nın resmî dili. Bugün pek çok ülke
tarafından tanınmasa da Abhazya bir devlet. Abhazca, bu devletin güvencesi
altında. Üstelik Abhazca da Çerkesçe gibi Sovyetler Birliği’nin ilk
dönemlerinden beri güvence altında. Görüldüğü üzere Kürtçe, Çerkesçe, Abhazca
yurt dışında siyasî yapılara sahipler ve şu veya bu şekilde güvence altındalar.
Oralarda Radyo, televizyon yayınları var bu dillerde. Okullarda yeterli-
yetersiz bu diller kullanılıyor. Gelelim Lazcaya! (İskender Tzitaşi
önderliğinde kısa bir süre devam eden dar çerçeveli deneyimi dışarda tutarsak)
Lazcanın bugüne kadar resmen tanınmışlığı yoktu. Kurumsal desteği yoktu. Hele
hele, Lazcanın yurtdışında ne özerk cumhuriyeti ne de özerk bölgesi vardı.
Lazca ile Kürtçe, Çerkesçe ve Abhazca arasında, bu
yukarıda belirttiğim fark konusunda bilgileri olmayanların “Lazcanın Seçmeli
Ders” olmasına çeşitli bahanelerle karşı çıkıp son durum önemsiz bir
gelişmeymiş gibi göstermeleri, kendileri pek farkına varamasa da
cahilliklerinin net bir ifadesidir. Bunların Hopalı Faik Efendi’den de İskender
Tzitaşi’den de bihaber olmaları cehaletlerini daha da katmerlendiriyor. Sırf,
ben de adımı duyurayım, mantığıyla bu “Lazca Seçmeli Ders” başarısını
küçümseyenleri önce bu işlerin geçmişi ve verilen eserleri edinmeye, öğrenmeye,
bilgilenmeye davet ediyorum.
Okullara “Seçmeli Lazca Ders” konulması, Hopalı Faik
Efendi ve İskender Tzitaşi’nin başlattığı sürecin tekrar işlerlik kazandığının
da tescilidir. Yirminci yüzyılın ilk yıllarında başlayan “Laz Rönesansı”
kesintilere uğrasa da; Osman Topçuoğlu, Hasan Helimişi, Safiye Topçuoğlu,
Şehzat Ayartepe, Fahri Kahraman, Yamakoğlu Yüksel Yılmaz, Mehmet Yavuz Türköz,
M. Recai Özgün, Kazım Koyuncu, Nizamettin Alkumru, Abaşişi Nurdoğan Demir gibi insanların ve adsız neferlerin omuzunda
bu günlere kadar hiç etkisini kaybetmemiştir.
Okullarda “Seçmeli Lazca Ders” uygulaması, Laz
aydınlarının ilk önemli zaferidir. Bu önemli başarıda ötesinden berisinden
desteği olan herkese ayırım gözetmeden müteşekkiriz.
[Kaynak:
Ali İhsan Aksamaz, “İlköğretim Okullarında Lazca da Artık Seçmeli Ders”,
yusufbulut.com, 04. IX. 2013]
https://www.circassiancenter.com/tr/ilkogretim-okullarinda-lazca-da-artik-secmeli-ders/