[1] Cemal Şener’in
Lazlar hakkında yazmış olduğu makale:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/11/cemal-senerin-lazlar-hakknda-yazms.html
[2] “Lazlar’ın
Tarihi” adlı kitap:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/11/2-lazlarn-tarihi-adl-kitap-lazepesi.html
[3] “Lazlar’ın
Tarihi” ve diğer kitaplar:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/11/3-lazlarn-tarihi-ve-diger-kitaplar.html
[4] Şehzat Ayartepe:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/12/sehzat-ayartepe.html
[5] Şehzat
Ayartepe’nin makalesine ilişkin:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/12/5-sehzat-ayartepenin-makalesine-iliskin.html
[6] Hayri Hayrioğlu:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/12/6.html
Hayri Hayrioğlu’nun Ardından:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/12/hayri-hayrioglunun-ardndan.html
Hayri Hayrioğlu’nun Ardından
Kendisiyle yüz yüze en
son 1994’te İnegöl’de görüşmüştüm. Hayri Hayrioğlu ile İnegöl Derneği’ne birlikte
gittiğimizi hatırladım. Beni, dernektekilerle tanıştırmıştı. Diğerlerine şöyle
demişti: “Ogni Kültür Dergisi’nin her şeyi!” Konuşmuş, çay içmiştik… Köfte
yemeye davet etmişti. Köfteciye giderken, İnegöl sokaklarında yürürken
yaptığımız sohbeti hatırladım. Bir pastaneden birer bardak limonata içmiştik.
“Bak! Bu pastacı da Laz,” demişti. O köftecide yediğimiz köftenin tadı hâlâ
damağımda… Evindeki kitaplığı düşündüm. O kitaplığındaki kitapları hatırladım.
Bir sürü Gürcüce kitabı vardı. Dışarıya çıkarken dolaptaki çantasının içinden
çıkartarak itinayla beline yerleştirdiği tabancası geldi gözümün önüne.
Dışarıya çıkarken yüzünü kaplayan tedirginliği hatırladım.
Geçmişe döndüm. Sayısız
telefon konuşmalarımızı hatırladım. O telefon görüşmelerinde de Ahmet Özkan
Melaşvili’nin katledilmesine ilişkin anlattıklarını hatırladım. Bunları
anlatırken sesinde hissettiğim tedirginlikleri hatırladım. Ogni Kültür Dergisi’nde
yayınlamak üzere kendisinden istediğim yazıları hatırladım. Buluştuğumuz zaman
bana teslim ettiği çeviri yazılarını düşündüm. Bir keresinde, kendisinde ქართული ანბანი/ Kartuli Anbani ile
yazan iki daktilo bulunduğunu, birisini bana hediye etmeyi düşündüğünü
söylemişti. Aradan zaman geçti. Öylece kaldı!
“ლაზური
პარამითეფე / Lazuri P̆aramitepe”
adlı kitabı bana hediye ettiği günü hatırladım. O zamanlar piyasada cep
telefonu falan yoktu. Eve telefon etmişti. Saat ve yer tespiti yapıp buluşmuştuk.
Topkapı’da buluşacaktık. O zamanlar Topkapı’da Anadolu ve Rumeli otogarları
vardı. Onlardan birinde buluştuk. İstanbul’dan İnegöl’e dönüyormuş. Çantasından
birkaç materyalı çıkardı ve bana verdi. Ayrıca
“Lazuri P̆aramitepe”yi de uzattı. “Bak,” dedi, “bu Lazca bir kitap”.
Şaşırdım. Şaşkınlığımın iki sebebi vardı. Birincisi; Lazca bir kitabın
olabileceği o güne kadar hiç aklıma gelmemişti. İkincisi de; Lazca dediği
kitabın farklı bir alfabe ile yazılmış olduğuydu. Bu alfabe bende ilk anda
Hindistan taraflarında kullanılan bir alfabeyi hatırlatmıştı. Kitabı şöyle bir
karıştırdım. Tabii hiçbir şey anlamadım. “Bu alfabeyi öğrenmeliyim,” diye
düşündüm içimden.
Bu ilk görüşmemizde,
Hayri Hayrioğlu’nun çok şaşırdığını da belirtmeliyim. Bir yerlerde de yazmış,
değinmiştim. Bana şöyle demişti: “Telefon konuşmalarında seni çok kararlı biri
olarak değerlendirdim. Oysa sen, kısa boylusun?!”
Yine bu ilk
görüşmemizde, “Lazlar’ın Tarihi” adıyla yayınlanan kitabı Gürcüceden Türkçeye
çevirirken zorlandığını söyledi. Hele Kitaptaki Lazca şiir, bilmece- bulmaca,
hikâyeleri Türkçeye çevirirken çok zorlanmış. Laz arkadaş ve tanıdıklarından
kimsenin kendisine çeşitli sebeplerden yardımcı olmadığından yakındı. Hâlâ
kulağımdadır: “Bak, Lazca sayılar,” dedi: “Ar, jur, sum, otxo, xut, anşi,
şkviti, çxoro, vit..” Vedalaştık. Ayrıldık.
Eve gidince, bana
hediye etmiş olduğu “Lazuri P̆aramitepe”
adlı kitabı elime aldım. İncelemeye başladım. Önce nereden başlayacağımı
bilemedim. Alfabe çok zor geldi. Bu kitabın 35. sayfasına gelince biraz
rahatladım. Çünkü o alfabenin Latin alfabesiyle karşılaştırmalı bir tablosu
vardı. Böylelikle başladım. Bir hafta içinde alfabeyi öğrendim. Yavaş yavaş ama
karşılaştırmalı listeye bakmadan o alfabe ile yazmaya başladım. İkinci haftada
ise Lazca metinleri okumaya geçtim. Kitaptaki o dört masalı diyebilirim ki,
onlarca defa yazdım. Böylelikle hem alfabeyi pekiştirdim hem Lazcada
bilmediklerimi öğrendim. Bu kitaptan çok şey öğrenmekle kalmadım. Ogni Kültür Dergisi’nin
birinci sayısı için de oradan faydalanarak geniş bir çalışma hazırladım;
yayınlandı.
“Lazuri
P̆aramitepe/ Lazca Masallar” (1982)
Buluştuğumuzda Hayri
Hayrioğlu, Fahrettin Kırzıoğlu adlı bir kişiden bahsetti. Ben bu adı ilk defa
duyuyordum. Hayri Hayrioğlu, Fahrettin Kırzıoğlu’na çok kızgındı. Tabii
sonradan kendisini tanıdım. Soğuk Savaş Yıllarında Resmî İdeoloji teorisyenliği
yapan insanlardan biri. Doğal olarak Hayri Hayrioğlu çok kızıyordu.
Yazdıklarıyla, Ahmet Özkan Melaşvili’yi hedef gösterdiğini, Ahmet Özkan
Melaşvili’nin katledilmesinde Fahrettin Kırzıoğlu’nun da yazdıklarıyla payı
olduğunu düşünüyordu. Bana Fahrettin Kırzıoğlu ile ilgili bir anısını anlattı. Fahrettin
Kırzıoğlu’nun yalnızca Lazlar, Gürcüler ile ilgili teori ve tezleri yokmuş.
Kürtlerle ilgili de tezleri varmış. Hayri Hayrioğlu, Diyarbakır’da polis olarak
görevli. Bir gün Fahrettin Kırzıoğlu, Kürtler üzerine konferans vermek üzere
oraya gider. Emniyet yanına bir koruma verir. Koruma kimdir? Biliyor musunuz?!
O sırada emniyet teşkilatında olan Hayri Hayrioğlu! Hayri Hayrioğlu, Fahrettin
Kırzıoğlu’nu tanır. Ne var ki, Fahrettin Kırzıoğlu, Hayri Hayrioğlu adını
bilir, ancak korumasının Hayri Hayrioğlu olduğunu bilmez. Hayri Hayrioğlu,
kendisini zor tutmaktadır. O gün Hayri Hayrioğlu, Fahrettin Kırzıoğlu’nu, o günün
akşamında işi bitince oteline bırakır. Ayrılırken de şöyle der: “Ben kimim
biliyor musun?!” Fahrettin Kırzıoğlu şaşırır. “Hayri Hayrioğlu! Gürcüoğlu
Gürcü!” Fahrettin Kırzıoğlu, koşar adımlarla oradan uzaklaşır. Otele girer.
Ertesi gün, görev gereği Hayri Hayrioğlu otele gittiğinde, Fahrettin
Kırzıoğlu’nun otelden çok erkenden ayrıldığını öğrenir. Oysa konferans daha
birkaç gün sürecektir!
Guram
K̆art̆ozia, “ლაზური
ტექსტები/ Lazca Metinler” (1972)
Yanlış hatırlamıyorsam,
1994’den sonrasıydı. Bir gün Hayri Hayrioğlu telefonla aradı: “Ali İhsan!
Senden bir isteğim olacak. Şimdi sana yazdıracağım adrese gidiver. Bana
“Güneşin Kızı” adlı kitabı al ve gönder. Bana aldığını söylersen, kitapevinden
indirim yaparlar.” Ardından da ekledi: “Ben Gürcistan’dayken Guram K̆art̆ozia’dan
Lazca bir kitap satın aldım; kendisine beş dolar verdim. Elindeki tek
nüshaymış. O beş doların Türk lirası karşılığını hesapla, ona karşılık para
kadar indirimli “მზე გოგო/ Güneş
Kız” al ve gönder! Olur mu? Ben Guram K̆art̆ozia’nın kitabını sana posta ile
gönderdim. Birkaç güne kadar eline ulaşır!”
Dediğini hemen yaptım.
Cağaloğlu’na gittim. Hafızam ben yanıltmıyorsa, Cağaloğlu Hamamı arkasında bir
yerlerdeki yayınevini buldum. Hayri Hayrioğlu için o kitabı aldım. Kendisine
ulaşmasını sağladım.
Birkaç gün sonra da onun
gönderdiği kitap elime ulaştı. Guram K̆art̆ozia, kitaba el yazısıyla şunları
yazmış: “ბატონ
ვახტანგ მალაყმაძეს, ღრმა პატივისცემით, გ. კართტოზია / Bat̆on Vaxt̆ang Malaqmažes, Ğrma P̆at̆ivisʒemit,
G. K̆art̆ozia, 18. X. 94 (Bay Vakhtank Malakmadze’ye, derin saygıyla, G.
K̆art̆ozia, 18. X. 1994)”
Hayri
Hayrioğlu’nun çocuk masalı çalışması: “მზე გოგო/
Güneş
Kız”
Aramızda geçen bir
başka telefon görüşmesini daha hatırlıyorum. İstanbul’a giden bir tanıdığıyla
SorunYayınları’na teslim edilmek üzere bir kitap göndermiş. Kitap, İstanbul’a
gitmesine gitmiş ama Elmadağ’da bir büroda kalmış. Hayri Hayrioğlu, benden rica
etti. Elmadağ’daki o bürodan kitabı aldım. Söylediği üzere kitabı önce okudum,
notlar çıkardım. Akabinde de Sorun Yayınları’na kitabı teslim ettim. Böylece
Sırrı Öztürk’ü de onun sayesinde tanımış oldum. Kitap, sonradan “Gürcistan Tarihi” adıyla iki baskı yaptı. Bu
kitaba ve daha önce yine Sorun Yayınlarından çıkan diğer kitabına, Lazlar ve
Lazcaya yaklaşımları konusunda haklı eleştirilerim oldu.
Hayri Hayrioğlu
hakkında internette doğru dürüst bilgi bulunmaması, yalnızca bir tek fotoğrafının
bulunabilmesi oldukça ilgimi çekti! Neden?! Ne kadar ilginç, değil mi?!
Kendince inandığın bir davanın savunucusu ol! Riskleri göze al. Ara, bul! Yaz,
çiz! Fedakârlıklarda bulun. Üstelik çoluğunu ve çocuğunu da bu fedakârlıklara
mecbur kıl! Ölünce de senin davanın sözüm ona savunucuları seni hiç görmesin!
Sanki sen hiç yaşamamışsın, fedakârlıklarda bulunmamışsın gibi davransınlar; internette
hakkında doğru dürüst bir biyografin bile bulunmasın! Hayri Hayrioğlu, bunu hak etmiyordu. Bu
durum, doğrusunu isterseniz, benim dikkatimi birkaç ay önce çekmişti. GKM’den
Nevzat Kaya’nın benimle yaptığı söyleşide de Hayri Hayrioğlu konusuna,
kendisine sahip çıkılmamasına dikkat çekmeye çalışmıştım. Hayri Hayrioğlu
hakkındaki insanî yaklaşımlı, duygu yüklü Lazca- Türkçe bir yazıyı 2006 yılında
yazdığımı burada utanarak söylemek zorundayım. Ben, Hayri Hayrioğlu’nun çeviri
ve makalelerini eleştirmiş olan bir kişiyim. Ama yine de, onun insan, aydın,
katkı sağlayan ve cömert yönünü ön plana çıkaran Lazca- Türkçe bir yazıyı kaleme
almıştım. Bunu bir borç bilmiştim. Oysa onun arkadaşları, onun hakkında dişe
dokunur doğru dürüst üç-beş satır kaleme almamışlardı. Onu anmıyorlardı bile!
Unutulup gitmesini istiyorlardı adeta! Bu olacak iş değildi.
1993 yılı. Şimdi
hatırladığım kadarıyla Mayıs’ın sonu veya Haziran’ın hemen başları. Okuldayım.
Hatırlatayım; o zaman cep telefonu yok! Arkadaşlardan biri: “Telefonun var.
Bölüm Başkanımız Kuteybe Bey’in odasına gidiver hemen,” dedi. Telefondaki Hayri
Hayrioğlu idi. O zaman yayınlanmakta olan
“Ekonomi Politika” adlı dergiden Ümit Beyazoğlu adlı bir gazeteci
kendisiyle telefonda bir röportaj yapmış. Konu; çevirdiği “Lazlar’ın Tarihi”
adlı kitapmış. Ümit Beyazoğlu’nun verdiği adrese bir de resim göndermiş. Hayri
Hayrioğlu, telefonda bana şunları söyledi: “Ben gazetecinin sorduklarına cevap
verdim. Bir de resim gönderdim. Sen Muhammed Vanilişi’yi tanımadın. O, şimdi
Sarp’ta. Onunla çekilmiş bir resim. Gazeteciye senin ev ve iş telefonlarını da
verdim. Bir şey lâzım olursa, Ali İhsan Aksamaz benim İstanbul’daki temsilcim,
dedim. Bir şey olursa, yardımcı olursun, değil mi?!” diye sordu.
Şu anda, o haberi
hazırlayan Ümit Beyazoğlu’nun beni arayıp aramadığını hatırlayamıyorum. Ancak
hemen belirteyim; o gazetecinin adıyla Ekonomi Politika’nın 31. sayısında (27
Haziran- 4 Temmuz 1993) çıkan haber birçok açıdan kötüydü. Resmen hedef
gösteriyordu. Haberde kullanılan başlığını söyleyeyim, siz haberin içeriğini
anlayın: “ Bir Emeklinin Başımıza Ördüğü Püsküllü Bela- Sıkıcı bir Laz fıkrası-
İnegöllü polis emeklisi Hayri Hayrioğlu, 1960’lı yıllarda Gürcistan’da basılmış
“Lazlar’ın Tarihi” adlı kitabı Türkçeye çevirince, ortalık ansızın karıştı.
Yoksa Lazlar da PKK militanları gibi dağa mı çıkacak?”
Haber ne maksatla
yapılmıştı? Bilemiyorum. Ancak Hayri Hayrioğlu’yu açıkça hedef gösteriyordu.
Hayri Hayrioğlu, Ahmet Özkan Melaşvili’den hedef gösterilmenin ne anlama
geldiğini biliyordu. Bu yayından rahatsız olduğunu biliyorum. Bu haber, onda
tedirginlik yaratmıştı.
Muhammed
Vanilişi (1909- 1997) ve Hayri Hayrioğlu (1936-2003)
Anlaşılan birileri
Hayri Hayrioğlu’nun bu çevirisiden rahatsız olmuştu. Görüldüğü kadarıyla bu
haber için telefonda bir sorgulama yapılmıştı. Ardından da gazetecilikle
alakası olmayan bir tarzda bir haber yayınlanmıştı. Haberin altındaki imza,
Ümit Beyazoğlu’nun haberin böyle yayınlanmasında sorumluluğu var mıdır?!
Bilemiyorum. Görüldüğü gibi, 1993’te bile Hayri Hayrioğlu böylesi bir
psikolojik baskı altındaydı.
Burada bir hatırlatmada
bulunmak isterim: “Lazlar’ın Tarihi” adlı kitabın başlangıç bölümü, Çev: H.
Vahtang Hinkiladze imzasıyla, “Çveneburi Kafkasoloji Dergisi”nin 1979’da
İstanbul’da basılan 6-7. ortak sayısında yer almıştır.
Hemen belirteyim:
“Hayri Hayrioğlu” diye yazınca, internette karşınızda tek bir resmi çıkıyor. O
da net değil. O sözünü ettiğim dergide Muhammed Vanilişi ile birlikte
yayınlanan fotoğrafını en kısa zamanda taratıp, onun o haliyle hafızalarda
kalmasına yardımcı olacağım.
[Kaynak: Ali İhsan Aksamaz,
“Hayri Hayrioğlu’nun Ardından”, yusufbulut.com, 5 VII 2011 [“Laz
Aydınları ve Sorumluluk”, Sorun Yayınları, İstanbul, 2011]
[Önerilen okumalar: Ali İhsan Aksamaz (Yayına Hazırlayan), Mç̆araloba/
“Txa do Mgeri”, “Nani”, “Uça Biç̆i”, “Ç̆ut̆a Nusa”, “Biç̆iş Obiru”, “Lazuri Oxaçkuşi
Birapa”, “Ç̆ut̆a Karmat̆e”, Bunduru Qvai do K̆ak̆ali”, “Çilik Gyabgart̆u
Komocis” (Lazuri P̆aramitepe, Tiflis, 1982), Ogni
Kültür Dergisi, Sayı 1, İstanbul, 1993; Ali İhsan Aksamaz (/Faik Ateş), “Lazca ve
Megrelce Arasındaki İlişki”, (Lazuri P̆aramitepe, Tiflis, 1982), Ogni Kültür
Dergisi, Sayı 1, İstanbul, 1993; Ali İhsan Aksamaz, “Hayri Hayrioğlu”,
26. V. 2006 (“Dil-Tarih- Kültür- Gelenekleriyle Lazlar”, 2. Baskı, Belge
Yayınları, İstanbul, 2014); Ali İhsan Aksamaz, “Ahmet Özkan Melaşvili ve Hayri
Hayrioğlu’yu Andık”, yusufbulut.com/ circassiancenter.com.tr, 4-5 VII 2011 (
“Laz Aydınları ve Sorumluluk”, Sorun Yayınları, İstanbul, 2011; Ali İhsan
Aksamaz, “Sandro’nun Hayatı”, sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr/
gurcuhaber.com, 16. IV. 2020; “Demokratik Gürcüler Platformu'nun Laz aydını Ali
İhsan Aksamaz’la yaptığı röportajı Demokrat Haber okurlarının ilgisine
sunuyoruz…”, demokrathaber.org/ circassiancenter.com.tr, 27. V. 2011; Erdoğan
Şenol, “Gürcü Ansiklopedik Sözlüğü”, Emsal Matbaa Tanıtım Hiz. San. ve Tic.
Ltd. Şti., Ankara, 2021; Eşref Yılmaz: “Göç olaylarında bilgi karmaşası çok
yaygın!”, sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr/ gurcuhaber.com, 22. V. 2022; H.
Hinkiladze (Çev.), “Laz Hikâyeleri/ “Sirke Vergisi”, “Padişah İle Laz”, Çveneburi
Kafkasoloji Dergisi, Sayı 1, Gürcü Kültür Derneği Yayın Organı, Stockholm,
İsveç, 1977; H. Hinkiladze (Çev.), “Yoksul Laz’ın Son Dileği”, Çveneburi
Kafkasoloji Dergisi, Sayı 4- 5, Gürcü Kültür Derneği Yayın Organı, Stockholm,
İsveç, 1978; H. Vahtang Hinkiladze, “Lazların Tarihi”, Çveneburi Kafkasoloji
Dergisi, Sayı 6- 7, İstanbul, 1979; Hayri Hayrioğlu (Çev.), “Kazakistan’a
Sürülen Lazlar”, Ogni Kültür Dergisi, Sayı 1,
İstanbul, 1993; Hayri Hayrioğlu, “Muhammde Vanilişi’yi Yitirdik”,
Çveneburi Kültürel Dergi, Sayı 28, İstanbul, 1998; Mehmet Ender Savcın:
“Gürcistan’da akrabalarımız var!”, sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr, 11. X.
2020; Nevzat Kaya: “Büyük isimlerin değil, büyük davaların adamı olunuz!”,
sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr, 4 XII 2018; Parna- Beka Çilaşvili,
“Gürcüstan kitabı üzerine kısa bir değerlendirme”, 7. VIII. 2016; Parna- Beka Çilaşvili, “Taşralı Gürcülerin
kendilerini yeniden keşfi”, tetripiala.wordpress.com, 20. I. 2017; Parna- Beka
Çiladze, “Yine mi “Çveneburi?”, tetripiala.wordpress.com, 12. IV. 2020; Parna- Beka Çiladze, “Çveneburi
dergisini kim çıkardı?”, tetripiala.wordpress.com, 17. IV. 2020; Pridon
Khalvaşi, Erdoğan Şenol (Çeviren), Gece Kitaplığı, Ankara, 2019; Rozeta
Gujejiani, Giorgi Iremadze, Mirian Khositashvili, “Hayri Hayrioğlu (Vakhtang
Malakmadze)” Georgian Parliament National Library Istanbul Georgian Art House,
Tbilisi, 2019; Şanver Akın: “Gürcüstan” kitabı Türkiye’de yaşayan Gürcü halkı
için bir milâttı!”, sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr/ gurcuhaber.com, 07.
IV. 2020; Ümit Bayazoğlu, “Sıkıcı bir Laz
fıkrası/ Polis emeklisi Hayri Hayrioğlu’nun başımıza ördüğü püskülü belâ”, EP/
Ekonomi Politika, sayı 31, İstanbul, 27. VI. 1993; Yakop Gogebaşvili, (Çeviren:
Hayri Hayrioğlu), Yüz Yıl Önce Samegrelo ( Megrelya), Ogni Kültür Dergisi, Sayı
1, İstanbul, 1993; Zakaria Laşkaraşvili, (Çeviren: Hayri Hayrioğlu), “ Yüzyıl
Önce Ç̆aneti”, Ogni Kültür Dergisi, Sayı 1, İstanbul, 1993]
[1] Cemal Şener’in
Lazlar hakkında yazmış olduğu makale:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/11/cemal-senerin-lazlar-hakknda-yazms.html
[2] “Lazlar’ın
Tarihi” adlı kitap:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/11/2-lazlarn-tarihi-adl-kitap-lazepesi.html
[3] “Lazlar’ın
Tarihi” ve diğer kitaplar:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/11/3-lazlarn-tarihi-ve-diger-kitaplar.html
[4] Şehzat Ayartepe:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/12/sehzat-ayartepe.html
[5] Şehzat
Ayartepe’nin makalesine ilişkin:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/12/5-sehzat-ayartepenin-makalesine-iliskin.html
[6] Hayri Hayrioğlu:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/12/6.html
Hayri Hayrioğlu’nun Ardından:
https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2024/12/hayri-hayrioglunun-ardndan.html
https://www.circassiancenter.com/tr/hayri-hayrioglunun-ardindan/