26 Ekim 2025 Pazar

Lazca-Türkçe masallar-1/ “Tebdîli kıyafet”

 

 



 

“Tebdîli kıyafet”


Bir padişah, milletinin bazı konulardaki fikirlerini anlamak için tebdîli kıyafetle köyleri dolaşıyordu. Aynı gün diğer bir köye giderken gece yarısı oldu. Fakat padişah hâlâ yoluna devam etti.

Yolda üç adamla karşılaşıp sordu:

--Siz kimsiniz?

Cevap verdiler:

--Biz hırsızız.

Padişah yalvardı:

-Ben de sizinle geleyim, ganimetten bana da pay verin!

Hırsızlar sordu:

--Sen iş yapabilirsin ki?!

Padişah bir süre düşündükten sonra hırsızlardan birine sordu:

--Ya sen ne yapabilirsin?!

--Ben, bir köpek havlayınca ne demek istediğini hemen anlarım.

Padişah, ikinci hırsıza sordu:

--Ya sen?!

--Ben, dükkânların demir kapılarını öyle bir açarım ki, kimsenin ruhu bile duymaz!

Padişah, üçüncü hırsıza da sordu:

--Ya sen?!

-- Bir gördüğüm insanı, isterse karanlıkta olsun, on yıl sonra yine görsem hemen tanırım.

Padişah, hırsızlara şöyle dedi:

--Ben de öyle bir insanım ki, elimi havaya kaldırdığım zaman adamı asarlar, elimi indirdiğim zaman asılacak adamı darağacından kurtarırım.

Padişahın kendileriyle konuştuğundan hırsızların hiç haberi yok tabii.

“Dört soyguncu” bir araya gelip hazineyi soymaya gitti. Tam da o sırada köpek havlaya başladı.

Padişah sordu:

-- Köpek ne demek istiyor?

O hırsız cevapladı:

--“Siz hazineyi soyuyorsunuz ama sahibi yanınızda,” diyor.

Padişah şöyle fısıldadı:

--Doğru söylüyor!

Zifirî karanlık, göz gözü görmüyor tabii.

“Dört soyguncu” hazineyi soyup yüklü miktarda altın ve parayı hazineden taşıdılar. Çaldıkları bütün altın ve paraları bir mağaraya götürüp aralarında nasıl pay edeceklerini konuşmaya başladılar.

Üç hırsız, padişaha şöyle söyledi:

--Sen yeni hırsızsın. O sebeple de sana bizimki kadar pay düşmez.

Padişah, lâfı değiştirdi:

--Benim karnım acıktı, şimdi gidip biraz yiyecek getireyim de yedikten sonra altın ve paraları paylaşalım.

Hırsızlar razı oldu:

--Tamam!

Padişah, buluşma yerine gidip vezirlerini çağırdı. Sonra da şöyle emretti:

--Falanca mağarada hırsızlar barınıyor. Hemen onları yakalayıp bana getirin.

Vezirler, üç hırsızı kıskıvrak yakalayıp padişahın huzuruna getirdiler.

İkinci gün hırsızları infaz mahalline götürdüler. Padişah elini kaldırır kaldırmaz da o üç hırsızı astılar.

 

 “P̆arameti”

 

Ar patişai miletişi fikrişi megnapuşeni mejakuneri dolokunute oput̆epes gulut̆u. Gzas dulumcu majura oput̆eşa olus, seriş gverdi diqu do xolo nit̆u.

Gzas sum k̆oçi konagu.

--Tkvan mi retya?- uǯu.

--Çkin qaçağepe voretya,- coğabi meçes.

Patişaik oxveǯu, manti tkvanik̆ala vort̆a do gonoçvale ok̆omirtitya.

--Si mu dulya gaxvenen?- k̆itxes qaçağapek.

Patişaik mʒika isimaduşk̆ule k̆itxu arteğis, si mu gaxvenenya?

--Ma, coğorik na lalas, mu zop̆ons, mevagnepya.

--Si?- k̆itxu majuras.

--Ma demirişi nek̆nate genk̆ileri mağazepe eşo gomǯk̆ipki, mitik var nagnepsya.

--Si?- k̆itxu masumas.

--Mana bžiri k̆oçi, ginon mǯk̆upis t̆as, vit ǯanaşk̆ule xolo bžirana, viçinopya.

--Manti aşo k̆oçi vore, çkimi xe jin eǯobzdaşi, k̆oçi goǯok̆idapan, tude geviğaşi, goǯak̆iduş k̆oçi mouşletinapya,- tku padişaik.

Qaçağepes çkar mu uçkinan-ki, mutepek̆ala padişaik ğağalaps.

“Otxo gomçvale” kok̆uik̆ates do seriş gverdis xazina get̆axuşa nit̆es. Em oras coğorik olalus kogyoç̆k̆u.

--Coğarik mu zop̆onsya?- k̆itxu padişaik arteğis.

--Coğorik zop̆ons kiya, tkvan xazina get̆axaginonan, hama saebi muşi tkvanik̆ala renya.

--Emuk mtini lalupsya,- tku padişaik.

Mǯk̆upi ren. Xazina koget̆axes. Dido altunepe do parape kagamiğes. Ar mağaraşa mindiğes do ok̆ortuşeni ğağalapt̆es. Padişais uǯves-ki, si ağne qaçaği re do çkinik̆onari pai var ganç̆enya.

--Man gyari mşkions, vida, oç̆k̆omale komoviğa do ek̆ule ok̆ovirtatya,- uǯu padişaik.

--K̆ai,- tkves majurapek.

Padişai mendaxtu muşi k̆abinet̆işa, ducoxu vezirepes do çinadu-ki, ia mağaras qaçağepe meşaxenan do koç̆opit do ak momiqonitia.

Vezirepek sum qaçağepeti koç̆opes do padişais muqones.

Majurani ndğas qaçağepe goǯok̆iduşi yerişa koniqones. Padişaik xena eǯozdusteri, vezirepek qaçağepe kogoǯok̆ides.


 

[Kaynak kişi: Fadime Osmanis Asuli K̆ak̆abaže, 1909 doğumlu, Sarpi köyü, Batum, (Kaynak kitap: Nodar K̆ak̆abaze,  “Lazuri T̆ekst̆ebi/ K̆olxuri Seria- 11”, Gamomʒemloba Art̆anuci, Tbilisi, 2018), (Gürcü Alfabesinden Latin Alfabesine çevriyazı, düzenleme ve Lazcadan Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 2020)]

aksamaz@gmail.com

 

https://www.ozgurcerkes.com/?Syf=22&Mkl=1296775&pt=Ali%20%C4%B0hsan%20Aksamaz&-[Lazca-T%C3%BCrk%C3%A7e-masallar-1]

 

 

23 Ekim 2025 Perşembe

Lazca-Türkçe Sözlü Tarih- 20: “Sovyetler Birliği 1951 sürgününde bir çocuk”

 



 “Sovyetler Birliği 1951 sürgününde bir çocuk”

 

 

1951 yılının kış aylarıydı. Köyümüz [Сарпи/ სარფი] Sarpi’ye önce Sovyet Birliği Devletinin yetkilileri gelmiş. Köyün Komünist partili bütün üyelerini toplamışlar. Bir toplantı yapıp onlara şöyle demişler:

 

--Bu gece bu köyden bazılarını süreceğiz.

 

Köyümüzdeki on eve birer birer parti yetkilisini göndermişler. Elbette önceden bizim hiçbir şeyden haberimiz olmadı. Gece saat dört sularında kapımızı çaldılar. Kapıyı babam açtı. Sovyet- Rus askerleri palas pandıras evimize daldı. Yanlarında köyümüzden de biri vardı. Başlarındaki subay şöyle dedi:

 

--Sizi götüreceğiz. Öyle bağırıp çağırmak yok!

 

 Annem bu sözleri duyunca subayın tüfeğini kavrayıp şöyle dedi:

 

--Beni öldürseniz de, buradan gitmem!

 

 Babam da bağırıp çağırdı. Biz çocuklar ağlamaya başladık.  Bütün bu bağırtı çığırtıları duyan bazı komşular geldi; evimizin içine tüfekli kimseyi bırakmadılar. Bundan sonra avlumuzda daha da fazla bağırtı çağırtı oldu. Avluya gelen bazı komşular, Sovyet-Rus askerlerinin uyarılarına hiç kulak asmadılar; evimize kadar girip yanımızda durdular.

 

 Daha sonra bazı eşyalarımızı toparlamaya başladılar. Sovyet-Rus askerleri, bizi köyden aşağıdaki yola kadar mevcutlu olarak indirdiler. Sahil yolunda koca koca cemseler bizi bekliyordu. Sovyetler Birliği yetkilileri, her haneye bir cemse ayırmışlar. Askerler, bizi cemselere âdeta yığdı. Yanımıza alabildiğimiz eşyalarımızı da yerleştirdiler. Köyden hiç kimsenin yanımız gelip bizimle konuşmasına izin vermiyorlardı. Büyükannemi bile içinde olduğumuz cemseye yaklaştırmadılar. Bütün bunları gören büyükannem çığlıklar attı, ağladı, perişan oldu. Daha sonra da o hengâmede üzüntüden bayıldı. Bunu gören annem, cemseden atlayıp büyükannemin yanına koştu. Birbirlerine sarıldılar. Çığlıklar atıyor, ağlıyorlardı. Biz çocuklar cemsenin üstünden onları izliyorduk.

 

Böylece Sovyet- Rus askerleri, kışın o soğuğunda Sarpi köyünden on haneyi üstü açık o cemselerle Batum’a götürdüler. Batum Limanının yakınlarındaki bir yerde bizim gibi sürgünler için hazırlanmış tren vagonları bekliyordu. Bizleri vagonların içine âdeta yığdılar, kapıları kilitlediler.  İçinde olduğumuz vagonda dört aile vardı. Bir vagonda yirmi sekiz insan.

 

Eşyalarımızdan bazılarını raflara yerleştirdik. Saat on bir sularında bizi götüren tren 
[ქობულეთი/] Kobuleti’ye doğru yola çıktı. Tren kısa bir süre durdu ancak vagonun kapılarını hiç açmadılar. 
Daha sonra tren, bizi oradan [Аҟəа/ Сухум/ სოხუმი] Sohum’a götürdü. Tren, Sohum’a 
vardığında hava aydınlanmaya başlamıştı. Vagonun küçük penceresinden dışarıyı izliyorduk. 
Tren, Sohum’da uzunca bir süre durdu. Daha sonra tren,  Sohum’dan hareketle  [ალმავირი] 
Almavir’e doğru yola çıktı. 
Bütün bu uzun yol boyunca ne suyumuz vardı ne de yiyeceğimiz. Bizi götüren tren 
[Баку/ ბაქო] Bakü’ye vardığında bizlere biraz yiyecek ve su verdiler.  Kısa bir süreliğine 
vagonumuzdan çıkmamıza da izin verdiler. Daha sonra Tren [Астрахань/ ასტრახანი] Astrahan’a 
gitti. Orada bize verdikleri yemekten ishal olduk. Bağırdık çağırdık da ancak kısa bir süre
 vagondan çıkmamıza izin verdiler. Astrahan’dan sonra Tren [Атырау/ გურჲევი] Atırav/ Guryev’de 
durdu. Hava çok soğuktu. Oradaki Hükümet yetkilileri bize şöyle dedi:
 
--Kap kacağınız varsa, size biraz kömür verelim. 
 
Köydeki evimizden çıkarken yanımıza aldığımız sepet vardı. Çok uzun bir yolculuktu. Elimiz 
ayağımız dondu. Vagona ancak binebildik. Yakacak odunumuz yoktu. Ocak ayının başında 
[Уральские горы] Urallara ulaştık. Soğukları zor atlatıp [შუა აზია] Orta Asya’ya geldik. 
Orası o kadar soğuk değildi. On beş günden beri tren vagonun içinde o şartlarda yolculuk 
yapmıştık. En nihayetinde [Ташкент/ ტაშკენტი] Taşkent’e geldik. Trenimiz Taşkent’ten 90 
kilometre daha ötede durdu. Vagonlara cemseleri dayadılar. Bizi yine götürüyorlardı ama 
nereye götürdüklerini hiç söylemiyorlar.Vaktizamanında [колхоз/] “kalhoz” diyorlardı, 
oraya götürdüler. Bizi küçük barakalara âdeta yığdılar.O civarlarda evler de vardı ama
 içlerinde Almanlar yaşıyordu, yine Kazaklar, Özbekler, Rumlar da vardı. Oradaki 
Sovyet Hükümeti bize hiç bir yardımda bulunmadı.  Sovyet Hükümetinin sürdüğü birçok
 insan açlıktan öldü. Ben o zamanlar on dört yaşımdaydım. Kız kardeşlerim, erkek kardeşlerim, 
annem, babam; herkes çalışmaya başlamıştı. Traktörde çalışan bazı tanıdıklar bize 
bazen biraz pamuk yağı ve buğday veriyordu da onunla ancak bir parça beslenebiliyorduk. 
Değirmende [ქარქანოღლი] Karkanoğlu adlı bir Laz çalışıyordu; buğdayımızı,
 mısırımızı parasız öğütüyordu. Orada bir yıl dört ay boyunca sürgün kaldık; annem ve 
babam hastalandı.
 
Derken 1953 yılında Jozef Stalin öldü, ardından Lavrenti Beria’yı öldürüldü. Bütün bu  
gelişmelerden sonra Sovyet Hükümeti, evlerimize dönmemize izin verdi. Yine on beş gün 
boyunca dönüş yollarında aynı çileleri çekmek zorunda kaldık. Sarpi’deki evimize 
döndüğümüzde artık çok mutluyduk. O zamanki evimiz ahşaptı. Sürgünden döndüğümüzde 
artık o evde yaşamamız imkânsızdı. Yeni bir ev inşa etmeye başladık. Evi üç yılda bitirdik. Çok zor günler geçirdik. Biz sürgünden 
döndükten sonra, Osman ağabeyim de Sovyet ordusundaki askerlik hizmetini tamamlayarak 
terhis olmuştu. O da eve döndü. Tabii Osman ağabeyim askerde olduğu için sürgünde yanımızda 
değildi. Komşu köyde yaşayan kız kardeşim, kocası ve çocukları da sürülmüştü. Ancak onlar bizden
 bir yıl sonra sürgünden dönebildiler. Sürgün yıllarında kız kardeşimin iki erkek çocuğu doğdu. 
Kayınvalidesi sürgünde vefat etti. Kayınpederi de sürgünden döndükten üç veya sene sonra 
vefat etti. Sürgünden döndüğümüz tarih Kasım 1953’tür. 

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/06/lazca-turkce-sozlu-tarih-1-once.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/06/lazca-turkce-sozlu-tarih-2-kendimden.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/06/lazca-turkce-sozlu-tarih-3-ticaret.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/07/lazca-turkce-sozlu-tarih-4-sohum.html 

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/07/lazca-turkce-sozlu-tarih-5-muhacirlikte.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/07/lazca-turkce-sozlu-tarih-6-hopada-az.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/07/lazca-turkce-sozlu-tarih-7-perisan-bir.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-8-bayragmz.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-9-muhacirlik.html 

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-10-simdiki.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-11-samsun.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-12-hopadaki.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/09/lazca-turkce-sozlu-tarih-13-kutaisiye.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/09/lazca-turkce-sozlu-tarih-14-muhacirlik.html

 https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/09/lazca-turkce-sozlu-tarih-15-sohbet.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/09/lazca-turkce-sozlu-tarih-16-profesor.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/10/lazca-turkce-sozlu-tarih-17-tavan.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/10/lazca-turkce-sozlu-tarih-18-azlagadan.html 

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/10/lazca-turkce-sozlu-tarih-19-georges.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/10/lazca-turkce-sozlu-tarih-20-sovyetler.html

 




Oçvalu

 

Şiliançxovrooş jureneçdovit̆oar [1951] ǯanaşi k̆işis tutape t̆u. Kyoişa moxt̆es hukumetiş k̆oçepe, ok̆obğes kyoişi mteli p̆art̆iuli k̆oçepe do k̆reba qves. P̆art̆iulepes uǯves ki, - am seis kyoişen mileti vuçvaminonan - ya. Edo tito-tito p̆art̆iuli vit oxorişa oçkves. Çkin mutu var miçkit̆es. Seis saat̆i otxos nek̆nas memik̆ank̆es. Babak nek̆na kogonǯk̆u, Oxoris Urusişi ask̆eri kamaʒxont̆u. Entepek̆ala ar Sarpuli kort̆u. Rusişi opiʒerik miǯves ki giçvaminonan-ya. oǯiu, oquu var qvatya. Nanak na aya şignu opiʒeris t̆upeğis nank̆ap̆u do uǯu: “Domp̆ili do akolen va vulu”. Babak-ti quu, çkin omgarinu kogeoç̆k̆it aya k̆abğape manžageepek koşignes, komoxt̆es çkinda t̆upeğonik miti var amoçku, çkin oxois ǯioma k̆abğa miğut̆es manžageepek askeepes va usibines do zoiten oxoişa amaxt̆es. Şeepeşi dolobargu hogyoç̆k̆es. dolibargei noğaşa hagemiğes. Ek didi maşinape dgit̆es. K̆arta xanes meçkinei uğut̆u ar maşina. Çkin kagemiqones, kogemobğes, maşinas do şeepe çkini-ti dolobarges. Yanişa miti var moçkumet̆es. Nandidi çkimiti var memanç̆es, ǯiu, kok̆onağuu. Nanak maşinaşen geʒxont̆u, nanamuşis kogvak̆iu, ǯieli, mgainei kodolvak̆kit̆es do nana gei komoxt̆u, Çkin beepek jindolen voǯk̆ert̆it amus. Aşoten, kyoişi vit xane umotvalu maşinapeten, k̆işis, qinis Batumişa kagemiqones. P̆ort̆is yakinis çkinistei miletişeni vagonepe t̆u moqonei. Doloxe kamomobğes. Çkini vagonis otxo oxoişi k̆oçepe vort̆it. Eçdoovro [28] k̆oçi ar vagonis. Taropes çkini şeepe hodobdvit. Vit̆oarepek̆ele çkini vagoni Kobuletişa igzalu. Ç̆it̆a vakitis dodgitu, nek̆na vagominǯk̆es. Ekolendon Soxumişa mendamiqones, Soxumis dotanu, ç̆it̆a penceeşen viǯk̆et̆it. Ek k̆ai vakit̆i bdgit̆it. Ekolen Almavirişa. Gzas ne ǯk̆ai miğut̆es do ne gyai. Bakoşa na moptit gyai do ǯk̆ayi momçes. Gale gamaptit. Ek̆ule Ast̆raxanişa vidit. Ek na gyai momçes korbank̆ani domağodes. P̆quit, do gale gamamiqones. Ast̆raxaniş k̆ule Gurievis kodobdgitit. P̆at̆i qini t̆u. Hukumetişi miletik mutu k̆abi giğunan-na kyomui megçaptya. Çkin k̆alati meiğit (Oxoişen miğut̆es malei). Didi gza t̆u do xe -k̆uçxe memaqines. Vagonişa ancağ moiğit. Gamagzuşi dişk̆a va miğut̆es. İanvaris geç̆k̆apules Uralis komopxvadit. Qini zoiten mek̆oolapit, do Şua Aziaşa moptit. Ek ek̆o qani va rt̆u. Gzas vit̆oxut ndğaşen dido vort̆it, soni T̆aşk̆ent̆işa komoptit. Çkini vagoni T̆aşk̆ent̆işen otxoneçdovit [90] k̆ilomet̆ri ekole dodgitu. Vagonepes ağne maşinape konodgines. Maşinapeşa mok̆amiqones edo memiqonopan, ama so - var miǯumenan. Em vakitis “k̆alxozi” uǯumet̆es do ek mendamiqones. Ç̆it̆a paʒxas komolomobğes oxoiti dgit̆u, ama ek [Alamanepe] Nemʒepe skidut̆es, xolo K̆azaxi, Uzbek̆i, Urumepeti t̆es. Ek hukumetik ti mutu va momçes. Dido mileti ugyaelobaten doğuru gext̆imei. Man vit̆ootxo [14] ǯanei vort̆i. Mtelik - dalepek, cumalepek, nanak do babak oçalişu gyoç̆k̆eet̆es. T̆rakt̆oris na içalişep̆t̆u çkinepek pambuğişi yaği do dik̆a momçap̆t̆es, amuten şui moişvanit. Mskibus ar Lazi k̆oçi t̆u (Karkanoğli), emuk upaeli mimkup̆t̆es. Ar ǯana do ovro tutas kodopsk̆idit ek; nana do baba domažabunu. St̆alini doğuu, Beria doqviles. Amuş k̆ule Urusişi hukumetik oxoişa gomoktines. Gzas xolo vit̆oxut [15] ndğa kodopsk̆idit. Oxoişa na goiktit dido xelebei vort̆it. Oxoi ncaşi miğut̆es, e na goiktit ek osk̆edinu var iqvet̆u. Geoç̆k̆it ağne oxoi ok̆idus. Sum p̆k̆idup̆t̆it. Dido meç̆ieli ora miğut̆es, geptit şk̆ule çkimi cuma Osmani ask̆eobaşen kagext̆u, iya çkini k̆ala oçvalus va rt̆u. Çkini k̆ala da çkimi kimoli beepeten çvei t̆u do, yanis ar kyois skidut̆u. Entepe ar ǯanaş k̆ule kagext̆es. Jur biç̆i ek aqu, damtee ek koduğuu, mtii - na gext̆es sum-otxi, ndğaş k̆ule doğuru.  Çkin şiliançxovrooş jureneçdovit̆osum [1953] ǯanaşi Noemberis goiktit.

 


[Kaynak kişi: Nodar K̆ak̆abaže; kayıt altına alan: Lile Tandilava; kayıt yeri ve tarihi: Sarpi köyü, 2014, (Kaynak kitap: “Sarpi”, Batumis Şota Rustavelis Saxelmǯipo Universit̆et̆i Kartvelologiis Ʒent̆ri, s.s. “Gamomʒemloba Aç̆ara”, Batumi, Gürcistan, 2015), (Gürcü Alfabesinden Latin Alfabesine çevriyazı, düzenleme ve Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 2020)]

aksamaz@gmail.com

 

15 Ekim 2025 Çarşamba

Lazca-Türkçe Sözlü Tarih- 19: Georges Dumézil

 

 


 

Lazca-Türkçe Sözlü Tarih- 19: Georges Dumézil

 

Georges Dumézil’i 32 yıl önce İstanbul’da tanıdım [1960?]. Arkadaşımızdı. Arhavili miydi, Fındıklılı mıydı, şimdi hatırlamıyorum,  bir arkadaş, Georges Dumézil’e Lazca ders veriyordu. Georges Dumézil, Hopalı birisini arıyormuş. O arkadaş, Hopalı olarak beni tanığı için götürdü. Gittim, konuştuk.

--Ben böyle böyle dil öğreniyorum, hocayım, üniversitede, ders veriyorum, dedi.

Dinler Tarihi profesörüydü. Yaz mevsimi gelince Fransız Hükümeti Türkiye’ye gönderiyormuş.

--Hükümet bana para veriyor. ‘Ne kadarını istiyorsan, o kadarını harcayıp o dilleri öğren’, diyor. Ben senden ders almak istiyorum. Sen benim öğretmenim olacaksın,”  dedi.

 Georges Dumézil yaşlı bir adamdı.  O zamanlar ben 18 yaşında bir çocuktum. Çok saygılı bir adamdı. “Olur,” dedim.  Böylece derslere başladık.

Georges Dumézil’e ilk yıl iki ay boyunca her gün iki saat ders veriyordum. Hopa’da öğrendiğim Lazcayı kendisine öğretiyordum.  Yazılı materyalleri vardı, onların çevirisini yaptık. Çeviri işi bitti. Ondan sonra bana şöyle dedi:

 --Sen Hopa’ya ilişkin ne biliyorsun? Hopa’yla bağlantılı neler biliyorsun?

 Ben ne anlattıysam, Georges Dumézil yazıyordu, notlar alıyordu. Oraya ilişkin bilmediklerini  çıkartıyordu. Hem de bilmediği hikâyeleri öğreniyordu. Bütün bildiğim şeyleri ona anlattım. O çalışma da bitti.

--Şimdi ne yapalım?

--Sen bir şeyler yapmadın mı? Gezmedin mi? İlginç bir şeylerle karşılaşmadın mı?

Bütün bunları da Georges Dumézil’e anlattım. Sürekli yazdık, yazdık, yazdık.

--Paris’e gittiğimde, bir kitap yayınlayacağım, dedi.

Georges Dumézil, beni de Fransa’ya, Paris’e götürecekti ama ben gitmedim.

--Seni Paris’e götüreyim, dedi.

--Orada ne yapacağım ki?!

O zaman burada okulda okuyordum.

--Para isterim, dedim.

--Ben Paris’te sana iş bulacağım, dedi.

 --Orada ayda ne kadar parayla geçiniliyor? Diye sorunca Georges Dumézil şöyle cevap verdi:

 --Ayda 800 Frank’a geçiniliyor. Ben Paris’te sana ayda 400- 500 Frank’a bir iş bulacağım. Üniversitemizde zengin aile çocukları da var. Müfredatta senin vereceğin ders yok ama bu tür dilleri öğrenmek istiyorlar. Sen onlara haftada iki saat, üç saat ders vereceksin. Onlardan da ayda 400 Frank alacaksın, sana bu parayı verecekler.  Sen bu parayla bir okula da girip Paris’te rahat- rahat yaşayıp okursun.

Düşündüm taşındım, Paris’e gitmedim.

İki yıl sonra ben İstanbul’dan geldim. Georges Dumézil, bir yıl daha gelmiş, ondan sonra İstanbul’a gelmemiş. Bana bir mektup yazdı. Ben de kendisine mektup yazayım diye zarfın içine pul koymuş, kâğıt bile koymuş. “Bana mektup yaz. Buradayım.  Sen neler yapıyorsun? Oraya geleceğim, seni göreceğim,” diye yazıyordu.

Ben kendisine cevap yazmadım; yanlış yaptım. Doğru yapmadım.

Yıllar geçti. Bir arkadaşımız , “Paris’e gideceğim”, dedi.  Georges Dumézil’in orada önemli bir adam olduğunu öğrenmiş.

--Orada işim var, bana bir mektup ver,” dedi.

Arkadaşıma istediği mektubu yazıp verdim.

Arkadaşım Paris’e gitmiş, ama Georges Dumézil’i görememiş, bulunduğu yere gidememiş. Ondan sonra da Georges Dumézil’in izini kaybettim.

Benim Georges Dumézil ile beraber yaptığım Hopa’ya ilişkin çalışmalar muhakkak Paris’teki o akademide mevcuttur, öyle zannediyorum.  Arhavi’ye ilişkin çalışmalarının kitabını bir arkadaş bana getirmişti; gördüm.

Georges Dumézil, beni çok seviyordu. Biz 5-6 çocuk Georges Dumézil’e Lazca öğretiyorduk. Ben arkadaşlara sordum:

 -‘Georges Dumézil, size de Paris’e götüreyim mi?’ diye hiç sordu mu?

  --Yok, bize öyle bir şey söylemedi, dediler.

--Bana seni götürürüm, demişti.

Georges Dumézil’in beni iyi tanıdığını kavrıyorum. Şimdi şimdi kavrıyorum.

Biz, Georges Dumézil’e para için gittik geldik. Bir saat ders 10 TL’ydi. Vaktizamanında 10 TL iyi paraydı. 10 TL bize dört gün yetiyordu. İki saat ders verince 20 TL alıyorduk. 20 TL bir hafta boyunca insana yetiyordu. Biz de o paranın kıymetini bilmeyip öteye beriye saçıyorduk.

 Yaz sonunda, bir gün ben evde yoktum. O zamanın 50 TL’sini Georges Dumézil bana bir arkadaşla göndermiş. Arkadaş, “Sana gönderdi, deyip 50 TL’yi verdi. Ders vermedim, çalışma bitti, meğerse 50 TL’yi bana pirim olarak göndermiş. Vaktizamanında 50 TL büyük paraydı; bir ayın yarısında insanın geçimine yetiyordu. O zaman 100 TL ile İstanbul’da bir ay geçiniliyordu.        

 

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/06/lazca-turkce-sozlu-tarih-1-once.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/06/lazca-turkce-sozlu-tarih-2-kendimden.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/06/lazca-turkce-sozlu-tarih-3-ticaret.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/07/lazca-turkce-sozlu-tarih-4-sohum.html 

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/07/lazca-turkce-sozlu-tarih-5-muhacirlikte.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/07/lazca-turkce-sozlu-tarih-6-hopada-az.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/07/lazca-turkce-sozlu-tarih-7-perisan-bir.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-8-bayragmz.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-9-muhacirlik.html 

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-10-simdiki.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-11-samsun.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/08/lazca-turkce-sozlu-tarih-12-hopadaki.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/09/lazca-turkce-sozlu-tarih-13-kutaisiye.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/09/lazca-turkce-sozlu-tarih-14-muhacirlik.html

 https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/09/lazca-turkce-sozlu-tarih-15-sohbet.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/09/lazca-turkce-sozlu-tarih-16-profesor.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/10/lazca-turkce-sozlu-tarih-17-tavan.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/10/lazca-turkce-sozlu-tarih-18-azlagadan.html 

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/10/lazca-turkce-sozlu-tarih-19-georges.html

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/10/lazca-turkce-sozlu-tarih-20-sovyetler.html

 


 

Jorj Dyumezili

 

Jorj Dyumezili ma eçidovit̆ojur [32] ʒ̆ana ʒ̆oxle viçini P̆olis. Çkini arkadaşi t̆u, aʒ̆i va mşuns do Arkabuli t̆ui, Viʒ̆ui t̆ui, va miçkin, emuk oguapt̆u, muşi nenaşi dersi meçap̆t̆u do Xopuri gorut̆een. Xopui ma na miçinop̆t̆u, ma mendamiqonu. Vidi, bğarğalit. “Aşo- aşo, nena vigur, ondi voreya, universit̆es dersi mepçapya”.

Dinişi p̆rofesori t̆u, yazi na moxtat̆u, hukyumetik parate moçkumert̆u, “Hukyumetik para momçaps, ‘Muk̆onai ginon, ek̆onai xarcia do nenape iguria’. Ma dersi oguru minon, si çkimi muelimi iqvaginonya.”

Yaşli t̆u, ma bere vore em zamanis, vit̆oovro [18] ʒ̆anei vore. Dido ondi k̆oçi t̆u, saygıli (Aşo ptkvat aʒ̆i, Lazui va matkven do!). İqven- ma do eşo kogyooç̆k̆it.

 

İlki ʒ̆anas jur tuta k̆atta ndğas jur saatis dersi mepçapt̆i Xopui. Mus ondi uğut̆u, ç̆aeli şeepe, tercume p̆it. Tercume diçodu. Emuşk̆ule tku ki:

“Si Xopui mu giçkin, Xopaşi kenaepes mu giçkin?”  

Aʒ̆i ma mu ptkvat̆i, ç̆aupt̆u, ç̆aupt̆u, ç̆aupt̆u do ek doloxe na va uçkit̆u şeepe gamimet̆u, hemti na va uçkit̆u hekyaepe igurt̆u. Entepe diçodu, na miçkit̆u şeepe dido vuʒ̆vi. Eti diçodu.

“Aʒ̆i mu p̆at?”

“Aʒ̆i si mutu va qvii, va goxtii, mutu va gağodui”.

Entepe vuʒ̆vi, entepe p̆ç̆ait, p̆ç̆ait, p̆ç̆ait. “P̆arisişa vidaşi, ondi p̆aminonya, gamaiğaminonya kitabi”.

Fransaşa, P̆arisişa miqonop̆t̆u do ma va vidi.

“P̆arisişa mendegiqonaya” do “ek mu p̆aminon?”-ma.

Mektebis vik̆itxupt̆i ma em zamanis.

 “Para minon”-ma.

“Ma si dulya gižiraminonya”.

“Muk̆onai paraten ek iskidinen?”-ma-şi,

“Sekiz yuz Frank̆, ovrooşi Frangi. Ek ma otxoşi- xutoşi Frangişa a dulya gižiraminon. Çkini Univesitesya zengini berepe enya; dersi va ren, ama aşo nenape oguru unonanya. Si entepes ar haftas jur saati, sum saati oguraginon, entepesti otxoşi Frangi goʒ̆auğaminon, mekçaminonya. Emute si rahati-rahati ar mektebisti amaxtaginon, ik̆itxaginonya”.

Meiduşuni do va p̆i,  va vidi.

Emuşk̆ule, jur ʒ̆anaşk̆ule ma P̆olişen vigzali. İa ar ʒ̆ana çkva moxtu, emuşk̆ule daha va moxteen. Ma ondi miç̆au, mektubi, puli kodolodveen, puli kodolodveen, kart̆ali kodolodveen, miç̆aasya do.

“Ma  mektubi domiç̆aria, ak voreya, mu ikip si? Ma ek moptaminonya, si gžiraminonya”.

Va vuç̆ari, yanglişi p̆i. ʒ̆ori va p̆i ia.

 ʒ̆anape kogolaxtu. İşte ar çkini arkadaşi, “Ek vidaminonya” do ia kodigueleen, Jorj Dyumezili didi na k̆oçi ren ek, “Ma dulya miğunya ek, mektubi komomçia!” Komepçi. Ek ideen, k̆oçi va ažieleen, va naleen. Emuşk̆ule kogomdini ia.

 Aʒ̆i Fransaşa, P̆arisişa k̆oçi idas na, Ak̆ademis, ia, ma na vuç̆ai, ek iqven Arkabulişi, ma bžii, arteği komuğeet̆u; Arkabuli na ç̆aeleet̆u ondepe, ama çkimi va en, Xopui va ren.

Ma dido mqoop̆t̆u. Xut-aş berek nena voguap̆t̆it. Majuanepes ma p̆k̆itxi:  

“Tkvan giqonopsya” do k̆itxesi? 

 “Mutu va miʒ̆vesya”.

Ma miʒ̆u ki: “Si mendagiqonopya”.

Ma k̆ai na miçinop̆t̆u, emuşeni meagni, aʒ̆i meagnep.

Çkin para şeni meit̆it-moit̆it. Ar saati vit [10] lira t̆u. Zamanis vit lira dido t̆u. Vit lira, otxo ndğas domibağut̆es. Jur saatis dersi meçaşi, -eçi [20] lira. Eçi lira, ar haftas dogibagut̆u, didi para t̆u. Çkinti ekole-akole ondi vikip̆t̆it, goşovobğapt̆it, k̆imeti va miçkit̆es.

 Yazişi sonis, ar ndğas ma va vort̆i do em zamanişi elli [jureneçidovit] lira komomincğoneen. Arkadaşik: “Si komogincğonuya” do elli lira komomçu. Dersi ma mepçi, ondi diçodu do elli lira pirimi momçeenan. Elli lira dido para t̆u em zamanis, ar tutaşi gverdi ndğa t̆u. Oşi [100]  liraten ar tuta em zamanis iskedinen P̆olis.        

 



[Kaynak kitap: Guram K̆art̆ozia, [“Jorj Dyumezili” (419 (52, 2).] , (Kaynak kişi: Tahsin Çepoğli, 06. VI. 1992, Hopa), “Lazuri T̆ekst̆ebi II”, Gamomʒemloba “Meʒninereba”, Tbilisi, 1993)/ Sima Dergisi, sayı 8, Sima Laz Vakfı Yayını, Fotosan Ofset, İzmit, 2009 (Gürcü Alfabesinden Latin Alfabesine çevriyazı, düzenleme ve Türkçeye çeviri: Ali İhsan Aksamaz, İstanbul, 1999)]

aksamaz@gmail.com