CHP, TRT ve LAZCA
CHP’nin tek parti yönetiminin şekillendirdiği resmî
ideoloji ve resmî tarih tezleri, Türkçe dışındaki ana dillerini yıllar boyunca
yok saydı. Bazı dönemlerde bu anadillerinin konuşulmaları bile çeşitli baskı
yöntemleriyle yasaklandı. Böyle olunca da bu ana dilleri, doğal kullanım
alanlarında bile gerilemeye başladı, kullanıcılarının sayısı azaldı. Uygulanan
baskıcı politikalar, bu ana dillerini ölüme hazırladı. Bu asimilasyoncu
politikalar bütün şiddetiyle günümüze kadar sürdü. Bu zaman zarfında Ubıhkça
öldü. Lazca ölümün eşiğine geldi. Konuşanlarının sayısı nispeten daha fazla
olan “Kürtçe” ise ancak gelişemeyerek günümüze ulaştı.
Resmî ideoloji ve resmî tarih tezleri, yalnızca Türkçe
dışındaki ana dillerini yok etmek için elinden geleni yapmadı, Türkçeyi de
şekillendirmeye çalıştı, deforme etti. Bugün baktığımızda, ortak
anlaşma dilimiz Türkçeyi de kendi ana dilini de düzgün konuşamayan ve
yazamayan, ancak 200 kelimelik arabesk Türkçe dağarcığıyla günlük ilişkilerini
sürdürmeye çalışan, düşünemeyen, üretemeyen ve birbirleriyle anlaşamayan geniş
insan kitlelerini görüyoruz. Böyle bir durumda bugünkü MEB ders programlarıyla
bile Türkçe eğitim- öğretimden söz edilebilir mi ki?!
Geçtiğimiz günlerde (cnnturk.com, 24. X. 2009) İngilizce
kursu açan CHP’nin, İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’in düzenlediği basın toplantısında “İngilizce açılımımız hayırlı olsun. Biz
dolu açılımlar yapıyoruz. Altı da dolu üstü de dolu.”
diyebilmesi, “Millî Şef” CHP’si ile hâlâ aynı paralellikte durduklarını açıkça
gösteriyor. CHP’nin tek parti yönetiminin şekillendirdiği resmî ideoloji ve
resmi tarih tezleriyle oluşan siyasal yapı; Türkiye’nin diğer ana dillerini yok
etmeye çalışmakla, Türkçeyi deforme ederek konuşanlarının anlaşamaz hale
gelmesini sağlayıp ikinci plana itmekle kalmamış, İngilizce ile eğitimin de
yolunu açmıştır. Bugünkü CHP’nin Türkiye’nin diğer ana dillerinde
kurslar değil de, İngilizce kursu açması, bu ana dillerine karşı vaktiyle
işlediği suçlardan nedamet duymadığını göstermektedir. Günümüzde mağaza ve
dükkânların tabelalarının İngilizce ve benzeri yabancı kelimelerle
donatılmış olmasından ilk elden müsebbibinin de CHP olduğunu kim
inkâr edebilir ki?!
Oysa Millet Mektepleri ile Köy Enstitüleri’nin
eğitim-öğretim programları çerçevesinde ve Sovyet ülkesinin bu alandaki
tecrübelerinden de yararlanılarak Türkiye’nin diğer ana dilleri için çözümler
üretilebilirdi. Hem kendi ana dilini hem de Türkçeyi çok iyi bilen, üreten ve
kullanabilen bireyler yetiştirilebilirdi.
DSP-MHP-ANAP
Hükümetinin hazırladığı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun”un (Kanun no: 4771; Kabul tarihi: 03.08.2002- Resmi Gazete: 09.08.2002-
24841) yürürlüğe girmesinin ardından, “Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında
Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkındaki
Yönetmelik” (Resmi Gazete: 20.09.2002- 24882) ve “Türk Vatandaşlarının Günlük
Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak
Radyo ve Televizyon Yayınları Hakkındaki Yönetmelik” (25.01.2004 -25357) de
yürürlüğe girdi. Bu çerçevede de TRT’nin radyo ve televizyon yayınları ise, 7
Haziran 2004 Pazartesi günü Boşnakça ile başladı. Boşnakça, Arapça, Kırmançi,
“Çerkezce” ve Zazaca TRT’nin sırasıyla yayın yapacağı anadillerdi. Anadillere
ilişkin sorular en son 1985 nüfus sayımlarında sorulduğuna
ve DİE’nin anadil sonuçlarını açıkladığı en son nüfus sayımı ise
1965’teki olduğuna göre TRT’nin kıstası neydi acaba!? Bu hiç öğrenilemedi.
Lazca, TRT’nin yayın yaptığı diller arasında yoktu!
Lazcayı çeşitli zeminlerde savunan insanlar, TRT’ye farklı zamanlarda çeşitli
şekillerde başvurarak, TRT’nin Lazca yayınlara ne zaman başlayacağını, TRT
Lazca yayın yapamayacaksa sebebini soran ve TRT’nin Lazca yayın yapması
konusunda yardım, öneri ve ortak projeleri aktaran dilekçe ve
makalelerine rağmen, TRT’den hiç ses çıkmadı. 9 Temmuz 2009 tarihli basına
yansıyan habere göre; TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, 2004 Haziran’ından beri
TRT’ye Lazca yayın konusunda yapılan başvurulara neredeyse beş yıl sonra cevap
veriyor ve şöyle diyordu: “Lazlar için
kanal açmaya gerek duymuyoruz. TRT 6 bir ihtiyacın ürünüdür. Doğu
bölgesinde Kürtçe bilmeyen bir çok insan vardı ve onların böyle bir uygulamaya
ihtiyacı vardı. Eğer Türkçe bilmeyen Lazlar ya da Çerkesler olsaydı onlar için
de benzer bir çalışma yapılırdı. Ancak Lazların hepsi Türkçe de bildiği için
böyle bir ihtiyaca gerek duymadık. Benden sonra yerime gelecek olan kişi gerek
görürse böyle bir çalışma yapabilir..." TRT Genel Müdürü İbrahim
Şahin’in söylediklerinden öyle anlaşılıyor ki, o kendisine söyleneni yapıyor.
Bununla da yetinmiyor, ayaküstü istatistik sonucu veriyor! Bu söylediklerinden
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in de CHP’nin tek parti yönetimi bürokratı gibi
hareket ettiğini görüyoruz. TRT’nin Çerkesçe radyo ve televizyon yayın
yaptığından da bihaber olduğunu görüyoruz. Konunun bir pedagojik sorun, bir
insan hakkı sorunu, bir sosyal devlet sorunu ve demokrasi sorunu olduğunu
anlamaktan yoksun bir kişinin “Millî Şef”ten kalan ezberini bozmaya niyetinin
olmadığını da böylece görüyoruz.
Resmî ideoloji ve resmî tarih tezleri, Doğu Karadeniz
ve Güney Batı Kafkasya’nın yerli dili olan Lazcanın yaşatılması ve
geliştirilmesi ve kurumsal olarak gelecek kuşaklara aktarılmasını engellemekle
kalmadı, Lazcanın geliştirilip yaşatılmasına yönelik bilgi ve tecrübe
birikiminin ortaya çıkartılmasını engelledi; korkular oluşturdu. Bunun bir
sonucu da günümüzde anadili Lazcaya yabancılaşan, onu aşağılayan insan
tiplerinin yanı sıra, emperyalist ABD ve AB'nin ikiyüzlülüğünün farkına
varamayan bir aydın tipi de türedi. UNESCO ağzıyla konuşmak, AİHS'ne sığınmaya
çalışmak Lazcayı yaşatmayacaktır.
Türkiye’de, “Sağ” her zaman resmî ideoloji ve resmi
tarih tezlerini savunmuştur. “Sol” eskiden, somut öneri ve projeler yerine, bu
sorunun “Sovyet deneyiminde olduğu gibi, devrim ile çözümleneceğini” savunurdu.
Böylelikle “Sol” da pratikte tıpkı “Sağ” gibi, CHP’nin tek parti yönetiminin
şekillendirdiği resmî ideoloji ve resmi tarih tezlerinin pekiştirilmesinden öte
bir davranış sergileyemedi. Görülüyor ki, Lazca ne iktidarın ne de muhalefetin
umurunda! Üstelik Lazcanın devrimi bekleyecek kadar ömrü yok! Açıkça görülen
bir şey var: Lazca ölüyor!
Sovyetler Birliğinde 1920’li yıllarda başlayan ancak
1940’lara varmadan engellenen, Lazca anadil dersleri ve Lazca gazete ile
temelleri atılmış olan ve Lazcayı konuşmanın yanı sıra yazılı edebiyatı da olan
bir dil haline getirme tecrübesi ile birlikte; Lazca şiir, Lazca gramer
denemesi, Lazca tiyatro eseri, Lazca masal, Lazca anı çalışması ve Lazca roman
alanında ilkleri sessizce üreten Munir Yılmaz Avcı, 2006 yılından bu yana
internet üzerinden Lazca yazılı yayın yapan www.kolkhoba.org; Lazca üreten,
emperyalist kuruluşlara ve resmî ideolojilere sırnaşmayan, şımarmayan
ve yaptıklarıyla böbürlenmeyen herkesin bilgi, birikim ve
deneyimleri bu alanda önemli bir başlangıç noktası olacaktır.
Konuyla ilgili insanların söyledikleri hamaset dolu
lâflarının içini bir proje etrafında doldurmak üzere bir araya gelmeleri ve
neyi nasıl yapacakları konusunda işbaşı yapmaları gereklidir. Öte yandan;
bu anadillerinin yaşatılması ve geliştirilmesine ve gelecek kuşaklara kurumsal
olarak aktarılması noktasından hareket edecek her farklı anadilden herkes bir
araya gelmeli ve bir “Dillerin Kardeşliği” projesini oluşturmak ve
hayata geçirmek için ortak hareket etmelidir. Lazca gibi anadillerin
yaşatılması mücadelesi ve “Dillerin Kardeşliği” projesinin hayata geçirilmesi;
dünyayı tek dile götürmeye çalışarak robotlaştırıp sömürmek
isteyen emperyalist-kapitalizme karşı da bir duruşun ifadesi
olacaktır.
[Kaynak:
Ali İhsan Aksamaz, “CHP, TRT ve LAZCA”, 28.
İstanbul Kitap Fuarı Sorun Yayınları Kolektifi, “Diller- Halklar-
Ulusal Sorun” başlıklı panel-söyleşi, 31. XI. 2009/ Sorun
Polemik/ Marksist İnceleme Araştırma Eleştiri Dergisi, Sayı: 38, Sorun
Yayınları, İstanbul, 2009]
[Önerilen okumalar: Ali İhsan Aksamaz, “Türkiye’nin Ana dili
Zenginliği”, 27. XII. 2007, circassiancenter.com; Ali İhsan Aksamaz, “Kültürel
Zenginliğimizin Farkında Olamayışımız”,
Sanat Estetik Politika / Kültür-Sanat Konferansı Tebliğleri, Sorun
Yayınları, İstanbul, 2008; Ali İhsan Aksamaz, “Şu Bizim Sahipsiz Lazca”, Eğitim
Sen/lazca.org/ circassiancenter.com.tr,
31. V. 2009; Ali İhsan Aksamaz, “CHP-TRT ve Lazca”, Sorun Polemik/ Marksist
İnceleme Araştırma Eleştiri Dergisi, Sayı: 38, Sorun Yayınları, İstanbul, 2009/
jinepsgazetesi.com, 31. X. 2009; Ali
İhsan Aksamaz, “Kılıçdaroğlu’nun Lazca Hassasiyeti”, demokrathaber.org/
sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr, 7. VIII. 2011; Ali İhsan Aksamaz, “Yine
Geldi 21 Şubat/ Xolo Komoxtu 21 K̆undura”, yusufbulut.com/ suryaniler.com/
sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr, 21. II. 2012; Ali İhsan Aksamaz, "CHP’li Hiç Olmadım;
AKP’li de Değilim!", yusufbulut.com/ sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr,
21. IX. 2013; Ali İhsan Aksamaz, “Ağlama! Değmez Bu 21 Şubat
Gözyaşlarına!”, kuzgunportal.com,
circassiancenter.com.tr, 5. XI. 2020; Ali İhsan Aksamaz, “Ana Dili”nde Eğitim-
Öğretim ve “Ana Dili” Eğitimi- Öğretimi Üzerine Makaleler”,
circassiancenter.com.tr; Ali İhsan Aksamaz, “Ana dili” Eğitimi- Öğretimi
Üzerine Makaleler", sonhaber.ch, 0. XI. 2022; Ali İhsan Aksamaz , “TBMM’de
CHP Grubu adına Lazca Konuş[ama]ma”, 19. III. 2024; Semih Akgün (Ali İhsan
Aksamaz ile Söyleşi): “Anadilleriyle ilgili insanların söyledikleri hamaset
dolu lâflarının içini bir proje etrafında doldurmak üzere bir araya gelmeleri
ve neyi nasıl yapacakları konusunda işbaşı yapmaları gereklidir.”,
cherkessia.net, 28. VII. 2011; Semih Akgün (Ali İhsan Aksamaz ile Söyleşi):
“Ana dillerin “ağız, şive, lehçe ve diyalekt” farklılıklarını öne sürenler, bu
anadilleri küçümsemek için bunu yapıyorlar”, cherkessia.net, 19. VI. 2012;
“TBMM Lazca Yazılan Dilekçeyi Ek Olarak Kabul Etti”/ Faik Aksamaz’ın Dilekçesi,
Star Gazetesi, 16. XII. 2006]