Lazcayı
sahiplenme Mücadelesi
Lazca,
Ural- Altay veya Hint-Avrupa dil gruplarından bir dil değil. Megrelce ile
birlikte “Güney Batı Kafkasya Dil Ailesi”nden. Sovyetler Birliği’nin ilk
yıllarında, yönetim Lazcaya kısa bir süre sahip çıktı; Lazca ana dili okulları
bulunuyordu. Lazcanın Türkiye’deki durumu ise kötüydü. Egemenlerin 1920’li
yılların ikinci yarısından itibarenki politikaları sonucu, diğer ana dillerinin
bugünkü durumu ne ise, Lazcanın da durumu odur.
1993
Kasım’ında “Ogni Kültür Dergisi”nin yayınlanmasıyla birlikte, Türkiye’de
1920’li yılların ikinci yarısından itibaren hayatın hemen hemen her alanında
uygulanan inkâr-imha- asimilasyon politikalarından payına düşeni alan Lazcanın
makûs talihini yenmek için önemli adımlar atılmaya başlandı. Laz aydınları,
asimilasyon politikalarına “dur” demeye başladı. Bu sahip çıkışta, Laz
aydınlarının hiçbir kurumsal destekleri ve kaynakları yoktu. Çok da örgütlü
değildiler. Üstelik Lazların Kafkasya’da özerk bir cumhuriyetleri veya özerk
bir bölgeleri yoktu; “Kültürel Haklar”a da sahip değildiler.
SB’de yaklaşık 1925’in ikinci yarısından 1930’ların sonuna kadar “Kültürel
Haklar”a sahip oldukları dönemde, Lazca ana dili okullarında okutulan çoğu ders
kitabına bile Türkiyeli Laz aydınları ancak 2012’de ulaşabildi.
1993’de,
Laz aydınları; hiçbir destek görmeden ancak kendi fedakârlıklarıyla uzun bir
yürüyüşe başladılar. Bu zaman dilimi içinde Lazca-Türkçe/ Türkçe- Lazca
sözlükler hazırladılar ve yayınladılar. Lazca yemek kitabını, Lazca deneme
kitabını, Lazca ilk romanı yayınladılar. Lazca şiir kitapları, masal kitapları
da yayınladılar. Kültür ve tarihlerine ait konularda yine Lazca ağırlıklı
kitaplar da çıktı. Dünya edebiyatının önemli çocuk klâsiklerinden “Küçük
Prens”i Lazcaya çevirdiler ve yayınladılar. Lazca makaleler yazarak internet
sitelerinde okuyucuyla buluşturdular. Kitap fuarına kendi adları ve bu
kitaplarıyla katıldılar. Boğaziçi Üniversitesi’nde Lazca dersler vermeye
başladılar. Çeşitli kuruluş, dernek ve vakıflarda da Lazca dersler
veriyorlar. Lazca şarkı söyleyen yerli ve yabancı sanatçı sayısı oldukça arttı.
Onlarca Lazca kitap ve CD de yayınlanmayı bekliyor.
Türkiye ve
Gürcistan’daki resmî ideoloji ve resmî tarih tezleri ve şizofren yaklaşımlı
diğer tezler Lazcayı hep küçümsedi. Lazcanın düşmanları yıllarca, Lazcanın dil
olmadığını, Lazcanın alfabesi, yazısı ve edebiyatının olmadığı propagandasını
yaptılar. Lazcanın lehçeleri/ diyalektleri olduğu söylemlerini çok abartılı bir
şekilde yaydılar. Kimi dönemlerde Lazcanın konuşulmasını bile yasakladılar.
Lazca yazılması ve yayınlamasını engellediler. Lazcaya son nefesini verdirtmek
istediler. Böylece de Lazcayı bugünkü haline getirmiş oldular ancak tamamen yok
edemediler. Kimileri de kara propagandalardan etkilenerek ve cahilce ana-babaların
çocuklarına Lazcayı öğretmediklerini iddia ederek, Lazcanın bugünkü durumundan
ana-babaları suçlamaya kalkıştı. Bu kolaycı ve tehlikesizce bir suçlu bulma
yoluydu. Oysa sorumlu resmî ideoloji ve resmî tarih tezleriydi. Resmî ideoloji
ve resmî tarih tezlerinin günahlarını açığa vurmak, onlarla hesaplaşmak ve
mücadele etmek cesaret istiyordu. Lazcanın bugünkü durumundan sorumlu olan
gelmiş-geçmiş siyasî iktidarlardır; onların temsilcisi oldukları kapitalizm ve
işbirliği içinde olduğu emperyalizmdir.
Emperyalizmi,
kapitalizmi ve onların işbirlikçiliğini yapmış olan egemenlerin Lazcaya da
karşı uyguladıkları asimilasyoncu politikalarını ve oluşturduğu büyük korkuyu
görmemezlikten gelerek, bunun yerine anne-babaları suçlamak dürüstçe bir tavır
değildir. Hem eğer anne-babalar çocuklarına öğretmeseydi, bugün konuşanlar
Lazcayı nereden öğrendiler! Laz aydınları günümüzde Lazca konusundaki bütün
gerçekleri biliyor. Üstelik arşivler de asla yalan söylemiyor.
Laz aydınlarının kimlik ve ana dilleri için verdikleri mücadele kuşkusuz yine
yeni meyvelerini de verecektir. Böylece de Lazca Türkiye’de Türkçe ile beraber;
Gürcistan’da Gürcüce ile birlikte, Rusya Federasyonu’nda da Rusça ile birlikte
yaşayacaktır. İlhan Baykan ile Murat Güven birer müzisyen ve Türk Sanat Müziği’nden
çeşitli şarkıları Lazcaya adapte de ediyor ve Karadeniz TV’de hem çalıp hem
söylüyorlar. Büyük bir ilgi ve beğeniyle izleniyorlar. Ramazan Kosanoğlu
ise, geçtiğimiz günlerde bir “Lazuri Navigasyon” (“Lazca Navigasyon”) hazırladı
ve internet ortamında paylaştı. Bütün bunlar Lazcanın sahipsiz olmadığı
gösteriyor. Laz aydınları, yazarak-çizerek ve okuyarak böyle sahip çıktıkça
Lazca gelişecek ve standart bir dil olma yoluna girecektir; ölmeyecek ve
geleceğe taşınacaktır. Sözü “Lazuri Navigasyon” a bırakıyorum: “Mažgvak̆ale
goytit: sağdan dönün; Namoxtaten svaşen: geleceğiniz yerden; Goyktaten:
Döneceksiniz; Nagamilen svaşa kogamaxtit: Çıkıştan ayrılınız; Gza nipşu: yol
tıkandı; Oşkenda svaşa komoxtit: ortaya vardınız.”
(Kaynak: Ali
İhsan Aksamaz, “Lazcayı
sahiplenme Mücadelesi”, Özgür
Gündem Gazetesi/ lazca.org, 03. XII. 2012)