15 Ocak 2025 Çarşamba

M. Recai Özgün : “Tatara Titiri…”

 





M. Recai Özgün : “Tatara Titiri…”

 

 

M. Recai Özgün’ü Pazartesi günü İzmit- Maşukiye’de toprağa verdik. Tam 80 yaşındaydı. O’nun kim olduğunu ve neler yaptığını uzun uzadıya burada anlatamayacağım. Biri 1996’da, diğeri de bu yıl yayınlanan ve oldukça dikkat çeken iki kitabın yazarı. İki kitap da Çiviyazıları’ndan çıktı. İlki “Lazlar”, diğeri “Laz Muhamed” başlığını taşıyor. M. Recai Özgün’ün bunlardan başka da çalışmaları var. “Kaza’nın Kahvesi” (1978), “Atmaca” (1994), “Başladığımız Yer” (1998) diğer kitapları.

 

Doğu Karadeniz’in biraz daha doğusunda yaşayan ve yaşadıkları coğrafyanın yerlisi olan Lazların tarihlerini, geleneklerini, üretim, mülkiyet, paylaşım ilişkilerini ve Kurtuluş Savaşı’ndaki mücadelelerini anlatıyor M. Recai Özgün kitaplarında. Ana dili olan Lazcaya da ver veriyor bu çalışmalarında. Mjora-Nart Yayınları’ndan çıkan “Başladığımız Yer” başlıklı kitabı Türkiye’de bir ilke de imza atıyordu. Yıllar önce yazdığı Türkçe şiirlerini Lazcaya çevirileriyle birlikte bu kitabında toplamıştı.

 

1924 doğumlu M. Recai Özgün, hayat çizgisiyle oldukça ilginç ve sıra dışı bir insan. İlkokulda “Lazca Konuşanlarla Mücadele Kolu”nda aktif bir öğrenci. Yani kendi ana dilinin konuşulmasına baskıyla engel olmaya çalışanlara canla başla hizmet ediyor. Arkadaşlarını öğretmenlerine ispiyonluyor, cezalar görmelerini sağlıyor.  Hatta hızını alamıyor Lazcadan başka dil bilmeyen büyüklerine “Lazca konuşmayın!” diyecek kadar ileri gidiyor. Yıllar sonra, küçük bir çocukken üstlendiği görevi kendisiyle yapılan röportajlarda anlatacak ve kendisini eleştirecek ve sistemin çocuk ruhunda açtığı yaraları ortaya koyacak kadar da yürekli bir insandı M. Recai Özgün.

 

Lazcanın yaşatılması yolunda yaklaşık son on yılına sığdırdığı mücadelesi, çocukluk günlerine götürdü O’nu. Kendisiyle hesaplaştı; muhasebe yaptı. İlkokul sıralarında, fakirliğinin de, yaşadığı yörenin geri kalmışlığının sebebi olarak da, İstanbul’a ulaşamayıp hemencecik “büyük adam” olamamasının sebebi olarak da belki Lazcayı görüyordu. Belki o yıllarda içine kapanık, çelimsiz ve korumasız bir çocuktu. Belki kendisinden daha güçlü olan akranları arasında ve hatta kendisinden yaşça büyük olanların üzerinde bir güç sahibi olmasını sağladığı için, otoritenin gönüllü emrindeydi. Meyveyi dalından koparıp yediği o çocukluk günlerinde, o baldan tatlı meyvelerin tamamına yakını, konuşulmasını engellemeye çalıştığı o dille biliyordu: antama (şeftali), bertseuli (nar), buli (kiraz), mtskhuli (armut),  urdzeni (üzüm)…

 

Aradan yıllar geçti. Evlendi, çocukları, torunları oldu. Üst düzey bir bürokrat olarak emekliye ayrıldı. İstanbul’a yerleşti. Ticaretle uğraştı. Ancak çocukluk günlerini ve adlarını ilk olarak Lazca öğrendiği meyvelerin tadını hiç unutmadı; ilkokul günlerini de! Artık her şeyi değerlendirecek yaştaydı. Bir ayağı İstanbul’da diğer ayağı Maşukiye’ydi. Maşukiye, çocukluk günlerinin Arhavi’si, Hopa’sı gibiydi. Belki de o yüzden Maşukiye’de buluşmak istedi toprakla yeniden.

 

 

Resmî ideoloji ve resmî tarih tezlerinin olanca ağırlığıyla hissedildiği tek parti yıllarında öğrenciydi. Okul sıralarında, iki-dilli olmanın bir insan ve içinde yaşadığı toplum için nasıl bir zenginlik olduğunu kavrayamıyordu belki de. Ama son yazdığı makale ana dili Lazcaya nasıl sahip çıktığını göstermesi ve Türkiye’nin diğer ana dillerine ve Lazcaya düşman olanları nasıl “ti”ye aldığını göstermesi bakımından oldukça anlamlı.

2000 yılında, “Mjora Dergisi”nin 1. sayısında Melahat Bul’un, M. Recai Özgün ile yaptığı bir röportaj yayınlanır. Bu röportajda . M. Recai Özgün, hayranı olduğu Yahya Kemal’den Lazcaya yaptığı bir çeviriden bahseder ve örnek verir. Bu yaptığı, “… Dergisi”nin 50. sayısına “Türkiye Mozaik Değildir” başlıklı bir makale yazan “………”ın hoşuna gitmez; M. Recai Özgün’ün şahsında Lazcaya ve ülkesinin kültürel ve dilsel zenginliğini yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak için çaba harcayan insanlara, yani kendi yurttaşlarına hakarete varan ifadeler kullanır. Ciddiyetten uzak ve külliyen cahil olduğu yazdıklarından anlaşılan bir kişi tarafından kaleme alınan bu makale, daha sonra …… adlı sitede de yayınlanır.

 

M. Recai Özgün’e de hakaretle saldıran o makaleyi çok önceden görmüş ve okumuştum; dosya olarak da kaydetmiştim. Sinirlenmemesi için M. Recai Özgün’e o makaleden söz etmemiştim. Bundan çok kısa bir süre önce, kendisine bu makalenin bir şekilde ulaştığını, İzmit’te yayınlanan Sima Dergisi’nin 7. sayısı için bu konuda bir makale yazdığını öğrenmiş oldum. Kendisini toprağa verdiğimiz gün, konu yine gündeme geldi. Sima Dergisi’nden (Munir Yılmaz Avcı’dan), M. Recai Özgün’ün bu makalesinin bir kopyasını istedim.

 

 

 

Necip Fazıl Kısakürek’in “Kaldırımlar” başlıklı şiirinin Türkçe ve Lazcasının da yer aldığı bu makaleden M. Recai Özgün’ün son yazdıklarını okuyalım: “ Laz Dilinin otantik bir dil olmasının avantajı olarak, bu dille duyguların çok rahat ifade edilebilirliğinden başka bir anlama gelmeyen ‘Mjora Dergisi’ndeki bir izahatıma, internette küfürlü bir eleştiri çıktı.

            Bu zat, Yahya Kemal’in bir dörtlüğünü Lazca’ya çevirmemden öfkelenmiş. “Allahım”, diyor, bana, “80’ine dayamış bunak,” diyor, anlattıklarıma “Laz fıkrası”, deyip alay ediyor.

            Amma beni yıldıramadı. Bakın bu sefer de Necip Fazıl Kısakürek’in Lazca’ya adapte ettiğim (uyarladığım) “Kaldırımlar” şiirini veriyorum.

            Bu zatın kim olduğunu merak ediyorsunuzdur herhalde.

            İnternet magandalarından biri.

            Tatara tititiri …….. “

 

           

 

M. Recai Özgün, Yahya Kemal’den de, Necip Fazıl Kısakürek’ten de, Nazım Hikmet’ten de ezberinden şiirler okurdu. İki dili vardı. Biri Lazca, diğeri Türkçe. Her iki dili de severdi. Eşi, çocukları, torunlarıyla Türkçe konuşur, onlara sevgisini en güzel Türkçe ile ifade ederdi. Lazca ise, O’nun ana diliydi. Meyvelerin adlarını ilk öğrendiği dil; gökyüzü, güneş, bulut, ay, yıldızlar, toprak, su; “ayıplı- ayıpsız” bütün organlarının adlarını; tohumu, yedikleri yemekleri, ürettikleri ve üretirken kullandıkları aletlerin adlarını,  gördüğü, kavradığı her şeyi Lazca öğrenmişti.

 

O şimdi “diasporada”, kendisine çocukluğunun en lezzetli meyvelerini veren toprakla yeniden buluştu. O toprak da kuşkusuz yine birbirinden tatlı meyveler verecek günümüzün çocuklarına: antama, bertseuli, buli, mtskhuli, urdzeni …

 

 

[Kaynak: Ali İhsan Aksamaz, “M. Recai Özgün: “Tatara Titiri..”, Ülkede Özgür Gündem Gazetesi, 18. VII. 2004/ Öteki İstanbul Dergisi, Sayı 18, 16-31. VII. 2004; Sima Dergisi Sayı 7/ Sima Dergisi, Sayı: 7, Sima Laz Vakfı Yayını, Fotosan Ofset, İzmit, 2005]

 


[Önerilen okumalar: Ali İhsan Aksamaz, “Yetersiz Bir Laz Kültürü Araştırması” Kafkasya Yazıları, Sayı 6, Çiviyazıları Yayınevi, İstanbul, 1999 (Dil-Tarih-Kültür-Gelenekleriyle Lazlar”, 1. Baskı, Sorun Yayınları, 2000; 2. Baskı, Belge Yayınları, İstanbul, 2014); Ali İhsan Aksamaz, “Lazlara İlişkin İki Kitabın Hikâyesi ve Tanıklıklarım- Anılarım”, yusufbulut.com/ circassiancenter.com.tr, 14. II. 2013; M. Recai Özgün, (Yayına Hazırlayan: Ali İhsan Aksamaz), “Lazlar” Çiviyazıları Yayınları, Çiviyazıları Yayınevi,  İstanbul, 1996; Melahat Bul, “Lazca ile Mücadele Kolu Başkanlığından Laz Kültürünün Araştırılmasına Uzanan Bir Yol: M. Recai Özgün”, Mjora/ Lazepeşi Nena, Sayı 1, Çiviyazıları, İstanbul, 2000; M. Recai Özgün ile Haber& Söyleşi,  Yeni Kafkasya Gazetesi, Sayı 8, Nisan 2003/ “Laz insanının, Kurtuluş Savaşımıza olan katkılarını dile getiren bir roman üzerinde çalışıyorum!”, circassiancenter.com.tr; M. Recai Özgün, (Redaksiyon: Ali İhsan Aksamaz), “Laz Muhammed “, Çiviyazıları Yayınevi,  İstanbul, 2004; Mustafa Bayındır, “Aramızdan ayrılışının 5. yılında M. Recai Özgün’ü anıyoruz”,  Skani Nena/ Laz Kültür Derneği Yayın Organı, Sayı: 2, Temmuz 2009, İstanbul; Orhan Bayramin ile Haber& Söyleşi, Yeni Kafkasya Gazetesi, Sayı 5, Mayıs 2002/ “Vakfımızın Kabul Görmesi Emeklerimizin Boşa  Gitmediğini Gösteriyor!”, circassiancenter.com.tr; Orhan Bayramin: “Laz Edebiyatı 1996’dan fersah fersah ileride!”, 16. III. 2021, sonhaber.ch/ gurcuhaber.com/ circassiancenter.com.tr; Yılmaz Avcı, “M. Recai Özgün’ün Ardından”, Sima Dergisi, Sayı: 7, Sima Laz Vakfı Yayını, Fotosan Ofset, İzmit, 2005]

 

aksamaz@gmail.com

 


https://www.circassiancenter.com/tr/m-recai-ozgun-tatara-titiri/